14 Haziran 2008
Hola Ramon
Başkalarının Istakaları
Alçak Fransa
Xabi Alonso Juventus'a
Atletico Madrid&Marca&As
Barça'lı David Villa!
İspanya-İsveç Medya Savaşı
13 Haziran 2008
Katil Hollanda
Hepimiz Hollandalıyız
Henk Ten Cate
Kaybeden Evine Döner
Deco Chelsea'de
12 Haziran 2008
Kapa Gözlerini Avusturya
Serie A'dan Kaçış
Euro 1992/1996/2000/2004
9. Avrupa Şampiyonası’nın kaderini yine politika ve tarih belirledi! Sovyetler’de yaşanan rejim değişikliği ve ülkenin parçalanması sonrasında SSCB, Estonya, Litvanya ve Letonya kökenli oyunculardan yoksun kupaya geldi. Yugoslavya’yı ise acı bir sürpriz bekliyordu. Ülkedeki iç savaş onların finallerden uzak tuttu ve büyük ikramiye grubu 2. tamamlayan Danimarka’ya çıktı. Çok daha fazlasını kazanacaklardı! Türkiye yine İrlanda ve İngiltere ile aynı grupta yer aldı ve bu kez daha az hasarlı da olsa yine grubu son sırada tamamladı. Finallerin sürprizi ise ilk kez katılan İskoçya idi. İki İskandinav ile aynı gruba düşen Fransa ve İngiltere’nin gruptan çıkması beklenirken, İsveç ve Danimarka kolkola yarı finallerin yolunu tuttular. B Grubu’nda sürpriz yoktu. Hollanda ve Almanya yarı finale geldi. Almanların kısmeti yine yerindeydi. Riedle’nin 88’de attığı golle İsveç’i 3-2 devirdiler. Son kupanın sahibi Hollanda, finallere son anda gelen Danimarka önünde mutlak favoriydi. 2-2 biten maç penaltılara gitti ve sahneye Schmeichel çıktı. Efsane kaleci, efsane golcü Van Basten’in penaltısını kurtardı ve bir savaşın finallere getirdiği Danimarka kupayı Kopenhag’a götürdü.1996- İngiltere
“Football Coming Home”. “Futbol evine dönüyor”du 10. Avrupa Şampiyonası finallerinin sloganı ve biz de vardık! İsveç, Macaristan, İzlanda’nın da yer aldığı gruptan İsviçre ile birlikte finallerin yolunu tuttuk. Teknik direktör Fatih Terim idi ve 4 yıl sonra çok daha büyük işlere imza atacaktı. Finaller kalabalıklaşmıştı ve artık finallerde 16 takım vardı. Otoritelere göre 2004’den sonra en sıkıcı finallerde Hırvatistan ve Portekiz’e 1-0, Danimarka’ya 3-0 mağlup olduk. Tek teselli gole giden rakibini düşürmeyen Alpay’a verilen Fair-Play ödülü oldu. İtalyanlar, Çek ve Almanların yer aldığı gruptan çıkamazken; çeyrek finallerde herkes işi penaltılara bıraktı. İngilizler, İspanyolları; Fransızlar, Hollanda’yı penaltı atışları sonrasında saf dışı bıraktı. Yarı finalde başrolde yine penaltılar vardı. Fransa’da Pedros kaçırdı ve Çekler 6-5 ile finale çıktılar. İngilizler, Almanlara Southgate’in kaçırdığı penaltıyla boyun eğdiler. Wembley’deki finale damgasını vuran iki golle Bierhoff oldu. Almanların golcüsü uzatmada attığı “altın gol” le kupayı 3. kez ülkesine kazandırdı.2000- Belçika-Hollanda
Şampiyona tarihinde ilk kez 2 ülke evsahipliği yapıyordu ve biz yine vardık. Artık çok olmuştuk! Finlandiya, Kuzey İrlanda ve Moldova’lı grupta Almanya’nın ardından finallerin yolunu tutan A Milli takım UEFA Kupası’nı kaldıran Galatasaray ağırlıklı kadrosuyla Mustafa Denizli yönetiminde bir önceki finallerden çok daha fazlasını yapmaya kararlıydı. Arnhem’de İtalya’ya 2-1 mağlubiyetle başladık, Eindhoven’de İsveç ile 0-0 berabere kaldık ve Brüksel’de Hakan Şükür’ğün 2 golüyle Belçika’yı devirip İtalya’nın ardından gruptan çıkmayı başardık. Çeyrek finallerde Portekiz’e 2-0 mağlup olan A Milli Takım çok değil 2 yıl sonra Uzakdoğu’da tarih yazacaktı. Fransa, İspanya’yı 2-1; Hollanda, Yugoslavya’yı 6-1 ve İtalya, Romanya’yı 2-0 ile devirip yarı finale adını yazdırdı. Fransa’nın şansı yanındaydı. Yarı finalde uzatmalarda Portekiz’i Zidane’ın penaltısıyla geçtiler. İtalyanların da onlardan aşağı kalır yanı yoktu. Frank de Boer, Stam ve Bosvelt’in kaçırdığı seri penaltılar, Gök Mavilileri, Rotterdam’daki finale yolladı. 98 Dünya Kupası’nın sahibi Fransızlar istim üzerindeydi ama İtalya defans yapmayı dünyaya öğreten ülkeydi. 55’de Delvecchio ile 1-0 öne geçtiler ama top Fransızları seviyordu 2 Temmuz 2000 akşamı. 90’da Wiltord maçı uzatmaya götürdü. 103’de ise Trezeguet’in volesi altın goldü. Kupa 2. kez Paris’in yolunu tutuyordu.2004-Portekiz
Final yolunu play-off’lara bırakmayı seviyorduk, Letonya’nın sahasında 1-0 kazandığı maçın İnönü’deki rövanşında İlhan Mansız ve Hakan Şükür’ün golleriyle 65. dakika 2-0 önde girdik. 12 dakikada gelen 2 gol Portekiz’deki finalleri evde seyretmemize neden oldu. Evsahibi takımın gençler düzeyinde şampiyon olmuş Figo’lu altın jenerasyonu için son şanstı bu finaller. Çeyrek finalde Beckham ve Vassell penaltıları kaçırınca İngiltere’yi elediler. Keyif vermeyen kapalı savunma futboluyla grup maçlarında dikkatleri çeken Yunanistan, Fransa’yı Charisteas’ın tek golüyle devirince Avrupa ayağa kalktı. Hollanda bu kez penaltılarda şanslıydı. İsveç’de İbrahimovic ve Mellberg gibi 2 büyük yıldız 11 metreden topu dışarı attı. Çekler, Danimarka’yı Koller ve Baros’un 2 golüyle kolay geçtiler. Lizbon’daki yarı finalde Ronaldo ve Maniche’nin golleriyle Hollanda’yı safdışı eden evsahibi Portekiz, finalde karşısında Dellas’ın uzatmada attığı golle Çekleri 1-0 deviren Yunanistan’ı buldu. Avrupa’nın spor gazeteleri Yunanistan için buraya kadar diyordu. Komşu’nun ise durmaya niyeti yoktu. Luz Stad’nda Markus Merk’in yönettiği ve 63 bin seyircinin tanıklığında Yunanistan yine beklenmeyeni yaptı. İnanılmaz savunması Portekiz ataklarına duvar oldu ve Charisteas’ın tek golü kupayı Atina’ya götürdü.
Euro 1976/1980/1984/1988
Euro 1960/1964/1968/1972
Finale Giden Yol
Evsahipsiz Turnuva
İspanyollar Kaşınıyor
Posterlik
Scolari Chelsea'de
Euro 1976/1980/1984/1988
Türkiye’nin kuralarda yine şansı yoktu. Güçlü Sovyetler ile aynı gruba düşmüştük. İrlanda ve İsviçre’li grupta ancak 3. sırada yer aldık ve finallere yine uzaktan baktık. Avrupa’nın gözbebeği Cruyff’un sürüklediği Hollanda idi. Gruplarda İtalyanları safdışı bırakan Portakallar, dönemin en iyi takımlarından Çekoslavya’yı buldular karşılarında. Zagrep’deki maçta 77. dakikada beraberliği sağlayan Hollanda, uzatmalarda dayanamadı ve son 6 dakikada yediği 2 golle final şansını kaçırdı. Futbolda sonunda Almanlar’ın kazandığı bir oyun kuralı yavaş yavaş yer ediniyordu. Almanlar, Kızılyıldız’ın stadında evsahibi Yugoslavları 1-1 biten maçın uzatmasında son 5 dakikada Müller’in 2 golüyle vurdu. Finalde o kadar şanslı olmayacaklardı. 2-2 biten 90 dakika sonrasında uzatmalarda gol çıkmayınca penaltı atışlarına gidildi. Çekler’de Panenka’nın topun dibine girip attığı aşırtma penaltı futbol literatürüne geçerken, Almanlar Hoeness ile kaçırınca Çekler kupayı kucakladı.
Finaller 12 yıl sonra yine Çizme’ye döndü. Türkiye, Batı Almanya, Galler ve Malta’lı grupta 2. olabildi ama final yoluna adını yazdıran Almanlar oldu. 4’lü final yerini, 4’er takımın grup maçlarındaki mücadelesine bıraktı. Grup birincileri final oynayacak, ikinciler 3.’lük maçında karşılaşacaklardı. Finallerin sürprizi Yunanistan’dı, 24 yıl sonra çok daha büyük bir sürprize imza atacaklarıdan elbette ki haberleri yoktu. A grubunda Almanlar, Çekler ve Hollanda’nın önünde finale adlarını yazdırdılar. Erik Gerets, Ceulemans, Vandereycken’li Belçika B grubunda İspanyolları yenip, İngiliz ve İtalyanlarla berabere kalınca, Roma Olimpiyat Stadı’ndaki finalde Almanların rakibi oldular. Klaus Allofs, “Altın Kafa” Hrubesch’li Almanlar maça hızlı başladı ve 8. dakikada Hrubesch’in golüyle 1-0 öne geçtiler. Vandereycken 75’de penaltından eşitliği sağladı. Rumen hakem Rainea’nın bitiş düdüğü çalmasına 2 dakika vardı ve sahneye yine Hrubesch çıktı. Almanlar 2. kupalarını Roma’da 50 bin seyirci önünde kaldırdılar.
Avrupa Şampiyonları’nıun 7.sine evsahipliği yapan Fransa’nın direkt final vizesi aldığı elemelerde Belçika, Danimarka, Portekiz, Romanya, İspanya, Yugoslavya ve Batı Almanya ilk sırayı aldı ve Paris’in yolunu tuttu. Türkiye yine Batı Almanya ile aynı gruba düşmüş ve Kuzey İrlanda, Avusturya ve Arnavutluk ile kozlarını paylaşmış ve 7 puanla 4. sırada kalmıştı. 1984 Avrupa Şampiyonası futbol tarihine en renkli ve en güzel futbolun oynadığı finallerden biri olarak yazıldı. Fransızların Platini, Giresse, Tigana, Luis Fernandez gibi yıldızları Michel Hidalgo yönetiminde turnuvanın favorisiydi. Yugoslavların teknik direktörü Todor Veselinovic idi ve Hadzibegic, Saffet Susic, Stojkovic gibi büyük yeteneklere sahiplerdi. Bir başka tanıdık yüz ise Danimarka’nın başındaydı. Sepp Piontek yönetimindeki Laudrup, Soren Lerby ve Arnesen’li Danimarka. Belçika ise Enzo Scifo ile turnuvaya iddialı gelmiş ama sakat Erik Gerets’i evde bırakmıştı. B Grubu da yıldız kaynıyordu! Schumacher, Briegel, Matthaeus, Litbarski, Voller, Rummenige’li Almanya, Arconada, Camacho, Gordillo, Santillana’lı İspanya, Chalana ve Jordao’lu Portekiz, Boloni ve genç yetenek(!) Hagi’li Romanya. Yarı finale yükselmeyi başaranlar Fransa, Portekiz, Danimarka ve İspanya oldu. Marsilya’da 90 dakikası 1-1 biten maçta Fransızlar, Portekizlileri Platini’nin 119. dakikada attığı golün ardından 3-2 ile yıktılar. İspanyollar final için Danimarka’yı 120 dakikada yıkamadılar ama penaltı atışlarında beşte beş yaptılar. İskandinav temsilcisi ise Elkjaer’in kaçırdığı penaltıyla final şansını yitirdi. Paris’teki finalde Platini çıktı sahneye, turnuvada 9 gol atan büyük yıldız 2-0 biten maç sonrasında Fransa’ya tarihinin ilk kupasını kazandırdı.
1988 -Almanya
Türkiye eleme grubunda Yugoslavya, Kuzey İrlanda ve İngiltere ile eşleşti. Wembley’de 8-0’lık mağlubiyet futbol tarihimizin en büyük hezimeti olarak arşivlerdeki yerini alırken, elemeleri galibiyet alamadan tamamladık. Almanya’nın evsahibi sıfatıyla direkt katıldığı finallerde Danimarka, İngiltere, İtalya, İspanya, SSCB, Hollanda ve İrlanda ilk kez yer aldı. İtalyanlar genç yetenekleri Paolo Maldini, Vialli ve Mancini ile iddialı gelmişlerdi, Almanya ile 1-1 berabere kalıp, evsahibiyle gruptan çıkmayı başardılar. Gary Lineker’lı İngiltere, İrlanda’ya ilk maçta 1-0 mağlup oldu. Futbolu icat edenleri Hollanda ve Ruslar da perişan edecekti. Van Basten’den 3 gol yiyen İngiltere, Aleinikov, Mikhailichenko ve Pasulko’nun 3 golüne de engel olamadı ve 3 mağlubiyetle ülkesine döndü. Tek kırmızı kartın çıktığı en centilmen finallerde kupaya elini uzatan son 4 takım Almanya, Hollanda, SSCB ve İtalya oldu. Hamburg’da Hollanda ezeli rakibi Almanya’yı Koeman ve Van Basten’in golleriyle 2-1 yenerken evsahibinin golü Matthaus’dan geldi. Ruslar, usta golcüleri Protasov ve Litovchenko’nun golleriyle Sttugart’da 60 bin kişinin önünde İtalyanları yıktılar. Münih Olimpiyat Stadı’nda finale Gullit ve Van Basten damgasını vurdu. 32’de Gullit Hollanda’yı 1-0 öne geçirdi, 54’de Van Basten’in sağ çaprazda neredeyse sıfır açıdan vurduğu vole Hollanda’ya ilk ve tek kupasını getirdi.
Telli Baba
11 Haziran 2008
Palacio'nun Kuyruğu
Ferguson Kopya Versene
Euro 1960/1964/1968/1972
17 ülkenin katıldığı elemelerde Türkiye, Romanya’ya 3-0 kaybettiği ilk maçın rövanşında İnönü Stadı’nda Lefter’in 2 golüyle üstünlük kurdu ama elenmekten kurtulamadı. Kupaya damgasını vuran İspanya’nın kapılarını tüm dünyaya kapatan General Franco oldu. Aşırı sağcı lider çeyrek finalde Di Stefano, Kubala’lı milli takımını, komünizm’in kalesi Rusya’ya göndermeyip turnuvadan çekilince Fransa’da yarı finallere 3 Doğu Bloku takımı katılmaya hak kazandı: Rusya, Çekoslavakya, Yugoslavya ve evsahibi Fransa. Yugoslavlar, Fransızları unutulmaz maçta 5-4 mağlup ederken, Ruslar, Çekleri 3-0 ile kolay geçtiler ve finale adlarını yazdırdılar. Paris’te Parc de Princes Stadı’ndaki finalde 90 dakika 1-1 sonuçlandı. 113. dakikada Ponedelnik’in golü Avrupa’nın ilk büyüğünü belirledi: SSCB1964 İspanya
29 Avrupa ülkesinin katıldığı turnuvanın evsahipliğini üstlenen General Franco’yu finallerde bir sürpriz bekliyordu. Yunanistan, Arnavutluk ile eşleşince kupadan çekildi. İngiliz ve İtalyanlar eleme turlarına katılmayı kabul ettiler ancak Almanların inadı sürüyordu. Çift maç eleminasyon sistemiyle başlayan turnuvada Türkiye, İtalya ile eşleşti. İlk maçta 6-0 ile hezimete uğrayan milli takım İstanbul’da da 1-0 kaybetti. Kupaya katılmak için 32 yıl daha beklememiz gerekecekti! Lüksemburg elemelerde Hollanda’yı eleyerek büyük bir sürprize imza attı ancak Danimarka’ya elenmekten kurtulamadılar. İspanya’daki dörtlü finale SSCB; Macaristan, Danimarka ve İspanya kaldı. Danimarka’yı 3-0 ile geçen Sovyetler, Macaristan’ı 2-1’lik skorla deviren İspanyolları finalde karşısında buldu. 4 yıl önce Sovyetlerden kaçan General Franco Madrid’de bu kez onların elinden kupayı almak istiyordu. İstediği oldu da. Santiago Bernabeu’da 80 bin vatandaşını arkasına alan İspanyol milli takımı bitime 6 dakika kala Marcelino Martinez’in golüyle sahadan 2-1 galip ayrıldı.1968-İtalya
Avrupa Uluslar Kupası adını Avrupa Şampiyonası’na bıraktı 1968 yılında. 4’lü finali belirlemek için elemelerde grup formatının uygulandığı kupada Türkiye, Çekoslavakya, Galler ve İspanya’lı gruptan çıkamadı. Finale gelen 4 takım İngiltere, SSCB, Yugoslavya ve İtalya oldu. Batı Almanya ilk kez katıldığı kupada gruptan çıkamayarak büyük bir sürprize imza attı. Napoli’deki yarı finalde İtalyanlar 120 dakikası 0-0 biten maç sonrası kura atışıyla adlarını finale yazdırdılar. Floransa’da Yugoslavya, İngilizleri, Dzajic’in tek golüyle yıktı ve Roma Olimpiyat Stadı’nda İtalya’nın rakibi oldu. 120 dakikalık final 1-1 sonuçlanınca takımlar 2 gün sonra aynı stadda bir kez daha karşı karşıya geldiler. Riva ve Anastasi’nin golleri İtalya’ya ilk Avrupa Şampiyonluğu’nu getirdi.1972-Belçika
Almanya, Polonya ve Arnavutluk ile eleme grubunda buluşan Türkiye, tek takımın gruptan çıktığı final yolunda yine hüsrana uğradı. 2 yıl önce Dünya Kupası yarı finalinde İtalyanlara 4-3 kaybeden Almanlar bu kupanın favorisiydi. Gerd Muller fırtınası esiyordu ve İngilizler de bu büyük golcüyü durduramadılar. Finallere gelmeyi başaran 4 ülke Belçika, Macaristan, SSCB ve Batı Almanya oldu. Sovyetler, Macarları Konkov’u golüyle geçerken Batı Almanya’da işi bitiren yine Gerd Müller’di. Evsahibi Belçika’yı 2-0 ile geçen Almanlar, yıllar sonra İtalyanlara mezar olacak Heysel Stadı’nda SSCB’yi ezip geçtiler. Müller’in iki ve Wimmer’in golüyle Almanlar, Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez zirveye çıktılar...