26 Aralık 2016

Fransa Ligue 1 Brüt Aylık Maaşlar






Real Madrid 2016-2017 Net Yıllık Ücretler

1Cristiano Ronaldo35,3 (brüt)17 m (net)
2Gareth Bale22,811
3Sergio Ramos20,710
4Toni Kroos20,710
5Karim Benzema14,57
6Zinedine Zidane11,35,5
7Marcelo10,35
8Modric9,34,5
9Coentrao8,34
10James Rodríguez7,83,8
11Pepe7,83,8
12Álvaro Morata6,23
13Casemiro6,23
14Carvajal6,23
15Varane5,82,8
16Keylor Navas5,22,5
17Danilo5,22,5
18Kovacic52,4
19Isco4,12
20Marco Asensio3,11,5
21Nacho3,11,5
22Kiko Casilla2,51,2
23Lucas Vázquez21
24Mariano21
25Rubén Yáñez1,02 0,5

25 Aralık 2016

Dries Mertens


Danimarka'nın yetiştirdiği en klas futbolculardan biriydi Soren Lerby. Ajax'ta patlayan, Bayern Münih ve Monaco formalarını giyen Lerby, Ajax'ın ezeli rakiplerinden PSV'de futbolu bırakmıştı.
Kimi teknik adam olur, kimi kopar gider futboldan. Soren Lerby, Bayern Münih'te 90'ların başında Jupp Heynkess'in veliahtı kabul ediliyordu ama başarısız teknik adamlık deneyimini uzatmadı ve futbolcu menajeri oldu.
Onu yakın tarihte Sneijder'i Galatasaray'a getiren menajer olarak hatırlarsınız. Soren Lerby, uzun yıllar oynadığı Hollanda'daki sıkı dostlukları nedeniyle filiz veren yıldızları portföyüne katıyor. 22 yaşında Utrecht'e gelen sonra PSV'de fırtınalar estiren Dries Mertens'den onlardan biri. Malumunuz son jenerasyonuyla parmak ısırtan Belçika'da Mertens, Eden Hazard, Kevin de Bruyne gibi süperstar kategorisine çıkmış bir oyuncu değil. Napoli bonservisine sadece 9 milyon euro ödemişti. Mertens, Napoli'de ideal 11'in oyuncusu da değildi. Higuain 94 milyona satılmış, Milik gelmiş ve golleri sıralamaya başlamıştı.
Milik sakatlandığında yedek Gabbiadini iş yapmayınca teknik direktör Sarri, Mertens'i 'sahte 9" yaptı. Sonrası rüya gibiydi. Bu sezon Napoli ve milli takımda 18 gol atan Mertens, iki hafta önce hattrick geçen hafta da dört gol birden attı. Napoli'den aldığı yıllık ücret 1 milyon 200 bin euro. Bu parayı Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray sezon boyunca kulübede oturan yedek kalecilerine ödüyor.

Sebastian Perez


Bazı futbolcular vardır, tuttuğun takıma gelir, bir sezon oynar, ağzınıza bir kaşık bal çalar sonra gider. Böyle adamları taraftar 'keşke' başlığı altında aklına yazar ve hiç unutmaz. Sanırım Ribery'den önce bir başka Fransız, Sebastian Perez de Galatasaray taraftarı için böyledir. Lucescu yönetiminde üçüncü yıldızı getiren şampiyonluğun uçan adamıydı Perez.
Tekmeye kafa uzatan, yürekli adamları tribünler hep sever de Perez'in kusuru sık sakatlanmasıydı. Marsilya'ya dönmüştü İstanbul'dan. Sonra plaj futbolu oynadığını da duyduk. Yakın tarihli bir röportajında İstanbul'u, Türk futbolunu sormuşlar Perez'e. Özlediği koku ne diye sorsam size; kebap, balık, Mısır Çarşısı'nın baharatları, denizin kokusu dersiniz öyle değil mi? Ben de öyle derdim ama Sebastian Perez'in özlediği koku tribünlerde yakılan meşalenin kokusu. Sözü ona bırakayım müsaadenizle: "Yakılan meşaleler yüzünden her maç beş-altı dakika geç başlardı ama bu beni hiç rahatsız etmezdi. Böyle bir atmosterde futbol oynamak harikaydı. Holiganizme elbette karşıyım ama o meşaleler var ya! En güzel parfüm kadar güzeldi o meşalelerin kokusu. Evet meşaleleri özlüyorum."

18 Aralık 2016

Kiralık Yolladığım Forma Giyemez

Kiralık gönderdiğiniz ve hatta yıllık ücretinin bir kısmını sizin ödediğiniz futbolcu size karşı forma giyer mi? Yetmez bir de üstüne gol atar ve sizi üzer mi? Bizde var ve yılların tartışmasıdır, ortada bir kural olmadığından iki kulüp kendi arasında "Kiralık gönderdiğimiz x oyuncu bize karşı forma giyemez" maddesini kontrata yazdırmamışsa, futbolcu da çıkar oynar. Doğrusu oyuncunun forma giymemesidir.
İngilizler bunu 12 yıl önce ligin kuralları kitabına yazdılar. Peki nasıl?
29 Şubat 2004'te Fratton Park'ta küme düşme hattındaki Portsmouth, Newcastle United ile zorlu bir maça çıktı. Deplasman ekibi Bellamy'nin ilk yarıda attığı golle maçı kazanıyordu ki bitime bir dakika kala bir adam Portsmouth'a beraberliği getirdi. Gole sevindi ama maçtan sonra bonservisini kasasında tutan Newcastle United'ın taraftarından özür diledi.
Bu özür işte o kuralı getirdi ve kiralık oyuncuların bonservislerini elinde tutan kulüplere karşı forma giymesi yasaklandı.
Peki kim bu golü atıp, kuralı değiştiren adam? Portsmouth'dan yolu Komşu'ya Olympiakos'a oradan da bizim ligimizde Karabükspor'a düşen, yetmedi Rizespor ve Akhisar forması giydikten sonra bu sezona Şanlıurfaspor'da başlayan Lomana LuaLua.

11 Aralık 2016

Gianluca Lapadula

Milan kadrosundaki 17 yaşındaki kaleci Gianluigi Donnarumma ve 18 yaşındaki Manuel Locatelli'nin okul, idman tesisleri Milanello, San Siro Stadyumu ve evleri arasında süren hayatları birçok genç futbolcu için ilham kaynağı olurken, Milano kulübünde bir başka oyuncu da 'vazgeçmeyenler'in sembolü olmaya aday.
Sahnede de ve bazen futbol sahasında da şöhreti geç yakalar bazıları. Geçmişte golcü Luca Toni'nin vitrine geç çıktığı gibi Gianluca Lapadula da spor gazetelerinin manşetlerine çıkabilmek için 26'sını bekleyen santrforlardan. İtalyan bir baba ve Peru'lu bir annenin oğlu olan ve (kardeşi David de futbolcu) alt liglerde 17 yaşından beri ter döken Lapadula, hayallerine bu sezon kavuştu.
İki yıl önce üçüncü ligde 21 gol atıp şampiyon yaptığı Teramo'yu şike yapan başkanı yakınca, geçen yıl ikinci ligde Pescara'nın yolunu tutan Lapadula, 27 gol atınca, Milan'ın radarına girdi.
Lakabı Lapagol, pek orijinal değil ama bir diğer lakabı da Sir William. Alt liglerde çok savaşan bir santrfor olduğu için William Wallace'dan etkilenip ona bu lakabı takmışlar. Ceza sahası içinde golü koklayan, doğru zamanda doğru yerde olan, doğuştan golcü adamlar vardır ya, işte Gianluca Lapadula böyle bir adam. Lapadan değil Lapadula...

Şampiyonlar Ligi Gelirleri



7 Aralık 2016

Kolezyum'a 35 Yaşında Gittim

Dünyaca ünlü bir aktör yaşadığınız şehre gelir, siz de o şehrin sembol isimlerinden biriyseniz gazeteciler yan yana bir fotoğraf karenizi çekmek için ellerinden geleni yaparlar. Sırtlarında isim yazan formalar da işin olmazsa olmazıdır tabii.
Francesco Totti ve Russell Crowe'un bu karesi altı yıl önce çekildi ama hikayenin bir detayı bu hafta çıktı ortaya.
Bugün Roma'da derbi var, Lazio ve Roma karşı karşıya gelecek ve kariyerinde 42 kez derbi maçına çıkan 40 yaşındaki Totti "Bu son derbim değil" dediği röportajında ilginç bir detay verince ben de arşivden bu fotoğrafı buldum.
2001 yılında Roma şampiyon olduğunda koluna gladyatör dövmesi yaptıran Totti, 'gladyatör' Russell Crowe ile ziyaret ettiği Kolezyum'u, doğma büyüme bir Romalı olmasına rağmen 35 yaşında görmüş.
"Şehrin merkezine de 20 yıldır inmiyorum. Kolezyum'u da 35 yaşında gördüm" diyen Roma kaptanının, derbi günü İtalya tarihindeki yerine bir bakalım isterseniz.
Roma'da 17 farklı teknik adamla çalışan Totti, 19 yıldır takım kaptanı. Hakkında yazılan yedi kitap var. Kariyeri boyunca dört farklı numarayla (10, 16, 17, 20) oynadı, elbette 10 numarayla özdeşleşti.
Totti, 24 yıldır Roma formasıyla ter dökerken şehrin belediye başkanı 11 kez değişti. O ilk maçına çıktığında İtalya Başbakanı Giuliano Amato idi şimdi ise Fiorentina taraftarı olan Matteo Renzi.
767 maça çıktı, 383 kez kazanarak soyunma odasına gitti. 57 bin 673 dakika forma giydi, 109 farklı kaleciye 306 gol attı ve 1.500'den fazla futbolcuya karşılıklı oynadı.

27 Kasım 2016

Steven Gerrard


Çok değil beş gün önce Beşiktaş, Benfica'ya 3-0 önde olduğu maçın son düdüğü çalınmadan kazanılmadığını göstermişken 11 yıl önce teknik adamlık kariyerinin en büyük dersini alan Carlo Ancelotti'nin sözünü ve ona sözü söyleten adamı hatırlayalım.
Milan'ın başında İstanbul'da Şampiyonlar Ligi finaline çıkan İtalyan teknik adam, ilk 45 dakikada 3-0 öne geçtikleri maçta skorun 3-3 olmasına engel olamamış ve yıllar sonra "Bir maçta 3-0 öne geçtiğimizde kazanmış olmadığımı ben İstanbul'da öğrendim" demişti. Ancelotti'ye bu sezon söyleten Liverpool ve gollerden birini atan da İngilizlerin kaptanı Steven Gerrard'dı.
İspanyolların Xavi-İniesta'sı çok daha fazlasını kazandı ama İngilizler son 10 yıla Gerrard-Lampard ikilisini hediye etti. İki oyuncu da kariyerlerinin son günlerini Avrupa'dan uzakta ABD Ligi'nde geçirdi ve Gerrard üç gün önce 36 yaşında kariyerine son noktayı koydu. Liverpool'dan başka takım forması giymeyen ve bir kez bile lig şampiyonluğu sevinci yaşayamayan Gerrard, hayatının en mutlu gecesinin 25 Mayıs 2005'te İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdığı gece olduğunu defalarca söyledi ama o finale giden yolda bir maç var ki hep satır aralarında kaldı. Monaco'nun 12 puanla lider çıktığı grupta son maça Olympiakos'un 3 puan gerisinde giren Liverpool, Anfield Road'da taraftarı önünde Rivaldo'nun frikik golüyle 1-0 geriye düşmüş ve Gerrard'ın sonucu belirleyen üçüncü golüyle averajla İstanbul hayallerini diri tutmuştu. Gerrard'ı Gerrard yapan elbette çok maç var ama onu yıkan maç elbette ki Chelsea maçıydı. Ayağından kaçırdığı top ve Demba Ba'nın golü.
Gerrard, 2005'te Chelsea'nin teklifini kabul etseydi muhtemelen kariyerine 2-3 şampiyonluk yazdıracaktı. O hikayeyi de Jose Mourinho'dan dinleyelim:
"Ona imza attırmak için elimizden geleni yaptık. Makalele-Lampard- Gerrard'lı orta sahayla oynamanın hayalini kuruyordum. Çevresinden ona Chelsea'ye git diyenler de oldu ama o bir kez olsun bile "Evet" demedi. O gerçek bir kırmızılıydı (Liverpool) ve bence doğru olanı yaptı."

Thiago Silva


Bilirsiniz Güney Amerika'dan en yetenekli genç futbolcuları cımbızla ayıklar gibi seçip getiren kulüp Porto'dur. 11 yıl önce Brezilyalı bir stoperi de transfer edip Portekiz'e getirmişler ama genç sambacı istenileni vermeyince kendini bir anda Moskova'nın soğuğunda bulmuştu. Rus oligarkların milyonlar yağdırdığı ligde Dinamo Moskova forması giymek onun için büyük fırsattı ama işler yine yolunda gitmedi. Brezilyalı genç şiddetli göğüs ağrılarından şikayetçiydi ve idman yapamaz hale gelmişti. Dinamo Moskova'nın onu transfer ederken sağlık kontrolünden geçirmediği ortaya çıktı. Lizbon'a döndüğünde kapsamlı tetkikleri yapan doktor, ona tüberküloz teşhisi koydu ve acı gerçeği söyledi: "İki ay geç gelsen, yapacak bir şeyim olmazdı." Tedavisi Moskova'da altı ay sürdü, futbolu bırakmak istedi, o günlerde annesinin ısrarıyla bu kararından döndü. Thiago Silva bugün 32 yaşında. Tüberküloz tedavisinin ardından ülkesinde iki yıl oynadı, Milan'daki futboluyla Paris Saint Germain'in yolunu tuttu ve o dünyanın en iyi beş stoperinden biri.

Juan Sebastian Veron


Koncu düşük oynayan futbolcular kulübünün daimi üyesiydi Juan Sebastian Veron. Estudiantes'te başlayan kariyerinde İtalya'da dört, İngiltere'de iki kulüpte forma giyip, bonservisine toplamda en çok ödenen ilk 10 futbolcu arasına girip kürkçü dükkanına dönmüştü. Bir zamanlar babasının kazandığı Copa Libertadores'i futbolu bırakmadan yetiştiği kulüp Estudiantes'e bir kez daha kazandırmıştı. Kimi teknik direktör olur kimi yorumcu. Seba Veron ikisini de pas geçip başkan oldu 1993'te altyapısına geldiği kulübe. 42 yaşındaki başkan Veron taraftarına bir söz verdi. Yeni stadyumlarındaki ((Estadio Jorge Luis Hirschi) 146 locanın minumum 100'ünün satılması halinde Veron, futbola geri dönecek ve gelecek sezon Estudiantes forması giyecek.

Peter Lim


Yabancı sermayenin bir Avrupa kulübünü satın alması Manchester City ve Paris Saint Germain'de olduğu gibi mutlu sonla bitmiyor maalesef.
İspanya'nın esaslı takımlarından Valencia da iki yıldır bu açmazın içinde yuvarlanıp duruyor. İtalyan teknik adam Cesare Prandelli'nin de ilaç olmadığı kulübün taraftarları uzun zamandır protesto ettikleri patron Peter Lim, aylardır Valencia şehrine adım atmadı. Bardağı taşıran hikaye ise geçen hafta yaşandı.
2 milyar euro servete sahip 63 yaşındaki Singapurlu patronun Valencia'dan sorumlu kızı, takımın maçı varken Instagram hesabından Manchester United-Arsenal maçına gittiğini müjdeledi! Sonrası kıyamet tabii. Lim Ailesi, Premier Lig keyfi yaparken Valencia lig sonuncusu Granada ile 1-1 berabere kaldı. İspanyol tribünleri gitmesini istedikleri adamların arkasından beyaz mendil sallar, bilirsiniz. Peter Lim de sanırım o mendilleri televizyon ekranında görecek.

Adriano Galliani



80'lerin başında yayın tekelinin İtalyan devlet televizyonu RAI'de olduğu yıllarda Silvio Berlusconi inşaat sektöründen elde ettiği sermayeyi özel televizyon kanallarına aktarmaya karar verdiğinde yanında bir adam vardı. Berlusconi, televizyon antenleri ve her türlü ses-video ekipmanlarını üreten şirketi satın aldığında hedefi Canale 5 ve İtalia 1 kanallarını açıp izleyiciye süratle bu teknolojiyi ulaştırmaktı.
O şirketin sahibi Adriano Galliani idi ve sektöründe guru olarak biliniyordu. Futbol dünyası, Berlusconi Milan'ı satın aldığında tanıdı Galliani'yi. Milano kulübünü 1986 yılında beri yöneten Adriano Galliani, Berlusconi patronajında tam 28 kupa kazandı, takım 5 kez Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. 30 yıllık Milan kariyerine bu hafta nokta koyuyor Adriano Galliani. Berlusconi, Milan'ı sattığı için 72 yaşındaki futbol aklı koltuğunu Marco Fassone'ye bırakacak. 40 yılda 4 kaptanı (Cesare Maldini-Gianni Rivera-Baresi-Paolo Maldini) olan bir kulübün 30 yılda kaç futbol aklıyla çalışmasını bekliyordunuz ki? Biri istikrar mı dedi?

20 Kasım 2016

Schalke 04 Alt Yapısı


Bir zamanlar tüm kulüpler Ajax'ın kapısını çalar, "Altyapıdan nasıl oluyor da bu kadar yıldız çıkartıyorsunuz?" diye sorardı.
Barcelona ve Real Madrid de aynı soruların muhatabı oldu ama son 15 yılda en fazla sorguya çekilenler elbette ki Almanlar.
İtalyanlar da Schalke 04'ün altyapı koordinatörü Oliver Ruhnert'e işin sırrını sormuşlar.
Aslında öyle gazlı içecek formülü gibi kasada saklanan bir sır değil oyuncu yetiştirmek. Mesut Özil, Sane, Höwedes, Draxler ve Neuer'i vitrine taşıyan Schalke 04'ün son 16 yılda altyapısından A Takım'a çıkardığı oyuncu sayısı 50, evet elli! Bu sezon kadroda altyapıdan yetişmiş oyuncusu sayısı 10, evet on! Peki ne diyor Oliver Ruhnert? "11 yaşına kadar dokuz kişilik kadrolarla oynayan çocukları kendi bölgemiz Gelsenkirchen'den seçiyoruz. 15 yaş grubu için tüm Almanya'ya bakıyor, 17 yaş grubu için ise gözümüzü yurtdışına çeviriyoruz.
16 yaş altı takımımızda iki Türk oyuncu var ve ülkelerinin milli takımında oynuyorlar." Eğitim, veya eğitenler. İşte Oliver Ruhnert'in İtalyanların "Bizde eskisi gibi oyuncu yetişmiyor.
Nedir sizce problem?" sorusuna verdiği cevap: "Sizin altyapı antrenörlerinin aylık maaşlarını öğrendiğimde büyük şaşkınlık yaşadım. Ay sonunu getirmek için çabalayan bu adamlardan futbolcu yetiştirmesini mi bekliyorsunuz!" İşte Türk futbolunun altyapıda kanayan yarası... Milyon euro etmesini beklediğiniz o genç çocuklarımızı yetiştiren antrenörlere ne kadar maaş veriyor anlı ve şanlı 

kulüplerimiz.. "İtalyanlara benzeriz" diyorduk değil mi bir zamanlar biz...

14 Kasım 2016

Messi'nin Kontratları


Messi'nin 60 bin maaş ve 30 milyon Euro serbest kalma bedeliyle başlayan, 20 milyon /250 milyon ile biten Barça'daki kontratları

13 Kasım 2016

Özel vs. Normal


Porto ile UEFA Kupası’nı kazandığında 40 yaşındaydı. Ertesi sezon Şampiyonlar Ligi’ni kazanıp Chelsea’nın başına geçtiğinde ağzından çıkan iki kelime “Special One” (Özel biri) omuzlarında apolet gibi onuna birlikte 12 yılı geride bıraktı. Artık genç bir teknik adam değil, dahası çalıştırdığı takımları, “takım” yapmayı başaran adam en iyi bildiği şeyi yapamaz oldu. Gittiği her kulüpte soyunma odasının ağabeyini yollayıp otorite kuran, istemediği futbolcunun biletini kesen teknik adam, Real Madrid’den de Chelsea’den de kendisini istemeyen ve saha içindeki düşük performanslarıyla sırt çeviren futbolcular yüzünden gönderildi. 53 yaşında ve artık daha duygusal, eskiden futbolcularını medyaya şikayet etmez en fazla Eto’o ihtiyarlık vakasında olduğu gibi gizli kayıtlarla zor durumda kalırdı. O, kalenin önüne otobüsü çeken adamdı ama şimdi Manchester United’daki defansı bildiğiniz kevgir. Medyayla ve rakip hocalarla arası hiçbir zaman iyi olmadı, kibirliydi, soğuktu ama en azından başarılıydı. Yöntemi bu denip geçiliyordu. “Özel biri” artık kendini kontrol edemiyor. Porto’da 2.53, Chelsea’da 2.5, Inter’de 2.21, Real Madrid’de 2.63 puan ortalaması yakalayan oydu, bu sezon Manchester United’da 1.8’de kalan da o. Belki de her şey Chelsea’da acımasızca işine son verdiği kadın doktor Eva Carneiro’nun ahıyla başladı! Belki de o kendini yenileyemedi, Guardiola, Kloop, Luis Enrique denerken o denemedi, değişmedi… Belki de Jose Mourinho’yu aynanın karşısında “özel biri” yapan budur lakin kameralara baktığında artık belki de normal biri… 

9 Kasım 2016

Mourinho Cezalı Olunca?


Mourinho’nun cezalı olduğu maçlarda takımları ne yaptı?

 PORTEKİZ
Porto-Lazio 4-1 (tribüne gönderildi)
Lazio-Porto 0-0

İNGİLTERE
Barcelona-Chelsea 2-1 (tribüne gönderildi)
Chelsea-Barcelona 4-2 (cezalı)
Chelsea-Bayern Münih 4-2 (cezalı)
Chelsea-Southampton 1-3 (tribüne gönderildi)
Chelsea-Aston Villa 2-0 (cezalı)
Chelsea-West Ham 2-1 (tribüne gönderildi)
Stoke City-Chelsea 1-0  (cezalı)
Man. United-Burnley (tribüne gönderildi)
Swansea-Manchester United 1-3 (cezalı)


İTALYA
Cagliari-Inter 2-1 (tribüne gönderildi)
Inter-Atalanta         4-3 (cezalı)
Juventus-Inter 2-1 (tribüne gönderildi)
Atalanta-Inter 1-1 (cezalı)
Inter-Sampdoria 0-0 (tribüne gönderildi)
Udinese-Inter 2-3 (cezalı)

İSPANYA
Real Madrid-Murcia 5-1 (tribüne gönderildi)
Sporting-Real Madrid 0-1 (cezalı)
Real Madrid-Atletic Bilbao 5-1 (cezalı)
Real Madrid-Barcelona 0-2 (tribüne gönderildi)
Barcelona-Real Madrid 1-1 (cezalı)
Villarreal-Real Madrid      1-1 (tribüne gönderildi)
Real Madrid-Real Sociedad 5-1 (cezalı)


8 Kasım 2016

La Liga Tarihinin En iyi Kalecileri


La Liga Tarihinin Gol Kralları


Sneijder ve 5 Teknik Adam


Gece hayatı ve teknik adam değişimi yüzünden Real Madrid’den ayrılan ve bir ay süren pazarlıkların ardından 16 milyon Euro’ya Inter’in yolunu tutan Sneijder, Mourinho yönetiminde 2010’da Şampiyonlar Ligi, Serie A şampiyonluğu ve İtalya Kupası’nı kazanmıştı. Portekizli teknik adamın ayrılığı sonrasında Milano kulübünde 5 farklı teknik adamla çalışan Hollandalı 10 numara, 2012’in sonbaharında Başkan Moratti’ye istan etmiş ve “Sürekli teknik direktör değişiyor ve artık ben nerede oynayacağımı bilmiyorum” demişti. Benitez, Leonardo, Gasperini, Ranieri’nin de ardından genç teknik adam Stramaccioni döneminde kadro dışı kalan Sneijder, yüksek yıllık ücreti nedeniyle zorda olan Inter tarafından 8 milyon Euro’ya Galatasaray’a satılmıştı.

Galatasaray’da ilk olarak Fatih Terim ile çalışan Sneijder, Inter’de yaşadığı teknik adam kaosuna sarı-kırmızılı kulüpte de yakalandı. “Sol kanatta mı forvet arkasında mı oynamalı” derken, Ünal Aysal’ın Terim ile yollarını ayırması sonrasında Mancini ardından Prandelli ile çalışan Hollandalı yıldız,  Dünya Kupası’nda yorumculuk yaparken kendisini sert bir dille eleştiren Hamzaoğlu ile yolları Florya’da buluşmuştu. Son bir yıldır adale ve diz sakatlıkları, Hollanda’nın Euro 2016 dışında kalması derken Denizli’nin ardından son olarak vatandaşı Riekerink ile çalışan Hollandalı yıldız, İtalya’da neyi kınadıysa Türkiye’de başına o geldi.   

6 Kasım 2016

Camp Nou Ne Kazandırıyor?


Barcelona'nın Camp Nou'dan gelirleri
Bilet: 57.5 milyon Euro
Barcelona Müzesi: 32 milyon 
VİP: 17 milyon
Kombine: 45.5 milyon
Organizasyonlar: 7 milyon 
Salon bilet: 1.4 milyon 

Kulübün 679 milyon Euro gelirinin yüzde 23'ü...

Miroslav Klose

Çocuk yaşta jimnastik sporuna gönül vermesi ona sadece ceza sahası içinde topla buluştuğunda esneklik sağlamıyordu, fileleri havalandırdıktan sonra attığı saltolar adıyla anılır oldu. Gün geldi bu sevinçten vazgeçti çünkü oğlu televizyon başında babasını izlerken onu taklit edip canını yakınca yüreği dayanmadı, "Sadece çok özel gollere saklar oldum saltoyu" dedi. İyi olduğunun farkındaydı ama her röportajında aynı soru geliyordu: "Gerd Müller ile kendini karşılaştırırsan?" Aynı cevabı verdi: "Müller başka bir adamdı. Müller değilim, olamadım da." Alman Milli Takımı'nda Gerd Müller'den daha fazla gol (71) attı ama Müller 68 golü, 62 maçta atmış, o ise 137 maçta forma giymişti. Polonya asıllı santrfor babadan futbolcuydu, yetmedi annesi Barbara da hentbolda milli formayı giymişti. Kaiserslautern'de yetişti, Werder Bremen, Bayern Münih derken İtalya havasını Lazio'da aldı.
2002'de finalde kaybettiği Dünya Kupası'nı 12 yıl sonra kariyerinin son baharında Brezilya'da kaldırdı. Dünya Kupaları'nda en çok gol (16) atan santrfor artık hocası Löw'ün yanında staja başlayacak. Miroslav Klose büyük golcüydü, üç direk onu çok özleyecek.

5 Kasım 2016

Raul-Michel-Juanito





Tribünden izlemiş ya da izlememiş olsun hiç farketmez Real Madrid taraftarına efsane futbolcularını sorduklarında onca yıldızın arasında hepsi bir ismi söyler: Juanito. Söylerken de hepsinin yüzüne bir hüzün çöker çünkü İspanyolların usta golcüsü Türk futbolunun Taçsız Kralı Metin Oktay gibi hayatını bir trafik kazasında kaybetmiştir.
Santiago Bernabeu'da her maçın 7. dakikasında yükselen ""Illa illa illa, wmaravilla" tezahüratı da 37 yaşında kendilerini bırakıp giden Juanito'ya bir saygı duruşudur. Yakın geçmişte Real Madrid'in efsane golcüsü Raul'un Atletico Madrid altyapısında yetiştiği futbolseverin ezberindedir ama Juanito'nun bir zamanlar sıkı bir Real Zaragoza taraftarı olarak genç yaşta geldiği Atletico Madrid'den yolunun nasıl şehrin öte tarafına çıktığı satır aralarında kalır.
Benfica ile oynanan bir hazırlık maçında ayağı kırılan Juanito'ya Atletico Madrid bir daha forma vermez ve Burgos takımını attığı gollerle birinci lige çıkarıp yılın futbolcusu seçilen Juanito'yu Real Madrid kapar. Son pişmanlığın futbolda fayda ettiği elbette görülmemiştir.

Aritz Aduriz


Aritz Aduriz 35 yaşında. 
Genk'e 3'ü penaltıdan 5 gol attı.  

30 Ekim 2016

Begiristain, Soriano ve Zubizarreta

Katalanların kulübü Barcelona'da futbolculuk ve teknik adamlık kariyerlerinde Katalan kökenli olanların daha çok sevildiği ve yolların açıldığı doğrudur. Ama bugün sahada Iniesta kenarda Luis Enrique gibi örneklerden çeyrek asır geriye gidersek karşımıza Txiki Begiristain çıkar.
Cruyff'un dört yıl arka arkaya şampiyon olan rüya takımının kanat oyuncusu Bask bölgesi kökenlidir. Her futbolcu teknik adam olacak değil, Begiristain kulüp yönetiminde profesyonel olmayı tercih etti ve geride kalan 10 yılın yarısında Ferran Soriano ile birlikte yüksekten uçmaya başlayan Barcelona'nın futbol aklı oldu.
2010'da da bayrağı kendisi gibi Bask kökenli olan efsane kaleci Andoni Zubizarreta'ya teslim etti. Barcelona, Juventus'un parlak pazarlama beyni İtalyan Francesco Calvo'yu transfer etti. Begiristain ve Ferran Soriano bugün Manchester City kulübünü yönetiyorlar. Sezon başında Guardiola boşuna mı geldi bu kulübe? Zubizarreta da üç gün önce Olimpik Marsilya kulübünü satın alan Amerikalı patronla el sıkıştı ve Fransız kulübünün sportif direktörü oldu. Bize bu satırlardan ne kalır peki? Birincisi yabancı transferi deyince bizim başkanların aklına sadece futbolcu ve teknik adam gelmesin.
İkincisi futbolu bırakan her Türk futbolcusu teknik adam olmak yerine bazıları da spor yönetimi üzerine eğitim alıp bunu kariyerlerinden damıttıkları tecrübeyle harmanlasın...
Bir kulübü yönetmenin dörtlü savunmandan üçlüye geçmekten çok daha fazlası olduğuna inanlara elbette bu naçizane tavsiye...

Maradona "56"




Yeni bir sözüm yok... Mükemmel olmayan adamların en mükemmeli... 56 yaşında...
Goikoetxea-Schuster-MaradonaMaradona Giderken
20 Yıl Sonra Napoli ve Maradona
Si Yo Fuera Maradona
Maradona der ki
Yeni Maradona
25 Yul Önce Maradona ve Nunez
20 Yıl Önce Napoli
Queen ve Maradona
17 Kasım 1976 ve Maradona
Pele Maradona ve Ronaldinho

16 Ekim 2016

Yetenekli Bay Carlos


Futbol tarihinde Carlos Henrique Raposo gibi futbolcu azdır ya da hiç olmamıştır. Beckenbauer’e benzediği için Brezilya’da “Kaiser” lakabıyla anılan Carlos, 70’lerin sonunda adını duyurdu. Alman liberoya benziyordu ama o bir “golcü”ydü. Dönemin meşhur futbolcuları Carlos Alberto, Ricardo Rocha ve Gaucho yakın arkadaşıydı ve onlar sayesinde transfer yapmaya başladı. Carlos, Botafogo’ya imza attı, “Kondisyon problemim var” deyip takımla idmana çıkmadı.  “Hadi çift kale maça” dediler, “adalem ağrıyor” dedi. O dönemin ileri tetkikler yaygın değildi elbet. Carlos benzer numaraları gittiği her kulüpte yaptı, ya boğazı ağrıyor ya da adalesi çekiyordu. Brezilyalı gazetecilerden de yakın olduğu isimler sürekli onun ne büyük golcü olduğunu yazıyorlardı. 1986’da Fransa’da Ajaccio takımına transfer olduğunda elbette ki tek bir görüntü yoktu hakkında. Formayı giydi, armayı öptü, önüne konuna bütün toplara bütün yeteneksizliğini ortaya koyup vurdu. Onu kimse Ajaccio formasıyla Fransa 2. Ligi’nde de izleyemedi ama Brezilyalı gazeteciler Fransa’da coştuğunu yazdılar. Brezilya’ya döndü, önce Fluminense sonra Vasco de Gama’ya imza attı. Carlos Henrique Raposo’nun 10 yıl süren futbol kariyeri 1989’da sona erdi. Kariyerinde tek bir maça çıkmadı. Bırakın bir maç videosunu, bir maçtan tek kare fotoğrafı bile yoktu. Yıllar sonra 20-30 maçta oynadığını, bir gol attığını anlatıyordu ama dinleyeni yoktu. 

CR7 Otel



10 Ekim 2016

X Raporu #1

Kült olmuş, duvarlara yazılmış, tişörtlerin üzerinde slogan olmuş saptamaları vardır Bill Shankly'nin a dair. En bilindik olanı da şudur: "Futbol bir ölümkalım meselesi değildir. Ondan çok daha önemlidir." Bu oyunu sevenlere "Vay be" dedirten satırdır da hayatta karşılığı var mıdır işte o tartışma konusu. Bize bunun cevabını Juventus ve İtalyan Milli Takımı'nın stoperi Bonucci versin. 28 yaşındaki Leonardo Bonucci, Çizme'nin son yıllarda yetiştirdiği en iyi stoper, bir savunma oyuncusu için İngiliz kulüpleri 60 milyon euro'yu gözden çıkardıysa, hiç izlememiş bile olsanız geçmişinde neler yaptığını tahmin edebilirsiniz. Bonucci sezon başında transfer tekliflerini geri çevirdi. İtalya'nın Fransa ve İsrail ile oynadığı milli maçlara da gitmedi. Bonucci sakattı ama adalesinden, dizinden vs. değil. Bazen hayat sakatlar insanı. İtalya'da kimse eylül ayına kadar Bonucci'nin iki yaşındaki oğlunun temmuz ayında çok kritik iki beyin ameliyatı geçirdiğini bilmedi, medya haberi atlamamıştı, futbolcunun ricasıyla özel hayatına saygı gösterdiler. Küçük Matteo iki ameliyatın ardından hâlâ hayatta kalma savaşı veriyor. Babası, İtalyan Milli Takımı eşofmanıyla çıktığı basın toplantısında gözyaşlarına boğuldu ve "Futboldaki kayıplarımın hiç önemli olmadığını anladığım günler yaşadım son üç ayda. Çocuğumu ameliyat masasında görmenin nasıl bir şey olduğunu sizlere tarif edemem" dedi.
Mesele hayatsa, futbolun, kariyerin, paranın ne önemi var!.