3 Haziran 2018

Madrid'den Altınordu Geçti


Bilirsiniz Hollanda bir ekoldür futbol dünyasında, Rinus Michels ve Johan Cruyff’un oyunun taktik tarafındaki eşsiz dehalarına, ülkenin muhteşem alt yapı düzeni eşlik eder. Ajax alt yapısı da 40 yıldır Avrupa’da birçok kulübün rol modeli olmuştur, kimi başardı kimi yarı yolda bıraktı ama 20 yıl önce Newcastle United’ın Amsterdam’a yolladığı antrenörün aldığı cevap çok şeyi anlatır. Ajax alt yapısındaki hocaya “Siz nasıl bu kadar çok santrfor yetiştirebiliyorsunuz” diye sorduğunda İngilizin aldığı cevap “Kek tarifi olsa da versem” idi…
Ben de kek tarifini almak için gitmedim elbette Madrid’e… İspanya’nın başkentine 15 km uzaklıktaki Fuenlabrada’da düzenlenen 17 yaş altı Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda bizim memleketin şampiyon çocukları da vardı. Bir tarafta Brezilya’dan Palmeiras, Santos, İspanya’dan Barcelona, Real Madrid, Atletico Madrid, Fransa’dan O. Marsilya ve Japonya’dan Jef United ve bir tarafta da bizim çocuklar, Altınordu. 10-11 yaşında girdikleri alt yapıda basamakları birer birer ve ağır ağır çıkarken sadece iyi futbolcu olmak için aynı zamana iyi birer birey ve iyi vatandaş olmak üzere de eğitilen bizim çocukları sadece sahada değil, uçağa binerken, yemek yerken, otobüste maça giderken de gözlemledim. Pırlanta ustası gibidir alt yapıda görev yapan teknik adamlar. Altınordu U17 Takımı’nın teknik direktörü Hasan Fırat’ın 80 dakikalık maçlarda her dakika yaptığı taktik uyarılardan daha çok beni etkileyen, maçlar bittiğinde oyuncularından yedek kulübesini ve soyunma odasını temizlemelerimi istemeseydi. Onlarla yaptığı toplantılar, gencecik çocukları yüreklendiren cümleleri ve 11 fidandan bir takım yapabilmek çabalarını uzaktan sessizce alkışladım içimden. İlk maçta karşılarında Avrupa’da alt yapı denince akla gelen ilk kulübün gençleri vardı. Pique, Messi, Xavi, Iniesta’nın ve onlarcasının yetiştiği Barcelona’nın gençleri karşısında çocuk yaştan beri oynadıkları 4-2-3-1’den vazgeçmeden büyük bir disiplinle oynadılar. Kim daha yetenekli peşinde değildim, sahaya nasıl yayılıyorlar, hücuma nasıl çıkıyorlar, Hasan hocaları kenardan uyarıda bulunduğunda hatalarını nasıl düzeltiyorlar, bunu görmek istedim. Barcelona’yı 2-1 devirdiklerinde yaşadıkları sevince, gurura, mutluluğa ortak oldum. Bir taraftan eğitim hayatlarına devam eden ama kulübün sporcusu olarak kitap okumak, ondan özet çıkartmak, sosyal aktivitelere katılmak gibi birçok yükümlülükleri olan bu gençlerin, Brezilya’nın efsane kulüplerinden Santos’un alt yapısı karşısında geçtiği büyük teste şahit oldum. Sadece futbolu düşünen bizim efendi çocuklarımız, karşılarında oyunu çirkinleştiren, yere yatıp vakit geçiren, sert fauller yapan yaşıtları karşısında psikolojik olarak nasıl ayakta kalabildiklerini ve onların diliyle konuşmak yerine kendi dilleri kendi öğrendikleriyle cevap verdiklerini gördüm. Santos’a kaybettiler ama tabela mühim değildi. Altınordu Başkanı ve bu ülkenin gururu haline gelen bu alt yapının mimarı Seyit Mehmet Özkan hayallerini gerçekleştiren bir güzel memleket insanı. Altınordu alt yapısında 10-19 yaş aralığında 260 genç futbolu ve hayatı öğreniyor. 105 merkezde ise 7200 çocuk, Altınordu’nun vizyonu altındaki futbol okullarında gelecekte tribünlerin karşısına çıkmayı hayal ediyor.  17 yaş takımı Madrid’de, 13 yaş takımı Almanya’da Stuttgart’ta turnuvada, 14 yaş takımı bu hafta Madrid’e turnuvaya gidiyor… 12 yaş takımı da bayramda Berlin’deki turnuvada olacak. 17 yaş turnuvasının organizatörü Real Madrid’in efsane Akbaba Beşlisi’nin üyesi  ve kaptanı Manolo Sanchis ile bizim çocuklar sahadayken geleceğin futbolunu konuştuk tribünde… “Ben böyle organize bir takım beklemiyordum. Artık sistemli oynuyorsunuz, Türklerin problemi hep buydu” dedi.. Sağ olasın Sanchis ve yolunuz açık olsun çocuklar…

Ben bu yazıyı yazdıktan sonra Altınordu, çeyrek finalde Leganes'i 2-1 mağlup edip yarı finale yükseldi. Rakibi Brezilya'dan Palmeiras... Yarı finalin diğer eşleşmesi Real Madrid-Atletico Madrid 

Hiç yorum yok: