Yılın son pazar gününde Z raporunu alma vaktidir.
İyi bir futbolsever kaç maç izlemiştir diye sorarak başlayayım. Süper Lig'de sezonda 306 maç oynanıyor. Bir o kadar da 1.Lig'de var. Avrupa'nın beş büyük liginde bir sezonda oynanan maç sayısı 2 bin 206. Şampiyonlar Ligi'nin grup aşamasında haftanın iki günü iki maç izlerseniz, perşembe Avrupa Ligi'nin de kalbini kırmazsanız, kupa maçları, milli takımın maçları derken tekli bir yılda bu rakam 3 binin üzerine çıkıyor. 4 bin 500 saat, 187 gün futbol!
Haftada altı maç izleyen bir futbolsever sezonu 10 ay kabul edersek, yılda 360 saatini ekran başında geçiriyor.
Bu da 15 gün yapar, futbol sevginize isyan eden bir eşiniz varsa "365 günde 15 gün nedir ki" diyerek topu taça atabilirsiniz...
Elbette bugünlerin sorusu, maçları gözümüzü ekrandan ayırmadan mı izliyoruz ya da elde telefon sosyal medyada gezinirken, spikerin ataklarda yükselen sesiyle kafamızı kaldırıp poziyonu yakalamaya mı çalışıyoruz, golü kaçsa ne olur ki, zaten en az 3 farklı açıdan tekrarı geliyor ekrana... 2019'da gerçekten hakkını vererek kaç maç izlediniz?
Yılın 51 haftasında X raporunda hayat hikayeleri var. Dörtlü savunmadan üçlüye dönen takımın rakip üçlü forvet karşısında düştüğü sıkıntıyı, kimin topa yüzde kaç sahip olduğu, 3 yiyenin attığı 12 kornerin ne işe yaradığı, 600 pas yapıp topu geveleyenin yarısı kadar pas yapan takımdan nasıl dört yediğini, koşu mesafelerini, kimin kaç top kaybı yaptığını, kimin kaç top çaldığı yerine golü atan Dybala'nın kolundaki iki siyah bant dövmenin hikayesi, bir anda ortalıktan kaybolan ve kızının hayatını kurtarmak için didinen Luis Enrique'nin dramı, 20 yıldır grip olmadım diyen Mihajlovic'in kanserle olan mücadelesi güzelleştiriyor bu oyunu.
Kimin hangi takımlarda oynadığı, kaç maça çıkıp kaç gol atıp kaç asist yaptığı yazıyor istatistik sitelerinde.. Üç ihtimalin olduğu bir oyunda bazılarının tek ihtimalinin olduğu hayat hikayeleriyle empati kuruluyor, eskisi gibi duvarlara posterleri asılmasa da hiç olmazsa telefonlara, bilgisayarlara duvar kağıdı oluyorlar..
2019 biterken bu yıl kramponlarını asan, futbolu bırakan yıldızlara son bir selam çakalım istiyorum...
Kalede kaskı ve iki eldiveniyle Petr Cech var. Buffon-Casillas-Neuer ve Cech diye sayardık bir zamanlar en iyi kalecilerde kare asımızı. Patrice Evra futbol tarihinin en iyi 10 bekinden biri olmayabilir ama Manchester United formasıyla oynadığı futbol, 2010 Dünya Kupası'nda Fransız Milli Takımı'ndaki isyanın baş aktörlerinden biri olarak kazındı hafızamıza.
Defans göbeğinde İtalya Serie A'dan iki isim var. Romalı Juan ve BBC olarak futbol tarihine geçen Juventus savunmasının ağabeyi Barzagli. Bonucci ve Chiellini ile birlikte kurdukları üçlü savunma hattını çok özleyeceğiz.. Sol bekte ise klas bir İngiliz var, Ashley Cole...
Orta sahanın ilk ismi Xavi, oyunun iki yönünü de oynayan futbolcu tarifini yapanların aklına gelen ilk isimdi bir zamanlar. Almanlar dışında her gazetecinin adını yazarken azami dikkat gösterdiği Bastian Schweinsteiger bize modern orta saha nasıl olur, bunu gösteren adamlardandı. Real Madrid onu erken yolladı, kalsaydı Guardiola'lı Barcelona'nın hayatı zorlaşırdı. Arjen Robben kristal futbolculardandı, çok sakatlanırdı ama onun ters kanattan çalımlarla ilerleyip şut çıkardığı sol ayağı kaç futbolcuda vardı ki? Bir başka Hollandalı bir başka Real Madrid'in gözden çıkardığı yıldız:
Wesley Sneijder... İlk evliliğinde yaşadığı sorunlar onu Madrid gecelerine, ikincisinde ise futbolun dışına attı. Inter ile 2010'da üç kupayı kazandığında Altın Top ödülünü haketmişti ama vermediler.
Galatasaray'ın Juventus'u elediği maçta Buffon'un uzanamayacağı köşeye vurduğu top nerdedir ki şimdi?
Forvet hattında genç yaşta gelip tutunamadığı Real Madrid'i, Barça formasıyla attığı gollerle pişman eden, Afrika kıtasının Drogba ve Weah ile birlikte en büyük golcüsü Samuel Eto'o var. Yanında ise çocuk yaşta forma giydiği Atletico Madrid'e yıllar sonra dönen, artık yıkılmış olan Vicente Calderon tribünlerinin "El Nino"su Fernando Torres...
Son söz, sözün bittiği yer.. Uçak kazasında hayatını kaybeden Emiliano Sala ve hız tutkusunun kurbanı olan Jose Antonio Reyes...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder