Cape Town Mektubu

Yol uzun, çok uzun, en azından benim için en uzunu. Direkt uçuşla 13 saatte vardık Cape Town'a. Bir sigara hayaliyle geçti yol. Diğer şehirleri için birşey söyleyebilmem mümkün değil ama Cape Town'ı şimdilik gördüğüm ve öğrendiklerim kadarıyla Dünya Kupası için yeniden yaratmışlar ya da makyajlamışlar. Stadı ufukta görüyorum şu anda, ihtişamı yeter. Redbull Street Style için 5 kıtadan finalistler geldi Cape Town'a. 11 yaşındaki Cezayirli'den Peru'lu. İstanbul'lu Fatih'ten, Avusturya adına katılan gurbetçi Faruk'a kadar. Günde 5-6 saat antrenman yapıyorlar, topla yatıp topla kalkıyorlar. Dün yarı finallerde topu dizinin arkasına sıkıştırıp takla atan Japon kardeş biraz ilerideki masada kahvaltı yapıyor.Hava İstanbul gibi. Tek farkı onlar yazdan çıktı, biz yaşa koşuyoruz. Dünya Kupası ürünlerinin fiyatları -maskot 350 Rand (35 Euro) doğal olarak yüksek ama Cape Town ucuz şehir. İyi bir restoranda bir kilo karidesi 20 TL'ya getiriyorlar masanıza. Güvenlik için çok şey söyleniyor ama bu korku edebiyatı, her şehir için her turist rehberinde yer alır. Dünya Kupası'na az bir zaman kala şehrin her tarafında güvenlik görevlileri görüyorsunuz. Red Bull'un medya merkezinde çalışan bir güvenlik görevlisiyle uzun uzun muhabbet ettim. Onun hikayesi başka bir Cape Town'u anlatıyor. Bizim görmediğimiz ya da bize göstermedikleri. Loyiso'nun hikayesini uzun uzun anlatmak lazım sonra. Red Bull Street Style'da bu akşam finaller var. Son şampiyon Fransız Sean yine favori ama 2 yılda bütün numaralarımı youtube'dan izleyip öğrenmişler, yeni birşeyler yapmam lazım duble için diyor. Four Four Two'dan Erdem Kabadayı ile birlikte izledik dün gece maçı. "Olic-Vucinic'li forvet hattım olsun, -15 puanım olsun" dedim. Barça-Inter maçında skor ve golleri bilen Vuvuzela kazanacak. Ben de vuvuzela almaya gittim, dönücem...