Maçtan bir adım geri çekilip bakınca, Avcı'nın elindeki kadronun kumaş problemi insanın gözüne batıyor. Terzi, siyah takım yerine evet, beyaz, masum bir takım dikmiş bize ama ya kumaş kalitesi? Bana çok yetenekli adamlardan oluşan bir kuşakmış gibi gelmiyor bu kuşak... Elbette ki kendilerini yetiştirecekler, eksiklerini kulüplerinde oynayarak giderecekler ama maksimumu verdikleri gün bile bu ülkeyi zirveye taşıyan ağabeylerinin kalitesine ulaşamayacaklar gibi geliyor...
Bir milli takımın kalitesini ölçmek için hep aynı soruyu sorarım. Kendi liginde şampiyon olur mu? Bu akşam oynayan tüm futbolcuların en iyi zamanları bir araya gelse bizim ligde ilk dördü göremez bir kuşak var bence elimizde... Benzetildikleri isimlerin imitasyonu gibi duruyorlar. Beklenti ne kadar büyük olursa, hayal kırıklığı da o kadar büyük olur İngilizler hesabı...
Bir de her gurbetçi büyük topçudur klişesi almış yürümüş ki; o da ayrı bir yazı konusu olsun... Yaş ortalaması 3.5 yaş geriye giden, boyu kısaltılan, yerden çok pas yapmaya çalışan doğal olarak pozitif futbol oynatmak isteyen her teknik adam gibi Barcelona'dan etkilenen bir futbol modeli bu... Abdullah Avcı başka gençler de bulacaktır, kumaşa dokunduğunda iyisini kötüsünü hepimizden daha iyi ayırabildiğini bize geçmişte gösterdi. Umarım bir gün "Olsa dükkan senin abi" günlerini görmeyiz... Yolu açık olsun hocanın...
6 yorum:
kalemine sağlık ağabey.
klüpler birliği denen faydasız oluşum kendi aralarında anlaşıp "en çok kazanan futbolcuya (25 yaş üstü olmak şartıyla) yılda en fazla 1 milyon lira verilebilir" kuralını çıkardığı an bu kazmalar kendilerini geliştirmeye başlar, klüplerimizde batmaktan kurtulur kanımca..
güzel, gerçekçi ama biraz acımasız bir yazı olmuş bence, kumaş olarak özellikle golcü kapsamında çok sıkıntılıyız ancak çok yetenekli bir orta sahamız olduğuna inanıyorum, savunmada da takım birbirine alıştığında sağlam bi hattımız olacaktır(gökhan ömer serdar aziz hasan ali dörtlüsü bence ideal) kaldı ki abdullah avcı genç milli takımlar da bu oyuncuların çoğuyla çalışmış ve başarı yakalamış bir teknik adam eksikleri giderip 2014'e sağlam ve iddaalı bir takım götüreceğine inanıyorum.
Benim fikrim, takım olmak konusunda Abdullah hoca'nın ne derece hakim olacağı bizim yolumuzu belirleyecek. Örnek vermek gerekirse şampiyon olan Detroit takımı yetenek bakımından mücadele ettiği takımların çok altında olmasına rağmen düzgün paylaşılmış rolleri ve dağılmayan mental yapıları ile bir şampiyonluk yüzüğü taktılar. Bu takımın ihtiyacı olan meday baskısını göğüsleyecek bir Hocanın kanatları altında belirledikleri yoldan sapmadan ilerlemeleridir.
hangi geçmiş kuşaktan bahsediyoruz anlamadım. bu ülkeyi zirveye taşıyan kuşak nedir ya.bizi bu durumlara sürükleyen işte tam da bu yaklaşım değil miydi. çok kaliteli olduğuna inandığınız o jenerasyon naaptı 2002 sonrası. hiç sahada real-atleti-valencia kadrolarında oynayan bir ortasahaya sahip olmuş muydu.şimdi bana emre de inter de oynamışmış, hasan sıfıra inip topu geri çekmişmiş diyeceksiniz.neresi yetenekliydi o jenerasyonun.
abartıp duruyoruz. iyi ama yeterli bir jenerasyonumuz oldu galatasaray sayesinde ama hiçbir zaman çok kaliteli olamadılar o kadar.
bu yeni jenerasyon "dışardan bir gözle" bakınca gelmiş geçmiş en iyisi olabilir belki ama o en iyisi bile bir yere kadar gidecek, malzeme belli çünkü.
@necdet bey
2002 sonrasında Avrupa şampiyonasında yarı final oynamış,bir çok sakatlığa rağmen son dakika golü ile kaybetmiş bir takımı vardı bu ülkenin.
Tarih amaları,olsaydıları kabul etmez.
2008 Avrupa şampiyonası yarı final yazıyor Milli takım künyesinde.
Bülent beyin 'kağıt üzerinde' umut verici jenerasyon olamama tespitine katılmakla birlikte,takım kimyası oluşturabilme ve bir hava yakalama noktalarının esgeçilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Umarım bunu başarabilir Abdullah hoca.
Bolca krediye ve bunları daha rahat kullancak bol hazırlık maçına ihtiyacı olacak.
Bir de artık geri adım olmamalı.
Hamit'den gayri eski jenerasyona ihtiyaç yok.Çaresizlikten kimseye sarılıp taviz vermemeli.
ucundan da olsa (temkin bu blogun omurgası onu biliyoruz) durumun vehametine parmak basmış yazı tebrikler.
benzer şeylerden slovakya kadrosu açıldığı gün ben de şikayetlendim. sadece forvet değil, defans bölgesi açısından da yerlerde sürünüyoruz. sabırla koruk helva olmuyor. en azından futbolda böyle. iyi futbol = iyi futbolcu. bu oyuncuların sadece yetenek sorunu yok mental açıdan da yeterli değiller. yarım buçuk oynadıkları kulüplerinde oynatılan futbol da gelişmelerine izin vermiyor. her gün 4-3-3 tartışılan memlekette aslında takımlar oyun içinde 6-3-1 diziliyorlar. 4-4-2 diye tarif edilen sistem bizde 6-2-1-1. bir diğer sorun da topçu olmaya aday yetenekli adamların daha kariyerlerinin başında büyük takımlara pazarlanması ve oynamadan yıllarca yedek beklemeleri. NBA Draft'ine benzer bir sisteme ihtiyacımız var. slovakya maçında defansta oynayan futbolcuların hiçbiri bundan 4-15 yıl önceki milli takımlarda oynayamazdı. geriden topu oyuna sokamamaları da ayrı dert. defanstan oyun kuramayacak kadar kötüyseniz yaptığınız 10 maçın beşinde, altısında puan kaybedersiniz. abdullah avcı da böyle başa böyle traş bir hoca. ne dünya kupasına ne de sonraki avrupa kupasına katılamayız. beklemek ve sabretmek tünelin ucunda ışık varsa mantıklıdır. hazır fabio capello boştayken bence en kısa sürede hatadan dönülse iyi olur. iki üç brezilyalıyı türk vatandaşı yapıp önümüzdeki on yıllık krizi başımızda kaliteli bir hocayla atlatalım. yoksa 70'li, 80li yıllara geri döneceğiz bu gidişle.
Yorum Gönder