3 Ağustos 2015

Cruzeiro - Stuttgart

Mario Gomez'e hoş geldin, Felipe Melo'ya güle güle dediğimiz günlerin gölgesinde gelenler gidenler bir şarkı sözü mırıldatıyor insana: "Dünya küçük aşkın büyük." Alman santrforun 10 yıl, Brezilyalı orta sahanın ise 12 yıl önce formasını giyip şampiyonluk yaşadıkları takımlardan İstanbul'a gelen isimlerin hikayesi bu. 2003 yılına dönelim ve Brezilya'ya gidelim... Lig zorlu, 24 takım arasında oynanıyor, 46 maçlık maratonda bir takım diğerlerinden farkı. 100 puanla şampiyon olan Bele Horizonte şehri takımı Cruziero en yakın rakibi Santos'a 13 puan fark atıyor. Dimba'yı Avrupa'da kimse bilmez çünkü Brezilya dışına çıkmayan santrforun 31 gol attığı ligde, sonraki yıllarda İspanya'yı kavuracak olan Luis Fabiano 29 gol atıyor. Ardından gelen bir adam var ki yaptıklarıyla gün geliyor Kadıköy'e heykelini diktiriyor. Parma'daki hayal kırıklığının ardından Brezilya'ya dönen ve Cruziero'yu şampiyon yapan Alex de Souza. Alex'in İstanbul'u gurbet bilip kendi yerleştikten sonra çağırdığı vatandaşlarıyla Cruzeiro- Fenerbahçe hattı işlemeye başlıyor. Stoper Edu hiç de fena topçu değildi. Ya peki Inter filelerine yolladığı voleyle unutulmazlar arasına giren Deivid. Devre arasında geldiği ligin kaderini değiştirip uzun yıllar Süper Lig'den ekmek yiyen, Türk vatandaşı da olan Mert Nobre. Galatasaray'da klas stoper Ujfalusi sakatlanınca apar topar transfer edilen ama taraftara çile çektiren Cris de o şampiyon kadronun 11'inde. Alex'in kefil olduğu "Gördüğüm en iyi ön libero" deyip şaşırttığı Şilili Maldonado o sezon Kolombiyalı Arisatizabal ile birlikte Cruzeiro'nun iki yabancısından biri. Kadronun yolu İstanbul'dan geçen son ismi ise Felipe Melo. 20 yaşındaki genç oyuncu iki yıl sonra ilk kez İspanya'ya gelecek, oradan İtalya'ya geçecek ve dört yıl formasını giydiği Galatasaray öncesinde hiçbir takımda iki sezondan fazla oynamayacaktı. 2003'ün şampiyonu Cruzeiro, Luisao gibi şahane bir stoper ve Maicon gibi sıra dışı bir bek, Gomes gibi yıllarca Premier Lig'de forma giyen bir kaleci de yetiştirdi. 

Dünya küçük hikayesinin ikinci kulübü Almanya'dan. Bu sezon bir kez daha Bundesliga'dan herkes düşer Stuttgart düşmez dedirten kulüp. Bu kez 2006-2007 sezonuna gidiyoruz. Ligin her daim favorisi Bayern Münih'in dördüncü olduğu ve şampiyondan 10 puan fark yediği sezon. Stuttgart ve Schalke 04'ün ligin son haftasına kalan ve nefesleri kesen şampiyonluk yarışı sonrasında genç bir golcünün sürüklediği Stuttgart'ın mutlu sona ulaştığı sezon. O sezon 14 gol atan Mario Gomez artık Beşiktaş'ta. Sttugart-İstanbul hattını açan ilk isim o değil ama. Galatasaray'a gelip saç baş yolduran Portekizli stoper Fernando Meira o şampiyon kadronun kaptanı. Sttugart'ın beş yıl önce Beşiktaş'a sattığı ve üç yıl forma giydikten sonra gittiğinde neden gittiği anlaşılamayan ve ardından bitmek bilmeyen bir sağ bek arayışı bırakan Hilbert de o kadroda. Mario Gomez'den önce Beşiktaş'a imza atan ve sağ beke yerleşecek olan Andreas Beck de Sttutgart'ın 2006-2007 şampiyon kadrosundan. Bugün Rusya'da kariyerine devam eden, Alman Milli Takımı'nı seçmiş gurbetçi Serdar Taşçı da o şampiyon takımın posterinde. Son isim Gomez ile birlikte o Sttutgart'tan ayrıldıktan sonra Real Madrid'de beş sezon forma giyen ve bu yaz bedelsiz olarak Juventus'a imza atan Sami Khedira... Peki Bundesliga'da Mario Gomez'li Sttutgart şampiyon olduğunda gol krallığı koltuğunda oturan isim kim? Üç yıldır Türkiye'de golcülük resitali veren ve o sezon 20 gol atıp Almaya'da kral olan Theofanis Gekas... 

Hiç yorum yok: