4 Ekim 2015

Kötü Kalpli Bay Moreno


Özür dilemek erdemdir ama sokakta yürürken çarptığınız birine karşı gösterdiğiniz nezaketin, maalesef futbol dünyasında bir karşılığı yoktur. Geçen sezon Hamza Hamzaoğlu'nun yanlış değişiklikler yapıp kaybettiği maçlardan sonra dilediği özürlerin gereksizliği gibi geçen hafta da hakem Deniz Çoban hatalı düdükleri için özür dilemeyi tercih etti. Futbol her zaman iyi oynayanın kazandığı bir oyun da olmadı, hiçbir zaman adil de. İlk düdük ve son düdük arasında yaşananları banttan izleyebilir ama olan biteni yargılayıp sonucu değiştiremezsiniz. Kaçan gol için santrforun, yanlış kurulan bir 11 için teknik adamın, hatalı bir düdük için hakemin özrü manşet olabilir ama tek gerçek aynı sayfadaki maç sonuçları ve puan tablosudur. Deniz Çoban'ın veda ederken gözünden akan yaşlara kayıtsız kalabilmek ve üzülmemek elbette mümkün değil. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Maalesef futbolu yorumlayan bazı dillere pelesenk olmuş olan "Adamdır, adam değildir" tercihleri, bugün kariyeri boyunca vasatı aşamayan bir hakemi düdüğünü asma tercihiyle iyi adam yaptı. Deniz Çoban'ın tükenmişlik sendromu izleri taşıyan vedasına sebep olan maç ne bir şampiyonluk, ne küme düşme maçı ne de bir finaldi. Benzer hataların onlarcasını her hafta sonu kendi ligimizde ve Avrupa'da izlemiyor muyuz? 

Futbol tarihi hakem hatalarıyla kaybedilmiş şampiyonluklar, final maçlarıyla dolu. Bir düdükle oyunun tarihine damga vuranları -ki say say bitmez- hatırlayalım isterseniz. 1997 yılında Vanspor- Beşiktaş maçı, Sergen frikik atıyor, barajdaki Aykut topu smaçlıyor, dönemin muteber hakemi Metin Tokat'ın gözüne güneş kaçıyor. Yine Beşiktaşlıların muzdarip olduğu, tezahüratlara özne olmuş bir isim. 1997'de İstanbulspor-Galatasaray maçında uzatma dakikalarında Arif'in yerde kaldığı pozisyona uzaklardan bir düdük sesi eşlik ediyor ve Vahap Beyaz penaltı noktasını gösteriyor. 2002'de Hasan Şaş'ı Ali Eren düşürüyor Galatasaray-Beşiktaş derbisinde, bugünün Merkez Hakem Komitesi Başkanı Kuddusi Müftüoğlu "Oyna" diyor. 2003'te Victoria'ya iki sarı kart çıkartıp oyunda tutan Ali Aydın, bir yıl sonra Ahmet Hassan'ın aldığı penaltıya itiraz etmiyor, derbi karışıyor. 
2005'te Özgüç Türkalp ve Anelka'nın eli, 2003'te Luciano'nun Olimpiyat Stadı'ndaki derbiyi karıştıran smacı ya da çok değil iki hafta önce Cüneyt Çakır'ın Trabzonspor- Galatasaray maçında çalmadığı penaltı. 2002'de Dünya Kupası'nda Brezilya ile oynadığımız maçta Rivaldo'nun Oscar'lık düşüşüne aldanıp Hakan Ünsal'ı oyundan atan hakemi hatırlar mısınız? Dünya Kupası ve hakem hatası deyince ilk akla gelen elbette ki Maradona'nın 1986'da Meksika'da İngiltere'ye elle attığı gol gelir. Tunuslu hakem Ali Bin Nasser de bu kararıyla her futbol tarihi kitabındaki yerini garantilemişti. 2009'da meşhur Chelsea- Barcelona maçı hâlâ hafızlarda. Norveçli hakem Ovrebo, Chelsea'ye penaltı vermemeye yemiş etmiş bir de Drogba'yı oyundan atmıştı. Manchester United'lı Nani'yi oyundan atan Cüneyt Çakır, efsane teknik adam Sir Alex Ferguson'u çileden çıkarmış, İskoç Hoca ağzında meşhur sakızı, al yanaklarıyla kendini saha kenarında bulmuştu. 2010 Dünya Kupası'nda İngiltere- Almanya maçında Lampard'ın şutunda top çizgiyi neredeyse bir metre geçmiş, Uruguaylı hakem santra noktasına yürümek yerine "Devam" demişti. Bu isimlerin hiçbirinin maçtan sonra özür dilediğini hatırlamıyoruz.


Futbol tarihinde bir hakem var ki onu es geçemeyiz. Pasaportunda yazdığı gibi söylersek, Byron Aldemar Moreno Ruales. Bugün İtalya'da Byron Moreno dediğinizde sokaktaki her futbolseverin kulaklarını çınlattığı Ekvadorlu hakem. Dört yıl sonra Berlin'de Dünya Kupası'nı kazanacak olan İtalyanların 2002'deki eleme turundaki rakipleri iki ev sahibinden biri olan Güney Kore'ydi. Buffon, Nesta, Cannavaro, Del Piero, Vieri, Totti ve Inzaghi'li İtalya desem, takımın heybeti herkesin hafızasında tazelenir. Güney Kore tamam güzel takımdı, çok koşuyor, taraftar desteğiyle yükleniyorlardı ama Moreno, İtalyanları 18 Haziran 2002 günü delirtti. 

Tommasi'nin nizami golüne ofsayt çaldı, Totti'yi yok yere oyundan attı ve uzatmalarda Güney Kore maçı kazandı. Ertesi gün La Gazzetta dello Sport'un manşetinde "Tarihin en kötü hakemi" yazıyordu. 2002 Dünya Kupası'nda hakemler İspanya'yı da yaktılar, FIFA "Uzak"tan iyi çalışıyordu! Ekvadorlu Moreno, İtalyan medyasının takibinden hiç düşmedi. Kendi ülkesinde bir maçta olmadık yere altı dakika uzatma verdiği maçta son düdüğü çaldığında tabelada 113. dakika yazıyordu. O süre içinde Quito şehri takımı iki gol atmış, Moreno'nun hesabı sonra ortaya çıkmıştı. Quito'da seçimlere girdi ama kıyak çektiği o 13 dakikalık uzatma, ona seçimleri kazandırmadı. 

Her hata yapan hakem kötü insan değildir ama Byron Moreno kötü kalpli olduğunu futbol sahasında değil New York JFK Havaalanı'nda kanıtladığında meşhur olduğu Dünya Kupası'nın üzerinden sekiz yıl geçmişti. Pasaport kontrolünde gergin tavırlarıyla dikkat çeken Moreno, üstünün aranması için özel odaya alındığında vücuduna yapıştırdığı 10 pakette altı kilo eroini ABD'ye sokmaya çalıştığı ortaya çıktı. Ekvador'lu Moreno'nun hakemlik kariyeri çoktan bitmişti ama hayatı da bitmek üzereydi, 10 yıl hapsini isteyen savcının karşısına geçen avukatı "Moreno'nun şöhretini yitirdiğini ve çok borcu olduğu için bu kaçakçılık teklifini kabul ettiğini" söyledi. Nasıl olduysa oldu, hakim, Moreno'ya 2.5 yıl hapis cezası verdi. Mapus günlerindeki iyi hali nedeniyle de 26 ay sonra özgürlüğüne kavuştu ve soluğu ülkesine aldı. Şimdi nerede mi? Emin olun, İtalyanlar dışında bunu merak eden yoktur.