Manchester United’ın efsane stadı Old Trafford’ın
çalışanlarından biri utana sıkıla Sir Alex Ferguson’un yanına gitti ve genç bir
yetenekten bahsetti. Çocuk çok iyiydi, harika çalımları vardı ve sol ayağı
muhteşemdi. Yıllar boyunca böyle çok
hikaye dinlemişti Ferguson. Herkesin mahallesinde illa ki genç bir yetenek
vardı. O gün nedense o çalışanın sözlerine kulak verdi ve çocuğun takımı
Salford Boys’u kulübün 15 yaş takımıyla karşı karşıya getirdi. Pencereden maçı
izleyen Ferguson “Biraz daha zamana ihtiyacı var” dedi ama çocuğun adını
defterine yazmıştı. 10 ay sonra genç yeteneğin Galler’deki evine gitti. Rugby
oyuncusu Danny Wilson’un oğlu anne ve babası boşandığından beri annesiyle
yaşıyordu. Ferguson, Ryan Joseph Wilson’u annesinden istedi. O artık Manchester
United forması giyecekti. Babadan sporcu Ryan Wilson, baba sporu rugby’i de
oynuyordu ama artık tek tutkusu kalmıştı: Futbol...
Carine ve Thierry çiftini bir araya getiren futboldu. Genç
yaştan beri futbola meraklı olan Carine, Belçika’da La Louviere’de kadın futbol
takımında oynamaya başladı. Thiery de Belçika ikinci liginde forma giyiyordu.
Doğrusu vasat bir futbolcuydu ve birinci ligde santrfor olan karısı Carine
kadar yetenekli olmadığını söyleyen arkadaşları vardı. 1991’de bir erkek
çocukları dünyaya geldi. Carine
hamileliğinin üçüncü ayına kadar futbol oynamaya devam etti. Çocukları olduktan
sonra yoğun idman programı onları spor eğitmeni olmaya itti. Hazard çiftinin
oğlu da sporcu aileden gelmenin faydasını gördü ve 4 yaşında futbola başladı ve
8 yıl alt yapı eğitimi gördü. Görenler “Öğrenecek fazla şeyi yok, bu çocuk
doğuştan futbolcu” diyordu.
Babası Adriano, atletti, disk atma dalında İtalya’da
dereceleri vardı. Annesi Maria Stella Masocco da disk atmada üç kez İtalya
şampiyonu olmuştu. Dayısı Dante, birinci ligde basketbol oynadı. Kızkardeşleri
Guendalina ve Veronica voleybolcu oldular.
Uzak akrabası Lorenzo ise Milan, Genoa, Inter ve Fiorentina formaları
giymiş iyi bir kaleciydi. Çocuk sporcu olmak için doğmuştu. 6 yaşında futbola
başladı. Anne ve babasının el yetenekleri onu kaleci yapmıştı. 17 yıl sonra
İtalya’nın en başarılı kulübü Juventus’a dünyanın en pahalı kalecisi ünvanıyla
transfer oldu.
Futbola başladığında 12 yaşındaydı ve kısa boyuyla her genç
yeteneği Maradona’ya benzeten mahalle insanı için bulunmaz nimetti. Bursa
Arabayatağıspor onu doğduğu mahallenin kulübüydü. Adını çabuk duyurdu.
Yaşıtlarının birinci lig sahnesine çıktığı yaşta ancak Bursaspor alt yapısına
gelebildi. İki yıl Merinosspor’a pişmeye gönderildi. Artık “Oldu” dedikleri
zaman da yeşil-beyazlı formayı kaptı ve takımın diğer iki genç yeteneğiyle
birlikte Bursaspor’u kanatlandırdı. Türkiye, beşinci şampiyon Bursaspor ile
tanışırken onun da terinin, emeğinin katkısı büyüktü. Sonra uzak sevmeler,
raydan çıkmalar... Kendini bir başka forma altında buldu...
Futbolcu baba, “Artık zamanıdır” deyip oğlunu 9 yaşında
Bursaspor’un alt yapısına verdi. Formasını giydiği kulüpte oğlu bir gün A
takıma çıkarsa ondan mutlusu olmayacaktı bu hayatta. Çocuk çok yetenekliydi,
her yaş grubunda rakip kalecilerin kabusu oldu, çift haneliden aşağı düşmedi
attığı goller. 16 yaşında A Takım’a çıktı ve Galatasaray maçı için kadroya
alındığında da; attığı golden sonra da sabaha kadar uyuyumadı. Ailede baba
sporcuydu ve sporcunun halinden anlardı, uyumak istediği zaman zaten uyurdu
çocuk...
Ferguson’un keşfettiği Ryan Joseph Wilson, babasının
soyadını bırakıp annesinin soyadını aldı ve bildiğiniz Ryan Giggs oldu. Premier
Lig kurulduğundan beri forma giyen ve her sezon gol atan tek futbolcu. 40 yaşında ve hala sahada.
Carine ve Thierry Hazard çiftinin oğlu Eden Hazard, 16
yaşında Lille forması giydi. Fransa’da yılın futbolcusu seçildi ve geçen yıl 40
milyon Euro’ya Londra kulübü Chelsea’ye transfer oldu. İşlerini bırakan anne ve
baba bugün oğulları Eden ile birlikte Londra’da yaşıyor.
Gianluigi Buffon, 35 yaşında. Atlet anne babanın oğlu, 12
yıldır Juventus ve İtalya Milli Takım kalesini kimseye kaptırmadı. Son 15 yılda
hep dünyanın en iyi üç kalecisi arasında kaldı. Juventus şike skandalından
dolayı 2006’da küme düştüğünde, milyonları geri çevirdi ve takımında kaldı.
Bugün Juventus Arena’da en çok alkışı alan isim.
Volkan Şen, Bursaspor’dan Trabzonspor’a transfer oldu.
Şampiyon olduğu takımdaki günlerin seviyesine bir daha çıkamadı. 26 yaşında.
Geçen hafta pek de iyi gününde olmadığı Rizespor maçında kendi taraftarının
küfürlerine dayanamadı ve ağlayarak oyunu bırakıp sahayı terk etti.
Enes Ünal, annelerin hala “Terleyeceksin oğlum” dediği
yaşta. Galatasaray maçında attığı golle futbolumuzun en genç golcüsü ünvanın
aldı. 16 yaşında ve Avrupa’nın dev takımları onun peşinde.
26 yaşındaki futbolcunun ağlayarak sahayı terk ettiği günden
bir gece önce daha 16’sında olanın mutluluktan sabaha kadar uyuyamadığı futbol
bizim... Sporcuların çocuklarının sporcu olduğu, Giggs’ler, Buffon’lar,
Hazard’lar ise onların... Volkan Şen gibi ağlayalım mı yoksa Enes Ünal gibi
gülelim mi halimize? Yoksa tribünde küfretmek yerine sporcuları alkışlamayı
öğrenmek için spor yapalım, çocuklarımıza spor yaptıralım ve aile boyu biraz
adale ağrısı çekelim mi? (SABAH Pazar)
3 yorum:
Ne zaman ki rakip takım kazandığı vakit küfür etmek yerine onları alkışlarsak biraz yol almaya başlamışız demektir.
Spor Yapan İnsan / Attila Erdemli
http://felsefe.istanbul.edu.tr/node/270
Spor Yapan İnsan / Attila Erdemli
http://felsefe.istanbul.edu.tr/node/270
Yorum Gönder