2 Eylül 2010

Gitsin de Kim Gelirse Gelsin!

Takımında eksik gördüğün bir mevkiye kafanda 2-3 yıldız belirlersin de; bir tribünde "O kadar kötü ki. Gitsin, yerine kim gelirse gelsin" diye adamı zıvanadan çıkartan futbolcular vardır. O oynamayacaksa, o gidecekse, gelecek adamın kalitesi, geçmişi için de beklenti düşük tutulur. Bu sezon istinası kesinlikle Güiza-Niang. İspanyol o kadar kötüydü ki, Fenerbahçe Niang'dan iki gömlek düşük bir santrfor alsa, taraftar yine memnun olurdu-olmazdı galiba(!)-. Niang bu yüzden "Kim gelirse gelsin" tanımına uymayan bir golcü.
3 Büyükler'de yukarıdaki tanıma uygun transferler var. Bilica, saha içindeki garip tavırları, çukur kazması, bireysel hataları ve oyuncunun kumaşından anlayan tribünler için "Bu adam büyük takım topçusu değil" kestirmesiyle aslında kendi sonunu hazırlamıştı. Daha iyisini bulmak için Aykut Kocaman transfer sezonunun sonunu beklemeyebilirdi ama bunu her takım, her hoca yapıyor. Kafandaki adam çağırdığında hemen valizi toplayıp, kampın ilk gününde hazır duruşa geçmiyor. Sağlam Premier Lig tecrübesiyle Yobo da Bilica sonrası ilaç gibi.
Bir diğeri Fatih Tekke... Beşiktaş ile imza öncesinde Galatasaray ile de görüşüp anlaşamadığı söyleniyor. Mehmet Batdal'ın sakat olduğu takımda Baros dışında alternatifi olmayan Rijkaard için iyi bir transfer olurdu. Aynı şekilde Beşiktaş için de. Schuster'in aradığı adam gol yüzdesi yüksek, tecrübeli, gevelemeden topu kaleye sokan bir adam. En azından imza attıktan sonra ilk verdiği röportajlarda gol sorununa dikkat çektiği satırlarda böyle bir adam tarif etmişti. Fatih Tekke ismi tek başına Beşiktaş tribünlerini memnun etmeyebilirdi. Lakin Nobre gibi attığı gollerden çok; oldu ki adam geçtiğinde "Bak Nobre çalım attı" diye tribünde anlatılan bir adama forma yüzü göstermeyecekse, Fatih Tekke de elbette ki mükemmel transfer. Uzun zamandır izlemiyoruz, Nihat'ın çektiği sıkıntıyı görünce Tekke'ye zaman vermek lazım elbette. Bu transfer çokça Denizli'nin Yusuf transferine de benziyor.
Galatasaray'da da "yılların sağ açığı" Aydın var. Lviv'de tur geçilse muhtemelen 5 yıllık sözleşmeye imza atacaktı. Aydın o kadar umutsuz vaka ki Pino (veya Serdar Özkan) geldiğinde, Keita'dan boşalan yeri doldursun değil de taraftar aman Aydın'ın yerine oynar havasında karşıladı Kolombiyalı'yı. Taraftarlık çokça Pollyannacılıktır zaten...
Tuncay Yavuz dostumun katkısıyla bitireyim: Bir de " O kadar kötü ki" transferlerinde yeninin eskiden kesik yemesi var ki! Bkz: Maldonado-Selçuk...

7 yorum:

Unknown dedi ki...

Yeninin eskiden kesik yemesi konusu için bkz: http://cizgiden-cikaran.blogspot.com/2010/08/cizgiden-ckaran-2-mujdat-yetkiner.html

:)

just dedi ki...

galatasaray bir de mustafa sarp'ı gönderse yerine kim gelirse gelsin.mesela essien olabilir:))))
işin şakası sarp çok iyi göz boyuyor

kuzen larry dedi ki...

maldonado - selçuk - christian.. Ne berbat bir üçleme!

Sinan Yılmaz dedi ki...

Sonra yine Baroni - Selçuk yazık be abi :D

komutan dedi ki...

aydın 5 sene bekledi, bomba gibi geliyo

geloraptor dedi ki...

"yeninin eskiden kesik yemesi"nin adet olduğu takım beşiktaş. delinho'nun yerine gelen oyuncu sayısı için sağlam bir araştırma yapmak gerekir. ama yine ibrahim üzülmez oynar. çoğunlukla da verir hakkını.

Ortega dedi ki...

Bizim örnekler (Güiza ve Bilica) kötünün de kötüsü anasını satayım :)