6 Ekim 2011

Tam Saha İletişim Rezaleti


Bu bir tercih meselesi, niye öyle yapıyorlar bilmiyorum ama saygı duyuyorum. Memleketin sınırlarını aştığımızda aynı mesleği paylaştığımız bazı insanlarla aynı yerde yemek yemiyoruz. Bazılarımız başka sokaklara sapıyor. Taksim’de hepsini bir arada bulacağınız bildik fast food markalarını arıyorlar. Bazıları da bilmedik dükkanlara atıyor kendini, annelerinin hiç pişirmediği, bizim pazarlarda hiç satılmayanlarla yapılanlarla doyuruyor karnını...

Benim de, senin de, Arda’n ın da bu memleketin pazarlarından taşanlarla karnı çok doymuştur. İsterdim ki Madrid’in bilmediği sokaklarında kaybolsun ve attığı imzanın arkasından bir konuşmuşsa bir daha dönmesin bizim sofralara. Orada geç vakitte otururlar sofraya, öyle doysun karnı, yediğinin o dildeki manasını öğrensin, garsondan hesabı onun dilinde isteyebilsin...

Futbol ortak dil. Yetenekliysen oynarsın.. O en kolayı... İdman dediğin belki biraz daha ağırdır ama yeni olmanın şevkiyle o da koymaz adama... Yapmadı Arda.. Böyle olmasını dilemezdim. La Liga başladıktan sonra Madrid medyasına konuşmasını, topuna bakmasını, İspanyolca öğrenmesini beklerdim... Yapıyorsa bile; bir tarafını koparamadı. Ne oralı; ne de buralı olamamak en zorudur. Çeker durur seni hayat iki yakadan. Paramparça olursun...

Sözlerini alıntılamayacağım,mesele bu değil.. Federasyon’un resmi mi resmi dergisi Tam Saha dergisine verdiği röportajda kapatamadığı hesapların Galatasaray taraftarını özellikle de genç nesil taraftarı yaraladığı ortada. "Susma sustukça sana sıra gelecek" demiştim bir zamanlar. Bu da onun bir tezahürü. Bir ilişkide sakat yaşanan ne ise onun söylediklerinde bu saklı. Böyle bitmez mi aşklar? Söylenmeyenlerin hepsinin bir anda söylediğinde...

Biriktirmiş mecburiyetten Arda. Haksızlığa uğradığı her an söylemesi gerekenler kulüp tarafından ya da otokontrol yüzünden söylenmemiş. Suratına edilen küfürler, sahip çıkmama ya da hiç katılmadığım o takım için gelir -kime ne, kimin ne kazandığı- dengesi. Bunlar orijinal satırlar değil. Galatasaray’da son 3 yılda yabancı futbolculara karşı 2000’de başarıyı getiren yerlilerin futbolu bıraktıktan sonra yaptıkları yorum desteğiyle, Türk oyuncuların Florya’da faşizan bir tavır geliştirdiklerini bilmeyen yok...

Söylediklerine itiraz edersiniz ya da katılırsınız, tek satırı bile sizi yaralar ya da yeter artık sus diye haykırırsınız, uzatmamak lazım çünkü belki de mesele başka...

Almanya maçına 5 gün kala bir röportaj Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi sitesinden yayınlanıyor. Tam Saha dergisi piyasada satılan bir dergi değil. Aylık iş yapmanın sakıncası... Arda ile yapılan röportajın tarihi Avusturya maçının oynadığı Eylül başı. Bir ay önce verilen cevaplar... Soruları soran ise Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink’in tercümanı Türker Tozar. Dünyanın hiç bir yerinde milli takımın hocasının tercümanı gazeteciliğe soyunmaz. Türker Tozar tercümanlığı layığıyla yapan bir isim. O işinde başarlı mı, başarılı...Ama Türk futbolunun yöneten yapının tam göbeğinde oturup, federasyondan maaş alıp, milli takımda oynanan bir futbolcuya “Bizim futbolumuzun eksikleri, sana da haksızlık yaptılar kardeş, al pası verdim sana ” temalı provokatif soruları soracak isim değil.

O zaman adama sorarlar dön bir bak aynaya diye! Türker Tozar senin oturduğun masa İstinye'de... Orada batırıyorlar Türk futbolunu!.. Bunu bir gazeteci sorsaydı, sorun olmazdı lakin Hiddink’in -Chelsea ne oldu(!)- tercümanı sorularıyla federasyon kanalıyla milli takım futbolcusuna eski defterleri açtırıyor ve ayrıldığı kulübe eleştirilerine çanak oluyorsa orada dur demek lazım.


Sonunda ne oldu? Almanya maçı gibi hayati bir maç bir öncesinde Pazartesi gününden itibaren Arda röportajı ve yankıları konuşuluyor bu ülkede. Maça iki gün kala da Arda röportajları okuyacaksınız yarın (bugün) gazetelerde. Belki de bu söyledikleri yüzünden Emre'den sonra Arda'da da yuhalanacak o stadyumda... Milli takım tercümanının bir ay önce yaptığı röportaj yüzünden, Arda çıkıp “ Ama bir ay önce konuştum” diyecek, gündem milli takımdan kopacak ve biz kalkıp Euro 2012’ye gitmekten bahsedeceğiz... Sonra ara ki Milli Takım ruhunu bulasın... Bunun adı "Tam Saha" iletişim rezaletidir...

8 yorum:

4numara dedi ki...

"nerem doğru ki?" hesabı, memlekette neyi tutsan elinde kalıyor. futboldan da daha iyisi beklenemezdi herhalde. yabancı gözüyle baktığında her dakika şaşırırsın, ama içeriden bakınca artık herkes alışık bu kaosa ne yazık ki. karakterimiz olmuş dengesizlik. ortalama yaşam süresi neden kısa avrupa'dan? bunlara ömür mü dayanır? dakika dakika çalıyorlar işte insanın ömründen...

Başar Bölükbaş dedi ki...

...arda'dan bir an once helikopter almasini bekliyoruz...

orchel dedi ki...

Her ropörtajını gördüğümde, yeter artık Arda sus, işine bak diyorum kendi kendime. Biraz daha konuşursa Türkiye'de kendini destekleyen hiç kimseyi bulamayacak.

Comandante dedi ki...

Suçlu niye röpartajı yapan,yayınlayan oldu Bülent Abi ? Arda'nın hiç mi suçu yok ? Eminim ki kendi nasıl olsa İspanya'dayım tatile gelmeme gündem değişir ben düşündüğümü görüşümü söyleyim rahatlığında... Galatasaray'dan giden herkes zaten atıyor da atıyor tutuyor da tutuyorda tabii ki sorun atanlarda tutanlarda olduğundan çok Galatasaray'da ancak eğer sen Arda'ysan bunları söylemiceksin geçiceksin... Mahalle baskısından korktuğu için de boş mukavelelere imza attığını her mikrofana söylemiceksin.Mehmet Topal,Uğur Uçar ilk aklıma gelenler bunlar parasını bırakıp gidenler Galatasaray'da onlar konuşsa bi nebze anlarım Arda'nın parası mı kalmış ? Elektrik telefon faturasını mı ödeyememiş yada onları ödeyim son model arabasına binememiş ? Fedakarlık sadaece saha içinde olmaz heryerde olur bunları söyleyen konuşan adamda fedakar değildir... Ben ki şampiyon olduğumuz sene Lincol Lincoln diye bağıranları tribünde uyarmış,sözlü dalaşa girmiş adamım... Söylediğim de 'Lincoln ne verdi takıma niye onun için bağırıyorsunuz azıl desteklememiz gereken Arda,Servet'' diyerek bi çok kez ikili tartışmaya girmişliğim de vardır.Ancak o seneden sonra çok şey değişti Arda'da... Ben oldum dedi simgeyim dedi burayı yapan kupayı alan benim havalarına girdi ikoncanımız... 3 senedir de paşalar gibi yattı,gezd,tozdu eğlendi... Milli takımda topu parçaladı sahada ruhsuz yürüyen bi cisimdi... Arda konusunda çok tartıştım yakınlarımla,internette klavye ağalarıyla...Eminim ki karşı çıkan olacak yine ama artık bırakalım şu adam ERGENLİĞİNE TANIK OLDUK,MENEPOZUNU GÖRMEYELİM GALATASARAY'DA tek dileğim bu onun için... Yurt dışında ne yaptığı ne ettiği umrumda da değil...


Cuma günü de yuhlansın stadda...Kimin umrunda Milli Takım Türkiye'de ? Bu blogu takip edenler insanların önceliği kulüp takımlarıdır diye düşünüyorum...Benim de öyle... Belkide bu bilinci oturtamadığımız için beyinlerimizde bu haldeyiz...Ayrı bi konu tabii bu da.Ancak ben Milli Takım gol attığında seviniyorsam Galatasaray gol attığında haykırıyorum...Zannediyorum ki Beşiktaşlı,Fenerbahçeli,Trabzonsporlu,Bursasporlu vs. içinde durum budur.

Bülent Abi,sende kişisel olarak tanıyorsun Arda'yı bizim bilmediğimiz neler biliyorsun hakkında ancak bu yazıda suçu Tam Saha dergisinden önce Arda'da tespit etmeni isterdim...Görüşündür senin bişey diyemem...

sembolist dedi ki...

hakan ünsallar,bülent korkmazlar,hakan şükürlerin akıl hocalğını yaptğı bir futbolcudan da başka bir şey beklenmezdi.
Acunla takılıp saçma esprilerle GS'ı eleştiren bir adama bu forma zaten bol geliyordu..

cerkez1905 dedi ki...

Türkiye de Galatasarayın çok büyük bir camia olduğunu 30 milyon çoçuk kadın erkek yaşlı genç bebek asker sapık katil gamsız vurdumduymaz komplekli doktor çöpçü kapıcı vb insanın bu klübün taraftar profilini oluşturduğunu her gelen tepkiye küfüre alkışa şakşaka itibar etmeyecegini öğrenen sporcu büyük sporcudur.

Deniz Kutsal dedi ki...

Arda turan malesef, futbolun en kalitesiz tartışıldığı ülkenin en değerli oyuncusu.

Durum bundan ibarettir..

Aslında üstünde daha detaylı konuşulabilecek olsa da bazen susma sanatını kullanmak, methiyeler düzmekten çok daha erdemli oluyor.

Örneğin aşağıdaki yazıda da konu hemen hemen aynı tema üstünden fakat biraz daha değişik bir açıdan ele alınmış:

http://www.sporlog.com/yazi/arda-turan-ve-susma-sanati/

Sıçan dedi ki...

Malesef kahvehane ayarında yorumlar dolmuş, Deniz Kutsal'ınki hariç...Tavsiyem yazısını okumanızdır.

Yüklenin Arda'ya sizi Rıdvan Dilmen'ler! Arda'nın ne hakkı var ki zaten yabancılar çatır çatır parasını alırken maaşını zamanında alamadığını söylemeye. Umarım iş arkadaşınız maaşını alırken size birkaç ay geç verirler de anlarsınız ne demek olduğunu.
(Burda mesele milyon dolarlar aldın neyine yetmiyo sus nankör,meselesi değil. Olay 5 kardeşin 5'ine de aynı davranılmaması meselesi. Adalet, profesyonellik meselesi.)

Ha bir de "yeter artık Arda"cılar var. Eleştiriye tahammülü olmayan kültürümüzün ürünü, üst paragrafta anlattığım türün bir değişiği.

Arda haricinde bu çarpıklıkları söyleyen var mı? Tabi ki yok. O zaman ne yapıyoruz? Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaya devam :D

Ne de olsa anadolu delikanlısıyız. Bize yakışan bu.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak en zevk aldığımız şeylerden biri. Türk insanıyız ne de olsa. Hayatın her anında sığlığımızı kullanıyoruz, birbirimizle yarışıyoruz. Sığ dularda yüzmeye devam.

Yorumum yazıdan bağımsız, kahvehane mantığıyla yorum yapmaktan öteye gidemeyen ve uzun yıllar boyunca da gidemeyecek olan, türk futbolseverlere. Okuyunca da yazıdaki takım içi gelir olayına katılmadığımı görmüşsünüzdür.

Ben şunu da anlamakta oldukça zorluk çekiyorum, "Galatasaray taraftarını özellikle de genç nesil taraftarı yaraladığı ortada".

Doğruları söyleyince neden yaralanıyoruz? "Dünyanın en iyi atmosferi Ali Sami Yen'de" yalanında yaralanmak yerine inanmayı tercih ediyoruz.

Gerçekten müthişiz. İnşallah daha çok yaralanırız. Doğrular söylendikçe belki yanlışları görüp düzeltmek isteriz.