22 Şubat 2009

Mes Que Un Club

Deloitte Money Leauge 2009 raporunda sıra, Fenerbahçe ve Manchester United 'dan sonra Barcelona'da. İsmail Ş'nin klavyesinden...
Katalanlar ilk kez 300 milyon barajını geçerek bunu başaran üçüncü kulüp olurlarken, Deloitte Football Money League’in üçüncü sırasındaki yerlerini korumayı başardılar. Bu yıla kısaca göz atacağız ama 6 yıl önce gelirin 123 miyon Euro seviyesinde olduğunu ve Laporta’nın gelişi ile gelirlerin iki buçuk kattan daha fazla arttırıldığını gözden kaçırmamak, 2003’te başlayan süreçteki ibretlik başarı öyküsünü de es geçmemek gerek.
Maç Günü : €91,5m (%29) 2006/07: €88,6m (%31)
Yayın : €116,2m (%38) 2006/07: €106,7m (%37)
Ticari : €101,1m (%33) 2006/07: €94,8m (%32)
Toplam : €308,8m 2006/07: €290,1m
Yayın gelirleri 2007/08 sezonunda da 116,2 milyon Euro ile en büyük kısmı oluşturdu. Yarı finalde noktalanan CL macerasının payı 27,5 milyon Euro. Mediapro ile 2012/13’e dek sürecek yayın anlaşması 2008/09 sezonundan itibaren yılda 150 milyon Euro’nun üzerinde bir gelir sağlayacak yalnızca La Liga yayınlarından.Ticari gelirlerde 100 milyon sınırı ilk kez geçildi ve Barça, Bayern Münih ve Real Madrid’den sonra bunu başaran üçüncü kulüp oldu. Bunu forma reklamından gelir elde etmemelerine karşın başarıyorlar. 2006 Eylül’ünde eşi görülmemiş bir anlaşma yaptılar ve formalarında taşıdıkları reklam karşılığında Unicef’e yıllık gelirlerinin binde yedisi oranında ücret ödüyorlar. Araya Aston Villa’yı da sıkıştıralım: Aston Villa 2008 Temmuz’unda “toplumdan aldığımızın bir kısmını topluma geri vermemiz gerektiğine inanıyoruz” diyerek, pek çoğu ergenliğini görecek yaşa gelemeden hayatını kaybedecek olan çocuklara ve onların ailelerine yardım amaçlı olarak çalışan “Acorns Children’s Hospice” isimli bir yardım kuruluşunun reklamını, karşılığında ücret almadan taşımaya başladı formasında. Maç günü gelirleri %3 oranında artarak 91,5 milyon Euro oldu. Kriz nedeni ile uygulama tarihi belli olmasa da 250 milyon Euro maliyetle gerçekleştirilmesi planlanan proje ile Camp Nou’nun kapasitesi 10000 arttırılacak ve kurumsal seyircilere daha fazla yer ayrılacak.Bir de 2003 fotoğrafına ve sonrasında neler yapıldığına bakalım: Barcelona 2002/03 sezonunda ligi altıncı sırada tamamlamıştır. Bu, son 15 yılın en kötü derecesidir ki bahsedilen 1987/88 sezonunda en azından Copa Del Rey kazanılmıştır. Dört yıldır takım ne ligi, ne kupayı ne de bir avrupa kupası kazanamamıştır ki bu kulüp tarihi için bir ilktir. Uefa Kupası’na katılma hakkı ligin son haftasında elde edilebilmiştir. Malî durum da farklı değildir. 123,4 milyon Euroluk yıllık gelir, Manchester United’ın gelirinin yarısından da azdır. Futbolculara ödenen yıllık ücret 109,7 milyon Euro’dur ve bu rakam toplam gelirin %88’ine karşılık gelmektdir. Bu rakama bonservis bedellerinin dahil olmadığını, yalnızca futbolcuların sözleşmelerinden doğan yıllık ücretleri olduğunu vurgulamak gerek. 2002/03 sezonu sonunda kulübün yıllık zararı 72 milyon Euro, toplam borç ise 186 milyon euro düzeyindedir.Barcelona bir şirket değil. Bir üye bir oy ilkesi ile yönetiliyor. Futbolun yanı sıra profesyonel basketbol, hentbol, hokey takımları ve pek çok aktiviteleri var. Genç girişimcilerin desteklediği Laporta, 2003 yılı Haziran ayında kulüp başkanı seçildi. Kulübün hem malî hem de sahadaki performansını yükseltmeyi, bunu yaparken de kulübün “güzel futbol” ilkesinden ve sosyal sorumluluklarından ödün vermemeyi vaad etmişti.
Sert bir yaklaşımla maliyetleri düşürmek adına orta düzey oyunculara yatırım yapmaya yönelmek sahada başarısızlık riskini beraberinde getirebilirdi. Maliyetleri düşürerek son beş yılda ilk kez denk bir bütçeye ulaşmak mümkünken Laporta değişik bir stratejide karar kıldı. Takıma acil yatırım yapılarak başarı sağlanacak ve gelirler arttırılacak, bu arada da giderler kontrol altına alınacaktı. Seçimin hemen ardından dokuz yöneticiden yedisi değiştirildi ve plan uygulanmaya başlandı.Takımın başına Frank Rijkaard getirildi. “Büyük meydan okuma” isminde 105000 olan üye sayısını arttırmayı amaçlayan bir kampanya başlatıldı ve ilk sezonda 130000 üyeye ulaşıldı. Bilet fiyatları yeniden düzenlendi. Kombine bilet sahiplerinin gelmedikleri maçlarda yerlerinin yeniden satışını sağlayan sistem kuruldu ve kombine satışında 85000 rakamına ulaşıldı. Yurt dışındaki taraftarlar için sezonluk "bilet+otel" paketi oluşturuldu. Nou Camp toplantı ve konferanslar için bir merkez olarak pazarlanırken stadyum turlarından elde edilen gelirler de büyük artış gösterdi. 2004/05 sezonunda yüksek fiyatlı 36 özel loca oluşturuldu ve bu localar ilk sezonundan beri yok satıyor. Ticari gelirleri Avrupa dışında da arttırabilmek için bir ekip kuruldu. Ronaldinho, Deco, Ludovic Guily, Samuel Eto’o, Rafael Marquez, gibi transferler Carles Puyol, Andres İniesta, Xavi, Lionel Messi, Victor Valdes gibi kulübün yetiştirdiği oyuncularla kaynaştırılarak bir takım çekirdeği oluşturulurken; yüksek maliyetli bazı oyuncular ile yollar ayrıldı. Maliyetleri kontrol amacıyla oyuncularla anlaşmalar “performansa bağlı ücret” eksenine oturtuldu. Bu, hem oyuncular için motivasyon hem de sahadaki bir terslik sonucunda meydana gelebilecek gelir kaybında kulübün giderlerinin de otomatik olarak azalması amacı ile yapıldı. 2005/06 sezonuna gelindiğinde oyunculara ödenen paranın %18’i takımın başarısına, %18’i de oyuncuların performansına endeksli idi.Kulübün borçlarını orta vadede yönetilebilir kılmak için 2004 yılı başında bazı finans kuruluşları ile toplam 150 milyon euro tutarında borç alabilme imkanı veren bir dizi anlaşma imzalandı.
İzlenen strateji 2003/04 sezonunda malî anlamda ciddi bir başarı sağladı. Gelirler %37 oranında bir artışla 169,2 milyon Euro olarak gerçekleşirken, oyunculara yapılan ödemeler 109,7 milyon Euro’dan 85,2 milyon Euroya indi. Oyunculara ödenen paranın gelirlere oranı %88’den %50’nin biraz üzerine çekilmişti. Bir önceki sezon 72 milyon Euro zarar eden kulüp 6,7 milyon Euro kâr elde etmeyi başarmıştı. Önceki sezon altıncı olan takım 2003/04 sezonunu ikinci sırada bitirdi. Sonraki sezon şampiyonluk, bir sonraki sezon hem şampiyonluk hem de şampiyonlar ligi şampiyonluğu geldi. 2003 yılında Manchester United’ın gelirinin yarısından azını elde edebilen kulüp farkı %5’e kadar indirdi ve geçmeyi hedefliyor. 2008/09 sezonu bütçesi yapılırken gelir hedefi 380 milyon Euro olarak belirlendi. Yola çıkılırken konulan “2009/10 sezonu sonunda yıllık 400 milyon gelir ve borçların sıfırlanmış olması” hedefi de yakalanacak gibi görünüyor.2003 yılı yalnızca Abramovic’in Chelsea’yi alması ile değil, Laporta’nın göreve gelmesi ile de hatırlanmalı. Abramovic’in tarzına, 20 şubat 1986 günü Ac Milan’ı satın alan Berlusconi’nin o dönemki transfer politikasını “ben satmam, alırım” diyerek özetleyişinden aşinaydık. Joan Laporta ise Anglo-Sakson kültürünün ürettiği tarzı kulübün “mes que un club”(kulüpten de öte) mottosunun ışığında yeniden yorumlayarak özgün sayılabilecek bir tarz koydu ortaya ve bunda da başarıya ulaştı.
Yani “Yöneticilik; maçtan sonra hakem, hafta içi rakipler, arada sırada federasyon hakkında atıp tutmak, herkesi kendine düşman ilân etmek değil” demiş Laporta yaptıklarıyla. Anlayabilene tabii ki...

15 yorum:

31 ligas y 11 eurocopas dedi ki...

Debemos rebajar la ventaja a un dígito para que sientan nuestra presión.El Barça tiene que ir tres veces a Madrid (Getafe,Atletico,Real) a Valencia y Coruña son 15 puntos dificiles , si el Madrid logra ponerse a 4 puntos antes del derby creo que ganara la liga. Es un buen momento para apostar. jajajajaja

VIVA ESPANOL PUTA BARÇA

Genel Sekreter Vak dedi ki...

Bunlarda güzel şeyler tabi.Taraftarın yüzünü,yüzümüzü bunlar güldürüyor.

barSELOna dedi ki...

laporta iyi ediyor ama son zamanlarda kafasına göre transfer yapmayı durdurmalı bir de artık şu katalan hastalığından vazgeçmeli

www.fcbarcelonaturkiye.com

Adsız dedi ki...

resimde görülen camp nouda ki fcbotiga store'a gitmistim 2006 da güzel yapmislar yalniz o fiyatlar ne öyle? formaya isim ve numara yazdirsan 90 euro ya yakin bir para ödüyorsun. 2 cocugun olsa ocagina incir agaci dikilir yani. ama turistler aliyor iste.

aşkın dedi ki...

Hangi kulüp yaparsa yapsın örnek alınması gereken bir uygulama.
''Şirket değil, bir üye bir oy''
Ütopya değil, gerçek.

31 ligas y 11 eurocopas dedi ki...

deloitte money league. i know it. real madrid is number one. the richest club.. for example. real madrid and borussia dortmund have shops in china. chinese go to real madrid shop. not to dortmund shop. and they buy real madrid shirt. jajajaja..

or we take 1000M from tv. barça take 800M. .because real madrid is famous..

zachpaulsen dedi ki...

muhteşem bir yazı. hayranı olduğum barça'nın son 5 ylda nerden nereye geldiğini anlatan harika bir araştırma olmuş. eline sağlık aceto.
inşallah galatasaray2ın da başına Laporta gibi iş bilen, yönetim sanatınn inceliklerini bilen bir başkan gelir bir gün.

İsmail Şayan dedi ki...

@ Ramon

You're right, Real Madrid is at the top for four successive years. This one is about number 3. Next, we will try to analyse "How Real Madrid did it".

mg dedi ki...

"Mes que un Club" ve "Babalar - Oğullar" postlarınızla aynı isimlerde "DeMarke Vaziyet"te postlar yazmıştım. Tesadüfün böylesi değil mi..

31 ligas y 11 eurocopas dedi ki...

ok hebe........

write in english. i want to learn what you'll write. if you make a mistake i will tell the truth.. because i know real madrid's last 38 years. i know everything about real madrid.

also i am real madrid club member.

neverLander ® dedi ki...

@hebenneka

abi hepsini çevirecek misin napacaksın, ramon düello istemiş =)

İsmail Şayan dedi ki...

@ neverLander®

Mesele vakit bulup yazıyı yazmak. Çevirmesi sorun değil, yorum kısmına İngilizcesini atıveririm. Ramon da arkadaşlarına okutur. O bir milyar diyor ama benim hatırladığım Real'in yayın anlaşması 1,1 milyar mesela, buradan başlayabiliriz kontrolünü yaptıktan sonra.

Barça için yazdığımın İngilizcesini atmak da ayrı bir zevk olabilir tabii :)

tahtabacak dedi ki...

@askın

''Şirket değil, bir üye bir oy''

Türkiye'de hemen hemen tüm kulüpler bir üye bir oy yöntemiyle yönetiliyor zaten...
İngiltere ve italya dışındaki avrupa ülkelerindeki kulüplerin çoğunluğu için de bu geçerli... dernek kulüp mantığı zaten bunu gerektirir... FIFA da da bir ülke bir oy var. İş sistemde değil her zamanki gibi uygulayanda bitiyor.

hagi dedi ki...

elinize sağlık, çok bilgilendirici bir yazı...

birşey sormak isterim, "maç günü"'nden kasıt tam olarak nedir? kombine + bilet ücretleri mi sadece,yoksa maç günü klüp ürünleri bazında yapılan tüm harcamalar mı?

İsmail Şayan dedi ki...

@ hagi

Sağolun.

Ürünler her koşulda ticari gelirler kısmına gidiyor. Ayrıca stadyum turları, stadyum isim hakları gibi kalemler de ticari kısma gidiyor. Kombineler, bilet ücretleri ve bir de üyelik aidatlarını maç günü kategorisine alıyorlar. Ancak Fenerbahçe'nin "tarafatar kart"ı gibi uygulamalar da ticari gelirler kısmına alınıyor.