27 Şubat 2010

Bridge vs. Terry

Soyunma odasında maç konuşmasını Mancini değil Bridge yaptı galiba. İhanete tokat budur. Şurada iki üç gün önce koltuğu tartışılmaya başlanan Mancini, Milano derbisinden rakibi Ancelotti'yi fena bozdu kendi taraftarı önünde. Maçtan önce Sky reklama gitmemiş, Bridge-Terry karşılaşması için. Doğal olarak elini sıkmamış City'li. Hafta ortasında Cech'in sakatlığı lig yarışını fena etkiler notu düşmüştük San Siro'daki maçın ardından. Carlos Tevez de hızır gibi yetişti. Mancini, Bridge'i oyundan alarak bir de güzellik yaptı. İntikam budur... Domates, biber John Terry'e gider...

Tenerife 1992

Real Madrid bu akşam Tenerife deplasmanında oynuyor. 18 yıl önce bu sahada kaybedip şampiyonluğu Cruyff'un Barcelona'sına kaptırmışlardı. Bir sezon sonra tarih tekürrür etmiş, Tenerife yine taş koymuştu. Fotolar 1992 senesinden...
Truva Atı Jorge Valdano

26 Şubat 2010

Hafta Sonu Futbol

26 Şubat Cuma
20:00 Antalyaspor-Trabzonspor / Lig TV
21:30 Schalke 04-Dortmund / TRT 3
27 Şubat Cumartesi
13:30 Kocaelispor-Altay / D Spor
14:45 Chelsea-Man City / Spormax
14:00 Bursaspor-Sivasspor / Lig TV
16:30 Mainz-Bremen / TRT 3
17:00 Watford-Newcastle / Futbol Smart
19:00 Kayserispor-Beşiktaş / Lig TV
19:30 Stoke City-Arsenal / Spormax
19:30 Leverkusen-Köln / TRT 3
21:00 Tenerife-Real Madrid / NTV Spor
22:00 Montpellier-Rennes / Kanal A
23:00 Barcelona-Malaga / NTV Spor
28 Şubat Pazar
00:30 Santo Andre-Portuguesa / Spormax
13:30 Ajax-Ultrecht / Futbol Smart
13:30 Karabükspor-Konyaspor / D Spor
14:30 Rangers-Celtic / Euro Futbol
15:00 İstanbul BŞB-Fenerbahçe / Lig TV
15:00 Tottenham-Everton / Spormax
15:30 PSV-RKC Waaljik / Futbol Smart
16:00 Milan-Atalanta / NTV Spor
16:30 Hannover-Wolfsburg / TRT 3
17:00 Liverpool-Blackburn / Spormax
17:00 Aston Villa-Man United / Kanal A (Carling Cup Finali)
19:00 Galatasaray-Kasımpaşa / Lig TV
19:30 B.Munih-Hamburg / TRT 3
22:00 Santos-Corinthians / Spormax
22:00 PSG-Marseille / Kanal A
22:00 Atletico Madrid-Valencia / NTV Spor
22:15 Sporting Lizbon-Porto / Futbol Smart

İstanbul Cehennemi (!)

Kulüplerimizin çaplarına, bütçelerine ve taraftar potansiyeline baktığın zaman bu kupada çeyrek final başarı denilebilir. Bu turda eve dönmek ise ilk maçlarda alınan umutlu skorlar sonrasında hüsran. Türk cehenneminden hem İspanyollar hem Fransızlar çıktı. Galatasaray, Rijkaard yönetiminde sahasında bu sezon 21. maçta ilk kez mağlup oldu. A.Madrid de ön elemeyi saymazsak; Şampiyonlar Ligi ve bu kupada ilk kez kazanıp yoluna devam etti. İspanyollar bütün hafta Türk cehennemi diye işleyip durdular ama bunun futbolcuları motive ettiğini söylemek lazım. Cehennem dedikleri yerde İtalyan hakemlerin altı gözü de penaltıyı görmedi. İstanbul'da yabancı hakemleri manipüle edecek tribünlere sahip değiliz ya da her seferinde bizim takımları çarpıyorlar. Ya da deri monta doydular (!) Rijkaard'ın taktiği doğru ama sinir bozucuydu. A. Madrid'in mutlak gole ihtiyacı olan maçta iki kanadı ve Agüero'su uzayıp gidebilen adamlarken yüklenmenin manası yoktu. Yaslanarak başladılar. İlk yarıda işlerin iyi gittiğini söylemek lazım. Hollandalı, Mourinho'nun Chelsea'ye yaptığı gibi kitlemeye gitti ama İstanbul'da taraftarın en hoşlanmadığı topun rakip takımda olmasıdır. Bizim takımlar çokça elenirler; ama pis bir gol yenir ama bireysel hata yapılır... Oyuna hükmettiğinde insanlar bilet paralarını helal ederler. Galatasaray'ın mevcut kadrosunda total futbol ya da dizilişlerden bahsetmek abesle iştigal. Dört kişiyle hücum eden bir takım Galatasaray. Sakat Arda'nın özverisi, Keita'nın delişmenliği, Caner'in bilinmezlikleri ve Elano'nun uzun topları ya da şutları... Mustafa Sarp ve Mehmet Topal ise bir cümleyi bile haketmiyorlar. İkisi yarım Emre Belözoğlu etmez. En zayıf halka Uğur yine ilk golde rakibi izleyince işler zorlaştı. Servet'in Agüero'ya darbesinde kasıt var mı? İzleyenlerin takdiridir. İspanyollar kendi evlerindeki maçtan çok daha akıllıca ve sakin oynadılar. Reyes'in yüksek formu ve Tiago'yu aratmayan Raul Garcia'nın performansı. Simao zaten her zaman böyle bir adamdır. Şapkadan tavşan çıkartır. Maçın kırılma anı Elano'nun sakatlığıydı. Ayhan hayata küsmüş ve de futbolu unutmuş. Sonrasında gol geliyor dakikaları başladı. Leo Franco'nun Reyes'in ayaklarından aldığı top, Reyes'in direkten dönen şutu... Simao çekirge zıplamaz artık dedi. Galatasaray'ın çok çabuk karşılık vermesi oyunu ayakta tuttu. Asistan hakemler falan hepsi yalan. Gözlerinin önündeki penaltıyı 3 hakem de görmezden geldi. Daha iyi oynayan, ilk maçı da katarsak turu hakeden taraf Atletico Madrid'di ama bu oyunda jüri kararı değil; o düdük belirliyor kazananı. O düdüğü çalmadılar ve rakip 10 kişi kalacak ve muhtemelen Galatasaray 2-1 öne geçecekken, herşey tersine döndü ve 10 kişi kalan takım uzatma eziyetini çekmeden Forlan tarafından ligine yollandı. Sadece Baros'un varlığı, bu Atletico Madrid karşısında dengeleri bozardı. Lakin onun olmadığı bilinirken, Nonda'yı yollayıp Giovani'yi alan Rijkaard vedanın elbette ki sorumlusu oldu.Gündüz Fenerbahçe ilk golü bulmadığı takdirde işinin zor olacağını ve haftalardır ters elektrikle yüklenen tribünlerin patlayacağını not düşmüştüm. Eksiklere baktığımız zaman Lille de (Gervinho, Debuchy, Costa, Balmont ve Cabaye) en az Fenerbahçe kadar dezavantajlıydı. Emre'nin golü desteği de sağladı ama kader anı galiba Alex'in girmeyen kafası oldu. Gazetede iş telaşı yüzünden yarım gözle seyrettiğim bir ikinci yarı var. Lille golünde elbette ki Volkan hatalı. Fenerbahçe'nin Avrupa Kupaları'ndan elenirken bu kaçıncı bireysel hata? Bunun hesabını yapmak lazım. Son saniyede Bilica'nın vuruşuna ise pes! Geniş dediğimiz kadrolar sakatlıklar yüzünden örselendi ve Mart ayı gelmeden 40 maç oynayan iki takım da rakipleri karşısında sahaya sağlam basamadılar.
Cumartesi gazeteleri ve programlarında iki teknik adam ve takım da kurşuna dizilecektir. Ertesi gün ise lig yarışına devam... Annemizin ligine hoşgeldik. Biri çayı tazelesin...

25 Şubat 2010

Merter-Rio Hattı

Roberto Carlos ayrılmadan önce Merter'de bağlantıları kurdu galiba(!) Şu tekstil işine girmenin tek bir sebebi olabilir Roberto Carlos için. İki değil birinci karede saklı :)

Daum ve Lourdes

Fenerbahçe'de bu kadar sakat oyuncu olmasının iki sebebi var. Stadın zemini ve Daum'un kadroda rotasyon yapmaması ve kulübede oturan adamlara güvenmemesi. Kazım ve Roberto Carlos'un gittiği kadroya, Türkiye'nin her alanda en çok kazanan kulübünün neden takviye yapmadığı sorusunun muhatabı ise elbette ki Aziz Yıldırım. Lille maçı öncesinde dün Daum düzenlediği basın toplantısında şöyle demiş: "Fransa’dan gelen misafirlerimiz var. Lourdes diye özel bir ilaç varmış. Belki bize ondan getirip yardımcı olabilirler"
Toplantının metni önümüze geldiğinde nedir bu Lourdes dedik? Eczacı değiliz. Çin yağı gibi her derde deva bir ilaç mı(!) Yine ufak çaplı bir çeviri krizi yaşanmış. Bugün dikkatli arkadaşlar sayfalarında araştırarak doğrusunu vermişler.
Lourdes, Fransa'da Meryem Ana'nın defalarca görüldüğüne inanılan ve suyu şifalı kabul edilen bir kasaba. Katolikler tedavi için Lourdes'e gidiyorlar. Daum da olayı ince görmüş...
Emre Belözoğlu'nun kariyerinin en iyi performanslarından birini ortaya koyduğu Bursaspor maçında yenilen 3 gol en büyük soru işareti ama ben o maçın ilk yarısındaki Fenerbahçe'yi çok beğendim. Aynı kadroyu bile sahaya çıkartmak mümkün olmadığından bugün Lille karşısında kulübeden gelen Selçuk, Semih gibi isimler kötü futbol oynama kredileri yok. Fransızlar da sakatlarla birlikte tek ayak üstünde yakalandılar. Klasik bir tabirdir ama bu maç için geçerlidir. Tribünler patlamaya hazır. Fenerbahçe maçta ilk golü bulursa, arkasına taraftarına alır. Lakin Lille golü atarsa sonrası soru işareti olur...
***
Vederson'un sakatlık haberi galiba taktikmiş. Kadroda olduğu söyleniyor.

Doğan Babacan ve Salcedo

Galatasaray-Atletico Madrid'in futbol tarihindeki ilk eşleşmesi 37 yıl önceydi. Kuralar çekildikten sonra bu konu blogda yer almıştı. Tekrar etmeden bugüne gelelim. İspanyollar güzel gazetecilik yaptılar. İlk maçın ardından iki röportaj patlattılar. Biri Doğan Babacan ile. Doğan Babacan'ın kariyeri kırmızı kartlar üzerine kuruludur. 1973-74 sezonunda Atletico Madrid finale giderken yarı finalde Celtic deplasmanında 3 kırmızı kartı gösteren hakem Doğan Babacan'dı. Babacan'a Ali Sami Yen'i sormuşlar. O da "Ali Sami Yen'de taraftar çok ateşlidir. Oradan Avrupa'nın devleri boynu büyük ayrıldı. A. Madrid de ayrılırsa üzülmesin" demiş. İkinci röportaj 36 yıl önceki eşleşmede turu geçen takımı belirleyen golü atan adam Salcedo. Oyuna sonradan giren ve uzatmalarda Yasin'i ceza sahası dışında avlayan Salcedo İspanya'dan ABD'ye gitmiş ve ekonomi masterı yapmış. Yıllar sonra onu bulmuşlar 1973'deki maçı sormuşlar. Salcedo "Ali Sami Yen'de atmosfer nasıldı?" demişler. Salcedo da başlamış anlatmaya: "Çok büyük stad değildi ama çok ateşliydiler. Hakemi de etkilediler" demiş. UEFA da As gazetesi de bir ayrıntıyı atlamış. Bugün işi kolayından alıp bu hataya düşen editör arkadaşlar da var gazetelerde. 1973 yılında Galatasaray'ın Atletico Madrid rövanşı İnönü Stadı'nda oynandı ve Milliyet gazetesinin maçın ertesi gün verdiği habere göre Mithatpaşa'da 36 bin taraftar varmış tribünlerde. Neyse Salcedo bunun farkına varacak değil elbette...

Penaltı

"Dürüst olmam gerekirse, hakem Chelsea'nin penaltısını vermedi" Jose Mourinho

24 Şubat 2010

Inter 2 - Chelsea 1

Sahadaki iki takım da onun eseri. Chelsea'deki kilit adamlar takımdan gitmediği sürece de bu takım Mourinho'nun takımı olarak anılacak. Ancelotti'nin 6 ayda kendi imzasını atmasını beklemek zaten hayalcilik olur. Lampard'dan Kaka performansı bekliyor ki daha çok bekler. Portekizli ise 1.5 yılda eğrisi doğrusuyla kendi Inter'ini yarattı İtalya'da. Golü bu kadar erken bulmasa yine aynı oyunu oynar mıydı? Bence oynardı. Mourinho çok konuşur ama ayakları yere sağlam basar. Karşısındaki takımın kendi takımından daha güçlü olduğunun farkında. Orta sahasıyla başedemeyeceğini de biliyor. İki hızlı adam Anelka ve Drogba'ya geniş alan bırakmamak için yaslanmak zorunda. Bu taktiği yakın zamanda Flores, Barcelona'ya karşı yaptı ve kazandı. Etme, bulma dünyası işte. Geçen sezon Chelsea-Barça eşleşmesinde Chelsea'nin yaptığını Mourinho İngilizlere uyguladı. İzleyen açısından, ev sahibi takımın bu taktikle oynaması elbette ki pek keyifli değil.
Golde Terry çok kolay savruldu. Milito'nun görüp göreceği pozisyon da buydu zaten. Sonrasında ileriye kan gitmedi. Eto'o'nun ıskaladığı top dışında sahada hayalet gibi gezdiğini söylemek lazım. Inter onbirinden alıp gönül ferahlığıyla Chelsea'ye koyabileceğim iki adam var. Biri kaleci Cesar diğeri de Maicon. Bu kadro farkı bir de Motta tercihiyle oyunu Chelsea'ye verdi. Kabul etmek lazım Inter'de hala oyuna romantik tarafından bakan adamlar var. Lucio, Zanetti, Cambiasso bunlar kalpten oynayan adamlar. Mourinho'nun hesabı mutlaka yememek üzerine kuruluydu ama onbirin en zayıf halkası görünen İvanovic iyi günündeydi. Golde de kamikaze gibi daldı. Pozisyonu eli belinde izleyen Motta da yedirtti golü. İki forvet ve Sneijder ile birlikte Pandev'i lüks gören Mourinho mecburen risk aldı. 1-1 ile Londra'dan çıkamayacağının o da farkındaydı. Balotelli hareketlilik getirdi ama orta saha da çok geriye yaslandığından dönen topların toplayamadılar. Sneijder her seferinde markajda kalınca forvete top gitmedi. İki teknik adam da gollerde fena kastılar. Özellikle Mourinho'nun ilk golden sonra kulübede kıpırdamayışı... Talihli günlerindeydiler ki Cambiasso'nun mükemmel golü geldi. Arjantinli vurduğu topun dönüşüne iyi çaktı. Cech'in sakatlığı (dizindeki sakatlık ciddi gibi. Ligi de fena halde etkiler ) sonrasında Chelsea kalesini yoklayamamaları elbette İngiliz-İtalyan tempo farkından. Inter'in dili dışarı çıktı son 15 dakikada. Pandev'in oyuna girmesi de anlamını yitirdi. Hakem Mejuto Gonzalez, Chelsea'nin bir penaltısını yedi, düdükleri de ev sahibinden yana üfledi çokça... Maçın en güzel pozisyonu Drogba-Anelka ile başlaayan ve Lampard ile biten Chelsea atağıydı ikinci yarıda. Birkaç dakika sonra Anelka defansından top çıkartırken ise bir döktürdü ki... Turun favorisi Chelsea idi. Hala da öyle. Mourinho rövanşta da farklı bir kalıpla çıkmayacaktır. Aynı oyunu oynayacak ama Londra'da tek şansı Chelsea'den önce golü bulmak. Aksi takdirde yemeden duramayan Inter, Liverool ve Man. United'dan sonra 3 yıl üst üste bir İngiliz kulübüne elenmiş olacak. Son olarak gözüm Ballack'ı tedavi eden doktorun saatine takıldı maçın 10. dakikasında. Amca saatini ileri almamıştı, Londra saatiyle 19:55 idi. Gereksiz ayrıntı işte...

Inter vs Chelsea

Şampiyonlar Ligi'nde bu turun hiç şüphesiz en renkli eşleşmesi. Jose Mourinho eski takımına, Ancelotti eski ezeli rakibine karşı. İlk maçın San Siro'da olması Inter için avantaj. Londra'da oynasalar, ilk maçta yiyecekleri dayağın aynısını Milano'da atamazlardı bence. Chelsea'nin dezavantajı bu sezon deplasmanlarda kırılgan bir takım olmaları. Kolay denilemez belki ama kaybedebiliyorlar. Geçen sezonun bahar aylarındaki Chelsea olmadığı kesin. Inter 3 maçtır berabere kalıyor. Mourinho klasiği, oyuncularını korumak için Portekizli sağa, sola, önüne, arkasına saldırıyor. Laf yetiştirmediği, laf sokmadığı adam kalmadı İtalya'da. Milan tarafı elbette ki Chelsea'yi tutuyor. Başta Leonardo olmak üzere İngilizleri desteklediklerini açıkladılar. Inter'de Chivu, Chelsea'de A.Cole, Deco, Essien, Zhirkov sakat. İki takımda da cezalı yok ama Inter'de Samuel, Lucio ve Zanetti ceza sınırında. Sart kart görürlerse; Inter, Londra'daki rövanşta savunmada çok zorlanır. Maçı İspanyol Mejuta Gonzalez yönetecek. İki takımın tarihte ilk kez rakip oluyorlar. Inter'i iki sezondur İngilizler kupa dışına itiyor. İki sezon önce Liverpool geçen sezon da Manchester United, İtalyanları evine yollamıştı. Muhtemel onbir eşleşmelerinde her hatta Chelsea rakibinden daha uzun ve daha kilolu. Chelsea'nin boy ortalaması 1.86. Inter'in ise 1.80. Inter, San Siro'da son mağlubiyetini 2008 yılında Pana'dan almış ve 1-0 yenilmişti. O maçtan bu yana 36 maçta 26 galibiyet, 10 beraberlik aldılar. Chelsea, İtalya'da 9 maça çıktı ve 2003 yılında Lazio'yu 4-0 yendiği maç dışında kazanamadı. 5 beraberlik ve 3 mağlubiyetleri var. Avrupa'da oynadıkları son 22 maçta ise tek mağlubiyetlerini Roma'dan almışlardı.
Muhtemel onbirler
Inter: Cesar, Maicon, Lucio, Samuel, Zanetti, Stankovic, Cambiasso, Muntari, Sneijder, Milito, Eto'o
Chelsea:Cech, Ivankovic, Carvalho, Terry, Belletti, Ballack, Mikel, Lampard, Malouda, Anelka, Drogba.

23 Şubat 2010

Naklen Yayınlar

23 Şubat Salı
19.00 Benfica – Hertha Berlin (EUROFUTBOL)
21.45 Stuttgart – Barcelona (FUTBOL SMART)
21.45 Olympiacos – Bordeaux (EUROFUTBOL)
22.00 Manchester United – West Ham (SPORMAX)
24 Şubat Çarşamba
19.30 Fiorentina – Milan (NTVSPOR)
19.30 CSKA Moskova – Sevilla (FUTBOL SMART)
21.45 Inter – Chelsea (STAR TV)
25 Şubat Perşembe
20.00 Galatasaray – Atletico Madrid (STAR TV)
20.00 Unirea – Liverpool (FUTBOL SMART)
22.05 Fenerbahçe – Lille (EURO FUTBOL)
22.05 Sporting Lisbon – Everton (FUTBOL SMART)

A.Madrid'in İstanbul Kadrosu

Atletico Madrid'in Galatasaray rövanşı için durumu belirsiz olan iki futbolcu da kadroda. Kaleci De Gea ve Kun Agüero kadroya alındı. İspanyollar yarın 15:00'de İstanbul'a geliyorlar. Önce kadroda olmayanları yazayım. Sarı kart cezalısı Dominguez kadroda yok. Stoperde Ujfalusi oynayacak. İlk maçta sol bek oynamıştı, yedek bekleyen Antonio Lopez sol beke geri döner. Valera da sağ bek çıkar. Kadroya alınmayan bir diğer isim Pablo İbanez. Tiago ve İbrahima da UEFA listesinde olmadıkları için kadroda yoklar.
Kaleci
1 Asenjo.
42 Joel.
43 De Gea.
Defans
2 Valera.
3 Antonio Lopez.
4 Pernia.
16 Juanito.
17 Ujfalusi.
21 Perea.
24 Cabrera.
Orta Saha
6 Ignacio Camacho.
8 Raul Garcia.
9 Jurado.
12 Paulo Assunçao.
14 Salvio.
19 Reyes.
20 Simao.
35 Ruben Perez.
Forvet
7 Forlan.
10 Kun Agüero

Totti vs Mihajlovic

Aynı formayı da giydiler ama birbirlerinden nefret ediyorlar. Totti ve Mihajlovic. Totti, A takıma çıktığında Sinisa Mihajlovic de kadroydaydı. 2 sezon sonra ayrıldı. Sampdoria'dan sonra da başkentin öteki tarafına gitti ve Totti ile yıllarca rakip oldular. Geçen sezon Bologna'nın başındayken yine Totti aleyhine açıklamalar yapmıştı Mihajlovic. Bu hafta da Roma-Catania maçı öncesi sataştı. Totti sakattı. Onun için "Halip harap, keşke oynasa diyorum ama sonra aklıma geliyor, Totti hep hakemleri kandırıyor. Bu yüzden oynamasın" dedi. Totti de bunu duyunca açtı ağzını yumdu gözünü. Mihajlovic için "Sen oynarken de rakibe ve rakibin tribününe saygı göstermezdin. Her sene iki kez adımı anıp manşetlere çıkıyorsun. Geçen sezon da Bologna'da aynı şeyi yaptın. Dersini verdik. Şimdi yine aynısı olacak. Ben yokum ama Vucinic var" dedi. Roma maçı 1-0 kazandı, maçın ilk görüntüleri tribündeki Totti ve kulübede Mancini atkılı Mihajlovic idi. Vucinic golünü attı ve tribündeki Totti'yi işaret etti. Kapağı takmışlardı...

22 Şubat 2010

Inter vs. Chelsea?

Liverpool-İstanbul Derbisi

Fenerbahçe-Lille maçı öncesi turun kaderini belirleyecek sakatlık haberi dün gece Fransa'dan geldi. Lille'in Rennes deplasmanında 2-1 kazandığı maçın 38. dakikasında sakatlanan Gervinho oyundan çıktı. Dizindeki sakatlığın ciddi olduğu söyleniyor. Bu kadar kısa zamanda ödem bile zor çözüleceğinden MR'de ciddi birşey çıkmasa bile Gervinho'yu İstanbul'a getireceklerini sanmıyorum. Kadıköy'de mutlak gole ihtiyacı olan Fenerbahçe yüklenirken, Gervinho Fransızların kontrataklarında en büyük silahları olacaktı. Bu haber Daum'un yüzünü güldürmüştür. Atletico Madrid cephesinde ise yine hayal kırıklığı var. Ligde yine mağlup oldular. Flores, Agüero dışında geçen perşembe oynattığı kadroya yakın bir kadroyla sahaya çıktı. Tiago da sakatlıktan döndü. Hem Fenerbahçe ve hem de Galatasaray için zor bir gece olacak ama ufukta İstanbul-Liverpool derbileri görünüyor sanki.
***
23:30 Lille'de sakatlık raporu netleşti. Mathieu Debuchy ve Gervinho Fenerbahçe maçında yok.
Atletico Madrid'de Agüero ağır grip. Antrenmana çıkmadı. Çarşamba sabahı yol öncesi durumu netleşecek.

21 Şubat 2010

Beşiktaş 1 - Galatasaray 1

Kağıt üzerinde puan farkı sekizdi ama Beşiktaş'ın eksik İstanbul Belediye maçı ve Ankaraspor maçından gelecek 3 puanı, Galatasaray'ın Eskişehir deplasmanına gittiği haftada puan kaybıyla Denizli'nin takımını zirveye taşıyacaktı. Denizli, Atletico Madrid'in yapmadığını denedi. Kanattan ortalarla yüksek toplarla vurmak istedi rakibini. Leo Franco'nun Madrid'de yakaladığı havanın devamını getirmesi ve yüksek toplarda yumruğunu iyi kullanması Beşiktaş'ın hesaplarını bozdu. Yine de biri tartışmalı iki kafa topuyla pozisyon yakaladı Beşiktaş. Birinde Nobre'nin kafası çıkmaz köşeye gitti ve direkten döndü. Diğerinde Holosko'nun kafasında topun bir kısmı çizgiyi geçti. Sahaya çıkan onbirde sırıtan adam Tello idi. Holosko'yu kanada çekerek, diğer tarafta Ekrem de işlerken, Bobo ile oyuna başlamak daha mantıklı görünüyordu.
***
Galatasaray maça bir antrenmanla hazırlanabildi. Atletico Madrid maçı bu derbinin provası mıydı yoksa bu derbi, o maçın ezberi mi oldu? İkisi de aynı kapıya çıkar sanırım. Orta alanda Mustafa Sarp'ı yedeğe çekip Barış-Elano ve Topal ile iyi bir duvar oluşturdular. Madrid'de aksayan Servet de yerini geçen hafta da iyi oynayan Emre'ye bıraktı. Aksayan adam Madrid'de olduğu gibi Uğur oldu. Kısa deparlarda hep ezildi, hücuma destek veremedi ve ilk topları da savurarak kullandı. Galatasaray'ın mecburiyetten forvet Arda tercihi Bursaspor deplasmanından beri iş yapmıyor. Kazanılan ve elenilen Antalya kupa maçı dahil 5 maçta Arda en uçta oynadı ve Galatasaray, 3 beraberlik, bir yenilgi ve bir galibiyet aldı. Rijkaard takımını iyi yönetti. Caner-Jo değişikliğiyle Arda'yı kanada attı ve golü de buldu. Futbolda hesap edilemeyenler vardır. Arda'nın sakatlığıyla top tutmakta zorlanmaya başladılar. Beşiktaş'ın bu arada ikinci yarının ilk yirmisinde oyunda olmadığını da belirtmek lazım. Giovani'nin çok da gerekli olmayan faulü sonrasında Leo Franco karambolde tek hatasını yaptı ve Sivok da gecenin günahkarı olacakken kendini affettirdi.
İki Atletico Madrid maçı arasında Galatasaray'ın sakatlarına rağmen İnönü'den çıkması başarıdır. Neill sezonun en iyi transferi olmaya aday. Elano da üstüne koyarak yola devam ediyor. Beşiktaş'ta iki bekle birlikte orta göbekteki iki Alman da eski günlerinde değil. Hücumlarda hiç rol almadılar ve şut denemediler. Oyuna sonradan girenlerin da konsantrasyon problemi vardı. Hakem Aydınus birkaç pozisyon dışında temiz maç yönetti. Barış'ın karttan sonra eline ikinci sarı çıkar mıydı? Toraman'ın Topal'a sarıldığı pozisyon penaltı mıydı? Ya da Keita'nın sıfıra inerken dirseği nizami miydi?....
***
İnönü'de taraftar ve Yıldırım Demirören arasındaki soğuk savaş sürdüğü sürece; Beşiktaş'ta futbolcuların böyle viraj dönecekleri zorlu maçlar öncesinde akıl sağlığını sorgulamak yersiz. Yönetici Mete Düren'in maçtan sonraki açıklaması da ilginç! "Hafta başından beri başkanın maça gelmekten imtina ettiğini biliyorduk. Başkan maça gelerek bu derbiye ekstra bir önem verildiği yorumunun yapılmasını istemiyor. Sonuçta bu maçta alınacak 3 puanın bizim üzerimizdeki diğer takımlardan alacağımız 3 puanlardan farkı yok. Gelseydi belki de takım biraz da stresli olabilirdi. O yüzden gelmemiştir."

Ne demekse artık!..

Madrid'de Milan-Man.United

Ekmeğini yazarak ve konuşarak kazanan biri için tatil galiba klavyeden uzak durmak ve mümkün olduğunca kısa cümleler kurmak demek. Ben de onu yaptım bir hafta Madrid'de. Biriktirmeyi ihmal etmedim tabii. Hafta içinde Frente Atletico'dan, Santiago Bernabeu'ya yazılası çok hikaye var. Geçen hafta salı akşamı Madrid'de izlemesi kolay olan maç O.Lyon-Real Madrid idi tabii. Maç yayınlayan her mekanda o maçın açık olacağı kesindi. Biz Milan-Manchester United maçını gözümüze kestirmiştik. Akşama doğru bir arkadaşım aradı, Star vermiyor dedi maçı, çıldırmış doğal olarak. D-Smart gibi kısıtlı bir platforma mahkum etmelerine bir anlam veremiyorum Şampiyonlar Ligi'ni. Ellerindeki en büyük futbol organizasyonunda bu turun en değerli maçını naklen vermiyorsan neden yayını elinde tutarsın ki! Arkadaşım iyi dileklerini iletti Star'a ve kapattık. Biz de biraz şansımız varmış ki güzel bir İrlanda pub'ı (Moore's) bulduk akşam için. İyi yerden seyredelim diye de 1.5 saat önceden perdenin karşısındaki masaya oturup İrlanda biralarına verdik kendimizi. Güzel maçtı, İtalyanlar da pub'ı doldurunca izlemesi keyifli oldu. 4 Türk, Madrid'de bir İrlanda pub'ında bir İtalyan ve bir İngiliz takımının maçını izledik. Üzerimize yapışan globalizmi de otele yürürken Madrid yağmuru sildi attı.. Şimdi baktım programa. Inter-Chelsea maçın Allahtan Çarşamba akşamı ve Star naklen veriyor...