22 Ocak 2012

Real Madrid Kazanı

Şampiyonlar Ligi’nde işler yolunda gitmiş, ligde Barcelona’ya El Clasico’yu kaybetmiş olmasına rağmen 5 puan fark atmış, 18 maçta attığı gol sayısı 63, takım rekora koşuyor ama yetmez! İki El Clasico’da da yıkılan Real Madrid yine pis karıştı.
Önce eski başkan Calderon çıktı meydana. Mourinho’nun takımdaki Portekizlileri kolladığını ve İspanyol oyuncularla arasının iyi olmadığını söyledi medyaya. Calderon’a göre Mourinho 4 aydır Kaka ile konuşmuyordu, Nuri’nin yüzüne bile bakmıyordu. Menajeri Mendes’in adamlarını kolluyordu.
Medya desteği her ülkede önemli ama İspanya gibi yerel medyanın kuvvetli olduğu topraklarda kalemleri, manşetleri karşına aldıysan valizi de toplamaya başlarsın. Mourinho’nun adamı Pepe’yi Barcelona maçından asan Marca, savaşı başlatmıştı. Katalanlar’ın zaten haklı olarak topla tüfekle saldırdığı Real Madrid futbolcusuna sahip çıkmadılar. Çıkılacak tarafı yok tabii…
Lakin Mourinho “Pepe 'Ben bilerek yapmadım' diyorsa ben ona inanıyorum” diyerek vatandaşına sahip çıktı ve Bilbao maçı öncesinde basın toplantısında Busquets’e yüklendi. Hikaye eski ama hatırlatma gereği doğdu. Busquets geçen sezon iddia edildiği üzere Marcelo’ya ırkçı tacizde bulunmuştu.
Gazetecinin elinde birkaç manşet varsa, hangisini birinci sayfa yapacağı, haberi ne kadar büyük göreceği yayın yönetmeninin kararıdır. Barselona’da Busquets’i korumak için “Nedir ki? Kral Kupası ilk maçında da Santiago Bernabeu’da Pepe, Keita’ya maymun demişti” ile Mourinho’ya cevap gelmişken, Real Madrid’in kalesi içten yıkıldı. Bugün Marca’nın birinci sayfasındaki manşet son yılların en iyi haberlerinden biri. El Clasico’nun ardından Real Madrid tesislerinde Mourinho ve İspanyol ağalar arasında geçen konuşmalar:Mourinho: Maçtan sonra röportajlarda beni batırmışsınız.
Ramos: Hayır “Mister”, Siz sadece gazetelerin yazdığı kadarını okudunuz. Bizim söylediklerimizin hepsini değil..
Mourinho: Doğrudur, siz İspanyollar, Dünya Kupası kazandınız ve gazeteci arkadaşlarınız sizi kolluyor. Kaleci gibi!!!..
Casillas: (Bu muhabbetten 30-40 metre uzakta diğer kalecilerle çalışıyor). Mister, burada her şey adamın yüzüne söylenir!
Mourinho: Sergio (Ramos), Puyol’un golünde neredeydin?
Ramos: Pique’yi marke ediyordum.
Mourinho: Puyol’u marke etmen gerekiyordu.
Ramos: Evet ama Pique çok boş kalıyordu biz de markajı değiştirmeye karar verdik.
Mourinho: Ne oluyor? Şimdi de teknik direktör mü oldunuz?
Ramos: Hayır ama sahada şartlara göre olur bu değişiklikler. Bazen bunu yapmak lazım. Siz hiç futbolcu olmadığınız için bazen saha içinde ne döndüğünü bilmezsiniz….


Bir tahminle bitireyim. Real Madrid bu sezon şampiyon olur. Belki Şampiyonlar Ligi’ni de kazanır ama gelecek sezon bu takımın başında Jose Mourinho olmaz… Nuri de, Hamit de…
****
Mourinho bugün A. Bilbao maçı öncesinde takımı kamp yapılan otelde toplamış ve Marca'nın haberini gösterip, "ispiyoncu kimse bulacağım" demiş.

10 yorum:

temürmelik dedi ki...

Abi bu konuşmalara nasıl ulaşmış olabilirler?Doğruluk payı nedir bu haberin ?

A. Eren Logoglu dedi ki...

Bülent abi, twitter mecrasında Keita-Pepe mevzusuna atfen yazacaktım ama kısa olur ve anlaşılmaz diye vazgeçmiştim, bloga da asmışsın, buradan ifade edeyim.

EMD'den doğru çeviri yaptığını düşünüyorum, bu tür konularda hassas olduğunu bilirim. “Nedir ki? Kral Kupası ilk maçında da Santiago Bernabeu’da Pepe, Keita’ya maymun demişti” Burada ironi var aslında.

Birincisi Sergio'nun Marcelo'ya söylediği iddia edilen ırkçı söylem Real Madrid TV'nin görüntülerinden alıntılandı ve burada ağzı kapalı bir oyuncunun ağzı okunmaya çalışıldı. Ne dediğini bilemeyiz ancak UEFA da kesinlik olmadığı için cezaya gerek duymadı.

Pepe'nin bilinçli olarak ele basmasını -ölçüyor, biçiyor, ele bakıyor, hakeme bakıyor ve an gelince basıyor. Mourinho'nun bu olayla iddia olarak kalan bir olayı eşleştirmeye çalışması yine akıl oyunu ancak çok ucuz. Birisi kesin, diğeri şüpheli, hatta aklanmış.

Bunun bilincindeki Katalan medyası da ters manyel yapıyor Pepe-Keita üzerinden. Nedir ki, ne var ki zaten işin ima kısmı. Eşleştirme istiyorsan al sana aynı olay ve ikisi de iddia şeklinde.

Bu arada Mourinho'nun Messi'ye yaptığı kokuyorsun işaretinin de nasıl hasır altı edildiğini birinin ona hatırlatması gerekir aslında. Veya Tito'nun gözüne parmağını sokup yalnızca iki maç ile yırttığını, korunduğunu esasen.

Asıl mevzuya dönersek Pepe olayına. Zaten diğer El Clasico'larda Madrid oyuncularının topa vurulduktan sonra hakem görmezken yaptıkları kasıtlı hareketlerin es geçildi, ilk kez yakalandılar, dikkatli izleyiciler, daha önceki maçlarda Ramos'un Messi'nin kafasına yerden kalkarken kıçıyla vurduğunu, Arbeola'nın Villa'nın bacağına bastığını, Marcelo'nun ceza sahası içinde Pedro'yu çiğnediğini, Xabi Alonso'nun her pozisyon forma çekmesini, Carvalho'nun hava toplarında boğaza sarılmasını, Guardian fotoğraflarında var, Pepe'nin Pique'yi ceza sahasında yere indirmesini, o kadar çok ki bu futbol dışı ve hakemin görmediği anlardaki hareketleri fark ediyordu. (Barçalıların bunları göstermek adına tiyatral performansına odaklananlar dışında)

Mourinho kalır mı, bence de kalmaz gider, ola ki lig şampiyonu veya ŞL'yi alırsa ardına bile bakmadan kaçacak. Kumar masasını bırakıp giden yeni milyoner gibi. Kişisel hedefleri Madrid'in çok önünde. Kral Kupası aldı İspanya'da, iki eksik var, birini tamamlasa onun için yeterli olacaktır çünkü rakip Barça olduğundan, bunu allayıp pullayacak haklı biçimde.

Barça'yla rekabet onun kariyer ve özellikle imajına -ben eskiden sevmez ama çok saygı duyardım dehasına, artık bu mümkün değil- büyük zarar verdi. 9 maç 1 galibiyet (o da uzatmalarda) Geçen sene lig, ŞL, süper kupayı kaybetti. Bu sene kral kupası gitmek üzere. İki maç eleminasyonda Barça'yla eşleşirse ŞL'de işi yine çok zor, elindeki tek koz lig şu an, ki bayağı da avantajlı kanımca. Hiçbir şey kazanamazsa zaten kovulmuş olacak. 96 puan alan Pellegrini kalsaydı (El Clasicolar 1-0, 0-2 en ufak bir olay da çıkmamıştı) takımı daha ileri taşır mıydı, bence bu bile tartışmaya açık.

BT dedi ki...

@A. Eren Logoglu
Sevgili Eren
Twitter'da kısa kalması gereken cümleler bazen yanlış anlaşılabiliyor aslında benim o " koymamam lazımdı. Nedir ki benim izlenimim. O kafada gidiyorlar. Yoksa MD büyütmeyin öyleyse böyle diye bir cümle kurmamamış. Ama neresinden tutsan kopan mevzular.
Barcelona sevgini biliyor, yazılarını da yakından takip ediyorum. Kıymetli yorumunda da birçok konuda haklısın.
Real Madrid bu kadar karışmışken uzaktan büyük bir keyifle izlediğinin de farkındayım:) Sevgiler.

BT dedi ki...

@temürmelik
Bir odada değil idman sahasında olduğundan konuşmaları dinleyen bir futbolcu bu haberi uçurmuş olabilir, hatta ramos ya da casillas da yazdırmış olabilir.

A. Eren Logoglu dedi ki...

İspanyolca/Katalanca bilmediğim için İngilizce çeviri veya İngilizce kaynaklar üzerinden takip ediyorum meseleleri. O haberin google çevirisinde "also called" ifadesi olunca "Ne Var ki, nedir ki" söylemlerini de içerdiğini zannederek yorum yaptım. Mevzu oraya evrilse de EMD'nin haklı olduğu bir konuda öyleyse böyle gibi bir argüman kullanacağını sanmıyorum çünkü başından beri Sergio'nun ırkçı söylemde bulunmadığını söylediler, şimdi söylemiş olsa bile Pepe de Keita'ya böyle bir şey demişti diye zihni bulandırmak anlamsız olur onlar açısından. Pep de oyuncum söylemedim diyorsa ona inanmak zorundayım minvalinde konuşmuştu o gün. Bugün aynı şeyi Pepe için de söylemiş, kasıt yok diyorlarsa yoktur şeklinde, tutarlı adam Mou gibi değil :)

Mourinho'nun ben gördüğümü söylerim, görmediysem bir şey diyemem yaklaşımını (bazı pozisyonlarda bunu sıklıkla yapar) Pepe için terk etmesi ve eski klasik alışkanlığı oyuncuya sahip çıkmaya getirmesini sanırım Marca İspanyol-Portekiz ayrımına bağladı.

Ben yine de bu haberin doğruluk payından şüpheliyim, Marca sonuçta. Üretilmiş bir diyalog olabilir, amacını bilemeyiz elbette, mutlaka vardır. Motivasyon olabilir, birlik beraberliği kuvvetlendirmek olabilir, tam tersi Mou'yu göndermek olabilir vs.

Bir de benzer durumlardan hep Mourinho galip ayrıldı, hatırlamak gerekir. Valdano krizi, Di Stefano meselesi ve Ronaldo'nun anti-futbol isyanı. Bu da dördüncüsü sanırım. Bir şekilde Portekizli olayı kendi lehine çevirmeyi başarmıştı en azından krizden çıkmıştı.

Madrid karışmış gibi gözükse bile ben bunun uzun vadeli olacağı inancında değilim. Kral kupasından elendikten sonra lig ve ŞL yarışı ön plana çıkacak. La Liga fikstürü dikkatli incelenirse Madrid'in şampiyonluğu ancak son haftalarda kaybedebileceği görülebilir, keza Barça'nın o bölüme kusursuz gelememe ihtimali de çok yüksek. Yani Mourinho'nun koltuğu Mayıs'a kadar sağlam kalacaktır. Ayrıca ŞL'de bu turu geçince Mart sonunu da görecekler, buradan da bir sıkıntı yok. Marca'nın hamlesi geri tepecektir kısa vadede de, geçici bir karışma denebilir buna.

Sezon sonunda ise tahminim iki senaryodan biri olacak üçüncüsü zor. Bu öngörüler genelde tutuyor, Mourinho Barça'yı elediğinde Inter ile, Madrid'e geleceğini belirtmiştim o zaman, senin blogunda da vardır muhtemelen bu yorum, bence bu sezon sonu her şartta ayrılacağı tahmini de tutacak.

Güzel sözlerin için teşekkürler ayrıca.

temürmelik dedi ki...

Haklısın abi yüksek ihtimalle dediğin gibidir.
Bende yıllardır süren bir Mourinho hayranlığı var.Adam futbol zekası yönünden aşmış.Buna bir çok kişinin de itirazı yoktur sanırım.Kendisinin kişisel hedefleri olduğu da net bir biçimde ortada.Yanlış hatırlamıyorsam 3 farklı takımla CL kupasını almak istediğini daha önce belirtmişti.
Bana göre Mourinho'nun en büyük hatası yanlış zamanda yanlış takımda bulunmak oldu.Ben bir çok kişinin aksine İspanyadan Real Madridi destekliyorum.Küçüklüğümden beri böyledir bu,hep bir sempatim olmuştur.Ama buna rağmen Mourinho-Real Madrid ikilisi tam hayalimdeki gibi olmadı ve olmayacak da muhtemelen.Bunun ilk sebebi takım.Real Madrid farklı bir takım.Her takım başarıya odaklıdır ya hani,Madridde işler daha da farklı yürüyor,burada başarılı olmak da yetmiyor.Bunu Pellegrini zamanında gördük.Keza Juande Ramos zamanında da öyle.Takım nerdeyse bütün maçlarını kazanmıştı 2. devre,şampiyon olamayınca adamı yolladılar.O zamanlar karizması olmadığını da söylüyorlardı galiba.Ayrıca İspanyadaki basının gücünü de unutmamak lazım.Moruinho gibi arıza bir hoca,ondan daha da arıza bir basın karşısında çabuk güç kaybedebilirdi ki illa ki güç de kaybetti zaten.İkinci etken zaman.Yanlış zamanda geçti Mourinho Real Madridin başına.Barcelonayla nasıl bir kapışma içinde olduğu,onlara karşı nasıl bir hırs beslediğini herkes biliyor.İnterle Barcelonayı eleyip CL kupasını alıp da Madride gidince bir çok kişi-ben dahil- Barcelonanın tahttan ineceğini zannetti.Öyle olmadı ama.Çünkü Barcelona gerçekten normal bir takım değil.Jose de son basın toplantısında bunu ima etti zaten,onları yenmek için geçerli bir taktik yok dünya üzerinde.Mourinho bu sene La Liga'yı kazanır.Karşısına Barcelona çıkmazsa-en azından finale kadar- CL kupasını da kazanır ama abi senin de dediğin gibi belli ki Mourinho için zaman doldu Madridde.Bu macera sene sonunda biter gibi gözüküyor.Sonra da ver elini İngiltere...

Del Piero dedi ki...

offf tüküreyim bi sürü şey yazdım ama blogger malı "sorry" deyip çöpe attı.
Özetle Real şampiyon olur sezon sonu(inşallah), Mourinho gider(bu da Real'in uzun yıllar son şampiyonluğu olur umarım) şampiyonlar liginde ise işi yine zor Madrid'in.
Kupayı geçtim zaten.

İsim dedi ki...

M.City şampiyon hoca Mancini'yi kovup Maurinho ile anlaşarak adanın 'çakma' Real Madrid'i edası takınırmı acaba?

Beyzade dedi ki...

A. Eren Logoglu, benim Real Madrid'i sevdiğim kadar sende Barça'yı seviyorsun bu belli ama unutma hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Şu an Barcelonalı futbolcuların saha içinde yaptığı aktörlük ve hakemi etki altına almak için yaptığı tüm hareketler güzel futbol maskesi altında gizleniyor ki çok geçerli bir sebepleri var. Barcelona, kaybettiği anda işler değişebilir. O günleri de düşünürek şimdi çok yükseklerde uçma. Çünkü şu an kazanan haklıdır:)

Akkavak dedi ki...

Real Madrid taraftarı barcelona karşısındaki çaresizliğini Mourinho'nun alavere-dalavere tiyatroculuklarına kapılarak kapatmak istedi.Kazanmak için her yol mübah idi.Saha içinde uygulamadık sertlik bırakmadılar.Pozisyon icabı değil,kasti-sindirmeye yönelik sertlikler.

Şimdilerde herkes Pepe'ye yükleniyor,ama yanlış.Geçen seneki maçları izlediğinizde Pepe'nin hareketinin ne kadar rutin olduğunu anlarsınız.Diğerleri gibi bu da cezasız kaldı.


Geçen seneki Kral Kupası finalinde gelen başarı bu katilliklere göz yuman hakemin eseriydi.Bundan cesaret alan Mou ve talebeleri şiddetin dozunu artırdıkça artırdılar.Buna çözüm olarak Barcelonalı kimi oyuncuların kötü tiyatraculukları eklendi.Sonra bu da üzgün ve kızgın Madrid ahalisine yine malzeme oldu hakemi aldatıyorlar diye.

Yani filmin arkasını kesip,önünü izlemek ve bunun üzerinden yaygara yapmak çok uygun geldi onlara çünkü başka türlü bu hezimetleri sindirmeleri mümkün değildi.

Koskoca Real Madrid'in yöntemleri belli,karakteri belli böyle bir insana bu kadar umut bağlaması inanılmaz.O geldiğinden beri El Clasico'ların tadı tuzu kalmadı.Kan gövdeyi götürdü tabiriyle.