15 Eylül 2013

Didier Drogba'nın
Sneijder'e Verdiği Sır


Kimin söylediğinin pek bir önemi yok, çünkü söyleyen de hatırlamak istemiyordur bu cümleyi: "Hagi bastonuyla geldi." 17 yıl önce Barcelona'dan Galatasaray'a geldiğinde 31 yaşında olan Hagi'yi yaşlı bulanların sayısı doğrusu az değildi o günlerde. 90'larda, 30'lu yaşların ilk yarısı, futbolcular için kariyerinin sonbaharı demekti. Kendilerine iyi bakanlar hariç... Rumen efsanenin beş yıl boyunca oynadığı futbol eleştiri sahiplerinde 'baston etkisi' yarattı ve "Her güzel şeyin bir sonu var" diyen Hagi, 36'sında futbola veda etti. Formayı çıkardıktan üç yıl sonra kendisine "İki yıl daha oynamaz mıydın?" diye sorduğumda da "Oynardım ama haftada beş gün idman yapacak gücüm kalmamıştı. Maçları oynardım ama o idmanlara çıkmamak olmazdı" dedi. 10'un vedasından 12 yıl sonra bir başka süperstar, Drogba, Galatasaray formasını sırtına geçirdiğinde yaşının karşısında 35 yazıyordu. Hagi'nin futbolu bıraktığı yaştan bir eksik. Dünya değişmiş, futbol değişmiş, oyun hızlanmış, defans oyuncuları birer gladyatöre dönüşmüş ama ne gam... Drogba 'doktordan satılık' otomobil edasıyla sol şeritten devam etti ve hâlâ da ediyor. Düzenli idman yapmak, yediğine içtiğine dikkat etmek, uykunun hakkını vermek profesyonel futbolun olmazsa olmazı. İşine saygı gösterenlerin de bunları yerine getirdiğinde kariyerlerine en az beş yıl ekledikleri kesin. Fakat Drogba, Maldini, Puyol, Cafu, Costacurta gibi isimler nasıl oluyor da yolun yarısındayken bile futbol topunun peşinden koşuyorlar? 


Bu sorunun cevabını bize belki Sneijder verebilir. 28 yaşında Galatasaray'a geldiğinde İtalya'da 'bitmiş' damgası yiyen Hollandalı 10 numaranın, Fransız So Foot dergisine verdiği röportaja bir göz atalım hep beraber. Sneijder, geçen sezonun ikinci yarısını şöyle anlatıyor: "Galatasaray'a geldiğimde takımın bir parçası olup yardım etmek istedim arkadaşlarıma. İstedim ama fizik olarak bunu yapamayacağım da farkındaydım. Vücudumu her maç zorladım. Şampiyon olduğumuz maçta ne varsa verdim ve o maçtan üç gün sonra bile evde kıpırdamadan yatıyordum. Bu kadarı fazlaydı. İmdadıma Drogba yetişti ve osteopati uzmanı tavsiye etti. Artık onlarla birlikte çalışıyorum ve onlara çok güveniyorum." Malum yaz bitti, şair Murathan Mungan'ın dizelerinde de, takvim yapraklarında da... Mevsimlerden grip, nezle şimdi şehirde yaşayanlar için. Yatağa düştüğünde vitamin haplarına saldıranlarla, sürekli adale sakatlıklarından mustarip olup doktor doktor dolaşan Sneijder arasında bir fark yok. İşte burada devreye giren adam daha bir ay önce "En az üç yıl daha futbol oynarım" diyen Didier Drogba. O ve onun gibi kariyerlerini uzatan yıldızların sırrı koruyucu hekimlikte. Acımasız darbelerle yıkılmamak, 90 dakikayı çıkarabilmek için, depar attıkları zaman adaleleri yırtılmasın diye bilimin sunduğu yeniliklerin, usta hekimlerin peşinde koşuyor 40'ına merdiven dayayan futbolcular... 



Maldini, Cafu, Abbiati, Ambrosini, Seedorf, Sergio'ya yolun yarısında forma giydiren ve adı 'huzur evi'ne çıkan Milan kulübü de futbol dünyasında koruyucu hekimliğin öncüsü. Sakatlanınca Bayern Münih'in doktoru Wohlfahrt'a koşma devri çoktan bitti. Artık Jean Pierre Meersseman (Milan'ın sahibi ve İtalya eski başbakanı Silvio Berlusconi'nin 35 yıllık özel doktoru) gibi, Milan'ın dillere destan sağlık merkezi MilanLab'ı kuran ve futbolcuların sakatlanmaması için farklı teknikler kullanan doktorlar revaçta. Meersseman ve onun gibilerinin inandığı, kısaca vücudun bir bölgesindeki rahatsızlığın diğer bir bölgede sakatlığa sebep olabileceği. Örneğin çürük dişi olan bir futbolcunun adale ağrılarının dinmemesi ya da karaciğerinde sorun olan bir diğerinin omzundaki ağrıya ortopedist ile çare arayıp bulamaması gibi... Kineziyoloji, osteopati, kiropraktik uzmanları artık futbolun parçası... Modern gladyatörlerin gözle görülmeyen zırhlarını bu bilim dallarının uzmanları hazırlıyor artık. Yoksa siz hâlâ tekmeliğin yeterli olduğuna inananlardan mısınız? 


Osteopati: Hastalıklarda kas-iskelet sisteminin etkinliği üzerinde duran tamamlayıcı tıp metodu. Bir sinirin veya omurilikten gelen sinirlerin, fiziksel veya duygusal etkilenmeden dolayı organlarda görülen, özellikle eklemlerdeki fizyolojik bozuklukların hareket kısıtlılığını düzeltme, fonksiyonel bozuklukları ve ağrıları yok etme amacıyla uygulanan tedavi yöntemi. 
KineziyolojiHareket bilimi. İnsan hareket sisteminin yapı ve özelliklerini, bu özelliklerin hareket anındaki tesirlerinin çeşitli hareketleri, yer, konum ve zamanla olan ilişkilerini, hareketlerdeki sınırlamaları, hareket prensiplerini içeren dal. 
Kiropraktik: Sinir sistemini düzenlemek amacıyla omurga, kemik ve kaslara müdahele etme yöntemi. Genel hedef omurgada var olduğu düşünülen oynamaları ortadan kaldırmaktır. 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Amacım asla trollük değil , geyik ya da kinaye yapmıyorum. Hani "gecelerin adamı" genç futbolcu evlenir , evlendikten sonra performansı artar gibi olur ya..

Hemen klişe dinazor yorumcular şey der :

"Düzenli hayat , evlendi , iyi yaşıyor"

Ben de bunu anlamam. Bu adam her gün yatak odasından çıkmıyorsa , eşi ve aile dostlarıyla okey oynayıp sabahlıyorlarsa , votkalar biralar , sigalar..

ne bilyim illa bar çıkışında yakalanmayınca iyi yaşanmış mı olunuyo?