12 Temmuz 2008

Salgado-Aimar-Cavalieri-Poulsen

Bu transfer döneminde yılan hikayesine dönen pazarlıklar var. Ronaldo-Real Madrid, Lampard-Inter, Ronaldinho-Milan, Xabi Alonso-Juventus... Ronaldo operasyon geçirdi ancak 2 ay sonra topa vurabilecek. Lampard için Scolari gidebilir demiş, Mourinho da onsuz olmaza getiriyor. Ronaldinho için Milan, Barça'ya 15 milyon euro vermeyi kabul etti. Oyuncuya da yıllık 6.5 milyon euro. Liverpool, Alonso'yu ucuza kaptırmak istemiyor, iş bitti derken Juventus rotayı Poulsen'e çevirdi Sevilla'dan ve taraftarını da ayağa kaldırdı. Juventuslular kulübü protesto ediyorlar bu "bidon"u almayın diye. Poulsen iki yıldır Barça'ya gidecekti, takım arkadaşı Keita onu sollayıp imzayı attı Barça'ya. Portekiz milli takımının başına Carlos Queiroz geldi. Ten Cate ile birlikte dünyanın en 2. adamlarındır bu adam ama iş teknik direktörlüğe gelince hep sıkıntı yaşadı. Alex Ferguson'un eli ayağıydı . Bu sezon olur da Man. United teklerse Queiroz gidişine yormak lazım. Real Betis, Aurelio'dan sonra Toulouse'den Emana'yı da bitiriyor. Zaragoza, Aimar'ı 7.5 milyon euro'ya Benfica'ya sattı. Valencia'nın eski hocası Flores, Benfica'da ve beraber çalıştığı Aimar'a kıyak geçmiş gibi. Real Madrid'de Salgado, Flavio Briatore'nin sahibi olduğu Queens Park Rangers'a gidiyor sıfır bonservisle.(Yattı bu transfer) Schuster kafayı Luis Fabiano'ya takmış. Liverpool iyi bir yedek kaleci aldı. Brezilyalı Cavalieri. Itandje'ye yol göründü. İtalya'da yeni bir pasaport skandalı patlamak üzere. Arjantin'den (Banfield) Ajax'a transfer olan Dario Cvitanich, Hırvatistan milli takımında oynayacak. Hırvatlar altın buldu. Arjantinli oyuncuların İtalyan pasaportlarında yine büyük dalavereler dönmüş. İtalya bu, skandalsız olmaz. Birçok oyuncunun sözleşmesi güme gidebilir bu skandal yüzünden, 2 güne kalmaz çıkar kokusu ortaya...

Sıcaklardan

"İtalyan basını, F.Bahçe'nin golcü Güiza'dan sonra Liverpool'un İspanyol orta alan oyuncusu Xabi Alonso'yu da transfer etmek üzere olduğunu duyurdu."

Haber böyle. Bir İspanyol; İngiltere'de oynuyor ve Türkiye'ye transfer haberini İtalyan medyası duyuruyor ve oradan Türk medyası alıntılıyor. Bu sıcaklarda iyice sıyırdılar artık.

11 Temmuz 2008

Dede&Baba

Aguero baba, Maradona dede olacak. Bebeğin cinsiyeti belli değil daha, Maradona'nın kızı Giannina 3 aylık hamile. Arjantin basını da haberin peşinde tabii, bir ay daha beklemeleri gerekiyor. Erkek olursa; o çocuğa "büyüyünce ne olacaksın?" diye soranı meşe odunuyla döverler oralarda...

Atletico Madrid Defansı

La Liga'da kadrosunda en radikal revizyonu yapan iki takım var. Barcelona ve Atletico Madrid. Şampiyonlar Ligi'nde ön eleme oynayacak iki takım da ilk onbirin yarısını değiştiriyor. Atletico Madrid geçen sezon da transferde esip gürlemişti. Bu sezon defansı baştan kurdular. Kaleye Coupet, defans Ujfalusi, Heitinga, orta sahaya Assunçao ve forvette Aguero-Forlan ikilisinin yedeğine Sinama Pongolle. Gol yollarında problemleri yoktu, savunmaya gelen isimlerin hepsi kaliteli ama beraber sahaya çıkınca ne olur, o bilinmez. Halen bir oyuncu kurucu arıyorlar. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde kimin karşısına çıksalar bela olacaklar. 3 Ağustos'ta Boca Juniors ile hazırlık maçı oynayacaklar. İzlemek lazım...

Nihat Faktörü

İbrahim Kaş Getafe formasıyla bu fotoğrafı veriyorsa en büyük pay Nihat Kahveci'nindir. Onun İspanya'da, La Liga'da çizdiği Türk imajının getirisi bu transfer. Öncesinde Ersen Martin de Nihat markasından faydalandı Huelva'ya giderken. Aurelio ile birlikte 4 futbolcu oldu La Liga'da. Tugay-Tuncay ilişkisi de bunun bir benzeri. Serie A'da ise notumuz kırık, geçmişte hayalkırıklığı yaratan transferler yüzünden...

10 Temmuz 2008

Galatasaray Kalesi

Eser Özaltındere çocukluk kahramanlarımdandır benim. Bu gözler Haydar, Hayrettin, Volkan'ı, 2 Mehmet'i de gördü Galatasaray kalesinde. İyi yabancı kalecilere teslim edilir ekseriyetle Galatasaray kalesi: Simovic, Taffarel ve Mondragon... Orkun ile başlayan Aykut ile biten sezonun ardından şimdi yine yabancı kaleci arayışı var Florya'da. Antalya'ya giden Fevzi'yi -kimi kaynaklarda Fikret(!)- de katarak 3 kaleciyi değerlendirelim. Önce erken firar eden Fevzi. Orkun transferini öğrendiğinde; Hürriyet gazetesi muhabirine telefonda "öyle mi; şimdi ben bu telefonu kapatır sonra da kırarım" dedi ve valizi topladı. Profesyonel futbolda yetenek kadar akıl da gerekli. Gemileri yakıp gitti Fevzi. İyi bir çizgi kalecisiydi, boy problemi vardı ama zamanlaması iyiydi. Zamanlama hatasını kalede değil kariyerinde yaptı. Bu sezon Antalya ile süper lige çıktı ama Ömer Çatkıç transferi onun için işlerin yolunda gitmediğinin göstergesi. Aykut, Mondragon'un arkasında 5 yıl bekledi. Antrenmanda gördüğüm en iyi profesyonellerden, çok çalışır ama onun da kariyerinde Orkun gibi bir frikik etkili oldu. Geçen sezon Galatasaray'ın kazandığı şampiyonlukta özellikle Ankaraspor deplasmanında maçı çevirip büyük katkı yaptı Aykut, keza Sivas'ta da. Yıllardır üstüne koyan bir kaleci mi; değil. Orkun yenmeyecek golü yiyen, çıkmayacak topu çıkartacak türden bir kaleci oldu hep benim için. Tek başına maç da alır tek başına 3 puanı da verir modeli. Medyaya hiçbir zaman sempatik gelmedi, boğazlı kazağına taktılar, defansla çok konuşuyor dediler, kaleyi Aykut'a devredene kadar bence kariyerinin en parlak dönemini geçirdi. Üstelik o sezon başında sallanan; sonraları duvar olan Servet ve gerisine atılan her topu seyreden Volkan'ın arkasında oynadı. Gelelim yabancı kaleci transferine ve 2 Türkten vazgeçme sebebine. İki kaleci de Galatasaray taraftarına güven vermiyor. İki frikik yüzünden. Aykut'un Kadıköy'de Alex'den yediği frikik, Orkun'un da Ali Sami Yen'de Kasımpaşa'dan yediği gol. Taraftarın hafızasına böyle kazındın mı; ağzınla kuş tutsan yaranamazsın işte. İyi kaleciyi kimse DHL ile yollamıyor tabii. Itandje doğru tercih mi? Ben seyrettiysem de; hatırlamıyorum bu adamı Fransa Ligi'nden. O geldiğinde muhtemelen giden Orkun olacak. Peki Itandje'nin adı taraftarda kredi yaratacak mı sezon başında? Hayır. Tecrübeli, büyük bir ismi getirirsin (Coupet, Palop, Dida). Adam sezona kötü de girse; tribün sabreder. Itandje mi? Şampiyonlar Ligi ön elemesinde bir arıza çıkartsın, anında 6+2'nin +2'sinde yer bulur kendine...

3 Cepheden Aurelio

Aurelio'nun Real Betis'e transferinde 3 ilginç metin var. İlki Metin Sipahioğlu'nun araştırması. Transferin yönetmeliği üzerine ayrıntılı yazmış ve çıkan sonuç Real Betis'in Fenerbahçe'ye bir ödeme yapmayacağı. 2. cephede Fenerbahçe kulübünün resmi internet sitesinden yine zehir zemberek bir dille yazılmış bir açıklaması var. Özeti şu, Bayram Tutumlu'ya "sen adam değilsin" diyorlar. 3. okunması gereken metin ise Bayram Tutumlu'nun antu'da yapılan röportajı.

1 Mancini Gider 1 Mancini Gelir

154 maç; 40 gol. Mancini'nin nokta koyduğu Roma kariyerinin rakamları. Transfer döneminin yılan hikayelerinden biriydi bu. Mourinho'nun imzası öncesinde de Inter'e gideceği söyleniyordu. Roma'da Totti'nin üzerine çizik attığı bir adamdı. Bonservisi için 13 milyon euro ödeyecekler. Mancini'ye de yıllık 3.5 milyon euro. Roma gelen parayla şimdi Real Madrid'den Baptista'yı kopartabilir. Inter'de bir Mancini (Roberto) gitti bir Mancini geldi(Amantino) geldi. Eski takım arkadaşı Chivu kadar işi kolay olmayacak Inter onbirine girebilmek için Mancini'nin.

Portakal Madrid #2

Portakal Real Madrid demiştik geçen sezon başında. Bir zamanlar Barça'da Hollandalı komünü vardı şimdi Real Madrid'de. Euro 2008'in ardından usanmadan hergün Cristiano Ronaldo'ya 1. sayfasını ayıran Marca ayak değiştirmiş bugün. Rafael Van der Vaart, Real Madrid'e geliyor diyorlar bugün. Geçen sezon da Valencia'ya geliyordu, Hamburg taraftarından tehditler almıştı, iki kulüp papaz oldular, transfer de yattı. Hamburg istatistikleri 74 maç 29 gol. Marca, Real Madrid'in 20 milyon bonservis ödemeye hazır olduğunu yazıyor. Gelsin de nerede oynayacak? Ben bilmem Ramon bilir.

9 Temmuz 2008

Aurelio'nun Ardından

Yabancı futbolcuların ülkeye transferinde önemli bir adımdır: Eşini ikna etmek. Çok transfer bu yüzden güme gitmiştir. X'in eşi İstanbul'a gelmek istemiyor ile biter yılan hikayesine dönen bazı transfer haberleri. En güzel evi bulacaksın, çocukların okulunu ayarlayacaksın, Bebek Balıkçısı'nda yemek yedirip ikna edeceksin. Tabii bu evli futbolcular için. Bekarlar için yöntem basit. Reina, Laila turu yaptırır üstüne bir de balık yedirirsin oldu bitti. Bu da bir geliş değil gidi hikayesindeki eş faktörü. Aurelio gitti, Real Betis de resmen açıkladı bu transferi. Ben Fenerbahçe'nin önerdiği rakamdan daha fazlasına imza attığına inanmıyorum, İspanyol basını yarın imzadan sonra bir detay yazarsa o zaman göreceğiz. Aurelio, unlu yumurtalı doğumgünü kutlamalarıyla pek mesut olduğu, birçok vatandaşının olduğu takımdan neden ayrıldı peki? Bence bu transferi isteyen eşi. Çocuklarının İspanya'da eğitim almasını istiyorlar bence bu 1. sebep. 2.si Brezilya'nın alt liglerinden gelen bir adamın hayalidir belki de La Liga'da oynamak. Tavan yaptığı sezonda ayrıldı Fenerbahçe'den. Vatandaşlığa geçip, milli takımda oynamasa bu kadar piyasası olur muydu? En azından hiçbir zaman Everton ona talip olamazdı. Aziz Yıldırım, Emre transferi öncesinde Manisa'dan Selçuk ile anlaşmıştı. Emre'nin gelişi sonrası Selçuk'tan vazgeçtiler o da Trabzon'a gitti. Aurelio'nun ayrılığı sanırım onun için de sürpriz oldu. Makelele sonrası Real Madrid'in orta sahada yaşadığı krizin bir benzerini yaşar mı Fenerbahçe? Kadıköy'ün iki mimlenmişi Selçuk ve Deniz ile yola çıkılmayacağı kesin. Maldonado'yu ise Aragones bir haftaya kalmaz kızılcık sopasıyla döver. Transferde daha çok vakit var. Bir kaleci almaları lazımdı öncelikli olarak; artık bir ön libero peşine düşecekler...

Çakma Higuain

Beşiktaş'ın youtube'dan transferiydi. Ben Çakma Higuain dedim geldiğinde. Kardeşi Real Madrid'e gitmiş, bunlar da iki kuşaktır futbolcu aile... Çürük çıkmaz diye alıp getirdiler buralara. Demirören döneminde saçılan milyon eurolardan o da sebeplendi. Ülkesine dönmüş, Independiente'ye imza atmış, takımın 3. forveti olacak. Beşiktaş ne kazandı bu transferden? Hiç...

8 Temmuz 2008

Guiza Fenerbahçe'de

İspanyolların verdiği rakamla yazıyorum: 15 milyon bonservis+2.4 milyon euro vergi=17.4 milyon euro. (Fenerbahçe 14 milyon euro olarak açıkladı). Türk futbolunda transfer rekoru. Guiza'ya da yıllk 3 milyon euro. 4 yıllık sözleşmenin bedeli 29.5 düz hesap 30 milyon euro.( Maliyeti genelde 4 yıllık anlaşmanın toplamı olarak hesaplarlar ama pratikte böyle olmaz) Avrupa'nın 5 büyük liginden ilk kez bir önceki sezonun gol kralı Türkiye'ye geliyor. 38 maçta 69 gol atan Mallorca'da 27 golle gol kralı oldu Guiza, üstelik bir tek penaltı atmadan. Avrupa Kupaları'na gidemeyen Mallorca bu transfer döneminde yıldızlarını satıp nakite döndü. Newcastle'a Gutierrez'i, Villarreal'e Ibagaza'yı, Sevilla'ya Navarro'yu ve Fenerbahçe'ye Guiza'yı verdiler. Sadece Guiza'nın bonservisi bile satın aldıkları oyuncuları karşılamaya yetiyor. Mallorca'da tek forvet oynayan -yıllık 1 milyon euro altına- Guiza, Fenerbahçe'nin aradığı santrfor mu; şüpheliyim. Semih ve Kezman'ın olduğu kadroda bir üst sınıf golcüymüş gibi durmuyor. Daha önce de demiştim, küçük takımın büyük golcüsü mü? İşte o testten geçecek. Fiyatına gelince; Aragones faktörü devreye giriyor. Bu adam geçen sezon başında taş çatlasa 3-4 milyon euro ederdi. La Liga'da gol krallığı ve İspanyol milli takımında yer alması fiyatını ikiye katlasa; hadi 8-9 diyelim. Bu maliyet Fenerbahçe'nin naklen yayın gelirlerine eşit ama kulübün muhasebecisi de biz değiliz, bize ne yani! Onu milli takıma alan Aragones, Mallorca'nın eski hocası ve Atletico Madrid'den sonra 2. kulübü gibi İspanyol hocanın. Kendisi imza atarken kesin bu transferi de şart koşmuştur. Win-Win hikayesi. Şimdilik bu hikayede kazanan Guiza ve Aragones!
La Liga: Gol Kralları

Laporta: Check Out

Domino taşları gibiler ve arka arkaya yıkılıyorlar. Barça'da Ronaldinho habis gibi; arıza çıkardığından beri kulübün sırtı yerden kalkmadı. Sıfır çekilen sezon sonrası Rijkaard gitti önce ardından Deco, daha yolcu çok, Eto'o ve Ronaldinho'ya para veren yok. Son düşen başkan Laporta. Haftasonunda üyelerden aldığı güvenoyu yetmedi. Taraftar da kendini sokağa atıp büyük başkan bizi bırakma demiyor. Anketlerde %80 gitsin çıkmış. 2 gün sonra, Perşembe günü istifası bekleniyor. Real Madrid'in 3'te 3 yapması için tüm şartlar şimdiden hazır. Kafayı Cristiano Ronaldo ile bozmuş Madrid medyası ve elbette bizim Ramon da kıçıyla gülüyor tabii bu olanlara...

Juventus Kampı

Jardel=6.000 Euro

Sponsor marifetiyle gelip taraftarla maç seyretmişti Mayıs ayında. Takım da aradı Türkiye'de ama nafile. Kokain kullandığını açıkladıktan sonra kim ona forma verirdi ki? Durumu haraptı Mario Jardel'in. Hala bir alıcısı varmış ama kaça? Brezilya 2. liginde Cricuma'ya transfer oldu. 5 aylık sözleşme karşılığında her ay 6 bin euro alacak. Ne demek lazım şimdi? Hey gidi hey mi?

Cila ve Fırça

Resmi bir açıklama değil bu sadece bir duyum. UEFA Kupası'nın adı da değişiyor. Kupa Galipleri Kupası varken Kupa 3 olarak anılan UEFA Kupası'nın gelecek sezon Avrupa Kupası (Europa League) olarak değişeceği yazılıp çiziliyor. Öneri Karl Heinz Rummenigge'den. Bu fikir gerçek olursa Kadıköy'deki final son UEFA Kupası olacak. 2009-2010 sezonunda UEFA Kupası iyiden iyiye Şampiyonlar Ligi'ne benzeyecek format olarak. UEFA, bu kupayı biraz daha allayıp pullayıp sponsorlere satma peşinde. Bir yenilik de Fransızlardan. Maçları banttan izleyecek olan ve eski hakemler, futbolculardan oluşan bir komite ekrana gelmeyen görüntüler dahil yayıncı kuruluştan gelen tüm ham görüntülerden futbolculara ceza verebilecek Ligue 1'de...Kısaca bir cila;bir fırça...

7 Temmuz 2008

Burada Koşucan mı Baba?

Vedat Yangin - DFC (Baba Kewell)
Yer Acıbadem Hastanesi. Harry Kewell sağlık kontrolünden geçiyor. Sıra efor testinde. Dünyanın en güzel adamı kafayı kapıdan uzatıyor elinde fotoğraf makinesi. Kewell'a sesleniyor: "Baba burada koşucan mı?" Kim bu adam? Vedat Yangın. Yılların foto muhabiri. Türkçe'nin de yılmaz savunucusu. Kewell bilsin kardeşim benim dilimi diyor işte(!). Güzel bir hikayesi vardır, onu anlatayım. Hakan Şükür Inter'e transfer olmuş. Teknik direktör Lippi. Vedat Yangın Inter'i takip ediyor, Hakan Şükür fotoğrafı çekmesi lazım. Takım otobüsünü görüyor ve dur çekiyor otobüse. İlk sırada oturan Lippi'ye vücut diliyle birşeyler söylüyor ve Lippi otobüsten iniyor. Lippi'ye ne diyorsa;-sorduk kendisi de bilmiyor- nasıl anlatıyorsa sonu şöyle hikayenin. Lippi otobüse dönüyor ve tüm takıma "aşağı inin toplu fotoğraf çektireceğiz" diyor. 30 kişilik Inter kadrosu otobüsten inip Vedat Yangın'a poz veriyor.Vedat Yangın için imkansız iş yoktur, ne yapar eder çeker gelir... Burda koşucan mı baba?

Haberin Kaynağı

Marca'da Galatasaray-Baptista haberi var. Haberin kaynağı Madrid değil İstanbul ama. Aragones'in Fenerbahçe ile kesin anlaştığını yazan Jose Felix Diaz, İspanyol hocanın imza töreni için İstanbul'dayken bizim medyadan duyduğunu gazetesine geçmiş. Tereciye tere satma durumu yani. Adnan Polat'ın Madrid'de olduğunu vs yazmışlar... Adnan Polat dün Bodrum'daydı mesela. Bu transferi; gerek takla -kuş buradan havalandı- haber olmasından gerekse Real Madrid'in istediği rakamdan dolayı pek olacak gibi bulmuyorum. Real Madrid 20 istiyor ancak 15'e de ikna olacaklar(mış); ki ne Galatasaray'ın bu parayı verecek bütçesi var ne de Baptista bu kadar para eder gözden çıkarıldığı kulüpte. Oldu ki alırlarsa bu transferinde döneminde Galatasaray'ın Roma'ya attığı 2.gol olur Baptista. Aurelio cephesinde ise Real Betis, Nihat vakasını örnek gösterip onu EU oyuncusu olarak oynatmak istiyor ve bunun için federasyona başvuracaklar. La Liga'da Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerden 3 oyuncu ilk onbirde başlayabiliyor.

Köşe Yazarı Sergen

Sergen Yalçın Hürriyet'te yazarlığa başlamış. Haberim yoktu. Ağır yazıyor abi, gündemi takip ediyor(!) Hürriyet'in internet sitesi editörleri bakınız çıplak fotoğrafları haberlerine gösterdikleri özeni Sergen'e göstermemişler. Sergen ve Ergenokon soruşturması. Bu da iyi!... Sonra düzeltmişler tabii. Yazı kime ait? Başka bir Yalçın'a. Soner Yalçın...

Emily Deschanel


6 Temmuz 2008

İmparator

Her pazar bayram mı olacak İspanya'da? Galiba. Önce Euro 2008 şimdi de Nadal. İzlemeyene anlatılabilecek bir spor değil tenis. Futbol gibi pozisyon özetleriyle geçiştirelebilecek gibi de değil. Ne bu bir maçtı; ne de bu ikisi insan...