13 yıl önce futbolu bıraktığında Real Madrid formasıyla 39 maça çıkmıştı. Çok mu, elbette değil! Gerisinde 50 resmi maçın olduğu dört sezonu geride bırakan Fransız efsane 34 yaşında son noktayı koyduğunda "Artık vücudum da beyim de kaldırmıyor, bir yılda 60 maç çok fazla" demişti. Kulüp formasıyla 50 maç, hazırlık maçları ve milli takım mesaisi. Hagi'ye 15 yıl önce röportajda "İki yıl daha oynamaz mıydın?" dediğimde "Maçı oynamak kolay ama haftada beş gün idmana çıkacak kafa kalmamıştı" demişti. Ne zaman "Profesyonel futbolcunun ahlakı" deseler her zaman bunu hatırlatırım. Eşsiz yeteneğiyle Hagi idmanlara haftada iki gün çıksa ve oynamaya devam etse kim ne diyecekti ki? Zirve yarışı veren bir takımda forma giyiyorsanız ve milli takımın değişmez oyuncularından biriyseniz bugünlerde 60 maçtan aşağıya düşmüyorsunuz. Elbette bu en azından 30 uçak yolculuğu da demek. Güney Amerika'da doğmuşsanız işiniz daha zor, en yakın örnek Muslera. Yıllardır İstanbul-Montevideo arasında gidip geliyor... Peki maç sayısı azalır mı? Yoksa büyük kulüplerin devasa bütçeleriyle kurdukları geniş kadroların sağladığı rotasyonla önümüzdeki 10 yılda yarış daha da kızışır mı?
20 TAKIMLI DEVLER LİGİ
Şampiyonlar Ligi Avrupa'nın bir numaralı futbol vitrini. O müziği duyduğunda hayatla bağını koparmayan futbolsever var mı? Bu sezon grup aşamasında daha çok maçın seyredilebilmesi için salı ve çarşamba akşamları iki seansa bölünen Devler Ligi yakın bir zamanda futbolun eşsiz günleri cumartesi ve pazara taşınabilir mi? Avrupa'nın dev kulüplerinin katılacağı ve sezon boyunca sürecek bir lig elbette yeni bir proje değil ama dedikoduların sesi artık dört duvar arasında kalmıyor. Avrupa Kulüpler Birliği'nde başta Juventus Başkanı Agnelli olmak üzere 2023 yılından itibaren 20 takımlı bir kıta liginin hafta sonu oynanması fikri artık yüksek sesle dile getiriliyor. Takımları tek tek saymama gerek var mı bilmem ama Avrupa'nın beş büyük ligindeki ilk üç büyük takıma bakın. Bu projede Türkiye başta olmak üzere Yunanistan, Belçika ve İskandinav ülkelerinin adı geçmezken, Portekiz ve Hollanda için ise yeşil ışık yakılıyor. UEFAcephesi elbette ki bu fikre şimdilik karşı. Bu lige katılacak olan dev bütçeli kulüpler ülke liglerindeki maçlarını hafta içinde oynayıp hafta sonunda futbolseverlerin karşısına Empoli, Girona, Reims ile oynayacakları maçlarla değil R. Madrid, Juventus ve Paris Saint Germain ile oynayacakları Şampiyonlar Ligi maçlarıyla çıkmak istiyorlar... Bunu başarabilir mi? Bu sorunun bugün bir cevabı yok, zamanı geldiğinde öğreneceğiz. İçerde miyiz? Dışarda mı?
HER DEPLASMANA KOŞAN ADAM
İngiltere Premier Lig puan tablosuna baktığınızda küme düşme hattında Huddersfield ve Fulham'ın ümitsiz vakalar olduğunu görürsünüz. Ligin bitimine yedi hafta var ve küme düşecek üçüncü takım için adaylar arasında Scott Cunliffe'ın taraftarı olduğu Burnley de var. Elbette kim bu Scott Cunliffe diyorsunuz, İngiliz aktör değil, şöhretli eski futbolcu değil. Cunliffe, takımını her deplasmanda yalnız bırakmayan binlerce İngilizden biri ama onu binlerden ayıran deplasmanlara uçak, tren ve otobüsle değil koşarak gitmesi! Evet, Scott Cunliffe bu sezon Burnley'in ligde deplasmanda oynadığı 19 maça da koşarak gitmeye karar verdi ve 16 deplasmanı geride bıraktı. İngiltere'nin kuzeyindeki Burnley'den ilk deplasmanı Southamptan'a koştuğu mesafe 433 km idi. Yine güneye Brighton'a şubat soğuğunda koştuğunda gerisinde 446 km bırakmıştı. Her deplasman için neredeyse bir hafta önce yollara düştü. Manchester şehri yakındı! 43 km, bir maratondan az fazlası! Burnley'nin Londra takımlarıyla oynadığı maçlar için her seferinde 345 km koştu. 16 deplasmanı geride bırakan tutkulu taraftar Cunliffe'ın 5 çift ayakkabı eskittiği sezon maratonunda geriye 385 km koşacağı Bournemouth, 325 km koşacağı Chelsea ve 'yakın' deplasman Everton (74 km) kaldı... Burnley taraftarı elbette değilim ama Cunliffe'ın hikayesi bana Burnley küme düşmesin dedirtiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder