8 Mayıs 2008

Kezman'ı Mourinho mu Almıştı?

Kezman’ı konuşuyorduk derbi sonrasında sıkıdan öte Fenerbahçeli dostumla. Her Fenerbahçeli gibi o da muzdaripti adamın performansından. Batman ve Robin hikayesine hak verdiğini söyledi ama "bu adam da Chelsea ve Atletico Madrid’de oynadı" dedi sonra. Kezman’ın her kötü performansı sonrasında hep bir “ama” vardı. "Bu adam Chelsea ve Atletico Madrid’de oynadı. Kötü olsaydı Mourinho alır mıydı?" Acaba Mourinho mu aldı Kezman'ı? Chelsea’de Ranieri’nin gittiği, Mourinho’nun geldiği dönemdi. Roman Abramovich’in Güney Amerika operasyonunu araştırıyordum. Büyük ağabey Boris Berezovsky ile yaptıkları Corinthians hamlesi, Mascherano ve Carlos Tevez , piyon Kia Joorabchian’ın hikayesini Kızıl Samba başlıklı bir yazıda anlatmıştım. Okuduğum yüzlerce haber arasında Abramovich, PSV Eindhoven’ı da almak istiyor satırlarına rastlamıştım. Pek inandırıcı değildi ama yazdık bir kenara. O günlerden filmi biraz ileri saralım. Shevchenko transferi de gösterdi ki; Chelsea’de bütün transferler Mourinho’nun onayıyla yapılmıyordu. Altını kazdılar, Abramovich soyunma odasına girdi vs.. geçelim bütün bunları birgün Mourinho gönderildi. Chelsea’deki Portekizliler derneğini de o gün dağıttılar. Yardımcısı Brito, kondisyon hocası Rui Faria, kaleci antrenörü Louro ve yetenek avcısı Villa. Abramovich, Portekizlilerden sonra işin başına kendisi gibi bir Musevi’yi getirdi. Avram Grant ama işin perde arkasındaki isimler Hollandalı ve PSV kökenliydi. O adamları anlatırsak Kezman transferi de biraz daha aydınlanır sanırım. Avram Grant'ın yardımcılığına gelen ve Barça'da Rijkaard'ın da akıl hocası olan Hollandalı Henk Ten Cate 'yi kısa geçelim... 1 numarada Frank Arnesen var. Evet Hollandalı değil Danimarkalı ama Ajax ve PSV formaları giymiş Arnesen, Hollanda futbolunu en iyi bilen adamlardan. Abramovich, Peter Kanyon’u nasıl Man. United’dan kopardıysa; onu da Tottenham’dan aldı getirdi Chelsea’ye. Adamın işi genç yetenekleri keşfetmek ve yardımcısı da eski bir PSV altyapısı çalışanı Ruud Kasier. Bir de duayenleri var bu ikilinin. 70’ini geçmiş bir futbol adamı. Piet de Visser. PSV Eindohoven’a Ronaldo ve Romario’yu toy zamanlarında kazandıran “scout”kralı. Shevchenko’yu da ilk keşfeden Avrupalı menajer olduğunu söyler bazı kaynaklar. İşte Kezman’ı PSV’ye getiren de Piet de Visser'di. Bir diğer önemli isim ise Arnesen ile PSV’de beraber çalışan Guus Hiddink. Abramovich’in yakın arkadaşı ve Rus milli takımının teknik direktörü. Chelsea ve PSV Einhoven kulüpleri aralarında herhangi iki Avrupa kulübünün ilişkisinden farklı bir yakınlık olmadığını söylüyorlar ama Alcides transferinde bile oyuncunun parasını Chelsea’nin ödediği ve PSV’ye pişşin diye yollandığı yazılıp çizilmişti. Şimdi toparlama vakti. Kezman’ı ve beraberinde PSV’den Chelsea’ya getiren Mourinho değil. PSV'nin eski beyin takımı. Roman Abramovich nasıl ki başkan kontenjanından bu takıma başta Shevchenko olmak üzere Jarosik ve Smertin, Tal Ben Haim gibi transferler yaptıysa; Mourinho nasıl kendi vatandaşlarını getirdiyse; eski PSV’liler de kendi adamlarını (Kezman, Robben, Alex) taşıdı Chelsea’ye. Sonuç, 10 milyon euro’ya Chelsea’ye gelen Kezman aynı paraya Atletico Madrid’e satıldı. Atletico Madrid de bir milyon euro zararla Fenerbahçe’ye sattı Kezman’ı. Evet 2 büyük ligde oynadı ama hala büyük topçunun altını doldurmak için tek argüman Hollanda Ligi’nde 6-7 yıl önce attığı gollerin istatistikleri... İki soruyla bitirelim: Frank Arnesen ve Piet Visser bir kez olsun yanılmış ve yanlış ata oynamış olamazlar mı? Futbol sahasındaki icraatlarında Musevi kökeniyle birçok bağlantı kurulan Roman Abramovich'in PSV Eindhoven sevgisinin ya da ilişkisinin altında yatan; Hollanda kulübünün 2005 yılında 100 yaşında hayatını kaybeden patronu, Philips'in sahibi Frits Philips'in 2. Dünya Savaşı'nda Nazilerin elinden 382 Yahudi 'yi kurtarmış olması olabilir mi acaba?

45 yorum:

devletli dedi ki...

dehşete düştüm.

alcides gibi alex de vardı.

Adsız dedi ki...

ne kadar yakın ilişki olursa olsun bu durum Kezman'ın oraya yakın ilişki sebebiyle geldiğini göstermez. Kezman o dönem avrupanın en önde gelen oyuncularından birisiydi ve her aklı başında teknik adam onu transfer etmek isterdi. Ben hala daha onun oyun yapısına uygun bir takıma başarılı olacağını düşünüyorum. Milletce çok severiz zaten düşene bir tekme daha vurmayı

Adsız dedi ki...

yazının tamamı süper ama bomba en son paragrafta patlıyor.

Adsız dedi ki...

Şu Anonim adı altında bu blogdaki yoğun emek harcanmış yazılara geçirmeye çalışan arkadaşlar kendinizi gülünç duruma düşürmeyin, yüreğiniz varsa adınızı yazın. Kim olduğunuzu bizler de bilelim.

Ellerine sağlık sevgili Bülent. Bu yazıyı Türk spor basınında yazabilecek biri daha yok. Bir diğer yorumdaki son paragraf vurgusuna katılıyorum. Sanki bir filmin son sahnesindeki açığa çıkan sir gibi.

Bizi böyle güzel yazılarından mahrum etme, devamını da isteriz. Müptela ettin zaten.

Saygılarımla,
Cevat Sülün

Adsız dedi ki...

abi yazının ağzımda bıraktığı tad kahve gibi oldu be, eline sağlık

Adsız dedi ki...

Harika bir analiz olmuş,okurken zevk aldım. Devamını diliyorum.!

Sponza dedi ki...

mükemmelsin...
bayağı spor yorumcuların arasında kaleminin ucu nasıl da parlıyor..
içeriğinin doyuruculuğundan öte yapılan araştırma takdire şahen..
internet tarayıcımın açıldığındaki ilk tıkladığım yerimi "acısoslu" senin bloğun..

hadesperado dedi ki...

Eline sağlık Aceto, yine döktürmüşsün!!!

umarım Kez(j)man hayranı arkadaşlar da şu yazıyı tarafsız okumayı dener de bazı ilişkileri ve transfer nedenlerini anlar...

Tekrar bravo Aceto, analizlerin süper...

Unknown dedi ki...

eh be abi naaptın sen şimdi yardın resmen...
tam ben diyecektim sonu güzel bir filmin bomba finali gibi diye..eline, kafana sağlık paylaştığın için aceto..

Adsız dedi ki...

Morinyo orda " ar yu pleyır ?" diyo Kezman'a

ccoskun dedi ki...

Senin yaptığın şu araştırmaları azcıcıkta bizim medyadaki arkadaşlar yapsa haber yaparken diycem ama nerdeee; eline sağlık çok güzeldi

Adsız dedi ki...

o zaman türkiye bağlantısını da araştırmak lazım..ondan da böyle şeyler çıkabilir gibime geliyor.

ERKUT dedi ki...

aceto bune ? bu yazıyı zevkle okudum. son yıllarda okuduğum eniyi hazırlanmış spor yazılarından birisi hatta birincisi diyebilirim.Buyazıyı yazacak spor yazarı sayısının bir elin parmakları ile gösterildiği ülkemde iyiki varsın.Helal olsun kalemine klavyene beynine düşüncene tek kelime ile mükemmel bir yazı.Blog müdavimlerinden biri olarak devamını bekliyorum.Bize stadyum fotoğrafları göstermeni değil böyle yazılar yazmanı özlemle bekliyorum.saygılar.

ERKUT dedi ki...

büyüksün aceto. son zamanlarda okuduğum en güzel yazılardan birini kaleme almışsın. her kelimesi her hecesi ustaca ve keyif veren bir yazı.Eline kalemine düşüncene sağlık.Bu yazıyı yazacak kaç spor yazarı var bu ülkede düşünüyorum .Sanırım yok. Bu tarz değerlendirmelerinin devamını merakla bekliyorum.

nwbrn dedi ki...

Alcides i bilmiyorum ama Alex in PSV ye gidişi work permit(iş izni) olayı içindi.

alt + 168 dedi ki...

bilgi, araştırma, analiz ve vurucu bir bitiriş..

abuk subuk yorumcular ve spor yazarları senin yazılarını çalıp çırpmayı bırakıp, neyi nasıl yaptığını inceleseler keşke..

teşekkür ederim böyle bi blog okuma fırsatı sunduğun için..

Adsız dedi ki...

ellerine sağlık güzel hoş da..

benim kafama takılan dün gece "ne olursa olsun" bu ülke futbolunun 2 numaralı kupası sahibini buldu ama futbolla dopdolu dediğimiz aceto'da ne bir haber ne bir fotograf ne başka bir şey..ilginç geldi.

haddim değil tabi neyi yazıcağını söylemek ama es geçilecek bir futbol olayı olduğunu düşünmüyorum..

Free Siyaset dedi ki...

yine döktürmekten sıkılmayan aceto, yöne döktürmüşsün demekten sıkılmayan biz okurlar... nazar değmesin...

Adsız dedi ki...

Alcides ,Koeman döneminde Chelsea'nın oyuncusu olarak Benfica'da kiralık oynuyordu.Sonra Koeman PSV'ye geçince beraberinde Alcides'ide götürdü.

Bu arada aceto sizi 1-2 ay önce habertürkte görmüştüm.Tekrar tv programlarına katılırsanı bundan haberdar olursak iyi olur.

Adsız dedi ki...

aceto yazin cok guzel. ben de bir kac ekleme yapayim.

yaklasik 12 senedir londra'da olmamdan mutevellit az cok buranin "soccer backlesh" dedikleri futbol entrikalirina sahid olmuslugum vardir. ingilizler bu tarz olaylara henuz yazdigim gibi soccer backlesh derler, cunku futbolun sadece sahada oynandigini kabullenirler. tabii cockney agzi ile suck-errr! baklesh derler, ki bu bir cesit jargondur. neyse uzatmamayayim.

midland'de tottenham taraftarinin kalesi konumundaki barda match-day nanesi yuzunden demleniyoruz. o sira iceri adini sonradan ogrendigim "ricardo muniz" (hollandaliymis) adli youth coachi geldi. tabi millet feci kizgin herife. reserve takimla youth team feci zirvaliyor o ara. o sirada biri arkadan bagirdi. (ki adını senin yazini okuyunca idrak ettim).

tam hali olmayabilir ama hatirlayabildigim kadariyla;

hey munyiz(soyadi ya moniz yada muniz) why your head's on the rock left like a Frank Arnes? (turkcesi tam anlamina denk gelmese de; hey munyiz sen niye frank gibi essegi saglam kaziga baglamadin)

adamin verdigi cevap aynen su(bak bunu net hatirliyorum)
- i'm happy to hang around mate, not churff on the jows shit on the pitch.

bunun meali ise yaklasik olarak su;
yahudi bokuna basmadan calisiyorum ve burada mutluyum.

simdi asil ironi su; tottenham'i bilenler bilir, buyukbaslari yahudidir ki taraftari da oyle. o adam bara geldi ve aynen bunlari soylemisti. kendini asil sanan ingilizler batacak yerindibini ararken adam birasini icti ve karanliga gomuldu gitti.

blogunu yeni kesfedenlerdenim aceto. aklima olaylar geldikce ilistiririm bloga.

not: bu arada bu ingilizler turk oldugumu ogrenince direk besiktas taraftarini soruyorlar bana, oradaki ortami feci merka ediyorlar match-day events, trafatar ortamini falan. translate bir blog olsa baya bir reklamini yaparim anlayacagin eksi sirke :) hadin selametle.

Noat Samisa dedi ki...

''Jose Mourinho is the reason I came to Chelsea and if I knew Avram Grant was going to be the coach then I would have signed for another club.''

Bunu söyleyen Ben-Haim.Mourinho da Ben-Haim transferine dair zamanında birkaç cümle söylemişti.Bildiğim, anladığım kadarıyla Ben-Haim Mourinho'nun transferidir.

Şubat sonunda yaşanan Ten Cate-Terry kapışmasından sonra Avram Grant bir basın toplantısı düzenlemişti.O dönem Carling Cup finali kaybedilmişti, eleştirilerin yoğunlaştığı zamanlardı.BBC'nin de dahil olduğu pek çok haber kanalında ''Arnesen Grant'ı göndermek istiyor'' temalı haberler çıkmıştı.Frank Arnesen'e dair bir yazı yazmıştım o zaman: ''Abramovic'in Chelsea'ye çökmesinden 2 yıl kadar sonra Arnesen Chelsea'ye sportif direktör oldu, Tottenham'a tazminat olarak £5 milyon ödedi Chelsea.Danimarkalı, Chelsea'de Obi Mikel, Kalou ve Alex transferlerinin önayağı oldu.'' demiştim.Arnesen Chelsea'ye 2005'te geldi, Grant ise 2007 yazında geldi ve 3 ay içinde futbolun 1 numarası oldu.Kezman ise 2004 yazında geldi Chelsea'ye, o dönemde ''Batman and Robben'' gerçeği vardı, dünya futbolunda isim isim yapmış bu ikilinin o dönem performansları ''ikisini de'' Chelsea'ye götürmeye yeterliydi bana göre.Mourinho'nun bu transfere onay verdiğini, kendi inisiyatifinde olmasa bile karşı çıkmadığını düşünüyorum.Eğer tepeden inme bir durum olsa idi Shevchenko'nun başına gelenler Kezman'ı da vurabilirdi.Ha, Kezman boş attı, sonuçta Ada futbolunda ne büyük beklentilerle gelenler boş atmıştır zaman içinde, Kezman'ı da onlardan biri olarak sayabiliriz.Hollanda liginin kalitesi konuşulur, Chelsea'ye transferinin yanlışlığı görüşü de kabul edilebilir.Ancak ben sportif açıdan Kezman'ın Chelsea'ye transfer yeterliliklerini, en azından istatistiksel olarak, o dönem barındırıdığını düşünüyorum.

Tekrar ''Arnesen Grant'ı göndermek istiyor'' mevzuuna gelirsek, bu noktada Arnesen'in kesinlikle böyle bir düşünce içinde olacağını düşünüyorum.Gerek bu yazıdan sonra düşündüğüm, gerek yapılanmaya tepeden inen adam görünümündeki Grant antipatisinden Arnesen ve arkadaşlarının hatta Abramovich'in de dahil olduğu yönetim kademesinin net bir biçimde Grant'ten genel görüntüde hoşnut olmadığını düşünüyorum.Grant'ın eleştirisi kaybettiğinde başlıyor.Takım geçen seneden oyun, güven, sistem, işlerlik, tempo, akışkanlık ve huzur değerlerinde gerideyse, geriye tek seçenek kalır, kazanmak.Kazanmadığında tüm bu değişikliklerin eleştirisiyle karşılanır, mevcut durum iyi dahi olsa daha iyisi görüldüğünden tatminsizlik oluşmuştur ve bunu yok etmek ancak kazanarak olur.Sportif anlamda tüm sorumluluk Grant-Ten Cate ikilisine verilmiş durumda, başarırlarsa ne ala.Başaramadıkları takdirde ''kurtardıkları yahudilerin'' Chelsea'nin geleceğine faydası olmaz.Şu anda başarıyorlar, geçmişin kaznaımlarını devam ettiriyorlar ve maç dinamikleri, gelişen olaylar yanalrında.Bu da bu konunun bir başka yönü.

Yazı için teşkkür etmeyi gerekli görüyorum.

BT dedi ki...

@noat samisa
kezman ve arnesen'in kulübe geliş tarihleri arasındaki farka dikkat çektiğin için sağol. ben de zaten yazıda arnesen'i direkt dahil etmedim bu transfere ama kendisi de visser in has adamı.
kezman ve robben in istatistikleri elbette ki yeterli olabilir ama neden onlar, o istatistiklere sahip başka oyuncular yok muydu?
Biraz ahbap çavuş ilişkisidir futbol dünyasında transfer, bildiğimiz torpil işte.
Abramovich'in koyu bir Musevi olduğu; transfer tercihlerinden belli. Tal Ben Haim başka nasıl bu kulübün kapısından girebilirdi ki? Avram Grant kimdir? Chelsea'da bir ihtilal olmuş, kanlı ihtilal üstelik. Portekiz iktidarı devrilmiş, Hollandalılar gelmiş. İki ülke de sömürgecidir, sömürmeyi severler.

Noat Samisa dedi ki...

Hayır, hayır, kesinlikle ben Kezman ve Ben-Haim transferlerinde katiyetle ''sportif'' nedenlerin olduğunu iddia etmiyorum.Ben-Haim'in bir demecini yazdım, söylenenden anladığım bu.Ayrıldığımız nokta Kezman'ın sportif açıdan bahsedilen torpilin üzerini örtebilen bir performansının olduğudur.Fırsatlar, seçimler belirler sıklıkla kariyeri, çokça öykü yazılıyor bir tek seçim ile hayatı değişen futbolculara dair.Ha, dediğim gibi, asıl Kezman bizim buralardakidir, asıl Nobre Alex'siz Nobre'dir mesela.

Grant için, başaramadıkları takdirde ''kurtardıkları yahudilerin'' Chelsea'nin geleceğine faydası olmaz, dedim ya, Kezman'ınki de o hesap.PSV-Chelsea ilişkisi olmasaydı belki Chelsea'nin kapısından giremeyecekti ama PSV istatistiklerini yapmasaydı Chelsea'deki PSV'ci yapılanma Kezman'a dönüp bakmazdı bile.Ne salt torpil, ne de salt futbol.Ben böyle düşünüyorum, yazıya ve aceto'ya da bunları düşündürüdüğü için tekrar teşekkür ediyor, saygıalrımı iletiyorum.

L dedi ki...

abi ellerine sağlık.

Adsız dedi ki...

Evet, haklı olabilirsin. Musevi bağlantıları nedeniyle Abramovich bir takım icraatlar yapmış olabilir ama bence Kezman, mesela Fenerbahçe'de değil de Galatasaray'da oynasaydı (ki bir Galatasaraylı olarak kendisini hala çok severim) bence çoktan efsane Galatasaraylılar arasına girmişti. Bana göre hala topa basan, hızlı ve hırslı adamdır kendisi ve değerini bilemesek de Türk futboluna gelmiş en büyük futbolculardandır ve bence bir winnerdır.

Flying Dutchman dedi ki...

Visser Abromivch'i arar, Rus milli takımının başına Hiddink'i önerir, Abramovich Hiddink'i milli takımın başına geçirir, Visser yetmez Arnesen'i Chelea'ye aldırır, Arnesen'e Obi Mikel ve Kalou'yu tavsiye eder, o da Abrmaovich'e, İkisi chelsea'ye gelir, son olarak Alex'i aldırır Arnesen, Boulahrouz sevdalısı Mourinho da basar istifayı. İkilinin arasını bu Alex transferinin açtığı bile söylenir

Çok güzel yazı, böyle yazılara pek rastlanmıyor

Adsız dedi ki...

yok daha neler abronun arkasinda zaten rus gizli orgutu var dimii

Adsız dedi ki...

FM oynayanlar bilir; oyun, oyundan da ötedir. Chelsea'yi alıp "Affiliated Clubs" bölümüne baktığımızda, PSV, Chelsea'nin "Feeder club"ı yani bizdeki diliyle "Pilot takımı" olarak gözüküyor. Bir diğer anlatımla Galatasaray / Beylerbeyi ilişkisi... Ayrıca Aceto'yu yazıdan dolayı kutluyor, devamını diliyorum.

mert dedi ki...

okumaya doyamadığım bir yazı oldu, tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum ayrıca arada bir futbol namına birşeyler okumamızı sağladığın için.

Ahmet Giray dedi ki...

pek güzel bir yazı olmuş. yalnız cok hızlı hızlı sona gitmiş, biraz daha agırdan agırdan gitseydi de tadını daha cok alsaydık :)

esen dedi ki...

Yazi ve yorumlar cok guzel de ben cok farkli bir soru soracagim. Aceto kardes Kezman'in transferi icin odenen paralari nereden buluyorsun?

Ya da genel olarak oyuncular icin odenen paralarin (bonservis) bulunabilecegi bir websitesi mevcut mu? (transfermarkt demesin kimse, o rakamlar guvenilmez).

Yardimci olabileceklere simdiden tesekkurler.

YK dedi ki...

bir an kendimi grange romanı okuyor gibi hissettim..helal sana abi yaa...supersin valla.

İngiliz basınıyla paylaş bunu..super prim yaparlar bu yazıyla..

sırf şu yorumu yazabilmek için üye oldum :)

okurken tüylerim diken diken oldu..

Adsız dedi ki...

bu analizler en kötü senaryonun sonunda chelsea takımına bir takım bağlantılar sonucunda geldiğini ortaya koyar.Kötü bir futbolcu olduğu anlamına gelmez tabiiki.Kezman'ı şahsen bir fenerbahçeli olarak her zaman takımımda görmek isterim.hırsı,kazanma arzusu yılmadan tekrar tekrar denemesi yeter.kaldı ki çok kritik gollere imzasını koymuş bir futbolcu.Galatasaraylı kardeşlerimizin hakan şükür'e gösterdiği sabrı biz fenerbahçelilerde kezman'a gösterebilir rahatlıkla.
ercü

Adsız dedi ki...

kezman çok ilginç bi adam bence. ne kadar da kötü oynasa tam manasıyla kızamıyorum adama. kezmanı rehabilite edicez diye belki de bütün bi sezonu çöpe attık ama her zaman içimde bi gün çok pis patlıycak hissiyatı oldu. keşke semihle beraber daha çok oynayabilselerdi.

işallah fenerden ayrıldıktan sonra abuk subuk demeçler vermez de güzel bi anı olarak kalır hafızamda (en azından benim için)

Alper Öcal dedi ki...

Elbette yazıya kulp takacaklar, fazlaca hayalci bulacaklar, hatta bıyık altından gülecekler olabilir ama bu ipuçlarının gayet iyi birleştirildiği gerçeğini değiştirmez.

Şaşırtır, kendini defalarca okutur, keyif verir. Eminim okuyan herkes hissetmiştir bunları. Teşekkür etmek lazım o bakımdan.

Yine de eleştirim olacak Bülent Bey'e. Yazıda çok mühim bir esasoğlan eksik.

Pini Zahavi.

Israilli eski bir muhabir, gazeteci. Muhtelif medya kuruluşlarının sahibi. İngiltere'ye gazeteciliğini de yaparken 1979 yılında Israilli savunma oyuncusu Avi Cohen'i Liverpool'a getirerek İsrail ve Musevi tohumunu atan adam. Daha sonra Rus Musevi milyarderler Abramovich ve Gaydamak ile ( onları da Zahavi getirmiştir İngiltere'ye ) tepeye çıkan isim. Veron, Rio Ferdinand gibi tarihe geçen bedellerle biten transferlerin aktörü.

MSI'nın Tevez ve Mascherano'yu West Ham'e getirişinin ardındaki isim. Onun arkasında da MSI'ın sahibi olduğunu düşünülen ve Aceto'nun bahsettiği büyük ağabey Berezovsky tarafından desteklenen Gürcü Patarkatsishvili var. O da Musevi.

Dinamo Tiflis'in de sahibidir aynı zamanda.

Bu Zahavi ile ilgili Chelsea'nin eski sahibi Ken Bates'in çok güzel ve tek kelimelik bir tanımlaması da vardır.

Sikkafalı.

***

Bu arada PSV - Chelsea arasındaki ilişkinin de hala devam ettiğini belirtelim. En son OFK Belgrad'dan alınan Sırp savunma oyuncusu Slobodan Rajkovic, PSV'den Chelsea'ye geçiş yapan Alex'in yerini doldurmak için PSV'ye verildi.

Bunun da bahanesi çalışma izni.

Sırada da teknik adam olabilir. Bildiğim kadarıyla geçici olarak görevde olan Sef Vergoosen'in yerine hala bir isim atanmadı.

Bakalım kim atanacak ?

Flying Dutchman dedi ki...

Huub Stevens 4 ay önce atandı o göreve

Alper Öcal dedi ki...

Ismi geçiyordu ama ben kesinleşmedi diye biliyordum, kaçırmışız demek ki.

Teşekkürler flying dutchman.

ihk dedi ki...

psv'nin son yıllardaki çıkışını galiba biraz da abramoviç'le olan bağlantılarda aramak lazım. biz ajax'ı yahudi takımı olarak bilirdik. meğer psv'nin de gönül bağı varmış.

esismen dedi ki...

kezman gibi koyu bir hristiyan, hatta sırp milliyetçisinin, yahudi dayanışma faaliyetleri içinde ödüllendirilircesine transfer edildiği iddiası bana biraz havada kalıyormuş gibi geldi. hayırlısı

Adsız dedi ki...

çok güzel bir yazı yanlız güzel bir yazı olması ille de tamamiyle yazılan herşeyin doğru olduğunu göstermez. bazen güzel yazılar uğruna sadece görmek istediğimizi görürüz :)

şu musevi bu yahudi sevicisi türünden şeyleri bir yana bırakırsak.

kezman çok isabetsiz şutları ve güçsüz görüntüsüne rağmen onu bu kadar kötü gösteren aslında ileride tek başına oynayabilecek bir forvet olmamasına rağmen orada oynaması. alex'in yerinde kanoute gibi bir adamla çok daha verimli olurdu :) tabi bu sadece bir düşünce. böyle olacağına dair hiç bir garantisi yok.

kezman'ı çok sevmemekle birlikte alex'in aslında 90 dakika oynamayacak bir adam olmasına rağmen oynatılması v.s. gibi kezman'ı daha iyi gösterebilecek bir dolu yorum yapılabilir.

Flying Dutchman dedi ki...

Aceto, Hollandalı karikatüristler dün seni okudu herhalde, :)))

http://www.nusport.nl/category/fc-knudde

Adsız dedi ki...

Tesadüf budur herhalde.Dün sizi tekrar tv de ne zaman göreceğiz diyordum,dün gece habertürk teydiniz.Keyifli bir program oldu.

Umut EKMEKÇİ dedi ki...

son paragraf tamamen saçmalık olmuş.. "frank arnesen ve piet visser yanlış ata oynadı"?? çok saçma değil mi, sanki psv'nin altyapısından gitti kezman chelsea'ye, bütün büyük takımlar istiyordu, chelsea aldı, belki de kezman chelsea'yi seçti. sonuçta oynanan bir at, alınmış bir risk yok ortada, kezman o sezon avrupa'nın en büyük 3 golcüsünden biri olarak gösteriliyordu zaten...

Adsız dedi ki...

Umut ben de seni bu bloga yorum birakan en kötü 3'lüden biri seciyorum :)

Flying Dutchman dedi ki...

Mourinho Sun'ın haberine göre geri dönerim ama Frank Arnesen'i kovun, oraya kendi adamlarımı koyacağım demiş :)))