28 Aralık 2007

Kaka'dan Yılın Son Golü

Aslında klasik bir görüntü. Ülkesi dışında başarı kazanmış bir sporcuyu ülke cumhurbaşkanı makamında kabul ediyor. Futbolcu da formasını hediye ediyor. Benzeri çok kare vardır. Kaka da Milan ile Şampiyonlar Ligi'ni, FIFA kulüpler şampiyonasını kazanmış, yılın en iyi futbolcusu. Brezilya cumhurbaşkanı Lula'nın karşısına çıkmayı hak etmiş, hani bizim dilimizle milyon dolarla ölçülmeyecek bir reklamını yapmış ülkesinin. Buraya kadar tamam da Kaka'nın Lula'ya hediye ettiği formada yine mesaj kaygısı var: Yo pertenezco a Jesus ( maçlardaki meşhur tişörtünde yazan ve bağlı bulunduğu evangelist kilisenin mottası: I belong to Jesus) yazıyormuş üzerinde. Brezilya'daki evangelist nüfusun hızlı artışı üzerine onca makale yazılıyor, Vatikan endişelerini yazılı yolluyor Brezilya'nın Katolik çoğunluğuna. Cumhurbaşkanı Lula hangi mezhepten bilmiyorum tabii. Baktım, Katalolikmiş. Kaka yine golü atmış...

2007'nin Ekran Muhasebesi

2007'de ekran başında futbola geçen zamanın muhasebesini yapma vakti. Geçen yıl 27 Aralık'ta çıkarmışım bu hesabı. Dünya Kupası'nın da olduğu bereketli yılda 400+ rakamını not düşmüşüm. Bakalım 2007'nin hesabına:
Süper Lig: 34 Galatasaray maçı stadda, 64 Fenerbahçe ve Beşiktaş maçı ekranda, 10 maç da haftanın 4. naklen yayınından: 108
Şampiyonlar Ligi: Gruplarda haftadan 2 maçtan 12, sonrasındaki turlarda 9 maç: 21
Serie A: Haftada 3 naklen yayın var memlekette ama RAI Int çok işe yaradı. 38x3= 124 maç. Galiba 70 maçın üstüne çıkamamışımdır
La Liga: Pazar 18:00 maçlarını hiç izleyemeyedim. Cumartesi 2 maç, Pazar gecesi 2 maçtan, 152 maç yapar ki burda da 80 maçın altında kalmamıştır seyir.
Premier Lig: Cumartesi 2, Pazar tek maç trafiğinde 114 maç yapar ama çok ters saatlerdeydi. Sanırım 50 demek lazım.
Fransa Ligi: En fazla 10 maç izlemişimdir.
Arjantin Ligi: NTV Spor servisi sağolsun. Son 6-7 haftada başladılar. 3-4 maç seyredebildik.
Uefa Kupası: Geçen seneden çeyrek finalden itibaren 5 maç, bu sezon da 10 maç: 15 maç
Milli Maçlar: Galiba 15 maç izlemişizdir.
108+21+70+80+50+10+4+15+15=373
Hazırlık maçlarını, Türkiye Kupası, İtalya, İspanya, İngiltere kupa maçlarını hesaba katmıyorum. 373 maçta da çakışan dakikalardan, televizyonu kapatan oyun oynayalım diyen evlat faktöründen 350 net maç adisyonu çıkartırsak; 31.500 dakika. 525 saat. 22 gün. 365 günde 22 gün futbol. Bu mudur yani futbol sevgimiz? Yorum bölümü herkesin şahsi muhasebesine açıktır.

Perakende Satış Fiyatı: 55 M.

Fernando Torres sonrası Atletico Madrid'de Sergio Aguero-mania modası var. En çok forması satılan, en çok röportaj talebi alan ve İspanyol medyasında en çok haber olan futbolcu Aguero Atletico Madrid'de. La Liga'nın en sevdiğim özelliklerinden biri futbolcu bonservislerinin belli olması. Genç yaştaki oyuncuların yıllık ücretlerine zam yapılırken bonservis de yukarı çekiliyor, sözleşmenin son 2 yılına girerken de rakam düşmeye başlıyor. Atletico Madrid de sağlamcı. Aguero'nun 36 milyon euro olan bonservisini 55 milyon euro'ya çıkardı. Sözleşmenin bitiş tarihi 2012. Bu kuralın hakkını veren Florentino Perez olmuştu Figo'yu Barça'dan alırken.

Baba Buffon

Benim için en iyi kalecidir, sadece Juventus küme düştüğünde takımı terk etmemesi bile onu adam gibi adam sınıfına sokar: Gianluigi Buffon. Korkunç bir gene sahip. Babası ve annesi atlet. Babası Adriano Buffon eski güllecilerden. Annesi Maria Stella da gülle ve disk atmış. Kızkardeşleri Guendalina ve Veronica ise voleybolcu. Buffon baba oldu. Oğlunun adı Louis Thomas. Kaka'nın da 5 ay sonra bir oğlu olacak. Del Piero'nun da 2 aylık bir oğlu var: Tobias. Bizim evde de bir Hakan Raul var. Bunlar geleceğin futbolcuları. Post biraz doğum servisinden duyurular gibi oldu ama olsun durum budur.

Zico ve Arkadaşları

Zico evinde Maracana'da. Tribünlerde 35 bin seyirci. Efsane olduğu Flamengo'nun 87 sezonu kadrosu, "Zico'nun arkadaşları" takımına karşı. Kadroları not düşeyim, 70'lerde doğanlar için çok şey ifade eder bu futbolcular. Sonda da 83 Flamengo kadrosu var.
Flamengo 1987: Ze Carlos, Leandro, Aldair, Edinho, Leonardo, Zinho, Andrade, Ailton, Zico, Renato Gaucho e Flavio. Teknik D: Carlinhos. Yedek: Obina, Adriano, Ibson, Junior, Djalminha, Leonardo Moura, Fernando Henrique, Julio Cesar, Edu.
Zico'nun arkadaşları: Acacio, Gabriel, Delacir, Gonçalves, Mazinho, Marcelinho Carioca, Rai, Claudio Adao, Edmundo, Amoroso e Nakata. Teknik D: Vanderlei Luxemburgo. Yedek: Cassio, Vagner Love, Roberto Dinamite, Carlos Alberto, Thiago Coimbra, Deco, Donizete, Arce, Felipe Adao.Flamengo 1983: Bigu, Raul, Mozer, Marinho, Leandro, Junior, Elder, Adilio, Baltazar, Zico Julio Cesar.

Cesar Delgado

Biraz da şehir efsanesidir Fenerbahçe'nin Aykut'lar transfer ederken karıştırdığı ve Aykut Kocaman'ı bir yıl gecikmeli olarak kadrosuna kattığı. Matias Delgado Beşiktaş'a geldiğinde takılıyorduk Beşiktaş'lı arkadaşlara. İki Delgado vardı. Acaba Cesar Delgado yerine Matias'ı mı aldınız diye. Matias işlerine yoluna koydu, bu sezon iyi oynuyor, ben Cesar Delgado'dan devam edeyim. 2004 Copa America'nın en iyilerindendi Arjantin'de. Yolu bir türlü Avrupa'ya düşmedi. Meksika'da Cruz Azul'da forma giyiyor. 26 yaşına geldi ve artık bir Avrupa kulübü peşinde ve transferini bitirmek üzere. O.Lyon, Cruz Azul ile anlaşmak üzere. Transfer bitmiş değil ama yıllardır her futbol sohbetinin bir köşesine sıkışan bu adamı bizim kıtada artık görebileceğiz galiba...

Partizan-Kızılyıldız

Bonkör Calderon

Kulübün adı Real Madrid olunca kupa primi de milyon euro'dan başlıyor. Başkan Ramon Calderon ve kaptanlar Raul-Guti-Casillas sezon başında 3 kupanın kazanılması halinde 600 bin euro primde anlaşıyorlar. Camp Nou'daki galibiyet sonrasında başkan Calderon iyice havaya girmiş ve 300 bin euro zam yapmış. La Liga şampiyonluğu, Kral Kupası ve Şampiyonlar Ligi Kupası kazanıldığı takdirde futbolcu başına 900 bin euro ödeyecek Ramon Calderon. Rakam büyük gibi görünüyor ama sadece Şampiyonlar Ligi kazanıldığı takdirde gelecek olan para prim olarak ödense Real Madrid'in kasasında yine 5-6 milyon euro kalır.

27 Aralık 2007

2007 Biterken Gol Krallığı

2007 biterken Avrupa'nın 5 büyük liginde gol krallığında son durum budur. Gol performanslarını bakıldığında 5 ligin de dengede gittiği görülüyor. C. Ronaldo'ya 2 sezon önce uzun bir dönem gol vuruşu çalıştıran Alex Ferguson meyveleri topluyor. Karim Benzema bu performansla gelecek sezon transfer piyasasını allak bullak edecek gibi. Trezeguet kaldı gidiyor derken yine krallık koltuğuna oturdu. Klose sakatlanmasa o koltuğu bırakmazdı. Luis Fabiano ise La Liga'da muhteşem bir sezon geçiriyor. Nihat'a da helal olsun, o gelgitli Villarreal'de 8 gol atmak kolay değil. Sezon sonu Avrupa gol krallığı için adayım Karim Benzema...
Premier League
Ronaldo Man Utd 12
Adebayor Arsenal 10
Anelka Bolton 10
Keane Tottenham 10
Benjani Portsmouth 9
Torres Liverpool 9
Yakubu Everton 9
Ligue 1
Karim Benzema Lyon 12
Tulio De Melo Le Mans 10
David Bellion Bordeaux 10
Mamadou Niang Marseille 10
Johan Elmander Toulouse 10
Rafik Saïfi Lorient 8
Bakari Koné Nice 8
Serie A
David Trezeguet 13 Juventus
Julio Cruz 10 Internazionale
Francesco Totti 9 Roma
Zlatan Ibrahimovic 9 Internazionale
Adrian Mutu 9 Fiorentina
Marco Borriello 8 Genoa
Claudio Bellucci 8 Sampdoria
Bundesliga 1
Rafael Van der Vaart Hamburg SV 10
Diego Werder Bremen 9
Miroslav Klose Bayern Munich 9
Luca Toni Bayern Munich 9
Theofanis Gekas Bayer Leverkusen 8
Mike Hanke Hannover 96 8
Stanislav Sestak VfL Bochum 8
Mladen Petric Borussia Dortmund 8
La Liga
Clemente Luis Fabiano FC Sevilla 10
Alberto Diego Milito Real Zaragoza 9
Raul Tamudo Espanyol 8
Daniel Guiza Mallorca 8
Kahveci Nihat Villarreal 8
Frederic Kanoute FC Sevilla 8
Ruud van Nistelrooy Real Madrid 8
Gonzalez Raul Real Madrid 8
Leo Messi Barcelona 8
not: Serie A güncellemesi için uyarıda bulunan diego'ya teşekkür.

Pablo Daniel Osvaldo

Kaka, Messi, Pato, Higuain, Gago... Bir zamanlar Güney Amerikalılar 22-23'den sonra gelirdi Avrupa'ya. O devir kapandı. Yeteneği keşfeden elini çabuk tutup 17-18'inde getiriyor oyuncuyu Avrupa'ya. Bazen aşı tutuyor bazen de fiyasko. Son örnek Pablo Daniel Osvaldo. 2005 yılında Arjantin'den İtalya Serie B'ye geldiğinde 19 yaşındaydı. Atalanta, "pişsin" diye Lecce'ye gönderdi. Bu sezon Luca Toni'yi Bayern Munih'e satan Fiorentina için adeta piyango gibi oldu Osvaldo. Arjantin ve İtalyan çift pasaportlu. Trezeguet gibi o da doğduğu toprakların milli takım forması yerine karnının doğduğu yerin milli takımını seçti. İtalya U21 kadrosunda şimdilik. Fiorentina'da efsane Arjantin'li Batistuta'nın yerini doldurur mu; Euro 2008'de İtalyan A Milli takımında olur mu? Zaman gösterecek...

Olympique Lyon'un Yeni Stadı

Avrupa futbolunda son 10 yılın uzak ara en iyi başkanı Jean-Michel Aulas. O.Lyon'un kazandığı 6 şampiyonluk bir yana-Şampiyonlar Ligi uktedir-oyuncu bonservislerinden kazandığı para tam derslik. O.Lyon maçlarını 42 bin kişilik Stade Gerland'da oynuyor. 2010 yılına yetişmesi beklenen yeni stad -isim belli değil- ise 60 bin kişilik. Borsaya açılan ilk Fransız kulübü olan O.Lyon stad için 330 milyon euro harcayacak.

Çıkarma O Formayı

Gereğinden fazla kramponlarının bağı çözülen futbolcular vardır. Ekrana krampon markası gelsin diye. Kimsenin günahını almayalım tabii. Bir de forma çıkarma meselesi var, FIFA bunu sarı karta bağladı. Fotodaki uyarı ne kadar gerçek bilmiyorum ama FIFA'nın bu kararında reklamverenlerin bir parmağı oldu kesin. Sen kalk yılda 20 milyon euro ver forma reklamına, adam golü atınca formayı çıkartsın. Endüstriyel futbolun dayatması işte...

Ristretto

Bir dost tavsiyesi...

L'Equipe En İyi 11

L'Equipe, 2007'nin 2. yarısı ya da sezonun ilk yarısı için en iyi 11 çıkartmış. Önce bir kadroyu verelim. Buffon: D. Alves, Vidic, Gallas, Evra; Kaka, Fabregas, Gerrard, C.Ronaldo; Drogba, Van Nistelrooy. Adamlar Fransız gazetesi, kendi liglerinden kimseyi onbire koymamışlar, bu kadroda sadece 3 futbolcunun takımı liglerinde lider: Real Madrid ve Manchester United. Buffon zaten 4 yıldır bu onbirin kalesinde, değişen bir şey yok. D. Alves artık marka oldu, R. Carlos gibi kapatıyor sağ beki. Bir tek Raul'u beklerdim bu kadroda, son yılların en iyi, en efektif futbolunu oynuyor.

Topun Hikayesi #5

Topun Hikayesi #4

26 Aralık 2007

Aziz Rafael

Saint Rafael Benitez. 3 yılda 2 Şampiyonlar Ligi finali oynatıp, birini müzeye getirir de aziz olmaz mı insan? Sonuna bir de Liverpool güzelliği eklemek lazım: Form is temporary class is permanent.

Irrudicibili ve Di Canio

Futbolcu-taraftar grubu ilişkisinde daha yakın duran bir adam var mıdır futbol dünyasında. Evet aslında bu eski hikaye. Paolo di Canio artık Lazio'da değil ama hala tribün kovalıyor. Lazio tribünlerinden bir güncel haber sıkıştırayım. Bizim memlekette Lazio'yu takip edenler için bu 4 isim tanıdıktır: Fabrizio Toffolo, Yuri Alviti, Fabrizio Arcivieri ve Fabrizio Piscitelli. Irrudicibili'nin kafa takımı. (Lazio'da tribün lideri olmanın şartı da Fabrizio olmaktan mı geçiyor nedir). Bu arkadaşların başı dertte, kulüp başkanı Lotito'yu tehdit etmekten dolayı içeri tıkılmışlar. Di Canio artık megafonu alır coşturur Lazio tribünlerini...

İtiraf

Hiç unutmam yanımda Pires, karşımızda Henry ve Zidane. Fransa milli takım kampındayız, vakit geçmek bilmiyor, langırtın gözüne veriyoruz. Ben hiçbir zaman iyi langırt oynayamadım sevgili blog, al buyur itiraf ediyorum. Bu işlere de aklım ermez, mühendis arkadaşlar durumu özetlesin yorumlarda. Elinoğlu yine karşısına koymuş robotu. Veriyor golü gözüne. Yok tabii karşısında, hopp birader fırdöndü yok diyen. Bu da videosu.

Adriano + Ronaldo = Arif

İkisinin de adı Fenerbahçe ile anıldı. Adriano, Sao Paolo'ya kiralandı. Antrenmanlara başlamış görüldüğü üzere. Ronaldo için Milan kulübü Flamengo'ya görüşme izni verdi ama Ronaldo'nun ücretini ödeyebilirler mi? Çok zor. Bu arkadaşlar kazara İstanbul'a transfer olsa; adresleri şimdiden belli: Gündüz Samandıra, gece Reina. Madem alemci futbolcudan lafa girdik; Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük alemcisi Arif Kocabıyık'ın bir anısını nakledeyim: "Tarabya´da Dolce Vita diye bir gece kulübü vardı.Biz de her akşam oraya takılıyoruz; içiyoruz eğleniyoruz. Mekan zula yerde‚ gazeteciler falan kimse bilmiyor. Önceleri haftada bir gün gitmeye başladık; sonra hemen hemen her gece takıldık. Ben‚ Yaşar‚ Erdoğan Arıca falan‚ keyfimiz kıyaktı. Bir gece yine sabahladık Dolce Vita'da. Ertesi sabah antrenmana gittik‚ tabi biz zomuz‚ birkaç saatlik uyku‚ daha ayılamamışız‚ esniyoruz falan. O sırada soyunma odasına toprağı bol olsun teknik direktör Stankoviç girdi ve "ohh ohh mamma mia, mamma mia, dolce vita" dedi. ben tabi şok oldum döndüm yaşarlara "vay i...e, allah´ın Yugoslav´ı nereden öğrendi lan bu a ko. dolce vita gece kulübüne takıldığımızı‚ hani lan kimse bilmiyordu‚ mekan zulaydı" dedim. Yaşar "ulan bu i...e yoksa bizi mi takip ediyor" dedi‚ o arada Stankoviç bizim bir işler karıştırdığımızı anladı. Üstümüze geldi biz de öttük. Meğerse dolce vita, tatlı hayat anlamına geliyormuş. Adamın bir şeyden haberi yok; bizi uykulu görünce o tatlı hayat‚ dolce vita‚ ne güzel İstanbul gibi takılmak istemiş. Ben nereden bileyim dolce vitayı‚ biz sadece bizim takıldığımız mekan sanıyoruz. Öyle bir enayilik yapıp‚ yakalanmıştık. "

Futbol ve Graffiti #2

Futbol ve Graffiti #1

Erin Wasson

Takis Tsoukalas

Ege'nin öteki tarafındaki ezeli rekabetten beni çok güldüren bir kare. Tribündeki "abi" Takis Tsoukalas. Pire takımı Olympiakos 'un tribün grubu Gate 7'nin lideri. Bu orijinal eserin altında imzası olanlar ise elbette ki Panathinaikos taraftarı. İyi çakmışlar demek lazım...

Navarro'nun Yumruğu

Mestella meydan muharebesinin ertesi günü. Inter'li Burdisso ile Valencia'lı Marchena arasındaki kavgaya kenardan Navarro katılıyor ve çakıyor Burdisso'ya yumruğu. Sonrasında takım arkadaşları intikamını alıyor ama Burdisso'nun...

Amigo'ya Yılbaşı Hediyesi

Megafonu en çok İtalyan ve İspanyollar kullanır. Bizde de örnekleri var. İki eli de meşgul eder bu megafonlar. Bir elde hoparlar; diğer elde mikrofon. Nasıl sigara içecek amigo? Nasıl, haydi beyler eller havaya diyecek. Elinoğlu yine çözümü bulmuş, takıyorsun kafaya itfaiyeci şefi gibi dolanıyorsun tribünde. Bizim tribünün amigoya yılbaşı hediye arıyoruz diyen varsa buyursun...

La Donna e Mobile

La donna è mobile
Qual piuma al vento,
Muta d'accento ; e di pensiero.
Sempre un amabile,
Leggiadro viso,
In pianto o in riso, ; è menzognero.
È sempre misero
Chi a lei s'affida,
Chi le confida ; mal cauto il cuore!
Pur mai non sentesi
Felice appieno
Chi su quel seno ; non biba amore

Boxing Day

Garip bir milletiz. Inter'in formasında haç var diye yaygara kopartıyoruz. Bir vakit geçiyor, Noel geliyor. "Hristiyanların bu kutsal gününün haftasında neden maç yapıyoruz?" diye sorgulayanlar çıkıyor. Yabancı futbolcuların performansı sorgulanıyor. Bugün Noel'in ertesi günü, Ada'da tribünlerin dolup taştığı Boxing Day. Premier Lig'deki futbolcuların %50'den fazlası yabancı. 12 gün içinde 62 maç oynanacak. Ne Noel ertesi var; ne de Yılbaşı tatili. İtalyanlar ve İspanyollar da Pazar günü maçlarını oynadılar. Bize ne oluyor onu hiç anlamadım.

Topun Hikayesi #4


Ronaldo Memleketine Döner Mi?

Barcelona, Inter, Real Madrid, Milan... İlk bakışta illa ki bir Şampiyonlar Ligi kupası kaldırmıştır diyesi geliyor insanın; ama hayır. Bu adamın da basiretsizliği bu. Geçen sezon Milan kupayı kaldırırken o statü gereği _R.Madrid'de oynamıştı- kadroda yoktu. Bu sezon da kupa şansı devam ediyor ama futbol oynamayı başarırsa. Sezon başından beri ortalıkta yok. Milan tarihine Rivaldo fiyaskosundan sonra adını yazdırmaya kararlı gibi. Sakatlığı düzeldi diyorlar ertesi gün tekrar nüksediyor. Japonya'da oynayacak dediler, Milan kupayı kazandı, o yine kenardaydı. Şimdi Ocak'tan itibaren Pato da kadroya girecek. Bizim memlekette Fotomaç yemeden içmeden Fenerbahçe'ye getiriyor Ronaldo'yu. Güney Amerika basını ne diyor peki? Flamengo, Milan'dan oyuncuyla görüşmek için izin almış -bu Milan kesin gözden çıkardı demektir- ve pazarlıklar başlamış. 14 yıl önce 18 yaşında ayrılmıştı ülkesinden Hollanda'ya PSV'ye giderken. Bekleyelim, görelim...

25 Aralık 2007

Yine Yeni Yeniden: Gallardo

"Galatasaray+Gallardo": Google'da arattığınızda 300 sonuç geliyor ekrana. Bu kez mevzubahis olan Galatasaray değil ama Beşiktaş. Gallardo'nun 2. Fransa seferi hüsranla sonuçlandı. Paris Saint Germain'nin yedek kulübesi hakkında bir roman bile yazabilir Arjantin'li. Takım kötü durumda. Paul Le Guen ile arası hiçbir zaman iyi olmadı. Transfer dönemi başladı. Marcelo Gallardo Paris'ten kaçmak için gün sayıyor. İki taliplisi var Ole Gazetesi'ne göre. 1. Beşiktaş. Ole, Ricardinho'nun yerine Gallardo'yu istiyor diyor Beşiktaş için. 2. kulüp Brezilya'dan. Atletico Mineiro. Paris Saint Germain ile mukavelesi 2009 sonuna kadar. Alacak olan kulüp, Fransızlara para öder mi? Hiç sanmam...

Futbol ve Graffiti #1

Bizim tribün kültürümüze Avrupa ve Güney Amerika'dan nüfus eden çok kalem vardır. Bundan daha doğalı yok. Kareografi, meşale, tezahürat, sopalı pankartlar, ultras felsefesi (kağıt üzerinde) gider bu böyle. Eksik olan ya da uygulanmayan bir kalem var. Ya da ben bugüne kadar adına graffiti diyebileceğim bir tribün çalışmasına rastlayamadım. Biz de bu ancak duvar yazısıyla sınırlıdır. 30 yıl öncenin gençleri başka şeyler yazardı duvarlara, şimdi en fazla "en büyük xx", ya da taraftar grubunun adı yazılıyor. Bir zaman sonra duvardaki yazıyı ya belediye siliyor ya da ezeli rakibin taraftarı en büyüğün yanındaki X'e bir çarpı atıp kendi takımının adını yazıyor. Eğer bizim memlekette de futbol kültürüne ait graffitiler varsa bunları blogda yayınlamaya hazırım. Bu satırlar elimdeki bir foto arşivine giriş oldu. Avrupa'daki tribün kültürünün ayrılmaz bir parçası olan graffitilerden oluşan bir seri...

Shevchenko ve Brigate Rossonere

Bazen nette dolanırken rastladığım fotoğraflar yazmaya itiyor insanı. İki kareyi de çok beğendim. Ne zaman çekildiği hakkında bir fikrim yok. Shevchenko'nun Chelsea'ye transferi sonrasında olması muhtemel. İlk karede arkada Brigate Rossonere bayrağı görünüyor, San Siro Curva Sud'dur. Bu karede tribün kovalayan ihtiyar ve 2. karede ağlayan taraftar bu postu yazma sebebimdir. Yoksa Shevchenko'nun adını neden biz Türkçe'de Şevçenko diye yazmıyoruz, bunun derdine mi düşsem...