6 Temmuz 2009

Haşmet Babaoğlu

Medya patronlarının fanatik takım taraftarı olması tuhafınıza gidiyor mu hiç?
Hayır.
Forma giyip pozlar vermeleri veya tuttukları kulübün yöneticileriyle fazla içli dışlı olmaları sizde rahatsızlık uyandırıyor mu?
Hayır.
Hepimiz takım taraftarıyız...
Aynı kültürü paylaşıyoruz. Hep birlikte ipin ucunu kaçırıp dünyayı tuttuğumuz takımın renklerinden ibaret sanıyoruz.
Medya patronları da bizim gibi bir insan nihayetinde!
Hatta belki içinizden şöyle diyorsunuz...
Bizim canımız can da, medya patronlarının ki, patlıcan mı?
İyi de...
Bir de şöyle düşünün...
Hangi kulüp başkanı objektif yorum ve habercilikten hoşlanıyor.
Hatta bazıları bundan nefret ediyor. Koşullar el verse gazetelere, televizyonlara baskın yapacaklar.
Onlara göre...
Medya sadece kendilerinin istediği ve izin verdiği haberleri yapmalı!
Futbol yorumcuları da yağdanlık olmalı!
Şimdi söyleyin bakalım...
Bu başkanlar takımlarının "hastası" medya patronlarını etkilemezler mi?
O formalı medya patronları da bir yıl, iki yıl direnseler bile, onca tazyik karşısında eninde sonunda pes edip başkanların isteklerine boyun eğmezler mi? Ne demek bu şimdi, diyeceksiniz...
Şu demek...
Önümüzdeki Süper Lig sezonu kıran kırana geçecek!
Görüyorsunuz, büyük kulüpler krizi falan umursamadan çılgıncasına para harcıyor.
Ne için?
Ne pahasına olursa olsun, şampiyon olmak için!..
Bu durumda, kulüp yöneticilerinin kendi takımlarının fanatik taraftarı olan medya patronlarını, hatta reklam verenleri "göreve çağırmaları" ihtimalini yabana atmamalıyız.
Yani demem o ki...
Önümüzdeki sezon başlamadan önce medyada çok kirli bir "temizlik operasyonu" başlayabilir.
Kimsenin günahını almak istemem!
Ancak içimde tatsız bir his var
Haşmet Babaoğlu/Sabah