6 Ağustos 2020

İrfan Can-Yaya Toure-Leo Messi-Marc

İRFAN CAN KAHVECİ’NİN PEŞİNDEN KOŞANLAR

Sevilla’dan Roma’ya giden sportif direktör Monchi’nin listesindeki Cengiz Ünder için devreye o transfer döneminde Manchester City girince milli oyuncuya biçilen 8 milyon Euro değer katlanmıştı. Roma-City kapışınca kazanan Başakşehir oldu. Şimdi benzer bir kapışma İrfan Can için bu kez 3 kulüp arasında yaşanabilir. Bugün Avrupa Ligi’nde çeyrek final kapısını aralayacak maça çıkacak olan ve gelecek sezon önce Şampiyonlar Ligi ardından Euro 2020 vitrinine çıkacak olan İrfan Can’ı bu transfer döneminde satmak aslında doğru karar gibi görünmüyor. Hem oyuncunun Avrupa arenasında fiyatını yükseltebilme ihtimali hem de Okan Buruk için vazgeçilmez bir oyuncu olması, Başakşehir için zor bir seçimi gerektiriyor. 25 yaşındaki İrfan Can modern futbolun aranan orta sahalarından biri haline geldi. Sezon devamlılığı olmadığı yönünde takip raporları da var hakkında ama bir gerçek var 3 kulüp onu istiyor. İngiltere’den Newcastle United ve West Ham ve İspanya’dan Sevilla. Premier Lig için temposunu yükseltmek ve güçlenmesi gerekiyor ama La Liga’daki futbol için hazır İrfan Can.. Roma’ya Cengiz’i alan ve geçen sezonun başında Sevilla’ya dönen sportif direktör Monchi’nin listesindeki ilk isim O. Marsilya forması giyen 23 yaşındaki Maxim Lopez. Sevilla, Fransızların istediği rakamı düşüremezse Monchi’nin B planı İrfan Can Kahveci… Transfer dönemi uzun ve yeni başladı, izleyip göreceğiz…

 

“ATİBA” YAYA TOURE VE PEP GUARDIOLA

Pep Guardiola ile basamakları çıkan ve yıldız olan futbolcular da var Katalan teknik adam ile yolları kesiştiğinde keyfi kaçan ve bavulunu toplayan da. Ona Fildişi Sahilli Atiba diyelim: Yaya Toure.. Atiba ondan 3 ay büyük ve ikisi de 37 yaşında futbol kariyerlerine devam ediyorlar. Bugün Atiba, Beşiktaş formasıyla çok daha üst seviyede oynarken, Yaya Toure kariyerinin erken yıllarında Barça forması giymiş bir isimdi. Guardiola, Barça alt yapısından yetişen Sergio Busquets’i 2009 yılında orta sahaya monte ettiğinde Yaya Toure artık yedek stoper olarak yola devam ediyordu ve çareyi ayrılmakta buldu. Guardiola ile iyi ayrılmadıkları ortada ama 2010’da Manchester City’ye giden ve altın yıllarını (8 sezon) İngiliz kulübünde geçiren Yaya Toure bir kez daha karşısında Guardiola’yı buldu. İkili arasındaki soğuk rüzgarlar Yaya Toure’nin kulüpte sonunu hazırladı o da kürkçü dükkanına, Monaco öncesi çıkış yaptığı Olympikaos’a döndü. İki yıllık bir Çin macerası ve şimdi 37 yaşında kendine kulüp arayan Yaya Toure…

LEO MESSİ’NİN TEK RAKİBİ MARC KİMDİR?

Oğluna sevdiği futbolcunun ismini vermek dünyanın her yerinde futbolseverleri eşleriyle karşı karşıya getirir. Leo Messi, 2000 yılında ailesiyle birlikte Barselona’ şehrine geldiğinde, Katalunya bölgesinde o yıl doğan 4 çocuğun adı Leo idi. 2004 yılında Messi, Barça formasıyla sahaya çıktığında ise bölgede sadece 11 çocuğa Leo adı verilmişti ve erkek çocuklara verilen isimler sıralamasında Leo, 262. sıradaydı… Yıllar içinde Barselona ve çevresinde Messi sayesinde Leo ismi popüler oldu ve yeni doğan erkek çocuklarına Leo ismini verenlerin sayısı 10 yıl önce 136’ya çıktı. Messi attıkça, Leo ismi da çoğalmaya başladı. 2015 yılında 454 Leo ismi verilen çocuk dünyaya geldi. Leo zirveye koşuyordu, 262. Sıradan ilk 10’a girdiği 2018 yılında 459 çocuk hayata Leo olarak başladı ve 2019’un istatisikleri geldiğinde sıralamada Leo, 500 çocukla ikinci sıraya çıktı. Johan Cruyff’un oğluna verdiği isim Jordi, tarih boyunca popüler bir isimdi Katalunya’da. Leo onu solladı ve artık önünde tek bir isim var: Cristiano değil elbette! O isim Marc…


4 Ağustos 2020

Galatasaray'da 10 yılın Z Raporu

22 yıl önce Zidane, Dechamps, Inzaghi’li Juventus kaptanı Conte önderliğinde Ali Sami Yen zeminine çıktığında karşısında Terim yönetiminde Hagi’li Galatasaray vardı. Sarı kırmızılı takım Terim yönetiminde iki kez şampiyon olmuş, üçüncünün de net favorisiydi. Fazlasını yaptılar, 4 şampiyonluk ve UEFA Kupası.. O Juventus kadrosundan Igor Tudor gün gelecek Galatasaray’ın hocası olacak, Conte de 13 yıl sonra Terim’e büyük bir hediye verecekti. 2010-2011 sezonunda Juventus ve Galatasaray dibe vurdular liglerinde. G.Saray ligi 16 mağlubiyetle 8. sırada tamamlamış, Juventus ise 10 mağlubiyetle  Serie A’yı 7. sırada bitirmişti.

İki takım da hoca değişikliğine gittiler ve Juve’de göreve gelen Conte, ABD’deki hazırlık kampına Felipe Melo’yu götürmedi. Terim çalıştırdığı ve çok yakından takip ettiği Fiorentina yıllarından beğendiği Felipe Melo’yu kiralayarak 3. dönemini başlattı Galatasaray’da… İki yıl arka arkaya şampiyon olan kadroda iki yaz döneminde de çok önemli takviyeler yapılmış, kadro yenilenmiş ve zorda olan Inter’den Sneijder alınmıştı. Conte’den önce iki sezonda toplam 25 mağlubiyet alan Juve de Terim’in Galatasaray’ı gibi iki yıl arka arkaya şampiyon olurken ilkinde 38 haftada yenilgi yüzü görmemişti.

Galatasaray’da hiçbir başarı cezasız kalmaz. Dönemin başkanı Ünal Aysal, lige 1 galibiyet 3 beraberlikle başlayan Fatih Terim’in görevine son verirken, Conte o sezon 3. şampiyonluğuna koşuyordu. 19. Şampiyonluğu kazandıktan sonra Florya’daki ofisinde sırtını verdiği tabloda yer alan 4 yıldızın beyaz olan bir köşesini boyayamadan ya da tamamlayamadan ayrılan Terim elbette ki, Conte Juve ile 3 yapıp yeter deyip İtalyan Milli Takımı’na gittiğinde koltuğu bırakan Prandelli’nin bir gün Galatasaray’daki koltuğunda kısa da olsa oturacağından habersizdi.. Ya da onun öncesinde İtalya Kupası’nda finale koşturduğu Fiorentina’da koltuğuna oturan Roberto Mancini’nin Ünal Aysal tarafından yerine getirileceğini…

Bayern Münih’in 8, Juventus’un 9 seri şampiyonluk kazandığı son 10 yılda PSG’nin uzun serisini bozan Falcao’lu Monaco olmuştu. Galatasaray’da 2000 yılında Terim ayrıldığında “Kalsa seri uzar mıydı?” sorusuna bir soru daha eklendi 2013 yılında. İki soruya tarihin vereceği bir cevap yok elbette…

98’deki Juve maçının kahramanlarından Tudor döneminde yapılan transferlerle yenilen kadroyu Terim teslim aldığında, Beşiktaş, Gordon Milne dönemi gibi bir üçlemeyi Şenol Güneş ile yapabilirdi ama Şampiyonlar Ligi mesaisi ama milli takım koltuğu; olmadı… Hamza Hamzaoğlu ile 20. Şampiyonluğunu kazandıktan sonra zirveyi Beşiktaş’a kaptıran Galatasaray, Terim’in 4. döneminde iki şampiyonluğu nefes nefese finallerde kazanırken, hocasının aklında artık kırılacak bir rekor bir de yıldız vardı…

Terim, 5 yıl arka arkaya şampiyonluk ve 5. yıldızı armaya takıp ezeli rekabette rakiplerine uzak ara yapmak niyetindeydi. Bu hedef tutarsa ezeli rakiplerinde mutlaka yönetimler değişecekti, ki Beşiktaş’ta değişti… 2011 yılında olduğu gibi transferde gelen-gidenlerin trafiği Florya yollarını tıkadı ama bu kez hesap tutmadı. Bonservisi alınamayacak kadar pahalı ama yetenekleriyle ligi süpürebilecek yıldız isimler kiralandı ve bonservisi elindeki marka golcü Falcao kadroya katıldı. Geçen sezon 8 puan geriden gelen kadrodan sonra bu sezon G.Saray’ın puan tablosunda hiç arkasına bakmaması gerekiyordu.

Son 25 yılda yabancılardan en iyi performansı alan ve “havası başka” denilen Florya’da armayı ve formayı benimseyen yabancılarla fark yaratan Galatasaray’ın bu sihri bozuldu. Çünkü artık sosyal medya vardı ayağın tökezlese çukuru düştün eyyamı yapan, daha dün gelen futbolcuya bugün “defol git” diyenlerle dolu bir sanal dünya... Giderken itibarsızlaştırılan Sneijder’in yerine gelen Belhanda, asist pası gibi detay istatistiklerle iteklenirken, Fransa Milli takım seviyesindeki Nzonzi sosyal medyaya kurban verildi. Falcao sakatlanmış, müzmin sakat Lemina bir var bir yokken, geniş tutulan kadroda Emre Mor, Jimmy Durmaz, Babel, Şener safra olmaktan öteye gidemedi.

Elbette ki pandemi dönemi ve Muslera başta olmak üzere sakatlıklar, Mart ayındaki araya 3 puan geride giren Terim’in beş seri şampiyonluk hayallerine darbe vurdu ama Galatasaray ile aynı sezon dibe vurmuş Juventus, 9 yıl arka arkaya şampiyon olurken iki takım arasındaki fark bir adım geri çekilip baktığınızda futbola bakış açısıydı. Juventus’un bir sportif direktörü vardı Fabio Paratici.. Dünyaca ünlü yıldızları Juve markasıyla ikna edip bonservissiz transfer eden (aynı zamanda Ronaldo’ya, 100, direkt rakibi Napoli’nin golcüsü Higuain’e 94 milyon ödeyen, Pogba’yı da 100+’ya satan) adam…

Galatasaray’da özellikle Dursun Özbek döneminde olmayan futbol aklı işte budur… Yoksa kim gidip kontratının son yılına giren Belhanda’nın bonservisine 8+2 milyon Euro, Osmanlıspor’da 450 bin Euro kazanan Ndiaye’ye 2.75 milyon maaş verir, kim santrforsuz kalınca “Deli” Diagne’ye 13 milyon bonservis öder ya da kim Mancini’nin olduğu sezonun devre ortasında yangından mal kaçırır gibi 10 transfer (Alex Telles haricinde kimsenin G.Saray’da 11 çıkacağına inanmadığı Hajrovic, Salih Dursun, Ontivero, Veysel Sarı, Umut Gündoğan ve Endoğan Adili gibileri)  birden yapar ki…


3 Ağustos 2020

Kaybedecek Futbol Aklın Oldu mu Hiç


On yıl önce yaz aylarında bir İtalyan yaptığınız futbol sohbetinde Juventus, üç yıl arka arkaya şampiyon olacak deseniz size bir espresso ısmarlar, “Senin ne güzel hayallerin varmış” der, abartıp 5 derseniz “Gerçekten İtalya Serie A tarihini biliyor musun” diye sorar, oldu ki 7 yıl arka arkaya dediniz tanıdık bir doktorun telefonunu verir, masadan kalkarken 9 kez diye bağırırsanız polis çağırırdı… O gün karakolluk da olsanız haklı çıkmanız için 40 mevsim geçmesi gerekiyordu. Ve haklı çıktınız Juventus 9 yıl arka arkaya şampiyon oldu Çizme’de… Şimdi filmi 11 yıl öncesine saralım:

 

Calciopoli şike skandalı sonrasında düştüğü lige ertesi sezon dönen ve Inter’in şampiyonluklarına refakat eden Juventus, 2009-2010 sezonunda ligi 7. sırada bitirdi. Şampiyon Inter, Mourinho yönetiminde Şampiyonlar Ligi ve İtalya Kupası’nı da kazanmış ve İtalya’nın kuzeyinde Milano ve Torino şehirleri arasındaki rekabette güç dengesi Berlusconi yıllarında Milan’ın yaptığı gibi Milano’ya kaymıştı. Bir şeyler ters gidiyordu ve değişim şarttı. Takım 15 mağlubiyet almış dibe vurmuştu. Agnelli Ailesi’nin veliahtlarından Andrea Agnelli koltuğa oturmadan operasyona başladı. Ferrari’de Jean Todt’un yaptıklarını yapacak bir futbol aklı arıyordu Agnelli. Çok uzaklara gitmesine gerek yoktu. O sezonu 4. sırada bitiren Sampdoria’da Giueppe Moratta futbol yönetiminde ülkenin yıldız ismiydi. Adriano Galliani’nin Milan’daki ağırlığını hissettirmek için o da şampiyonluğa oynayan bir takım arayışındaydı. Patronu Riccardo Garrone onun önünü açtı ama asıl kıyamet bir başka ismin Marotta ile birlikte Juventus’a gitmesiydi. 2004 yılından beri Marotta ile çalışan ve kariyerini kimselerin hatırlamadığı eski bir futbolcu onun transfer sihirbazıydı. Gözü iyi olan adam Fabio Paratici idi. Teknik direktör seçiminde biraz duygusal davrandılar. Onların emeklerini sahada hasata dönüştüren Luigi Delneri’yi Juventus’un başına getirdiler. İlk sezonları büyük hayal kırıklığıydı. 15 mağlubiyetten sonra bu kez Juventus’un mağlubiyet hanesinde 10 yazıyordu ve takım 38 maçta sadece 15 kez kazanabilmişti.

 

İngiltere’de başlayan yabancı patron rüzgarı İtalya’da da esmeye başlamış ve Inter, Uzakdoğu sermayesinin kontrolüne girmişti. Milan ve Roma da onu takip edecekti ve Agnelli Ailesi, İtalyan bayrağını en tepede tutmaya kararlıydı. Teknik adamlık kariyerinde bir başarısı olmayan adamı Juventus teknik direktörü yapar mısınız? İspanya’da Guardiola ile başlayan evlat teknik adam modasının Conte tercihinde etkili olduğunu söyleyebiliriz şimdi. Juventus’un 15 mağlubiyet aldığı sezonda Atalanta ile küme düşmemek için çırpınan Antonio Conte 13 yıl Juventus forması giymiş bir futbolcuydu. Atalanta tribünleri onu istifa zorladığında olayları polis yatıştırmış, Conte istifasını vermek zorunda kalmış, kulüp de sezon sonunda küme düşmüştü. Yıpranan Conte ertesi sezon bir alt ligden gelen teklifi kabul etti ve geldiği sezon Siena’yı Serie A’a ya çıkardı. Marottta ve Paratici ikilisi doğru adamı bulduklarına inandılar, Conte için tam zamanıydı…

 

Doğru zamanda doğru yerde olmak için daha ne kadar iyi bir örnek olabilir ki? İki sezonda 25 mağlubiyet alan Juventus, Conte ile ilk sezonunda tek bir yenilgi yüzü görmeden ve sadece 20 gol yiyerek şampiyon oldu. Rüzgar bu kez Torino’dan Milano’ya doğru esmeye başlamıştı…

Fabio Paratici bugün futbol dünyasında iki yıl Roma dışında hayatını Sevilla’ya adayan Monchi ile birlikte en iyi sportif direktör ve transfer sihirbazı olarak kabul ediliyor. Paratici, İtalyan kulübünün popülaritesini ve kazanma kültürünü de kullanıp çok sayıda kontratı sona ermiş yetenekli futbolcuya Juventus formasını verdi..

 

Üç sezonun ardından Conte milli takıma gittiğinde koltuğu Allegri’ye verdiklerinde Juventus tribünleri bu kararı protesto ettiler. Onlar yine haklı çıktı, Allegri 5 şampiyonluk kazandırdı ama Avrupa’da kupayı getiremedi. Sezon başında Serie A’da hiç şampiyonluğu olmayan ama Napoli yıllarında kendilerini zorlayan Sarri’yi seçen  bu kez Paratici-Nedved ikilisiydi çünkü Inter, Juventus’un en tepesinden Giuseppe Marotta’yı koparmış ve kulübün başına getirmişti. Conte yuvaya dönmek yerine Juve’ye meydan okumak için Marotta’nın saflarına katıldı. Bugün İtalya’da sezon finali var.. Juventus şampiyonluğunu kutladı ama asıl merak edilen 11 yıl önce kovdukları Conte’nin çalıştırdığı Inter’in bu akşam Atalanta deplasmanında ne yapacağı.. Atalanta kazanırsa, ligi Conte’li Inter’in önünde kapatacak… Hiçbir futbolcunun adının geçmediği bir yazının sonunda, sportif direktör, kulüp yönetimi, teknik direktör kelimelerinin bizde hafife alındığını söylersem, 9 kez şampiyon olan Juventus kadar abartmış olabilir miyim acaba…