İstanbul’da 2020 kışı… İnsan yalnız kaldığında hayal de
kuruyor, eski günleri de hatırlıyor… Eylül ayında 40 yaşına girecektim, bir
karar vermem gerekiyordu. Bence de bir yıl daha futbol oynardım ama bu yaşta
vücudum takımımı şampiyon yapmaya ne kadar yardımcı olurdu ki.. “Oğlum Emre”
dedim: “Bugüne kadar ayaklarınla yaptığını bundan sonra beyninle yap, otur
düşün; bu takım iki sezondur şampiyonluk yarışından uzakta, böyle gitmez, belki
çok takım arkadaşına ayrılık kararını bildireceksin ama inandığını yapacaksın.”
Tribünler,
kaybeden bir 11’in aktörlerini artık idman fotoğraflarında bile görmek
istemiyorlar. Bana yetki verildiğine göre artık gelecekler kadar, gidecekleri
de belirlemem lazım. Transferde bütçemiz satabileceğimiz oyunculara bağlı.
Gustavo’nun taliplileri var ama benden sonra bu takımın lideri o. Vedat’ı
isteyenler var, 15 gol atmış, 5 asist yapmış santrforun yerini nasıl
dolduracağım, bunu iyi düşünmem lazım..
Kiralık
oyuncularla bu iş olmaz. Bonservisi elinde olan oyuncuların listesini
çıkarmalıyım. Gelecek sezon yarıştaki rakiplerimin kadrosuna hasar vermeden de
iyi takım kuramam. Bayern Münih, B. Dortmund’dan Lewandovski’yi, Juventus,
Napoli’den Higuain’i, Paris Saint Germain, Monaco ile şampiyon olan Mbappe’yi
alarak böyle yaptı zaten.. Benim takımım güçlenirken onların zayıflaması için
birkaç hamleye ihtiyacım var.
İstanbul’da 2020
ilkbaharı.. Gökhan ve Caner bizden Beşiktaş’a gittiğinde
nasıl biz kaybedip Beşiktaş kazandıysa şimdi aynısını yapmaya karar verdim, hem
ikisinin de bonservisi elinde. Aradım, ikisi de çok eski arkadaşlarım, söz
verdiler. Mert Hakan Yandaş yetenekli çocuk, bu sezon iyi oynadı ama geride
kalan sezonları bizim 10 numaramız olmaya yeter mi? Galatasaray’ın yetenekli adamları
arasında iş yapabilir. Zor oldu ama onu da ikna ettim. Caner geliyor ama geçen
sezon Trabzonspor’a çok katkı veren Novak’ı alırsam hem sol bekte iki
alternatifim olur, zaten onların da Novak seviyesinde bir sol bek bulmaları
zor..
İstanbul’da 2020 yazı… Pandemi bütün hesaplarımı
değiştirdi. Yeni sezonda da 5 oyuncu değişikliği olacakmış ve lig 42 hafta
oynayacak. Kulübesi zengin bir kadro kurmam lazım, kenardan gelecek adamların
kazandıracağı 10-15 puan bile yarışta çok şeyi değiştirir. Evet Sosa 35 yaşında
ama bu ligi en iyi bilen yapancılardan, oyunu soğutur, frikik atar, maç çözer.
Erol kendini çok geliştirmiş, teknik adamlıkta yaşı gereği usta olmasa da bizim
camiayı bilen bir isim. Transfer için Erol ile uzun toplantılar yapıyoruz. Sağ
kanat için düşündüğüm isim Visca. Hem Başakşehir en önemli silahını kaybeder
hem de ben tabela canavarı bir oyuncu almış olurum. Lakin Şampiyonlar Ligi
oynayacaklar, Okan hayatta bırakmaz onu… Valencia’nın inişli çıkışlı bir
kariyeri var ama tecrübeli hem zaten bonservisi de yok, onunla da anlaştım…
Vedat’ı
Lazio’ya, Jailson’u Çin’e sattık. Şimdi biraz para harcayabilirim. Hem ucuz hem
iyi santrfor bulmak. Samatta bence bizim ligde iş yapar ama Mevlüt’ü de
göndereceğim, bana iki santrfor daha lazım. Papis Cisse benden 5 yaş küçük, geçen
sezon 22 gol attı. Onu listeme yazdım ama alternatiflere de bakıyorum. Erol
Hoca, eski takımı Alanya’dan Bakasetas’ı da istiyor ama bonservisi yüksek.
Sosa-Mert Hakan’ı aldım, onların da moralinin bozulmasını istemem…
Gökhan 35
yaşında, Nazım Sangre’yi alarak iyi iş yaptık bence. Stoper meselesi çok mühim,
bu hattı iyi olmayanın yarışta işi zor ama fiyatlar yine el yakıyor. Tisserand
ve Lemos’u aldım, ikisi de gelişime açık, elimizde Serdar Aziz de var, hem
zaten önemli olan takım savunması, önlerinde Gustavo gibi bir adamla
oynayacaklar, daha büyük lüks mü var onlar için? Thiam ve Sinan ilk 11 oynamaz
ama 5 değişiklik hakkımız olduğu sezonda artık ne katkı verirlerse kardır.
İstanbul’da 2020
sonbaharı.. Lig
başladı ama hala ajandamda iki transfer var. Birini Erol Hoca önerdi, o
Yunanistan Ligi’ne çok hakim. Pelkas’ı izledim, rakibe ters gelen oyuncu,
birden fazla mevkide de kullanabiliriz ama ben Caner ile birlikte oynayacak ve
asıl kanadım ilan ettiğim sola bir Arjantinli düşünüyorum. Evet çok
sakatlanıyor ama zaten bu da olmasa Roma’dan çok daha büyük takımlarda
oynayacak yeteneğe sahip. Sevilla’den beri takip ediyorum Perotti’yi… Tribünler
belki boş olacak ama yürüyerek adam geçen, zeki futbolcu evdeki taraftarı da
koltuğundan kaldırır…
***
Bu satırlar –elbette ki- Emre
Belözloğlu’na ait değildir. Emre ile son olarak 2006 yılında bir röportajda
konuştum…