5 Şubat 2011

Fernando Torres Konuşuyor

Fernando Torres’in açıklamaları... Ben bu kez sadece aktaracağım. Büyük bir transferin ardından futbolcu ne düşünüyor, ne hissediyor; paylaşmak gerekir diye düşündüm... Ben sadece "Adam haklı beyler" diyorum... Yorumlar sizden.

"Liverpool armasını hiçbir zaman öpmedim. Bazı futbolcuların transfer oldukları kulüplerde bunu daha ilk haftadan yaptıklarını görüyorum. Futbolda romantizm bitmiştir. Artık herşey değişti. Futbolcular bir takıma geliyor ve gidiyorlar. Forma, derimiz değil üniformamız.
Sadece gol atmak, işimi yapmak istiyorum. Madrid’de doğduğumda Liverpool ya da Chelsea taraftarı değildim. Atletico Madrid taraftarıydım. Hala da öyleyim. Öpeceğim tek arma da Atletico Madrid armasıdır.

Liverpool taraftarının kızgın olmasını anlayabiliyorum. Ben de taraftarken, Atletico’dan ayrılan yıldız futbolcuların bu kararlarını kabullenemezdim. Futbol böyledir ama; bir gün seni severler ertesi gün nefret ederler. Beni artık “Judas” olarak görmeleri umurumda değil. Liverpool’da 3 iyi sezon geçirdim, çok gol attım, çok iyi oynadım, çok iyi para kazandırdım. Liverpool’dan ayrılmaya karar verdim çünkü Chelsea’nin beni istediğini öğrendim. Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi’ni kazanma ihtimaliniz varsa gelen teklife hayır diyemezsiniz. Hayatta bazı trenler yolunuzun üzerinden bir kez geçer ve o trene binmek zorundasınız.
Milli takımla Euro 2008 ve Dünya Kupası’nı kazandım fakat artık bir kulüpte de kupa kazanmak istiyorum. Mili takımdaki arkadaşlarım son 2 yılda neredeyse tüm kupaları kazandılar. 40 yaşına geldiğimde geriye dönüp baktığımda şampiyonluk kazanmış Torres fotoğrafları görmek istiyorum. Liverpool’a ayrılmak istediğimi net olarak ifade ettim. Dürüst oldum, ne hissetiğimi, durumumu anlattım. Herkesle yüzyüze görüştüm. Bütün bunlar imzadan 10-12 gün önce oldu. Liverpool’dan ayrılan benim.

Bir teklif gelmeseydi, oynamaya devam ederdim, mutluydum. Onlara ayrılma kararından dönmeyeceğimi söyledim. Onlar da en iyi rakam ve yeni transferler için çalıştılar. Carra bir Liverpool taraftarı ama bir futbolcu olarak beni anlayacaktır. Eminim ki kalmamı istedi ama aynı şey ben de hissettim. Xabi Alonso, Mascherano ayrıldığında da ben büyük hayal kırıklığı yaşadım ama onların yeni bir başlangıca ihtiyaçları olduğunu anladım. Liverpool’dan birçok takım arkadaşım beni arayıp tebrik etti. Gerrard, Liverpool’a geldiğim ilk günden bu yana beni hep destekledi…"

4 Şubat 2011

Sakatlık Belası

İtalyanlar araştırmış. 5 yıllık vadede sakatlık ortalaması bu sezon yüzde 30 artmış Serie A'da. Bu ortalamayı fazlasıyla yükselten kulüpler şampiyonluk yarışı verenler. Milan, Inter ve Juventus. Sezon başından beri neredeyse her hafta sakat listesinde beş ve fazlası futbolcu görünüyordu. Türkiye'de de en fazla sıkıntı çeken takımlar Galatasaray ve Beşiktaş. Galatasaray'da bir önceki sağlık kurulu bilgisizlikle de suçlandı, iş bilmezlikle de.. Kurul değişti ama takımda değişen birşey yok. Sakat sayısı yine beşin altına düşmüyor. Milan'ın elinde İtalya'nın en iyi sağlık ekibi var. Milan Lab kendi başına bir kurum neredeyse. Yaş ortalaması yüksek kadronun performansı da Milan Lab sayesinde. Maldini ve Costacurta gibi adamlara yıllarca verilen bireysel çalışma programları sayesinde oyuncuların kariyerlerini de uzatan Milan Lab. Juventus'un da futbolcu kadrosu kadar doktordan oluşan bir sağlık kurulu var ama ne fayda. Sakatlık artışı için akla gelenler ise öncelikle Dünya Kupası sonrası sezonu yaşıyor olmamız. Bu her finaller sonrasında yaşanan bir sendrom. Yazın dinlenme fırsatı bulamayan futbolcular sezonu çıkartamıyorlar. Kötü zeminler, yoğun maç programı, fazla maç sayısı yüzünden yapılamayan yükleme idmanları, temposu artan oyun yazılıp çizilen diğer sebepler. Bu hafta sonu için İnter, Milan ve Juventus'un sakatlar listesini (Bu sakatlardan bir onbir yapsak şampiyonluğa oynar) not düşeyim ama bir soruyla bitireyim.. En iyi futbolu oynayan, onbiri Dünya Kupası oynamış Barcelona neden bu tufadan etkilenmiyor?

Inter: Stankovic , Cordoba , Mariga, Lucio, Castellazzi , Samuel
Juventus: Rinaudo, De Ceglie, Quagliarella, Toni, Traore, Pepe, Iaquinta
Milan: Boateng, Zambrotta, Inzaghi, Amelia, Nesta, Strasser, Ambrosini, Abate, Legrottaglie, Pirlo

Hafta Sonu Futbol

4 Şubat Cuma
20:00 Bursaspor-Sivasspor @ Lig TV
21:30 Dortmund-Schalke 04 @ TRT 3
5 Şubat Cumartesi
14:00 Ç.Rizespor-Denizlispor @ TRT 1
14:00 Kasımpaşa-İstanbul BŞB. @ Digi Kanal
14:45 Stoke City-Sunderland @ Spormax
16:00 Beşiktaş-Kardemir Karabükspor @ Lig TV
16:30 Köln-Bayern Münih @ TRT 3
17:00 Kayserispor-Ankaragücü @ Digi
17:00 Newcastle United-Arsenal @ Spormax
19:00 Manisaspor-Fenerbahçe @ Lig TV
19:30 Monchengladbach-Stuttgart @ TRT 3
19:30 Wolverhampton-Manchester United @ Spormax
21:45 Cagliari-Juventus @ Spormax & TV8
22:00 Rennes-Paris Saint Germain @ Kanal A
23:00 Barcelona-Atletico Madrid @ NTV Spor
6 Şubat Pazar
13:30 Bologna-Catania @ TV8 & Spormax
13:30 Mersin İdman Yurdu-Samsunspor @ TRT 1
14:00 Konyaspor-Gaziantepspor @ Digi
15:30 West Ham-Birmingham City @ Spormax
16:00 Trabzonspor-Antalyaspor @ Lig TV
16:00 Genoa-Milan @ TV8
16:30 Hamburg-St. Pauli @ TRT HD
17:00 Gençlerbirliği-Bucaspor @ Digi
18:00 Sevilla-Malaga @ NTV Spor
18:00 Auxerre-Lille @ Kanal A
18:00 Chelsea-Liverpool @ Spormax &
18:30 Freiburg-Frankfurt @ TRT HD
19:00 Galatasaray-Eskişehirspor @ Lig TV
19:00 Altay-Diyarbakırspor @ TRT 1
20:00 Real Madrid-Real Sociedad @ NTV Spor
21:45 Inter-Roma @ TV8 & Spormax
22:00 Valencia-Hercules @ NTV Spor
22:00 Olympique Lyon-Bordeaux @ Kanal A
Credit:Tribündergi

1 Şubat 2011

Dalglish ve Torres

Arşivden: 11 Aralık 2007
Kral ve Prens. Dalglish ve Torres. Torres'in Bolton Wanderers'a attığı gol, Dalglish'in 1978 finalinde FC Bruges'e attığı golü kopyası diyorlar. Harika bir bağlantı kurmuşlar ikisi arasında ve Liverpool tarihiyle.
Başlıyoruz o zaman: Torres, Carragher ile oynuyor. Carragher, Fowler ile oynadı. Fowler da John Barnes ile. Kara tren John Barnes, bıyıklı santrfor Ian Rush ile oynadı. Ian Rush da Dalglish ile. Dalglish, Emlyn Hughes ile. Hughes, Ian St John ile o da Roger Hunt ile. Hunt, Ronnie Moran ile oynadı. Moran... İşte böyle geriye sardın mı; 1892 yılına, kulübün kuruluşuna kadar geliyorsun. 115 yıllık bir gelenek...

Bugün:

Torres-Carroll-David Luiz

Liverpool’un başında başka bir teknik adam olsaydı bu transfer bugün biter miydi, yoksa sezon sonuna mı kalırdı. Bence Dalglish, ilk teklifi kabul etmeyen Liverpool yönetimine “Satın” dedi. "Kendini Liverpool’dan büyük gören futbolcu..." Bunu Dalglish kabul etmez. Liverpool taraftarının gözünde Torres batan geminin faresi olmayı tercih etti. Büyük futbolcu, yılın futbolcusu sadece atılan gollerle olunmuyor, o kupaları da kaldırman gerekiyor. Benitez döneminde İspanyol yurduna dönen Liverpool’da artık devrini tamamlamıştı Torres. Evet, forma çok yakışıyordu, evet “The Kid”di ama bu futbol dünyasında herkes satılık... Para da Abramovich’de.
Bir zamanlar Atletico Madrid’de oynarken, adı Milan ile anılıyordu. Orası olmadı ama Ancelotti en sonunda istediği adama kavuştu. Kağıt üzerinde elinde Anelka-Drogba’ya sahip bir adam için lüks bir transfer ama sezon başında iki kupanın ardından adam gibi transfer yapmayan Roman Bey’in elini cebine atması gerekiyordu artık. Domino etkisi ise Andy Carroll transferi... Bu işten kazanan da Newcastle oldu zaten. Kafayı yiyen de Sunderland olmuştur. Bent’i sattıktan sonra Carroll’a ödenen rakamı görünce insanın kafayı duvara vurması lazım.Sadece 41 kez Premier Lig’de forma giymiş bir adama 35 milyon pound ödemenin bir açıklaması var: "Easy come easy go*". Atletico Madrid’e 36 milyon Euro bonservis ödeyen Liverpool, 58 milyon Euro’yu Torres’den kasasına koyunca; elbette ki Newcastle da ilk teklif olan 25 milyon poundu kabul etmez. * Kolay gelen, kolay gider...Chelsea’nin ilk ihtiyacı bir stoperdi. Benfica’dan David Luiz transferinin perde arkasındaki isim, Chelsea’nin yakın zamanda en büyük transfer operasyonlarını yöneten menajer Jorge Mendes ve Pini Zahavi’nin kan davalısı olan eski menajer Jose Vega. Önce Ramires; şimdi de 26.5 milyon pounda David Luiz... Portekiz ekonomisini Porto-Benfica ayakta tutuyor... İspanya’nın transferde sesi çıkmazken, İtalya’da bir iki çıtır transfer varken; İngilizler bir Torres hamlesiyle bugün ortalığı ayağa kaldırdılar. Artık başka bir Liverpool olacak sahada. Dalglish, sahaya Luis Suarez-Andy Carroll ikilisini sürecek. Bardağın dolu tarafı, gitmek isteyen bir yıldızın yerine kendisini ispat etmek isteyen iki gencin transferi elbette...Liverpool tarihinin en pahalı transferiydi Fernando Torres. Şimdi Ada içinde en yüksek bonservis ödenen adam ünvanını da aldı. Cristiano Ronaldo’ya ödenen 94 milyon, eski paranın hesabından Zidane için ödenen 73 milyon, İbrahimoviç operasyonunun 66 milyon maliyeti, Kaka’ya ödenen 65 ve Figo’yı kopartan 60 milyonun ardından tarihin en pahalı transferi listesine adını yazdırdı “The Kid” Mendieta kazığı ve David Villa’nın Barcelona’ya transfer maliyetlerini de sollayıp en pahalı İspanyol olmayı başardı. İniesta ve Xavi gibi adamlar yerlerinden kıpırdamadığı sürece de bu rakamı aşabilecek kimse yok gibi görünüyor şimdilik...

10 yıl önce Atletico Madrid-Leganes maçıyla başlamıştı A takım kariyeri. Raul gibi o kadar erken attılar ki sahaya, Torres hep varmış, hep izliyormuş gibi gelir insana. Atletico Madrid basiretsiz kulüptür. Geçen sezon Avrupa Ligi’ne alana kadar.. Ki bu sezon da öyledir. Torres kaptanlık pazubandını çıkardığında 91 golle terk etti Madrid’i. 2007’de Liverpool günleri. İspanyol teknik adam, Xabi Alonso, Arbeloa, Luis Garcia, Riera... Madrid kahvesi gibi...
İlk sezonda tüm resmi maçlarda 33 gol. Süper performans... İkinci sezonda sakatlıklar... 17 gol... Üçüncü sezonunda 22 gol. Euro 2008’i finalede kazandıran, 2010 Dünya Kupası’nda ortalıkta görünmeyen adam... Kulüp bazında bir tek kupa kazanabildi. O da İspanya’da 2. Lig şampiyonluğu... "The Kid"di... Çocuk büyüdü artık, baba bile oldu (!) Ne demişti Torres: "A working class hero is all i want to be" .... Oldu mu? Oldu... Ya şimdi?
Cagliari'den Juventus'a giden Matri, hafta sonunda Cagliari taraftarının karşısına çıkacak yeni formasıyla... Fernando Torres daha şanslı. Hafta sonunda Liverpool geliyor Londra'ya... Maç Chelsea-Liverpool.

Naklen Yayınlar

1 Şubat Salı
21:45 Arsenal-Everton @ Spormax
21:45 Milan-Lazio @ Lig TV & TV8
22:00 Man. United-Aston Villa @ PL TV
2 Şubat Çarşamba
18:00 İstanbul BŞB-Kasımpaşa @ TRT Haber
20:00 Beşiktaş-Gaziantep BB @ TRT 1
21:00 Almeria-Barcelona @ NTV Spor
21:45 Palermo-Juventus @ TV8
21:45 Birmingham-Man. City @ Spormax
22:00 Liverpool-Stoke @ PL TV
23:00 Real Madrid-Sevilla @ NTV Spor
3 Şubat Perşembe
18:00 Gençlerbirliği-Bucaspor @ TRT Haber
21:30 Gaziantepspor-Galatasaray @ TRT 1
21:45 Bari-Inter @ Spormax

Anlayın Beni

Geçen hafta Roma deplasmanında 3 yedikleri maça yedek kulübesinde başlamıştı. Yayında yorumlarken gidici dediğimde bu devre arası mı olur sezon sonu mu olur belli olmaz dedim. Fiyatı yüksek bir oyuncu. Cagliari'nin de en büyük kozu. Alessandro Matri artık Juventus forması giyecek. Transferin maliyeti 15. 5 milyon Euro. Anlaşmanın sağlandığının açıklanmasının hemen ardından Cagliari taraftarı ayağa kalktı tabii. Ufak bir kesimi iyi paraya sattık derken, büyük bir grup, Matri'nin takımı satmakla suçluyor ve yönetimi de bindiriyorlar. Matri ise söylemiş birşeyler... Ama en önemlisi en kısa cümlesi şudur bence: "Anlayın beni..." 3.5 yıllık Cagliari kariyeri, 36 gol... Ufak bütçeli bir takım için artık lüks bir oyuncuydu. Transferi için de şimdi değilse ne zaman deniyordu. Mourinho, onu Inter'e almadı. Juventus kaptı, Krasiç'in üzerine yıkılan takım için önemli transfer. Amauri de bir yıldır gol atamıyordu, Parma'ya kiraladılar. Kenarda 3 golcü sakatken Matri direkt onbirde başlar. Son maçında Cagliari taraftarı önünde iki gol attı Matri, maçı kazandırdı. Çok değil, bu hafta sonunda bir kez daha çıkacak Cagliari taraftarının karşısına. Fakat bu kez Juventus formasıyla... "Anlayın beni" dediği Cagliari taraftarı onu anlayacak mı? Hiç sanmıyorum...

30 Ocak 2011

Sene 1978 Aylardan Haziran

Sene 1976. Aylardan Ekim... Malta maçıyla başlıyoruz. 4-0 kazanıyoruz. Üç maçı da İzmir’de oynuyoruz. Avusturya, 1-0, Doğu Almanya 2-1 kazanıyor. Deplasmanda Doğu Almanya ile berabere kalıyoruz, Avusturya, Viyana’da 1-0 mağlup ediyor bizi. 1978 yazı biz yokuz…

Çocuk 8 yaşında. Babası teknik direktör. Terni’de yaşıyorlar, babası Ternana’nın başında. Juventus’un güzel zamanları. İtalya Milli Takımı’nın iskeletini de onlar oluşturuyor. Eleme grubunda Finlandiya ve Luxemburg ile birlikte İngiltere var. Roma’da 2-0 kazanıyor İtalya. Londra’da da 2-0 İngilizler. İki ülke de diğer maçları kayıpsız geçiyor. 18 gol atıp 4 gol yiyen İtalyanlar, 15 gol atıp 4 gol yiyen İngilizleri averajla geçiyorlar grupta. 1978 yazı biz yokuz, ama çocuğun ülkesi var. Bir yıl sonra Pink Floyd’un The Wall albümü çıkacak. Başka bir dünya olacak. Ondan bir yıl sonra bizim burada darbe olacak ; o da başka bir Türkiye olacak.
Çocuk Juventus taraftarı ama sebebi milli takım. 1978 Dünya Kupası finallerinde oynayan İtalyan milli takımını çok sevdiği için Juventuslu. Babasının takımını tutsa başka renklere sevdalanacak. İtalya, “Maviler” ama bizim evde televizyon siyah-beyaz.. Haziran’ın ikisi. Mar del Plata’da İtalya-Fransa maçı. Zoff (k), Gentile, Bellugi, Scirea, Cabrini, Benetti, Tardelli, Antognoni (46 Zaccarelli), Causio, Rossi, Bettega onbiriyle çıkıyor İtalya. Fransızların onbiri ise Bertrand-Demanes, Janvion, Bossis, Rio, Tresor (k), Michel, Dalger, Guillou, Lacombe (74 Berdoll), Platini, Six (76 Rouyer). Lacombe daha 38. saniyede öne geçiriyor Fransa’yı. Çocuk üzgün. O zamanlar Vicenza forması giyen 22 yaşında bir golcü var. Çocuğun adaşı, çocuk onu çok seviyor ama Bettega’yı daha çok seviyor. Babası yıllar sonra “Odasının duvarında Boniperti posteri var” dediğinde*(1) galiba karıştırmış.
Çocuğun sevdiği Bettega, 28 yaşında. Juventus’ta oynuyor. Zoff, Scirea, Gentile, Cabrini, Cuccureddu, Causio, Benetti ve Tardelli’de Juventus’tan zaten. Ha İtalya ha Juventus. Çocuğun adaşı beraberlik golünü atıyor 30. dakikada. Torino’lu Renato Zaccarelli onca Juventuslu arasında galibiyet golünü atan isim oluyor 52’de. İtalya 2-1 kazanıyor. Grupta ikinci maç Macarlarla. Rossi, Bettega ve Benetti ile İtalya 3-1 kazanıyor. Macarların golü 3-0’dan sonra 81’de penaltıdan Toth’dan. Son maç en zoru. Ev sahibi Arjantin ile. Buones Aires’de River Plate’in Monumental’inden kim çıkmış ki? İtalya’nın onbiri: Zoff (k), Gentile, Bellugi (6 Cuccureddu), Scirea, Cabrini, Benetti, Tardelli, Antognoni (73 Zaccarelli), Causio, Rossi, Bettega. Arjantin Fillol, Olguin, Passarella (c), L.Galvan, Tarantini, Ardiles, Gallego, Valencia, Bertoni, Ortiz (73 Houseman), Kempes ile sahada. Bearzot temelleri bu kupada atmış, genç bir kadro var sahada. Arjantin’i kendi taraftarı önünde 1-0 mağlup ediyorlar. Golü de çocuğun en sevdiği futbolcu atıyor: Bettega. İtalya ile Arjantin çıkıyor gruptan. Fransa eleniyor.
O zaman ikinci turda da grup var. İki grubun lideri final oynayacak. İtalya’nın ilk maçı Batı Almanya ile. Bearzot, sahaya Zoff (k), Gentile, Bellugi, Scirea, Cabrini, Benetti, Antognoni (46 Zaccarelli), Tardelli, Causio, Rossi, Bettega’yı sürüyor. Üç yaşında bir çocuk var bizim buralarda. O gün sahaya çıkan Batı Almanya kadrosuna sayıyor tek tek. Dili de dönmüyor ama en güzel Bonhof diyor... Maier, Vogts (k), Russmann, Zimmermann (54 Konopka), Dietz, Kaltz, Bonhof, Flohe (69 Beer), Rummenigge, Fischer, Holzenbein. Golsüz berabere bitiyor maç. Cruyff’suz Hollanda, Avusturya’yı 5-1 mağlup ediyor, Almanlarla da 2-2 berabere kalıyorlar.
River Plate’in stadı İtalyanlara uğurlu geliyor. Avusturya’yı çocuğun adaşının golüyle yeniyorlar. Son maç yarı final gibi. Yine El Monumental’de... Happel, Neeskens’e Rossi’nin peşinden ayrılma diyor. İlk golü Hollandalı atıyor ama İtalya öne geçiyor. Çocuk da havalara uçuyor. Brandts kendi kalesine atıyor. Maçın kahramanı olmaya kararlı. 50’de beraberlik golünü de atan Brandts. 75’te gelen golle çocuk yıkılıyor. Başka çocuklar da başka topraklarda izliyorlar o golü ve hiç unutmuyorlar. Haan uzaklardan iyi vurur ya hani, bilmiyor pek çocuklar ama Haan vuruyor. (video) Kalede Zoff var ama köşeye gidiyor füze gibi şut. Çocuğun ülkesi için 1978 Dünya Kupası orada bitiyor. Babası da finallerden sonra Parma’nın teknik direktörü oluyor. Çocuğun adaşı şike skandalını karışıyor ama 4 yıl sonra yine yıkıp geçiyor ortalığı. Çocuk 10 yaşında Babası elinden tutup Milan’ın alt yapısına götürüyor. Sağ açıkta başlatıyor, solda da oynuyor. Sonra defansa çekiyorlar. Sol bekte Lorenzini var. O yüzden sağda oynuyor.
Sene 1978 yazı. 18 yaşında bir genç var, çocuk alt yapıda topun peşinde koşarken. O sezon Milan’da A takıma çıkıyor. Adı Franco Baresi. Çocuk büyüyor. Hiç ayrılmıyor oradan, Milano’dan. O gencin, Baresi’nin kolundaki pazubandı bir gün ona veriyorlar. Futbolu bırakana kadar da çıkartmıyor. 31 yıl aynı formayı giyiyor, alt yapıdan, A takıma. Her şeyi kazanıyor ama her şeyi… Adaşı Paolo’dan bile çok kazanıyor… “Çocukken Juventus taraftarıydım” diyor ama Milan’da bayrak adam oluyor…
* (1) "E' vero. Paolo teneva a casa il poster della Juve e Boniperti era un suo gran tifoso, mi chiedeva sempre di lui. Ma è stato Paolo a scegliere il Milan. "
* (2) "C'era una logica nel mio tifo per la Juve. Mi piaceva la nazionale del ' 78 che era piena di bianconeri. Quello è il primo ricordo calcistico che ho."