16 Ocak 2010

Hain Baros(!)

Türk spor basınında yükselen değer yabancı düşmanlığı... Bu sezon bunun tavan yaptığını söylebilirim. "Milli takıma yeni teknik direktör kim olmalı?" tartışmaları dahil, yabancı hocalar ve futbolcular aleyhine bir kampanya var. Bu ülkede yabancı sayısı serbest bırakılırsa bu düşmanlığın nereye varacağını hesap bile edemiyorum. İşte son örnek, Baros'un sakatlığı. Gazetelerin dün yazdığı Baros'un sakatlık hikayesi bugün Hürriyet'te tekrar derlenerek, ısıtılarak sunulmuş. Farkı nedir? Baros'un "fedakarlık" yapmadığı ve gidip ayağına platin taktırdığı! Hakan Ünsal vasıtasıyla da öğreniyoruz ki; bu yerli futbolcuların başına gelseymiş fedakarlık yapar oynarlarmış. Baros'un operasyon kararı doğru değilmiş. Diğer görüş ise bir tıp adamına değil, İlker Yasin'e ait! "Ayağı iyileştikten sonra platin taktırmasını doğru bulmuyorum" diyor İlker Yasin.

"Bilimsel bir araştırmaya göre Türkler ayak tarak kemiklerinin Çek milletinin ayak tarak kemiklerinden daha sağlam olduğu saptandı" diye bir haber çıktı da, biz mi okumadık(!) Bu nasıl bir kafadır, bu nasıl bir bakış açısıdır? Futbolcudan istenen fedakarlık nedir? Acılar içinde oynaması mı? Yerli futbolcu olsa oynarmış? Geçen sezon bu ülkede ayak tarak kemiği kırılan Barış Özbek ve Servet alçılı ayaklarla mı çıktı sahaya? Üstelik Baros değil mi; sağlam olduğunda her tekmeye kafasını uzatan ve bu yüzden taraftarının sevgisini kazanan...

Gelelim Baros'un durumuna. Ocak ayının başında çekilen röntgeninde kemik kaynadı raporu sonrası düz koşuya başladı. Mış'lı anlatmıyorum çünkü bir gazeteci olarak bilgi sahibiyim. Ayağında ağrılar hissedip idmanlara konsantrasyonunu yitirince, menajeri aracılığıyla bulduğu Dr. Wohlfahrt'a gitti. Hasta olan da, tıp adamları da bilir ki, sözleşmeli futbolcu da olsan bir insan olarak farklı bir doktordan fikir alma, farklı bir tedavi yöntemi deneme hakkı hastanın en büyük özgürlüğüdür. Sınır nerede başlar bir futbolcu için? Operasyon kararı verilirse, kulübü bilgilendirmek zorundasındır. Baros da bunu yaptı. Galatasaray'ın doktorlarından biri Almanya'ya gitti. Dr. Wohlfahrt, çatlayan kemiklerde durumun nükse etme ihtimaline karşı platin takviyesi yapmayı uygun bulduğunu anlatmış. Baros da bu tedaviyi seçtiği için operasyon gerçekleşti. Önemli olan öncelikle hastanın iyileşeceğine, iyileştiğine kanaat getirmesi. Operasyonun faturası Baros'un sahalara dönüşünü planlanandan 1 ay geciktiriyor. Atletico Madrid maçlarını kondisyon olarak zaten hazır olmayacaktı ve yetişme ihtimali %50 bile değildi. Şimdi Mart 15'te ancak takım arkadaşlarının temposunda bir çift kale maçta oynayabilir.

Futbol bu, ağır sakatlık haberleriyle ilk kez karşılaşmıyoruz. Ama bu "Yerli futbolcu fedakardır, Baros değil; tu kaka edebiyatı" ve "Ya Sev Ya Terket" gazeteciliği-kafadaki sakatlıklar geçmiyor ne yazık ki!- okuyanı da sakat bırakıyor. Üstelik "bu fedakarlığı yapmadı" diyen Hakan Ünsal, iki dizinden de ağır sakatlık geçirmiş ve aylar boyunca ABD'de tedavi görmüşken... Bu vesileyle yazan, çizen okuyan herkese sağlıklı günler dilerim...

44 yorum:

Schumy dedi ki...

Bülent Abi çok güzel bir yazı olmuş.

Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Galatasaray ve cemaat ilişkisi ile ilgili bir yazı bekliyorum senden.

Bunlara çıkıp tek kelime bile edemeyen bir yönetim de benim gözümde basiretsiz pısırıktır. Ercan Saatçi denen kişi önderliğinde Galatasaray düşmanları Hürriyet aracılığıyla resmen dalga geçiyorlar kocaman kulüple. Lafa geldi mi kökü taaa bilmem nerelere dayanan kulüp diyorlar ama savunmaya geldi mi iki üç çapulcuya meydan bırakıyorlar ya da bırakmak zorunda kalıyorlar. Nedir Hakan Ünsal'ı, Hakan Şükür'ü bu kulüpten büyük yapan ? Kimdir ya da ?

Lanet olsun böyle basın, böyle eski futbolcuya.

astalavistabebeğim dedi ki...

Benzer hadise Türk oyuncu ve teknik direktörlerin sözleşmelerinde de yaşanıyor. Yabancılar gibi hukuki anlamda kendilerini koruyucu maddeleri sözleşmelerine eklememeleri maalesef haklarını almasını engelliyor. Bence mevzu Türk'ün hayatta birçok konuda görüldüğü üzere standartlara ve arka tarafı dolu bilimsel mevzulara yeterince önem verememesinden kaynaklanıyor. Buna bağlı hareket etmemenin de fedakarlık olarak nitelendirilmesi ayrı bir mevzu. Hakan Ünsal ve İlker Yasin tıp diplomasına sahip de biz mi bilmiyoruz?

FIRAT dedi ki...

Teknik adam da olsa futbolcu da olsa bunların hepsi insan öncelikle...Adam gece evde sakatlanmadı sahada oynarken kırıldı tarak kemiği...Hakan Ünsal niye küçük Hakan olduğunu ve öyle kalacağını geçen günlerde Ayhan-Elano karşılaştırması yaptığı yazıda tekrar kanıtladı.Aslında ne Hakan Ünsal ne de İlker Yasin ciddiye alınacak kişiler değil.Ancak Hürriyet'te barındırılmaları nedeni ile karşımıza çıkıyorlar.Baros'un sakatlığı açıklandığı an aklıma geçen sezon sakatlanıp sezonu kapatan Servet gelmişti,maalesef Baros için bu sezon kağıt üzerinde olmasa bile kondüsyon form düzeyi vs sebeblerle bitmiştir.Artık sorun çıkarmayacak ucuz genç golcü değil Baros kalibresinde bir forvet bulmalı Galatasaray transfer bitmeden.Lig ve Avrupa için bu şart...

Cem Kalay dedi ki...

Çok güzel bir konuya değinmişsiniz.

Sabahları bizim eve Hürriyet gelir. Ben, müzisyen spor müdürü olduğundan beri spor sayfalarıyla ilgilenmiyordum, bir bakayım dedim, ne yazmış müzisyen spor müdürü !

Niye bakıyorsunki ? Açıp söveceksin nasıl olsa. Baros'a yapılan bu haberi görünce bi güzel sövdüm sabah sabah.

Kendimce yazmayı düşünüyordumda iyiki siz yazmışsınız. Yazık bu ülkenin spor medyasının düştüğü duruma yazık, nedir bu düşmanlık yabancılara karşı.. Adam koltuk değneklerini bırakalı kaç gün oluyorki şurda. Ama yok, tekmeye kafasını sokan bu adam fedakarlıktan kaçmış !..

Unknown dedi ki...

Klasik Hakan Ünsal yazısı. Eh Hürriyet'in de ne mal olduğu zaten ortada. Meriç Tunca'nın yazar statüsüyle para kazanabildiği, Hakan Ünsal'a yorumcu vs. olarak değer verildiği bir ülkede yaşıyoruz sonuçta.

Normaldir. Aklı başında olan insan bu habere, özellikle Hakan Ünsal ismine itibar etmez.

TA dedi ki...

aslında tam tersi.türk basının türk düşmanlığı var.hatta türk sporunda.sadece bir örnek.dünyada semih kalitesinde bir golcüyü yıllardır ismi türk diye oynatmıyorlar.yabancı hayranlığı var.eğer serbest olursa türk oyuncu göremeyeceğiz.ingilterede ingiliz oyuncu yok gibi.ama onlar kaliteli yabancıya izin veriyorlar(milli olma şartı).bu sayade marka yarattılar.ve pazarlıyorlar.ama bizde SIRF YABANCI diye ilk 11 oynuyor.yabancı sayısı serbest olursa kalitesiz yabancıların tatil ve emekli ikramiyesi yeri olacaktır türkiye.maalesef.

Büyük Kaptan dedi ki...

bu tür yakıştırmaları bazen yabancılar, bazen türkler için duyarız sıklıkla.. hain ve kahraman ithamları çok ucuz sözcüklerdir bizim kültürümüzde.. fanatizmin gözleri kör ettiği dünyayı siyah ve beyaz olarak algılayan, kimse kusura bakmasın ama lümpen bir taraftar profilimiz var.. sadece taraftar meselesi değil tabiki sosyal yaşamın bir çok alanında bu anlayışın tezahürlerini görebiliyoruz..

baros gibi ciddi bir sakatlık durumunda olan kimse, (eğer birazcık aklı varsa) tam iyileşmeden sahalara dönmez.. bu durumda bir oyuncunun oynatılması ne kadar doğrudur ayrıca? sakatlığı nüksedip daha kötü duruma gelebilir, zaten fiziksel anlamda yeterli olmadığı için takımın puan kaybetmesinde etkisi olabilir.. herkes öncelikle kendi sağlığını düşünmek zorunda ve bu adamın sağlık durumu mesleğini doğrudan etkiliyor..

benjcev dedi ki...

ayrıca, galatasaray'daki yabancı futbolcuların göbeği yok. böyle olmaz. son dönemlerinde hasan şaş gibi, hakan ünsal gibi göbekli olmalılar. yemiyorlar, vitamin almıyorlar sonra sakatlanıyorlar tabi.

futbolcu dediğin ele gelecek arkadaş. löp löp et olacak.

ulas dedi ki...

hakan ünsal'ın yorumu beni haberden daha fazla rahatsız etmişti. elinize sağlık.

oralardaniyivurur dedi ki...

Bülent abi bırak bu basını eleştirmeyi, boşuna yoruyorsun kendini
adam olmayacak bu basın, eğer Baroş çıkıp oynasaydı, ve sakatlık nüksetseydi, gene eleştirilecekti, vay efendim nasıl oynar, vay efendim bu nasıl profesyonellik, diye

Atilla Çelik dedi ki...

Baros gibi Galatasaray'a aidiyet duygusu ile bağlı olan, takımı için kanını akıtan, terinin son damlasına kadar mücadele eden, aldığı paranın hakkını fazlasıyla vermesini geçtim, aldığı paranın daha üzerinde işler yapan, giydiği sarı-kırmızılı formayı gururla taşıyan ve takımını sahiplenen bir emektar oyuncuya hain diyenler en büyük haindir.

Öyle isimler var ki basınımızda artık mantık denen şeyi kaybetmişler ve nereye, nasıl saldırıcaklarını bilememişler. Allahın sopası bile onları akıllandırmayacak. Baros'un emeğine laf eden ve ona hain diyenler sağlıklı bir ruh haline sahip olamaz. Mümkün değil.

Yeniden sakatlanma riskiyle yaşayıp aynı yerden sakatlandığında takımdan daha uzun süre ayrı kalmak mı? Yoksa aynı bölgeden tekrar sakatlanma riski taşıyacağına onu tamamen sonlandırarak takımına daha uzun süre katkıda bulunmak mı? Daha bunun ne anlama geldiğini bilmeyen ufak beyinciklerin yorum yapması bile saçmalık.

Başlarına Baros kadar taş düşsün. Taraftar neyin ne olduğunu çok iyi biliyor ve görüyor. Takımı için kan dökmüş bir oyuncu olan Baros'un ne olduğunu da biliyor. Küçük - Büyük Hakancıkları da. Yasinciklere gitmiyoruz bile. Süresi bile uzun!

orkun dedi ki...

Ben Fenerbahçeliyim ama Ercan Saatçi zerrece hazzettiğim bir vatandaş değildir. Ama bu durum Ercan Saatçi ve Hürriyet özelinde bir durum değil. Spor gazetelerinin ya da gazetelerin spor sayfalarının, bir kaç münferit yazar dışında, hangisinin birbirinden farkı var? Sürekli böyle yalan dolan, uydurma, sansasyonel haberler. Ama kenardaki "en çok okunan haber" sıralamasına baktığınız zaman en tepede de hep o haberler. Dolayısıyla, biz adamlara böyle davranacak krediyi vermeye devam ettiğimiz sürece niye farklı davranmaya çabalasınlar ki?

Unknown dedi ki...

bülent abi yine çok güzel yazı olmuş, eline sağlık.

sana sormak istediğim bir şey var. gs yönetiminin hürriyet ve hakan ünsal'a karşı bir tavır alam, belli kısıtlamalara gitme durumu var mı ? çünkü artık iyice sıkıntı vermeye başaldı bunlar. hürriyet'i zaten geçiyorum da, hakan ünsal'ın son zamanlrda tüm yazıları gs aleyhine. yönetici, sporcu ne bulursa giydirior. buna karşı bir yaptırımı olacak mı yönetimin ? zira onların da bu durumdan fazlasıyla rahatsız olduğunu düşünüyıorum, çünkü yapığı artık eleştri falan değil...

felix mourinho dedi ki...

BAROS’un “Bir darbe daha alırsam yeniden sakatlanırım” korkusuyla kaynayan üçüncü ve dördüncü ayak tarak kemiklerine platin taktırması iki soruyu da beraberinde getirdi. 1-Ya o darbe 2. kemiğe gelirse, platin ayağını korur mu?


bu kadar alçakça bir düşünce olabilir mi yahu? 2.kemiğe gelirse korur mu? öbür ayağına gelse ne yapacak baros? futbolda sakatlanmak abes bir olay mı? terbiyesizlik aşırı seviyede...

Unknown dedi ki...

kesinlikle çok haklı ve güzel bir yazısonuçta bunlarınki ölümüne oynamak degil meslek bir yere kadar kendi saglıgını gözetmeli insan ki sonuna kadar da haklılar ellerin dert görmesin Bülent abi..

...bu arada bir Galatasaray lı olarak FB nin Gökhan Ünal ı almasından sonra Semih bize gelse de kulup görse diye içimden geçmedi degil

g0kh4n dedi ki...

Hala hürriyet'mi okuyorsunuz? Bırakın okumayın zaten bir şey yazdıkları da yok ne sporu, ne ekonomisi, ne geneli itibariyle.

koala dedi ki...

Bu toplumun iliklerine işlemiş hastalıklarından biri de linç psikolojisidir.

İstemediğini, sevmediğini, benimsemediğini, 'öteki' ya da 'yabancı' olanı linç ettirmeye bayılır. Sadece spor anlamında değil, siyasette, sanatta da böyledir.

Yapılanı garipsemiyorum, zaten bence garip olan Türkiye'de yaşanılan hiçbir şeyi garipsemiyorum. Her şeye alışıyoruz.

Beşiktaş Mrkela'yı aldığı zaman birtakım basın kuruluşlarının, adamın Sırp oluşundan dolayı neler yazdığını unutmuş değilim. Bir tek evinin krokisini verip bombalatmadıkları kalmıştı. Türk basını her zaman böyle olmuştur.

Örnek mi istiyorsunuz. Alın Hürriyet gazetesini ve logolarının solundaki Atatürk imajının altındaki yazıya bakın: "Türkiye Türklerindir"

Türkiye'nin gerçeği bu. Ama son dönemde daha baskın olmaya başladı, ayrı mesele.

Serhat dedi ki...

o değil de bu alman Dr. Wohlfahrt ne adammış arkadaş. Ahmet Dursun'un meşhur stres kırığından beri duyarım bu amcayı.
türk butbol camiasının en büyük kırık çıkıkçısı oldu adam.

bu adamın elinden geçen futbolcularımızla ilgili bir tablo hoş olabilir.

moist dedi ki...

Harika yazmışsınız gerçekten. Ayrıca geçen sene Servet sakat sakat oynuyor diye yerden yere vuruluyordu "Amatör Servet" eleştirileriyle.

Bu yabancı düşmanlığı falan değil Galatasaray düşmanlığıdır.

Wohlfhart'la ve bizim sağlık ekibiyle ilgili de ciddi çekincelerim var. Fenerbahçeli Deivid'in kırığı 2 ayda iyileşti adam maçlara çıktı. Ama bizde sakatlanan 1 sene dönemiyor.

Uğur ve Serkan Çalık'ın da bu adama tedavi olduğunu biliyoruz. Baros'da böyle bir şey görülmesi olasılığı nedir? Bu adama ve bizim sağlık ekibimimize güvenmek doğru mudur bu saatten sonra?

Ayağında çatlak olan adamı ne akılla koşuya çıkartıyorlar, anlamak mümkün değil.

Comandante dedi ki...

Bende kendi blogumda bu habere olan yorumuma cevap vericektim kesin Bülent Abi yazmıştır deyip bi tıkladım acetoyu pc yi açar açmaz.Hürriyete olan sinirimi kelimelerle ifade etmişin Bülent Abi teşekkür ederiyorum.Baros ta bu takımdaki formasının hakkını veren veren bence tek adamdır bunu da söylüyorum.

Unknown dedi ki...

orkun arkadaşıma katılıyorum ben de. sonuçta yapı itibariyle sansasyonu, "gaz"ı severiz biz genelde toplum olarak. E bu ülkenin çoğunluğu böyleyse gazetecisi de öyle oluyor, öyle haber yapıyor. Neyse ki sizin gibi sağduyulu yazarlar da var bu camiada. hürriyet olayına ise herkes değinmiş zaten. Ben hergün internete giren ve haberleri ntv-hürriyet-milliyet-cnnturk olmak üzere 4 farklı (aslında 2 farklı) siteden takip eden biriydim ama yaklaşık 1 yıldır sadece ntv ve Bülent abinin blogu başta olmak üzere birkaç blogu takip ediyorum spor haberleri için ve yetiyor da bana. en azından yalan dolandan, sansasyondan uzak duruyorum böylece.
Bir de son olarak "vergi" denen şeyi icad edenden Allah razı olsun diyorum... Belki de kurtuluşumuza vesile olacak kendisi...

Can dedi ki...

Zavallı basınımız kimin ellerinde.

Cahil herifler saçmalıktan başka birşey yazmıyorlar..

kaiwas dedi ki...

baros iyi değerli akılı bi sporcudur ..hakan ünsal ise cok sıradan bir sporcudur kaale almaya değmez

Dünyaları Koşuyorum dedi ki...

Emre Güngör 2 senedir tam iyileşmeden oynatılmaya çalışılıyor. Sonuc ortada.

Geç olsun ama güç olmasın.

Ercana ve Hakana selamlar. Sezon sonu görüselim..

mre dedi ki...

Hakan Ünsal'ın ne mal (!) olduğuu artık hepimiz biliyoruz. Neye ve kime hizmet ettiğini. Eğer hala yazdıklarını ciddiye alan varsa buyursun alsın.
Benim ağırıma giden bu uefa kupası sahibi tayfanın hemen hepsindeki yabancı düşmanlığı.Bir ara beşiktaşın metin-ali-feyyazlı kadrosunda da vardı bu durum ancak onların haklı tarafları da vardı. kendilerinden çok daha düşük kalibreli yabancılar geliyordu o dönem.
Keşke fırsat olsa da sorabilsem bizim eski efsane yeni yazarlara. Hagi-Popescu-Taffarel-Capone-Filipescu-Popescu-Ilie olmasaydı o dönemdeki başarılar, uefa ve süper kupa gelir miydi? Siz oynadığınız dönemde Hagi'ye Popescu'ya bu postaları koyabilidiniz mi?

Milliyetçiliği hiç anlayamamışımdır. Bir kaç yüz km batı da doğsan Yunan kuzeyde doğsan Rus olacaktın. Kader sana bunu uygun görmüş. Türk olmuşssun ne ayrıcalık katıyor ki sana?

Galatasaraylı olarak üzüldüğüm nokta bu gerçekten tarihi futbolcuları anılarıyla anamamak. Yazık!!!

joe kleine dedi ki...

Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun demiş nasreddin hoca...
Avrupa şampiyonasında sakat sakat oynadığı için Biyonik Servet, Fedekar Servet, Terminator Servet diye gazlarlarken, adamı milli kahraman yaparlarken inanıyorsun da Baros hain denilince mi inanmıyorsun...
Problem bu aslında, gazla yaşayan gazla ölür.


Not: Hurriyet'i, Ercan Saatçi'yi ve Hakan Ünsal'ı, hiç sevmiyorum ve iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum ama en çokta bunların ekmek yemesini sağlayan gaz kültürünü sevmiyorum.

turhanatakan dedi ki...

geçen nisan hayatımda ilk kez bir yerim kırıldığı için yorum yazma ihtiyacı hissettim. halısaha maçında el bileğim kırıldı, acil serviste kemiği yerine oturturlarken bağırmadım diye şaşıran doktordan şüphelenmeliydim ters bir durum olduğunu:)

uzun uzadıya gittiğim doktorları anlatacak değilim, kaldı ki itiraf etmek gerekirse bende de önyargı var biraz ama en son gittiğim doktor "bu filmlerin bu ele ait olduğundan emin misin" cümlesini bilmem kaçıncı kez söyleyince yeter ulan diyor insan ister istemez. bu işin ciddi bir psikolojik yönü var ki ben bile doktorun bir tanesi 1 sene oynamazsan iyi olur deyince dünyam yıkılmışken bu işten para kazanan adamlar için bu işin boyutunu tahmin etmem zor değil.

bana bu işleri tetikleyen esas öge taraftarda beklenti oluşturan "4-6 hafta sonra sahalara döner" tarzı haberler gibi geliyor. bu ortamda yıllardır yetişen yorumcuların yaptığı da ayrı bir eleştiri ama herkesin aynı sürede dönmeyebileceği, tam iyileşmeden sahalara dönmenin aslında oyuncuya da kulübe de daha büyük zarar getireceğini bize yıllarca anlatmadan bu yorumların gelmesine şaşırmamak gerek. her kırık bir değil ve herkesin kas yapısı, bağları vs. aynı değil. muhtemelen de baros vd. için bir an önce sahalara dönmeden operasyon üstüne operasyon geçirmek pek de zevkli değil!

PENNEARABIATA dedi ki...

Aynı haberi Milliyet de koydu internet sayfasına.

Adsız dedi ki...

Abi Bunları gazetede dile getirmelisin.. Artık basındaki şu fb hemagonyası bitmeli..

efe dedi ki...

yönetim resmi siteden ikinci ameliyatın barosun tercihi olduğunu söylerken aslında ik yıldır skandal üstüne skandala imza atan kendi sağlık kurulunu koruma amacındaydı. "bakın iki yıldır sövüyosunuz ama baros garanti olsun diye kendi seçti amelyatı" mesajı vermeye çalıştılar ama bu sefer de kulübe giydirmek için kapıda bekleyenlerine malzeme çıktı ve "hain baros, istese çatır çatır oynardı, barosun suçu" gibi saçma salyalar akıtmaya başladılar. şükür ki inanmıyor artık taraftar hiç birinin samimiyetine, futbolcusuna sahip çıkıp bu çakallara yem etmiyor.

Egé dedi ki...

bu yazıyı okurken içimden sayısız kez "helal olsun" dedim.
kıskançlık ve cehalet insanı hakan ünsal gibi yapıyor işte.
unutmadan,hep "fedakarlık" yaptığımız için ülke(miz?) bu durumda şimdi.

eskiunited dedi ki...

bildiğim kadarıyla ilker yasin'in de ayağında platin var ve bu yüzden konuşmuştur bence. kendince ahkam kesmiş belli ki. hem o değil de, biz de teknik direktör olmadan ahkam kesmiyor muyuz agalar.

not: ilker yasin'i savunduk ya :D

canazorxxl dedi ki...

8 yıl profesyonel basketbol oynadım. sporu bırakmam da sakatlık yüzünden oldu. sağ ayak bileğimi kırdıktan sonra bir daha oynayamadım. daha sonra muhtelif sebeplerden (halı saha motorsiklet) el bileğim ve ayak parmağı kemiklerimi kırdım. hiçbirinin iyileşmesi 6 aydan önce olmadı. kırıklar konusunda ciddi tecrubeleri olan biri olarak söylüyorum ki baros doğru kararı vermiştir.
ilker yasin ve hakan ünsala gelince biri galatasaraydan ayrılmayı hala hazmedememiş bi tayfanın küçük oğlu diğeriyse kardeşim ben fenerbahçeliyim galatasaray maçlarını yanlı da anlatırım fırsat bulunca galatasarayın arkasından önünden de konuşurum diyen zamanı geçmiş bir spor spikeri. ne diyeyim al birini vur öbürüne...
eline sağlık bülent abi. eline sağlık...

Adsız dedi ki...

Bulent abi gonderdigin her postla birilerine fena ayar veriyorsun. Sen de olmasan Galatasaray'a saldiran akbabalarin sayisi giderek artacak. Bravo, muhtesem bir yazi olmus. Tarak kemigi kirilan Baros gibi Galatasaray'in en onemli oyuncularindan biri yerine, atiyorum Serkan Kurtulus gibi binde bir forma sansi bulan bir adam olsa; bu medya bu kadar ustune gitmezdi olayin. Konu Baros olunca, onu yaptiklari yalan yanlis haberlerle bitirmeye calisiyorlar.

Gadno Kopele dedi ki...

belki de bu yazıya - hakan ünsalın yazısına - güzel bir cevap olmuş levent tüzemen in sabahtaki makalesi.
@ schumy yönetimin bu tip çıkışlara neden sessiz kaldığını bu makalede görüyoruz. bence adnan polat gerçekten tüm diğer başkanlar gibi galatasaraya yakışan kaliteli bir başkan. ekibi de aynı şekilde. tam yol ileri yani..ercan can can ve ekibine de allah selamet versin diyelim ne diyebilirz daha başka bilemiyorum.

serdark dedi ki...

o degilde, kimdir bu Wohlfart yaa!! Kime ne olsa, direk bu adama gidiyor, hem deyillardir yaa..nedir bu isin asli? Turk futbolunun gizle kahramanlarindan resmen: Dr. Wohlfahrt

Cengizhan TÜRKİŞ dedi ki...

Hakan Ünsal'ın bir gün yazdığı ertesi günküyle alakasız oluyor, kendisiyle çelişiyor. Okumayın, okutmayın =)

Maslow dedi ki...

wohlfard bildiğim kadarıyla dünyanın en ünlü spor hekimlerinden birisidir ve almanya'da sadece sporcu sakatlanmalarını tedavi eden hastanesi vardır. yani wohlfahrt deyince aklınıza elinde çantayla hasta tedavi eden bir adam gelmesin :)

orchel dedi ki...

baros'un geçen seneki trabzonspor deplasmanında oyundan alındıktan sonra tribünlerin önünden geçerken kendisini yuhalayanlara dönerek, formadaki armayı öperek cevap vermesiyle puanını vermiştim.. gerçekten taraftara yakışır bir futbolcu.. Hakan ünsal'a hiç yakıştıramadım demek isterdim ama ne yazık ki artık yakıştırabiliyorum..

Unknown dedi ki...

şu futbolculuktan olmuş kimselere gazeteci demeniz kendinize bile saygısızlık.

Minero dedi ki...

Bülent abi yazına diyebilecek hiçbirşey yok. Tek kelime ile harika. Senden bir de Hans-Wilhelm Müller-Wohlfahrt yazısı bekliyoruz...

Arkhe dedi ki...

Acaba gece gezmelerinin bu sakatlığın iyileşmesine negatif etkisi olmuş mudur?

Murat1905 dedi ki...

Milan Baros 'HAİN' ise Hakan Ünsal'a sormak lazım 'SEN NESİN?' diye! Lincoln bitti şimdi sıra takımı için canını dişine takan sakat Baros'a geldi değil mi Küçük?

Bunun dışında popçunun spor müdürü olduğu bir gazetenin yazarları ve haberleri ne kadar kaale alınır orası da ayrı bir tartışma konusudur.

Ferhat dedi ki...

@ Arkhe

Hiç biryere gitmeseymiş hemen iyileşecekmiş zaten.

Futbolcularla ilgili gece gezmelerini ayıplayan yorumlar nedense futbolcuların robot olduğunu düşündürüyor bana.Böyle düğmesi var.Basınca sahaya çıkar futbol oynar.En iyi futbolcular zaten asosyal adamlardır.

Şöyle sırf diğer takımlar için düz mantık yorum üretenleri hiç anlayamıyorum.Gece kulübüne gitmenin neresi kötü.Gece kuübünde toplu idman yapıp çift kale maç mı oynadı Baros? Yoksa koltuk değnekleri ile dans mı etti?

Yok zaten düğmesi varya bunun sakatlanınca kapatıyosun hiç bir yere gezmeye çıkmıyor.Bizimkiler düğmesini kapatmayı unutmuşlardır kesin.

Hem bence profesyonelliğini eleştireceğiniz son adamlardan biridir Baros.

Kelepçeli seks partisi veren prosfesyonellere benzemez.