21 Ağustos 2010

Galatasaray'daki Kangren

Gangren (Kangren):Dokuların; kendilerini besleyen atardamarların herhangi bir sebeple, tamamen yetersiz hale gelmesi sonucunda hayatiyetini kaybetmesi durumu.
(Gangren mi, kangren mi? Bu da uzun yıllardır bitmeyen bir tartışmadır. Kangrenin kendisi de bir gangren! )
*******
Galatasaray'ın önündeki üç kritik karşılaşma var. Ligde geçen sezon iki maçta da yenemediği Bursaspor ve Eskşehirspor, Avrupa Ligi'nde de Lviv rövanşı. Muhtemelen bu maçların sonucu teknik kadronun geleceğini belirleyecek. Galatasaray, bu üç maçın da favorisi değil. Daha da ötesi Galatasaray uzun zamandır evinden uzak oynadığı hiçbir maçın favorisi değil. Bahis oranları öyle dese de taraftarının gözünde, artık değil... Doku kaybına uğrayan bu takımı, kangren yapan nedir peki?
Adnan Polat: Israrla gelecek projelerden, şirket birleşmesinden, yeni stattan bahsediyor. Taraftarın -dünyanın her yerinde- kasadaki parayı değil; müzedeki kupayı önemsediğinin farkında değil.
Adnan Sezgin: Onu hala Galatasaray yönetim kurulu üyesi zannedenler var! Doğrusu elbette ki maaşlı bir çalışan olduğu. Haldun Üstünel'in yönetimden tasfiyesi sonrasında transferin tek yetkilisi oldu. Mehmet Batdal, Musa, Serdar, Ali Turan, Rijkaard'ın listesinde olan adamlar değil. Musa hariç hepsi bonservisi elinde olduğu için Florya'nın kapısından içeriye girdi. Sezgin'in medya desteği sıfır. İcraatları arasında doğru olanlar da eleştiri yağmurunun altında ıslanıp, çürüyor. Adnan Polat ondan vazgeçmiyor.
Frank Rijkaard: Büyük futbolcu, büyük teknik adam ama Galatasaray'ı kötü yönetiyor. Sözleşmesinde sanki "Bize, 4-3-3 oynatacaksın" yazıyormuşçasına bir çılgınlık var. Sözleri ve icraatları çelişiyor. Takımla, camiayla, taraftarla arasında hep bir mesafe var. Gerets gibi Akdenizli'yi oynayamıyor. Soğuk, kısa cümleler kuran, yönetimin konuşma yasağına itiraz etmeyen, kendini medyada ifade etmekten uzak bir portre çiziyor.
Kondisyonerler: Rijkaard, Sivasspor bizden fizik ve kondisyon olarak daha güçlüydü diyorsa eleştirenlere zaten söz düşmez. Hollandalı'nın beraberinde getirdiği kondisyonlerin diplomaları, kitapları ortaya saçılmış, övgüler dizilmişti. 45 gün önce sezonu açan Galatasaray, geçen sezon olduğu gibi yine önde olduğu maçları rakibe verebiliyor, ayakları yere sağlam basmıyor.
Tercüman: Rijkaard geldiğinden beri Florya'daki en büyük kangren. Mert Çetin'den sonra Mustafa Yücedağ, Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak gibi. Rijkaard bize ne anlatıyor? Türkiye'de futbolsevere Rijkaard'dan geriye hangi anektod kalacak? "Futbol devrimi" yapsın diye getirilen Rijkaard'ın dediklerini bize aktaracak olan bu tercümanlar "Revolution"un Türkçesini biliyor mu? Hiç sanmıyorum.
Arda Turan: Son 3 sezonda hiç bu kadar fit olmamıştı. Zayıfladı ve bu da oyununa yansıdı. Menajeri ise Avrupa'da bir uçaktan inip bir diğerine biniyor, takım arıyor. Arda'yı satarsa para kazanacak adam. Ahmet Bulut ne yapsın, ekmeğine bakıyor! Rijkaard-Neeskens, onu ısrarla ortada oynatıyor, o da her seferinde kanada kaçıyor. Neeskens'in maçlardaki en önemli görevi bu. Arda'ya ortaya gel demek!
Servet Çetin: Sahada değil, uzun zamandır mikrofonları görünce konuşuyor. Rijkaard'ın istemediği adamdı, hesapta. Şimdi onbirin bankosu. kangrendi, olmaya devam ediyor.
Barış Özbek: Geçen sezon rakibe attığı tekmeden sonra Galatasaray gelenekleri gereği bileti kesilmeliydi. Galatasaray da değişiyor. Bu sezon da kadroda. Genç yaşına rağmen sözleşme yenilenmediğine göre sezon sonunda yolcu. Feldkamp'ın Galatasaray'a Serkan Çalık ile birlikte attığı iki kazıktan biri. Galatasaray'da futbolcu kalitesi çizgisini aşağı çekenler, o kapıdan 30 yaşında hala kramponunun altıyla top istop eden Mustafa Sarp'ın da -evet o da bonservissiz-girmesini sağladı.
Aykut Erçetin: 28 yaşında, 8 yıldır Galatasaray'da. Çizgiyi terk etmiyor. Etmemesinin sebebi verdiği demeçlerdeki ben iyi kaleciyim imajının, beynindeki ben yetersizim ile çelişmesi. Galatasaray'a kazandırdığı maç yok? Tek başına yaktığı maç sayısına parmaklar yetmez. (bkz: Galatasaray kalesi/Blog/2008
Aydın Yılmaz: Neden gitsin ki? Tesisler güzel, bankaya yatan paralar güzel. Galatasaray'ın alt yapısından her çıkan yıldız olacak sananların en büyük hayal kırıklığı. Kangren mi dedik!
Sağlık ekibi: Kangrendi, değiştirildi. Onca sakatlıktan sonra yıpranmışlardı, gitmeleri iyi oldu. Böylece Pino'nun sakatlandığı gün Sağlık Ekibi'ni suçlu bulanlar da rahatladı! Siz, grip olduğunuzda doktorun kapısını çalıp, "Senin yüzünden grip mi oldum?" diyorsunuz. Yeni gelenler de sihirbaz değil. Yenilerden sonra da sakatlananlar oldu, sakat olanlar da iyileşmedi daha..
Forma: Galatasaray'ın son iki sezonda en büyük derdi, ne renk forma giyeceği. Galatasaray, 4 resmi maça çıktı. Parçalı forması ortada yok. Zaten paramparça olmuşuz, pembe ile umut tazeleyelim, somon ile kolestrolü düşürelim derdinde tasarımcılar.
Galatasaray taraftarı: İki yıldır sözkonusu transfer olunca, oyuncak beğenmeyen şımarık zengin çocuğu gibi. 10 dakika oynar ve kırar atar bir köşeye. Beklentiyi yaratan da kendisi, hayalindeki adam gelmeyince yönetimine sallayan da... Adriana Lima'ya internette aşık olup, "neden evlendi?" diye ekranın başında ağlamak gibi:) Tribün desteğinde Beşiktaş ve Fenerbahçe ile rekabet edemez düzeyde. Yeni stadına geçene kadar da böyle idare edecek..
Medya: Araç takip mesafesini, gazeteciliğinde de ayarlamayanlar... Kendi egoları, ihtirasları için kaleme sarılanlar... Mesafeyi kısa tutup, yönetimin, futbolcunun içine dalan, öndeki frene bastığında kaza yapanlar...

Kötü Golcü Pantelic (!)

Önce sorulara toplu cevap: Evet, twitter kullanıyorum. Buradan buyurun
****
Niang gelene kadar Fenerbahçe de dahil İstanbul'un 3 büyüğü de golcü arıyordu. Fenerbahçe, doğru adımı attı, klas bir adamı kadrosuna kattı. Galatasaray'da uzun zamandır gündemde olan isim Baptista. Yıllık 3.3 milyondan 3 yıllık 10 milyon Euro teklif ettiler. Rijkaard bile transfere dahil oldu, Baptista ile görüştü. Transfer klişesi işte... Eşi, İstanbul'a gelmek istememiş. Atina'ya da gitmek istememiş. Olympiakos'a da hayır dedi Baptista. Galatasaray hala bir golcü arıyor mu? Bir gün orta saha, ertesi gün 10 numara, sonraki gün sağ bek arıyorlar. Aykut klasiğiyle kaleci de devreye giriyor. Beşiktaş'ta solda Quaresme varken, Robinho yatıyor kalkıyor 15 gündür. Spekülasyonların borsa yönetimini rahatsız ettiği için dün o olumsuz açıklamayı yapmak zorunda kaldıklarını da söyleyenler var. Transferin Pazartesi biteceğini de... Anlamadığım Schuster'in kendi döneminde vazgeçtiği Robinho ile neden çalışmak istediği (!) Toparlıyorum. Ajax, ekonomik nedenlerle Pantelic ile yola devam etmeyeceğini açıkladı. Geçen sezon 16 gol atan Pantelic, futbola başladığı ülkeye gitti. Iraklis'ten çıkmıştı. Şimdi Olympiakos forması giyecek. Şimdi soralım: Bu adam neden Galatasaray ve Beşiktaş'ın gündemine gelmedi?

20 Ağustos 2010

Hafta Sonu Futbol

20 Ağustos Cuma
21.00 Adanaspor – Mersin İdman Yurdu (TRT 1)
21.00 Kayserispor – Kardemir Karabük (LİG TV)
21.00 Konyaspor – Eskişehirspor (DG 205)
21.30 Bayern Münich – Wolfsburg (TRT 3)
21 Ağustos Cumartesi
16.30 Hoffenheim – Werder Bremen (TRT 3)
17.00 Arsenal – Blackpool (SPORMAX)
19.15 Wigan – Chelsea (SPORMAX)
21.00 Antalyaspor – Sivasspor (DG 205)
21.00 Beşiktaş – İstanbul BŞB (LİG TV)
21.00 Samsunspor – Akhisar Belediye (TRT 3)
21.30 Barcelona – Sevilla (NTVSPOR)
22.00 Auxerre – Valenciennes (KANAL A)
22 Ağustos Pazar
15.30 Newcastle – Aston Villa (SPORMAX)
16.30 Mainz – Stuttgart (TRT 3)
18.00 Fulham – Man. United (SPORMAX)
18.30 Borussia Dortmund – Bayer Leverkusen (TRT 3)
20.00 Gençlerbirliği – Gaziantepspor (DG 205)
21:00 Karşıyaka-Gaziantep BŞB. TRT-1
21.00 Galatasaray – Bursaspor (LİG TV)
22.00 Manisaspor – Ankaragücü (DG 205)
22.00 PSG – Bordeaux (KANAL A)
23 Ağustos Pazartesi
21.00 Kasımpaşa – Bucaspor ( DG 205)
21.00 Trabzonspor – Fenerbahçe (LİG TV)
21:00 Denizlispor - Güngören Belediye (TRT 3)
22.00 Manchester City – Liverpool (SPORMAX)

19 Ağustos 2010

Çakma Nedved Juventus'ta

Çok beğendiğim bir futbolcu ama eninde sonunda Çakma Nedved (!) Transfer döneminde mide bulandırdı bu adam. Fenerbahçe de talip olmuştu. Juventus diye tutturdu ve sonunda dediği oldu. İtalyanlar, 15 milyon Euro ödeyecekler CSKA Moskova'ya. Milos Krasic transferi Juventus'un Dzeko planlarına da son noktayı koydu. Eldeki golcüleri yeterli gördüler ve "yabancı" kontenjanını Krasic'ten yana kullandılar. Serie A'da bol bol izleriz demek isterdim ama bugün itibariyle Serie A boşta, böyle giderse de yayınlanmayacak bu sezon...
*****
- Juventus, Diego'yu satmayacağını açıklayınca, Wolfsburg da Misimovic "Kalacak" açıklaması yaptı.
- Wladimir Veiss, G.Rangers'da, Deivid Flamengo'da, Remy, Marsilya'da, Salvio, Benfica'da.

18 Ağustos 2010

Valencia'dan Manchester City'e

Transferin kapanmasına 13 gün var. Bu rakamlar elbette değişicektir ama geçen sezona göre kıyaslayalım. Real Madrid’in çıldırdığı geçen transfer döneminde La Liga’da bonservislere ödenen toplam rakam 462 milyon Euro idi. Bu sezon Mesut’a ödenen 15 milyonla birlikte La Liga’da dün itibariyle harcanan rakam 224 milyon Euro. Toplam harcamanın %65’ini iki büyük Barcelona ve Real Madrid yaptı. 4 yıldır borç batağında olan ve 300 milyon Euro eksinin altında ezilen Valencia bu transfer döneminde David Villa, David Silva, Marchena ve Zigic’ten kasasına 80 milyon koydu. Mehmet Topal’ın da aralarında bulunduğu fotodaki Soldado, Aduriz, Tino Costa, Ricardo Costa ve Feghouli’ye ödedikleri toplam rakam 25 milyon Euro. Bu da ön libero transferinde neden Mehmet Topal’ı seçtiklerinin bir göstergesi aslında. Manchester City tek başına neredeyse bütün La Liga’nın harcadığı rakamı yakalayacak. Mancini kimi isterse parayı bastırıp alıyorlar. Yaya Toure, Kolarov, David Silva, Balotelli ve Boateng’in ardından Milner ve Benfica’dan David Luiz de gelirse (Koray’a selam) 200’e yaklaşacaklar...

17 Ağustos 2010

Mesut Özil Real Madrid'de

Real Madrid isterse alır... Medyasıyla birlikte Almanların üzerine çöktüler ve bitirdiler. Transferin Werder Bremen-Sampdoria maçı öncesinde bitmesi gerekiyordu. Oynarsa Real'e gelmesinin bir anlamı yoktu. Kaka'nın sakatlığı da bir sezon önceye çekti transferi. Almanlar 15 milyon bonservis alacak. Mesut için yıllık 5 milyon Euro çok çok iyi rakam. Bunda oyuncunun Real'e evet demesinin payı büyük. Sözleşmesinin son senesine girilirken Almanların eli bağlanırken, oyuncunun tercihi önemliydi. Real Madrid de 5 milyon ile aklını çeldi. Mourinho'nun elinde bir Türk oyuncu. İzlemek keyif verecek. Alman milli takımı vs. hepsi hikaye. Yolu açık olsun...

16 Ağustos 2010

Naklen Yayınlar

17 Ağustos Salı
19.00 Beşiktaş – HJK Helsinki (FUTBOL SMART)
21.45 Young Boys – Tottenham (EURO FUTBOL)
18 Ağustos Çarşamba
21.45 Braga – Sevilla (EURO FUTBOL)
21.45 Werder Bremen – Sampdoria (FUTBOL SMART)
19 Ağustos Perşembe
21.00 Galatasaray – Karpaty Lviv (FUTBOL SMART)
21.30 PAOK – Fenerbahçe (EURO FUTBOL)
21.45 Liverpool – Trabzonspor (LOCA)

Adam Haklı Beyler

Sebep (Churrascaria)
Sonuç
"Adam haklı beyler"

15 Ağustos 2010

Mamadou Niang

Bugün Fenerbahçe taraftarının yüzünü bile görmek istemediği Daniel Güiza, iki yıl önce santrfor arayan Aziz Yıldırım ve yönetimi için doğru transferdi. Haklıydılar da. Dünyanın en iyi iki liginden birinin 27 gol atarak gol krallığını kazanmış, İspanyol milli takımında oynayan bir adamı alıyorlardı. Bugün Niang da yaklaşık aynı kriterlerle tercih edilmiş bir isim. Fransa Ligi'nin son gol kralı ünvanıyla ayak basacak İstanbul'a. Peki aradaki fark nedir? Güiza'yı böylesine kötü yapan ve Niang'ı göklere çıkartan... 3 Büyükler için her zaman marka santrfor gerektiğine inanırım. Tecrübeli, yetenekli olduğu kadar büyük takım topçusu olan, şampiyonluk baskısını omuzlarında hissetmiş golcüler gelmeli bu ülkeye. Güiza'nın yeteneklerini tartışmak komik olur. Güiza iyi profesyonel değil, onu geldiği günden bu yana İstanbul dışında bir villa verip, bunalım takılmasına sebep olan yöneticiler de iyi yönetici değil. Her insanın özel hayatında sarsıntılar olur, kısmet ki Güiza'nın yaşadığı sarsıntılar Fenerbahçe dönemine denk geldi. 2 yıl boyunca sahada ayaklara yere sağlam basmayan, güçsüz, çelimsiz, yüzü kedere batmış bir "golcü" izledik.Güiza, küçük takımların büyük golcüsü olmadığını Fenerbahçe'de ispatlayabilirdi. Başaramadı. Niang'ı İspanyol'dan ayıran budur. Niang, büyük takımın büyük golcüsü olduğunu Strasbourg sonrası Marsilya basamağında kanıtladı. 5 sezon boyunca 10 golün altına düşmedi. 19 yıl sonra gelen şampiyonluktaki payını "Gol Kralı" olarak yazdırdı kulübün duvarına. Niang'ın Fenerbahçe'de başarılı olması için bu yeterli sebeptir.Lorik Cana'dan kaptanlığı devralan Niang, Arnavut oyuncunun ardından aynı ligin yolunu tuttu. Onlar artık aynı formanın değil farklı yakaların futbolcusu. Fransa basınında çıkan aylık 480 bin Euro ücreti abartı bulduğumu belirteyim. Bu rakam brüt bile olsa, net rakamın 4.5 milyondan fazla olması pek anlaşılır değil. (Fransız basını Marsilya'da 320 bin brüt alan Niang'ın %50 zamla 480 bin aldığını, ayrıca açıktan 1 milyon Euro imza parası aldığını iddia etti ) Fenerbahçe tarafında rakamın 3.5 milyon Euro olduğu söyleniyor.Niang, ikili mücadelerde ayakta kalan yapısı, son vuruş ustalığıyla Fenerbahçe için nokta transfer. Amatör futbol oynarken işler yolunda gitmeyince 20 yaşında futbola bir dönem ara veren, o günlerde bir süpermarkette çalışan Niang, Fransa'nın sert çocuklarının şehri Le Havre'da yetişti. Onu parlatan, patlama yapmasını sağlayan teknik adam ise Zidane'ı da bize hediye eden Jean Fernandez. Niang 24 yaşında kiralık gittiği Metz'de kariyerinin en önemli virajını döndü. Takımı 2. ligden bir üst lige çıkarken (partneri Adebayor idi), bonservisini elinde tutan Troyes o sezon küme düşünce, 1. Lig'de kalmaya karar verdi ve Strasbourg'a gitti. İki sezon 21 gol... Marsilya'da 5 sezon ve 10 yıllık Fransa kariyerinde 100 gol...