2 Mart 2012

Hafta Sonu Futbol

3 Mart Cumartesi
13:00 Ankaragücü - Eskişehirspor @Lig TV
13:30 Tavşanlı - Rizespor @Trt 3
14:45 Liverpool - Arsenal @Lig TV 3
16:00 Antalyaspor-Samsunspor @Lig TV
16:00 Mersin İY - Orduspor @Lig TV 2
16:00 Konyaspor - Denizlispor @Trt 3
16:30 Hertha Berlin - W. Bremen @Trt Haber
16:30 Leverkusen - Bayern Münih @Trt HD
17:00 Manchester City - Bolton @PL TV
19:00 Fenerbahçe - Gençlerbirliği @Lig TV
19:00 Kasımpaşa - Giresunspor @Trt 3
19:30 Dortmund - Mainz @Trt HD
20:00 Marsilya - Toulouse @Lig TV 2
21:00 Barcelona - S. Gijon @Ntv Spor
22:00 Bordeaux - Nice @Lig TV 2
23:00 Sevilla - A. Madrid @Ntv Spor

4 Mart Pazar
13:00 Real Zaragoza - Villarreal @Ntv Spor
13:30 Kartalspor - Sakaryaspor @Trt 3
13:30 Elazığspor - Boluspor @Trt 1
14:00 Newcastle - Sunderland @PL TV
15:00 Bursaspor - Karabükspor @Lig TV
15:00 Kayserispor - Manisaspor @Lig TV 2
15:00 Gaziantepspor - İstanbul BB @Lig TV 3
16:00 Adanaspor - Gaziantep BŞB @Trt 3
16:00 Fulham - Wolves @PL TV
16:30 Nürnberg - M.Gladbach @Trt Haber
18:10 Tottenham - Man. United @Lig TV 2
19:00 Beşiktaş - Trabzonspor @Lig TV
19:00 Granada - Valencia @Ntv Spor
19:00 Bucaspor - Karşıyaka @Trt 3
21:00 Santos - Corinthians @Lig TV 2
22:00 Lorient - Rennes @Lig TV 3
22:30 Real Madrid - Espanyol @Ntv Spor

5 Mart Pazartesi
20:00 Sivasspor - Galatasaray @Lig TV
20:00 Göztepe - Akhisar Belediye @Trt 3

1 Mart 2012

Caruso'nun Babası Gitti


Bazı şarkılar yer eder adamda... Caruso da öyle... Öksüz kaldı Caruso... Lucio Dalla'nın kalbi dayanmadı...
te vojo bene assai
ma tanto tanto bene sai
è una catena ormai
che scioglie il sangue dint’e vene sai..
.

Yaşanmış Yüzler

Yolu buradan geçen bizim liseden insanlar için... Muammer Yanmaz ile aynı sıraları paylaştık yıllarca... Küçükken de fotoğrafçıydı, şimdi büyük fotoğrafçı oldu... Lise günlerinde onun objektifine yakalananlar -40 kişi-bir kez daha aynı pozu verdiler... Sergi bu akşam Saint Michel Lisesi'nde açılıyor ve ay sonuna kadar gezilebilir...


Olsa Dükkan Senin Abi

Euro 2012 kapısını kapatan Hirvatistan maçlarından 13 futbolcu yok Abdullah Avcı'nın kadrosunda. Olmasın da zaten... Yeni teknik adamın en büyük hakkı... Kendi kadrosunu kuracak, kendi kafasındaki futbolu oynatmaya çalışacak, olmayacak; olmayanı tamir etmeye çalışacak, eleme grubunun ilk maçına kadar da iskeletini oluşturacak. Bunun ilk denemesini bu akşam Slovakya karşısında izledik... Bir hazırlık maçında ne attığımızın; ne de yediğimizin önemi yok. İlk kez bir arada oynayan bir takımdan kusursuz pas trafiği, yardımlaşma, defans dengesi beklemek de kimin haddine...

Maçtan bir adım geri çekilip bakınca, Avcı'nın elindeki kadronun kumaş problemi insanın gözüne batıyor. Terzi, siyah takım yerine evet, beyaz, masum bir takım dikmiş bize ama ya kumaş kalitesi? Bana çok yetenekli adamlardan oluşan bir kuşakmış gibi gelmiyor bu kuşak... Elbette ki kendilerini yetiştirecekler, eksiklerini kulüplerinde oynayarak giderecekler ama maksimumu verdikleri gün bile bu ülkeyi zirveye taşıyan ağabeylerinin kalitesine ulaşamayacaklar gibi geliyor...

Bir milli takımın kalitesini ölçmek için hep aynı soruyu sorarım. Kendi liginde şampiyon olur mu? Bu akşam oynayan tüm futbolcuların en iyi zamanları bir araya gelse bizim ligde ilk dördü göremez bir kuşak var bence elimizde... Benzetildikleri isimlerin imitasyonu gibi duruyorlar. Beklenti ne kadar büyük olursa, hayal kırıklığı da o kadar büyük olur İngilizler hesabı...
Bir de her gurbetçi büyük topçudur klişesi almış yürümüş ki; o da ayrı bir yazı konusu olsun... Yaş ortalaması 3.5 yaş geriye giden, boyu kısaltılan, yerden çok pas yapmaya çalışan doğal olarak pozitif futbol oynatmak isteyen her teknik adam gibi Barcelona'dan etkilenen bir futbol modeli bu... Abdullah Avcı başka gençler de bulacaktır, kumaşa dokunduğunda iyisini kötüsünü hepimizden daha iyi ayırabildiğini bize geçmişte gösterdi. Umarım bir gün "Olsa dükkan senin abi" günlerini görmeyiz... Yolu açık olsun hocanın...

29 Şubat 2012

Alo Machiavelli

Cumartesi akşamı hangi birini izlesen diğerine yazık iki maç vardı ekranda. O.Lyon-Paris Saint Germain maçı 0-1 olduğunda Milan-Juventus'tan vazgeçtim. Milan 1-0 öndeydi ve Buffon'un kale içinden çıkardığı topa yardımcı gol diye ortaya yürüse, Juventus için maç bitmişti. Avrupa'nın tek namağlup takımı o gece Milano'dan tek puanla çıkarken diğer tarafta post modern Fransız edebiyatına yeni bir roman kazandırdılar Lyon ve Parisliler... Enfes maçtı... Milan-Juventus maçı sahada bitmedi tabii. Beni şaşırtan hakemden daha çok Buffon'un açıklamalarından sonra çıkan tartışmalar... Buffon "Gol olduğunu görsem bile hakeme söylemezdim" dedi.. Geçmişte de lafını sakınmayan yeri geldiğinde bahis oynadığın söyleyen, kendi takımını da eleştiren bildiğin delikanlı adamdır Buffon... Biraz da Berlusconi medyasının gazıyla Buffon'a karşı bir cephe oluştu. Milli takım kalecisinin, kaptanının bu sözleri etik miymiş! "Vay arkadaş vay" diyor insan uzaktan izlerken. Topraklarından Machiavelli'nin yetiştiği ülkede adama "Doğru"yu söyle diyorlar. Buffon, şampiyonluk yolundaki en önemli maçta hakemin görmediği pozisyon için goldü diyecek ve bu fair-play olacak. Ben bu oyunu böyle etik katkılı sevmiyorum... Buffon orada doğruyu söylese, maçın kalan dakikalarında bir hakem hatasının olmayacağını -ki oldu- kim garanti edebilir ki? Ya da benzer bir pozisyonda kendini yere atıp penaltı alan bir Milanlı penaltı der miydi Buffon öyle dedi diye? Mümkün değil... Samimiyet bu hafta benim için her zamankinden çok daha önemli bir kelime... Fair-play'in böylesini alkışlamak bana samimi gelmiyor... Buffon etik davranmamışmış, helal olsun ona...

27 Şubat 2012

Naklen Yayınlar

28 Şubat Salı
21:00 Bosna Hersek - Brezilya (TRT 3)
29 Şubat Çarşamba
14:00 Türkiye U21 - Danimarka U21 (NTV Spor)
20:30 Türkiye - Slovakya (A Haber)
21:30 İsviçre - Arjantin (S Haber)
22:00 İngiltere - Hollanda (NTV Spor)
22:30 İspanya - Venezuela (TRT 3)

Bu Gol O Gol

Yine frikik, yeni kurulamayan baraj, yine gol... Atletico Madrid, Barcelona karşısında yine aynı hatayı yaptı. Ofsayt olmayan iki pozisyonda kalkan bayraklar, Busquets'in ceza sahası içinde eli... Hakem Barça'yı yeteri kadar itti ama Messi'nin frikiği maçı bitirdi. Topun başında Xavi ve Messi... 2008-2009'da olduğu gibi... O gün kalede Fransız, Coupet vardı, barajın kurulmasını beklerken direk dibinde bekliyordu, Messi vurdu, ortalık karıştı... Dün de Arda barajı kurdurma derdindeydi.. Messi yine beklemedi ve deli vurdu... Fransız Coupet gitti, Belçikalı Courtois geldi, Barça frikiğindeki iki adam değişmedi... Atletico Madrid'in kaderi de...