6 Temmuz 2007

La partita di pallone

Sene 1963. Bu şarkı sallamış İtalya'yı: La partita di pallone. Rita Pavone söylüyor. Pazarları maça giden sevgilinin ardından çığıran bir kadının hikayesi. Abla kafayı kırmış, beni neden götürmüyorsun, nerden bileyim maça gittiğini, birgün seni takip edeceğim falan. Pazar gününü yalnız geçirenlerin kadınların sesi olmuş bu şarkı. Abiler tribün kovalamış. Kadınların maça gitmediği yıllar işte. Devir değişti şimdi curvalarda en ön sırada bir megafonları eksik cıvırların. Juve curvasından bilirim. Alayı taştır ayrıca. Vakit olursa birgün tamamını çeviririz... Videosu budur.
Perché perché
la domenica mi lasci sempre sola
per andare a vedere la partita

di pallone
perché perché
una volta non ci porti anche me.
Chissà, chissà
se davvero vai a vedere la tua squadra
o se invece tu mi lasci con la scusa
del pallone
chissà, chissà
se mi dici una bugia o la verità.
Ma un giorno ti seguirò
perché ho dei dubbi

che non mi fan dormir.
E se scoprir io potrò
che mi vuoi imbrogliar
da mamma ritornerò.
Perché perché
la domenica mi lasci sempre sola
per andare a vedere la partita
di pallone
perché, perché
una volta non ci porti anche me.

Rodrigo Palacio

Rodrigo Palacio, Boca Juniors'un 1 yıl içinde Avrupa'ya ihraç edeceği forvetlerden biri. Futbolculuk babadan emanet. Babası Jose Ramon, Olimpo'da oynarmış. Foto o yıllardan. Palacio ısınma turlarında...

Grosso ve Fransız Cavcav

"Inter'de Brehme'den bu yana sol bek gelmedi" geyiği meşhurdur. Massimo Moratti 'nin 13 yılda sol kanata aldığı futbolcu sayısı 23. Yirmikincisi Fabio Grosso idi. Luca Toni gibi kazıya kazıya yukarılara çıkmış adamdır bu Grosso. Dünya Kupası'nda oynarken 25 yaşın altında olduğunu sananlar vardı, ekranda genç Grosso diyorlardı. Oluyor böyle şeyler bizim memlekette. Zambrotta'yı bile yerinden etmiş, Lippi; "evladım sen gel sağda oyna" demişti Zambrotta'ya. Yine kısa keseyim, Popescu gibi kupayı getiren son penaltıyı o atmıştı Berlin'de. 21 yaşında ancak profesyonel olan Grosso 29 yaşında Inter'e geldi. Ben banko oynar diyordum, sakatlık, geniş kadro derken yine de 23 maça çıkmış. O.Lyon başkanı Jean Michel Aulas, İlhan Cavcav'ın Fransız olanı. Abidal'ı Barça'ya satan Aulas, Inter'den Fabio Grosso ile anında açığını kapattı sol kanatta. Bedeli ise 5 milyon euro.

Barça'ya değdiren Arjantinli kim?

Henry ve Abidal transferleri sonrasında Thuram'ı da katarsak; Fransızlaşan Barselona diye bir iki satır yazmak vardı kafamda. Malum Barcelona dediğin 7-8 Hollandalı, 2 Katalan, 2 Brezilyalıdan meydana gelen bir takımdır. Büyük Ağabey Cruyff buyuruyor, Rijkaard yönetiyor ama Gio da gittiğine göre zayıf hafızam bana bir yanlış yapmıyorsa Hollanda saltanatı sona ermiştir Barça'da. Arjantinliler nedense bu kulüpte sevilmez. Di Stefano nefretinden midir acaba? Maradona mesela, Napoli'yi kaçıp canını zor kurtarmıştı. Bir de şu fotoyu görünce bir yerde eh tamam dedim yazayım bunu. Riquelme'yi kontenjan bahane edip oynatmadılar, Villarreal'de futbolun kralını oynadı, Boca'yı Libertadores'de şampiyon yaptı, Copa America'da Arjantin milli takımını uçuruyor. Saviola ise hep üvey evlat oldu bu takımda. Dandik forvetleri toplayan Rijkaard tuttu geçen sezon Sevilla'ya kiralık verdi, bu sezon da fasulyeden kupa maçları dışında forma vermedi Saviola'ya. Sözleşmesini de yenilemediler, kapının önüne koydular. O da Real Madrid'e gidip Eto'o'nunkine benzer bir intikamı almak derdinde. Bir de Maxi Lopez var ki geldiğinden bu yana Barça'da oraya buraya sezonluk pamuk işçisi gibi kiralık gidiyor. Bu sezon da Portekiz'e yolluyorlar bu sarışın arkadaşı. Konklüzyon diyeyim Fransızca da biliyoruz olsun; Katalan milletinin Arjantinlilerle bir alıp veremediği var işte..

Barcelona tarihinin en iyi 11'i

Barcelona tarihinin en iyi 11'i. Bu türden oylamalar hangi kulüp için yapılsa oy veren genç kuşaklar yüzünden illa ki aktif kadrodan birkaç oyuncu en iyi 11'de yer alır. Bu 11'de de 3 kişi var. Ronaldinho ve Puyol için pek itirazım olmaz da Deco ne arıyor bu kadroda? Luis Enrique yok mesela ya da Schuster. Kubala'nın adını hatırlayan mı var? Prehistorik ön libero Guardiola yakışmış, Cruyff ilginç bir şekilde az oy almış, Laudrup ki onu Bayram Tutumlu getirmişti Barça'ya. 20 yıldır anlatır durur. Romario hala kasıp duruyor gol atmak için. Maradona itin dötüne konup yollanmıştı Barça'dan. Koeman'ın kupayı getiren golü yeter bu kadroya girmesi için. Kadro sağlam ama diziliş bir felaket.

Ana Paula de Oliveira

Havalı bir pul koleksiyonum olmadı, gitar da çalmazdım. Ofsaytın ne olduğunu öğretmek ise her zaman işe yaramıştır girişinden bu bayana pası atayım. Ana Paula de Oliveira. 29 yaşında. Brezilya'da yardımcı hakem. Ofsaytın kralını biliyor elbet. Brezilya'da adettir, böyle cıvırları Playboy illa ki soyar... Yok link mink bu kadar işte..

Öpim abi

Gecenin bir vakti George Best ile bir kadeh tokuşturayım dedim. Rahmetli demiş ki bir zamanlar: "Bir puba gittiğimde en az 60 kişi bana içki ısmarlamak istiyordu. Ben de hayır diyemiyordum." Unutulmaz birkaç sözüyle yad edeyim Best abimi..
*I know myself I will never drink again
*I am an alcoholic
*I spent 90% of my money on women and drink. The rest I wasted
*David Beckham için: He can't kick with his left foot, he can't tackle, he can't head the ball and he doesn't score many goals. Apart from that, he's all right.

Salvemos Al Futbol

Arjantin günah çıkartıyor.
Salvemos Al Futbol

5 Temmuz 2007

In nomine patris et filii et spiritus sancti #2


Alessandra Ambrosio / Malibu
In nomine patris et filii et spiritus sancti #1

Alexandre Pato

Alexandre Rodrigues da Silva: "Pato". Kerlon'dan sonra bir başka top cambazı. Kaka gibi zengin aile çocuğuymuş. Bonservisinin yarısı da zaten babasının elinde. International'da oynuyor, Avrupa'yı yine birbirine soktu. Real Madrid, Inter, Chelsea, Milan poker masasına oturmuşlar arkadaş için, pot 20 milyon euro'dan açıldı, hepsi bob diyor şimdilik. Kimin elinde kalır belli değil. Böyle bir videosu var. Nasıl bir adam dersen işte biraz Romario biraz da Bebeto diyorlar hemşehrileri.

Milovan Sikimic

Kaka'nın Milan'a geldiği sezon Juventus genel menajeri Luciano Moggi: "Biz öyle ismi olan adamı Juventus'a almayız demişti". Kaka işte! Sonunda boka batan Moggi'nin kendisi oldu o ayrı. Bugün bir transfer haberinde adına rastladım bu arkadaşın: Milovan Sikimic. Sırp, 1980 doğumlu, defans oyuncusu, 5 sezondur da Fransa'da Guingamp'da 30 maç ortalamasıyla aslanlar gibi oynamış. Şimdi gel de bu adamı Türkiye'ye transfer et! Neyse arkadaş Partizan'a imza atmış zaten. Hani her post'a bir foto olsun hesabı adamın da fotoğrafını buldum ama Sikimic de tam at hırsızıymış, bunun ardından güzel 1 cıvırla devam etmek lazım. Olmuyor böyle...

4 Temmuz 2007

Kovacevic Olympiakos'ta

La Liga'da kapının önüne konanlar listesinde adı vardı: Darko Kovacevic. Real Sociedad'ın en mesut zamanlarında Nihat ile birlikte bombalıyorlardı, az daha da şampiyon oluyorlardı. Bizim memlekette 10 yıldır Hakan Şükür tipinde santrfor arıyor bazıları, pivot santrfor diye bir de mevki yaratmışlar. Alsana adamı diyeceğim artık çok geç. Kovaceviç, 33 yaşında, Olympiakos ile sözleşme imzaladı. Bonservisi mi? Koca bir sıfır. Mirsad Kovacevic'e de selam ederim buradan, yengeye çocuklara selam abim..

Calderon'dan Anfield Road'a

Bir bayrak adam daha kaydı gitti. Fernando "El Nino" Torres Liverpool'da. Atletico Madrid'e 36 milyon euro gidiyor. Torres yıllık 8 milyon euro; ki Gerrard'dan sonra en çok kazanan olacak. Liverpool'u bilmem ama transferin ardından İspanyol'un dediği gibi: "El Atletico camina solo". Atletico yalnız yürüyecek.
00/01: 4 maç - 1 gol
01/02: 36 maç - 6 gol
02/03: 29 maç- 13 gol
03/04: 35 maç - 19 gol
04/05: 38 maç - 16 gol
05/06: 36 maç - 13 gol
06/07: 36 maç- 14 gol
İlk maç: 27-5- 2001 Atletico-Legane
Atletico Madrid'de en çok gol atanlar
1. Escudero 150 gol
2. Luis Aragones 123 gol
3. Campos 120 gol
4. Gárate 109 gol
5. Peiro 93 gol
6. Ruben Cano 82 gol
7. Juncosa 80 gol
8. Manolo 76 gol
9. Torres 75 gol
10. Adelardo 73 gol

3 Temmuz 2007

Dünyanın en hızlı forveti

Thierry Henry'in Barça'ya transferi sonrasında Barselona medyası gazlamaya başladı. Son iddiaları -ki pek itiraz edesim yok- Henry-Eto'o ikilisinin dünyanın en hızlı forvet ikilisi olduğu. İkisi de 100 metreyi 11 saniyede koşuyorlar. Bu arada İspanyalların 100 metre rekoru Venancio Jose Murcia'ya ait: 10.17. Henry'nin Anelka-Cisse ve Sinema Pongolle ile kapışmasında bir de 10.8 yapmışlığı var. Martins, Odonkor, Robben, Messi bütün bu adamları toplayacaksın çıkartacaksın tartan piste. Bir zamanlar Cengiz Kavakoğlu vardı Türkiye rekortmeni. Florya'da antrenmana çıkmış, topu karakola götürmüştü o da ayrı tabii..

Chivu harbi

Transferde bu haftanın kahramanı Romen Chivu. Önce menejeri kim ona bakmak lazım. Eski menejeri Popescu idi, şimdi büyük patron Becali almış sazı eline. Real Madrid ile Barcelona'yı kafa kafaya tokuşturmuş Becali. Bükreş'in yarısı bu adamın derler, baş kemancısı da ne yazık ki Hagi'dir. S.Bükreş'in başına da o yüzden geçti zaten. Dönelim Chivu'ya. Ajax'da büyük iş yaptı, Roma'da devamına getirdi. Cannavaro ben memlekete döneceğim deyince zamanında eski Romalı Samuel'den ağzı yanan Real Madrid ilk saldıran oldu. Arkasından Barça zaten Henry ile rüzgarı almış arkasına o da zıpladı. Şimdi oralarda kıyamet kopuyor, İtalya'dan da Inter bastırıyor. Becali'nin keyfi yerinde tabii. Roma'ya 18 milyon euro, oyuncuya yıllık 5 milyon euro çekiyorlar ki, Rumen bir futbolcunun alacağı en yüksek rakam olur yanılmıyorsam transfer pazarında. Marca, Real Madrid-Barça Chivu için kapışınca, eski kapışmaları hatırlatmış. En meşhuru ki sene 1953 elbette Di Stefano. Arkasından Figo, S. Lizbon'da kapan Barça başkanı Nunez olmuştu ama Real Madrid sonra Perez ile rövanşı almıştı. Karembeu için bile kapıştı bu iki kulüp. Son olarak Beckham için kavga etmişlerdi, Real Madrid başkanı Ronaldinho çirkin, Beckham'ı alırsak daha çok forma satarız dedi ve Real Madrid'in 3 senesini yedi. Chivu hala bir yere imza atmadı, Romen transfer çetesi allayıp pullayıp verecek gelin gibi. Bir de gidenlere dair bir not: Cassano ve Emerson'a tatilden dönmeyin demişler Madrid'den. İyi de etmişler.

Burun farkıyla River Plate

Buenos Aires'de yapılan son araştırma: Kimin taraftarı daha çok? 18 yaşın üstündekileri içeriyor oranlar. River Plate ve Boca Juniors kafa kafaya.

Hey gidi koca Aldair

Antonioli, Candela, Samuel, Zago, Cafu; C.Zanetti, Tommasi, Delvecchio, Totti; Batistuta, Montella ve Aldair. 2000-2001'in Şampiyon Roma'sı. Aldair'e rastgeldim bu sabah. 41 yaşına gelmiş, hala top oynuyor. San Marino'da SS Murata'da. Takımı Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde.

2 Temmuz 2007

Matias Almeyda ve Atilla Mayda

Bir zamanlar Fenerbahçe eşinden haber bekliyormuş imzası için. Öyle diyor Google. Ortega'nın geldiği sezon vatandaşı ayağına bunu da bol bol yazmıştı bizim gazeteler. Matias Almeyda. Ön liberonun kralı diye lanse etmişlerdi. İzini kaybettiğim adamlardandır, bugün naber lan olduk. Son hatırladığım Inter'de tutunamadığıydı. İsmini bahis bültenlerinden tanıdığım ve hakkında çok daha fazla şey öğrenmek istemediğim Norveç'; Lyn'e transfer olmuş geçen sezon başında Almeyda kardeş. Yaş olmuş 34 bu arada. A takıma çıkamamış lakin, yedek kadroda takıl demişler buna. Oynadığı da 2 maç. Zaten kariyerinde hiçbir sezon 30 maçın üzerine çıkabilmiş bir adam değildi. Lyn açmamış Almeyda'yı, Malmö'ye kapağı atmaya çalışıyor bugünlerde. Almeyda dedim de bir Atilla Mayda vardı ne oldu ona?

Tek forvet Gisele

Arsenal'de Thierry Henry'nin yeri dolar mı? Banane Arsenalliler düşünsün de ben bu hanımefendiyi tek forvet oynatırım, öyle forvet arkası falan da olmayacak. 4 ön libero şişirecek topu Gisele'e. Bloklar arası 50 metre olacak. Kimse yaklaşmayacak güzele. Bloklararası dedim de Ömer Üründül dün gece Copa America'da yine maç yorumluyordu. Bu nasıl bir sevdadır anlamış değilim. Bir nefes alsan, tatile gitsen, şort terlik yapsan Ömer Bey. Spiker Fikret Engin ile aynı huzurevine koyacağım bunları..

La Liga'da kapının önüne konanlar

İspanya'da ıskartaya çıkanlar. Bizim transfer piyasasını Ronaldo, Adriano, Sheva'dan aşağısı kesmediği için böyle sıfır bonservisle adamların yüzüne bakan olmuyor. Seç beğen al.
Valerio (Almería)Westerveld (Almería)Javi González (Athletic)Urzaiz (Athletic)Saviola (Barcelona)Romero (Betis)Gustavo López (Celta)Jonathan Aspas (Celta)Yago (Celta)Duscher (Deportivo)Filipe (Deportivo)Velasco (Espanyol)Pulid(Getafe)Dehu (Levante)Molina (Levante)Zé María (Levante)Diego Tristán (Mallorca)Aranda (Murcia)Juanmi (Murcia)Lledó (Murcia)Álvaro Iglesias (Nástic)Bizarri (Nástic)Campano (Nástic)Ismael (Nástic)Juan Díaz (Nástic)Llera (Nástic)Matellán (Nástic)Merino (Nástic)Milosevic (Osasuna)Muñoz (Osasuna)Matabuena (Racing)Miñambres (Real Madrid)Pavón (Real Madrid)J. Domínguez (Real Sociedad)Kovacevic (Real Sociedad)López Rekarte (Real Sociedad)Rossato (Real Sociedad)S. Romero (Real Sociedad)Jorge López (Valencia)Alberto (Valladolid)Chema (Valladolid)Manchev (Valladolid)Peña (Villarreal)Quique Álvarez (Villarreal)

1 Temmuz 2007

Lost& Prison Break&Futbol

Ne zamandır aklımdaydı diziler ve futbolun verkaç yaptığı bu satırları karalamak. Bütün sezon haftanın 7 hadi pazartesiyi geç 6 günü futbol kovalayınca ekranda dizilerle işi olmuyor insanın. Yerli malı hadi köyümüze dönelim beyaz türktük köy kahvaltısı edelim dizilerden bahsetmiyorum elbette. Plaza çocuklarının kanalı cnbce'de yayınlanan ya da ne bileyim başka hangi kanallarda yayınlanıyorsa işte o diziler. Sebep futbol da değil aslında, bir kez bir tanesi rastgeldim tv'de. Alttan üstten ahtapot gibi sanal reklam dedikleri zübüklük kaplamıştı ekranı. Dizi 40 dakika, cart 10 dakika reklam daha kafadan. Bize gelmez böylesi. Bir de üstüne ertesi haftayı bekleyeceksin. Kim öle kim kala? Maçla çakışır, rakı sofrasıyla çakışır, poker partisiyle çakışır. Hocam gel kalkan tava-tekirdağ'ın nikah töreni var diyorlar, ben de yok kardeşim lost'ta Michael oğlunun peşine düştü acep ne olacak diyeceğim?
Oldum olası dizi seyredip üstüne laf salatası yapanlardan haz etmem. Bir de orada burada spoiler kasanlar var kızılcık sopasıyla kovalarım. Neyse kısa keseyim. Futbol sezonu bitmeye yakın Bay E. buyur Prison Break dedi, bir hafta sonra nerede kardeşim bunun 2. sezonu dedim. Yedik bitti. 3. sezonu da tv'den seyretmem. Biriksin, toplu gelsin. Arkasından Trofolo sağolsun, Lost 1 ve 2. sezonu harbisinden kapatmış. Kafadan ona daldım, bölüm, -episode diyor bazı cadde çocukları- bitiyor bu adamın ismi çıkıyor: Ra'uf Glasgow. Gecede 6 bölüm seyredince ben bu adamın adındaki o ayraca taktım kafayı. Ulan lavuk Rauf işte. Bizde de Rauf Orbay var mesela. Nedir yani havan kime? Şimdi 3. sezonu bu hafta tüketir, yeni dizilere yelken açarım. Bir dizi var tadından yenmiyor diyen varsa buyursun komentlesin.

Satmam ama ne kadar veriyorsun?

Hikaye bildikti aslında. Raul'un geçmişini al; isimleri değiştir. Tek fark bu kez yıldız takımı lav edip Torres'i Real Madrid'e kaptıracak kadar aptal olmadığıydı Jesus Gil'in. Gil zaten yok artık. Biz de 25 yaşında futbolcuları hala genç diye kakaladıklarından bu adam ilkokul 3'ten beri Atletico Madrid'de oynuyor gibi geliyor insana. Aslında öyle de. 1994'den beri Atletico Madrid'de. Uzun bir kariyer hikayesi yazacak değilim. Geçen sezon La Liga klasiği bonservislerde satış bedeli yazar, Torres için de 90 milyon euro yazıyordu. Kazın ayağı öyle değil ama. Öyle basiretsiz bir takımda oynuyor ki kağıt üzerinde süper görünen kadro sahaya çıkınca kurdeşen döktürüyor taraftarına. Şampiyonlar Ligi'ni bırak, UEFA bile olmayınca bir de üstüne Milli Takım'ının klasikleşen bozgunları, hayal oldu o büyük rakamlar tabii. Satılamaz diyorlardı bir zamanlar, zamane futbolunda yok öyle bir adam. Liverpool ile Atletico Madrid 32 milyon euro+Luis Garcia paketinde anlaşmışlar. Son karar hesapta 19 yaşında kaptan olan çillinin.
Atletico Madrid hiç anlamadığım bir rakama 21 milyon euro'ya Villarreal'den Diego Forlan'ı transfer etti. Forlan'a bu parayı veren Atletico yönetiminin kafasına büyük sıçarım elimi de yıkamadan çıkarım Calderon'dan. Torres artık Liverpool'a imza atar. Biz de sezonda 6-7 Atletico Madrid maçında gördüğümüz El Nino'yu en az 20 maçta seyrederiz.