Doksanların ortası. İngilizler futbolu icat etmişler ama Hollandalılar da futbolcu yetiştirmekte üniversite olmuşlar. Newcastle kulübü bir antrenörünü Amsterdam'a yolluyor. Ajax kulübünden gereken izinler alınmış, İngiliz futbol adamı, Hollanda kulübünün altyapısında gözlem yapacak ve döndüğünde futbolcu fabrikasının sırlarını kulübüne aktaracak. Soyunma odasında tekno müzik çalıyor olması ve genç futbolcuların yüzlerinin sürekli gülmesi Britanyalı'ya çok da özel gelmiyor, A takım hangi dizilişle oynuyorsa 12 yaşındaki çocuk da bu formasyonla yetiştiriliyor kısmını de öğreniyor ama yetmiyor elbette. Forvet oyuncularının idmanın bir bölümünde savunmaya geçtikleri, her hattın toplu idman dışında özel antrenman yaptığı ve savunma, orta saha, forvet antrenörlerinin olduğu bilgisi ise önemli tabii. Hollandalılar açık sözlüdür, kendi doğrularını insanın suratına söylerler derler. Bizim İngiliz hoca, Ajax'taki meslektaşına soruyor: Bu ülkeden nasıl oluyor da bu kadar çok santrfor çıkıyor? Hollandalı'nın yanıtı maalesef köfte tarifi verirken kıymanın ardından özel baharat karışımım, bunu açıklamam mümkün değil, aile sırrı diyen esnaf gibi. "Kek tarifi olsa da versem, bu Ajax geleneğidir" deyip çıkıyor işinden. Hollandalılar mesele oyuncu yetiştirmekse bunu her zaman iyi yaptılar. Fransızlar, federasyon önderliğinde clairefontaine akademisinde yüzlerce futbolcu yetiştirdiler. Almanlar, 2000 sonrasında kurdukları futbol akademileriyle inceci futbolcumuz yok derken bugün süperstar düzeyinde bir elin parmaklarından fazla 10 numara yetiştirdiler. İtalyanlar sırtını hep Güney Amerika'ya dayadı. Dünyanın en hızlı ve en zorlu ligi Premier Lig'de ter dökmek kolay iş değildir, İngilizler bu sezon Avrupa'da hüsran yaşamış olabilirler ama ligin sistemine uygun oyuncu pardon atletler yetiştirmeyi iyi beceriyorlar. En iyi örneği de 100 milyonluk Gareth Bale galiba...
Bir de İspanya gerçeği var elbette. Dillere destan futbol altyapısı La Masia ile Barcelona elbette ki listenin başında. Yetişen yıldızları sayıp başınızı ağrıtmak istemem ama bir gerçeğin altını çizmek lazım, Katalanlar futbolcudan önce antrenör yetiştiriyorlar. İşi sadece topa vurmayı, alan paylaşmayı, paslaşmayı, defans-hücum yapmayı öğretmek olmayan, çocuk psikolojisinden anlayan, onlardan bir takım yapmak için onların önce birer birey olmalarına yardım eden, egolarını kontrol altına çalan, çocuk yaşta yeteneğin şımarttığı ayakları sistemin içinde "Takım arkadaşın yoksa sen bir hiçsin" diyerek yetiştiren antrenörler. Belki de bizim en büyük eksikliğimiz işte bu adamlar. Altyapı deyince hep genç yeteneklerden bahseden bizler, okul hayatımızın efsane öğretmenleri, profesörlerinin futbol sahalarındaki benzerlerini bulamadığımızdan, 20 yaşına geldiğinde şöhretini yönetemeyen, kötü yaşayan, hâlâ düzgün orta yapamayan, savunma yaparken topa değil rakibe bakan nesiller yetiştirdik.
Barcelona kulübü, Ajax gibi ketum değil. Xevi Merci ile Barselona'da Camp Nou Stadı'nda tanıştım. Kek tarifini vermeye hazır bir futbol adamı o. Barcelona'nın 16 ülkede yer alan FCBscola Futbol Okulları'nın koordinatörü. Geçen hafta, dünyanın dört bir köşesinden gelen 92 takımda yer alan binden fazla 12 yaş altı çocuk, Camp Nou Stadı'nın yanında yer alan futbol sahalarında kozlarını paylaştılar. Türkiye'de Avea'nın sponsor olduğu Barcelona Futbol Okulları'na seçmeyle alınan 300 çocuk, İstanbul'da Barcelona'nın gönderdiği iki tecrübeli futbol antrenörlüyle aylardır çalışıyor. O gençlerin arasından seçilen 11 çocuktan yedisi burslu ve üzerlerinde Barcelona formasıyla Türkiye'yi temsil ettiler. Çin'e ve Katalunya'ya beş gol attılar. ABD'li çocuklar çok gürbüz çıktılar, bizimkileri 3-0 ile geçtiler. Japonlar bu kez bizimkilerden çelimsizdi, üç attık. Formanın arkasına numara yazdırmayan bizim Katalan antrenör "Kimse kendini 10 numara hissetmemeli bu yaşta" dedi. Brezilya'yı önce 2-1 yenip ardından 1-0 kaybettiler. Futbolda sponsora oyunu sevdirebilmek önemli. Bugün Sevgi Evleri'nden gelen çocuklarla beraber 180 çocuk, İstanbul'da Maltepe ve Maslak'taki futbol okullarında Barcelona'nın teknik adamları nezaretinde ileride büyük futbolcu olabilmek için burslu eğitim görecekler. Barcelona, Türkiye'de 12 antrenörü de eğitip okul kadrosuna kattı. Çocukların elbette ki bonservisi yok. Ben olsam Barselona'da U12 takımında oyuna stoper başlayan, forvette bitiren bizim çocuğu hemen kulübüme transfer ederdim mesela... Hikayenin sonunda Fenerbahçe'den Barcelona'ya transfer olan bir Türk var. Övgü Doğan, Fenerbahçe'nin yurtdışıyla bütün kontağını sağlayan iletişim uzmanıydı. O artık Barcelona kulübünün pazarlamasında hangi yeni coğrafyaya adım atabilirizin peşinde. Barcelona için Camp Nou'nun zemininde değil, ofis katlarında oynuyor! Birden fazla övgü oldu bu Pazar. Avea-Barcelona futbol takımımızdaki çocuklara ve İspanya'da gurur duyacağımız bir Türk kadınına... Yolları açık olsun...