26 Ağustos 2014

İki Sıfır Eksik Olsa



Yine bir transfer mevsiminin sonuna geliyoruz. Önce bizden bir hikayeyle başlayalım. 80'lerin yıldız bir futbolcusuyla bir sohbetimde, (çok muteber bir isimdi futbol sahasında, bugün oynasa yılda 2 milyon avrodan aşağıya imza atmazdı) "Ben bir sezonda kazandığım parayla Bakırköy'de iki daire alabiliyordum" demişti. Çok tutumlu davranmamış kariyeri boyunca, har vurup harman savurmuş biraz. Eski futbolcuların bugünün starlarına bakış açısı hiç değişmez. Onlara göre, bugünün futbolcuları gereğinden fazla kazanır, üstelik öyle büyük yetenek falan da değildirler. Bir yıl oynayıp iki daire alabilen 80'lerin starının farkında olmadığı bugün yılda 2 milyon avro kazananın aslında bir rezidans satın alabildiği. Daire-redizans farkı, olacak o kadar! Avro öncesinde her ülkenin kendi kurunda açıklanan transfer bedelleri kafa karıştırırdı ama ben son 40 yılın bonservis öykülerinden dönemin para birimlerinin avro karşılığıyla yola devam edeyim. Lakin zamanının doları, lireti, markı, frankı daha değerliydi, satın alma gücü fazlaydı, avro geldi mertlik bozuldu diyenlerin itirazı da saklı kalsın. 41 yıl önce Barcelona, Johan Cruyff'u kadrosuna kattığında, kulübü Ajax'a 360 bin avro bonservis bedeli ödemişti. Şimdi bu rakama, üçüncü ligde futbolcu alamaz, alt yapıdan çıkan 18 yaşındaki çocuğa yıllık ücret olarak verseniz inanın burun kıvırır. Savoldi, İtalyan gazetelerinin arşivlerinde sıkışmış kalmış ama Bologna, Napoli'den 1975 yılında 865 bin avro karşılığı liret aldığında Çizme'de "Napoli batar, böyle gitmez" demişler. Boca Juniors'tan 7.2 milyona aldığı Maradona'yı aynı paraya Napoli'ye 1984 yılında satan Barcelona, bugün bu rakamı yıllık ücret olarak ödüyor futbolcularına. 7-8 milyon avro dediğiniz de bugünün Türk futbolunda çıkış yapan her futbolcu için istenen rakam. Üç Hollandalı'yı bir araya getiren Milan, 1987'de PSV'ye Gullit için 10.9 milyon avro ödemişti. FIAT'ın dolayısıyla Angelli Ailesi'nin yüksekten uçtuğu yıllar, 80'lerin sonu. Büyük yetenek Baggio, Fiorentina'dan koparıldığında Juventus, Floransa şehri kulübününe 13.1 milyon avro karşılığı liret ödemişti. Marsilya'ya veda edip Milan'a giden klas golcü Papin için bonservis bedeli 1992'de 16.8 milyon avro. Sampdoria'daki Mancini- Vialli ekürisini bozan Juventus'un 92'de Vialli için ödediği para 20.1 milyon avro. 80'ler ve 90'larda Serie A'ya yıldız yağdıran İtalyan patronları tahtlarını yeni bin yılda İspanyol kulüplerine ve Rus oligarklara kaptırdılar. 1997'de Ronaldo için Barcelona'ya 27 milyon ödeyen Inter, Brezilyalı yıldızı, Real Madrid'e iki katına sattı. Denilson için Real Betis'in neden 30 milyon ödediğini kimse anlamadı. İki yayıncı kuruluşun amansız rekabeti ve birinin batmasıyla sonuçlanan Serie A'nın 2000'lerin başındaki mesut yıllarında Lazio, Vieri'yi 46.5 milyona Inter'e sattı. Arjantinli klas golcü Crespo'ya ise 56 milyon ödediler. Lazio'nun başkanı Cragnotti'nin devletten 6.5 milyar dolar vergi kaçırdığı ortaya çıkınca da Crespo'lu efsane kadro dağıldı. Hikayenin son 15 yılında ise İspanyollar sahneyi kimseye bırakmadı. Figo için Barcelona'ya 61 milyon, Zidane için Juventus'a 71 milyon ödeyen Real Madrid, Ronaldo, Beckham ile 'Los Galacticos I' dönemini tamamladı. 94 milyon avro'ya Cristiano Ronaldo, 96 milyona Gareth Bale ve son olarak bu sezon 80 milyona James Rodriguez'i alan Real Madrid'e Barcelona, İbrahimoviç, Neymar ve Luis Suarez transferleriyle cevap verdi. Daha pahalı maç biletleri, sezonluk kombineler, localar, her yıl değişen üç forma, binlerce ürünün olduğu taraftar mağazaları, şifreli naklen yayınlar... 40 yılda geldiğimiz nokta, artık çift haneli rakamların da bonservis bedellerine yetmediği. İki sıfır atsak ne güzel olurdu dünya.... 

Hiç yorum yok: