16 Mayıs 2009

Süper Lig'e Kim Çıkar?

İbrahimovic-Tuğba-Vieira

Bu da oldu. Bu blogda Tuğba Özay'ın ne işi var değil mi (!) Fotoğrafı gördüğümüzde servisten arkadaşlarla bastık kahkahayı. Dünya bu kadar küçük işte! Zlatan İbrahimoviç ve Patrick Viera, Tuba Özay'ın düğününde. Zlatan, Ayşegül gibi çıkmış bu arada...

Kaka=63 Milyon Euro

Son 3 yılda sanırım 30'dan fazla kez bu gazetenin kapağına çıkmıştır Kaka. Bugün rakipleri As ile söz birliği etmişçesine aynı manşetle çıkmışlar. Haberi Florentino Perez'den aldıkları kesin. Kaka için Milan'a 63 milyon euro. Kaka'ya yıllık net 8 milyon euro. 5 yıllık sözleşme... Manchester City'nin teklifini sezon sonunda Madrid'e gideceği için kabul etmediği yazılıp çizilmişti. Bekleyelim, görelim...

Ya Kupayla Dönselerdi!

Kral Kupası finalinde Barcelona'dan 4 yiyen takımı Bilbao'da 80 bin alkışlıyor. Ya bir de ellerinde kupayla dönselerdi...

Firar

Haber ülkesinde çıktı. 5 aydır Fenerbahçe'den paramı alamıyorum demiş Roberto Carlos. İlginç. Özellikle yabancı futbolcuların alacakları tıkır tıkır ödenir bilirim ben Fenerbahçe'de. Gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynayamayacak diye firara niyetlendi galiba. Flamengo da kapıda bekliyor. 1 yıllık sözleşme uzatmıştı. Bonservisini alıp gitmek için O Globo gazetesini kullanmış... (Bugün de kulübün resmi sitesinden O Globo gazetesini yalanlamış)

15 Mayıs 2009

Hangi Maç?


16:35 Volkanbk3'ten cevap: 1994 İtalya-İspanya. Vuran: Tassotti. Yiyen: Luis Enrique

Yeteneğine Güvenenler Buyrun


Jordon, Bird, Barkley, Wilkins'li yıllar... Bir haber vardır hiç unutmam:"Aydan Siyavuş ve arkadaşları Sheraton otelde NBA finallerini izlemek için oda tuttular". "Vay be" demiştik yeni yetmeliğimizde. Amerika'dan maç seyredecekler! Bilmem belki de bir Avrupa kanalıydı. Uydu anten nedir bilmiyoruz ki!.. Çok uzaklardan baktık NBA'in yıldızlarına. VHS kasetlerle idare ediyordu basketbolsever. Beyaz Gölge ile büyüdü bir kuşak. İnönü'den futbol maçından çıkıp yokuşu tırmandı, ter kan içinde Spor Sergi'nin portatif tribünlerine çıktı, her seferinde montunu, kazağını düşürdü basamak arasından. Kötü ama lezzetli sosisliden yedi. Magic gibi no-look pas attı, Dawkins gibi bir adım geri atıp şut çıkardı. Herkes bir stil peşindeydi de malzeme azdı. Şimdi ikon olmuş onlarca adam var, ayaklarda o adamların ismini taşıyan ayakkabılar... Naklen NBA izlemek için artık 5 yıldızlı otellerde oda tutmaya gerek yok. Bu oyunun bu kadar sevilmesinde büyük pay sahibi olan Murat Kosova ve Kaan Kural ikilisine de hem teşekkür hem de selam edeyim ve bir organizasyondan bahsedeyim. Kendiniz ya da kardeşiniz ya da komşunuzun oğlu.. Yeteneği olan ve "budur" diyenlerin haberi olsun: "Garanti, “NBA skills challenge”a katılmak isteyen 13-18 yaş arası gençleri, temel basketbol yeteneklerini gösteren orijinal videolarını, 31 mayıs 2009 pazar gününe kadar www.nba-garanti.com sitesine yüklemeye davet ediyor. gençlerin “top sürme”, “şut”, “pas”, “1’e 1 oynama” da dahil bireysel yeteneklerini sergileyen en fazla 2 dakikalık videolarına, site ziyaretçileri tarafından puan verilecek. en yüksek puanı alacak 100 kişi arasından uzman bir jüri tarafından seçilecek 30 genç, 19-21 haziran tarihleri arasında istanbul NBA skills challenge kampı’na katılma hakkı kazanacak. NBA koçları ve oyuncularının gözetiminde yapılacak kampta, 30 kişi arasından performanslarına göre seçilecek 4 genç ise Ağustos’ta orlando magic tarafından orlando’da düzenlenecek basketbol kampına katılacak.
Kendi videolarını çekemeyenler ise bu hafta sonu Caddebostan'a gitmeli. Türk basketbolunun en güzel adamı Harun Erdenay da olacak orada... NBA ve Garanti sokak çekimi bu hafta sonu Caddebostan'da.

Hafta Sonu Futbol

15 Mayıs Cuma
16:00 Boluspor - Karşıyaka (D SPOR)
20:30 Kasımpaşa - Altay (D SPOR)
16 Mayıs Cumartesi
14:45 Manchester United - Arsenal (SPORMAX)
17:00 Bolton - Hull City (SPORMAX)
17:00 Middlesbrough - Aston Villa (SPORMAX)
17:00 Newcastle United - Fulham (SPORMAX)
20:00 Bordeaux - Le Mans (KANAL A)
20:00 Sivasspor - Hacettepe (LİG TV)
21:30 Udinese - Milan (NTVSPOR)
21:45 Trofense - Sporting Lisbon (SPORMAX)
22:00 PSG - Auxerre (KANAL A )
23:00 Villarreal - Real Madrid (NTV)
17 Mayıs Pazar
15:30 West Bromwich - Liverpool (SPORMAX)
18:00 Chelsea - Blackburn Rovers (SPORMAX)
18:00 Nantes - Rennes (KANAL A)
20:00 Ankaragücü - Beşiktaş (LİG TV)
20:00 Antalyaspor - Fenerbahçe (İz TV)
20:00 Denizlispor - Ankaraspor (ActionMax)
20:00 Galatasaray - Gençlerbirliği (DIGI)
20:00 Konyaspor - Eskişehir (ActionMax)
20:00 Trabzonspor - Bursaspor (SPORMAX)
20:00 İstanbul Belediye - Kayserispor (ActionMax)
20:00 Mallorca - Barcelona (NTV)
22:00 Marsilya -O.Lyon (KANAL A)
18 Mayıs Pazartesi
22:00 Portsmouth - Sunderland (SPORMAX)

14 Mayıs 2009

Kral Kupası'nda Sansür

Kral Kupası'nda beklenendi. Hayır Barcelona'nın kupayı alması değil.. İspanya milli marşının ıslıklanması. Finali Katalanlar ve Basklılar oynayacağı belli olduğunda da yazılıp çizilmişti. Öyle de oldu ama İspanya'da kimse o dakikaları izleyemedi. İspanyol devlet televizyonu sansür uyguladı. Marş ıslıklanırken yayın Bilbao'da S.Mames'de maçı barkavizyondan izleyen taraftarlara gitti, ardından Barselona'ya meydanlara... TRT'de o dakikalar nasıl ekrana geldi bilmiyorum ama İspanyol televizyonu sansür sonrasında marşı banttan yayınlamış. Kamera yakın planda futbolcuların yüzünü tararken stüdyodan marş bantını bindirmişler üzerine. TVE yayının kesilmesi hakkında da "Teknik arıza yüzünden stadyumda marş çalarken yayın yapamadık" diye açıklama yapmış. Marca bir videoda bunu kanıtlıyor. Buradan izleyebilirsiniz. Birinci bölümde marş başlarken görüntüyü Mestalla'dan alıyorlar. 2. bölümde Radyo Marca'dan ıslıklanan marş anı geliyor. 3. bölümde de banttan giren görüntüler...

Toure Abartınca

A.Bilbao 1-0 önde. Toure (dün doğumgünüymüş) muhteşem bir gol atıyor. Kendi sahasından aldığı topla slaloma başlıyor, geniş çalımlar ve direk dibine harika bir şut. Ardından bu hareketi çekiyor rakip tribünlere. İspanyolcası Cortes de Manga. A.Bilbao tribünü çıldırıyor tabii. Eto'o'nun jestleri süper. Olur be kardeşim hadi idare edin diyor...

Tutunamayanlar
Tutulamayanlar

Tutunamayanlar/Oğuz Atay/1970
Tutulamayanlar/Josep Guardiola/2009
Barcelona:4 A.Bilbao:1
Athletic Club: Iraizoz, Iraola, Aitor Ocio, Amorebieta, Koikili, Yeste, Javi Martínez, Orbaiz (Etxeberría, m.61), David López (Susaeta, m.56), Toquero (Ion Vélez, m.61) y Llorente.
Barcelona: Pinto, Dani Alves, Piqué, Touré Yayá (Sylvinho, m.89), Puyol, Busquets, Xavi (Pedro, m.88), Keita, Messi, Bojan (Hleb, m.84) y Eto'o.
Gol: 1-0, m.9: Toquero. 1-1,m.32: Toure 1-2,m.55: Messi. 1-3, m.57: Bojan. 1-4,m.64: Xavi

13 Mayıs 2009

Bir Fotoğrafın Ardından

Bu fotoğrafa bakıp son haftada kaybedilen şampiyonlukların travmasını mı yazmak lazım, Barcelona’nın Dream Team’ini mi? Yoksa yolu oralardan geçen Hagi’nin Parken’da oyundan atılmasını mı? İtiraf edeyim dağınık bir senaryo oluştu kafamda. Hagi ile başlamaya karar verdim. Yakın zamanda bir futbol sohbetinde “Ya Parken’da Galatasaray penaltılarla kaybetseydi?” demiştik. Muhtemelen oyundan atılan Hagi ertesi gün darağacına çıkartılacak; belki de Türkiye’de 5. sezonunu oynamadan ayrılacak; penaltıyı kaçıran(lar)ın Galatasaray kariyerleri bugünkünden kısa olacak; belki de Fatih Terim, Fiorentina’ya gitmeyip, takımının başında kalacak; belki beşinci şampiyonluğunu alacak ve Aziz Yıldırım belki de büyük tesis hamlelerini yapmaya fırsat bulamadan başkanlıktan ayrılacaktı. Herşeyi o penaltılar belirledi. Galatasaray’da 96 ruhu denilen şey tuz ruhu olmadıysa; bunu mutlu biten hikayeye borçlu. Tıpkı altı yıl sonra kazandıkları travmatik şampiyonluğun Galatasaray’da Hakan Şükür ve Hasan Şaş’ın kariyerlerini uzattığı gibi…
Dönelim fotoğrafa... Kaybeden Real Madrid, kazanan ise Barcelona. Üstelik bir kere değil iki kez üstüste! 1991-92 sezonunda iki puanlık sistemde Barcelona 55 puanla şampiyon, son hafta Tenerife deplasmanında kaybeden Real Madrid ise 54 puan. Bir önceki hikayenin adamı Hagi burada da başrolde. Hagi, Michel, Luis Enrique, Hierro, Sanchis, Chendo ve Butragueno’lu Real Madrid. Maqueda, Gordillo, Hugo Sanchez, Prosinecki ve Alfonso da var kadroda. Teknik direktör ise Hollandalı Leo Beenhakker. Cem Uzan’ın Berlusconi olmaya karar verip İstanbulspor’a getirdiği hoca işte! Barcelona’da ise Cruyff var kulübede. Bakero’nun uzatmada attığı golle Kaiserslautern’i geçip finale yürüdükleri, Wembley’de Sampdoria’yı uzatmada Koeman ile yıkıp ilk Şampiyon Kulüpler Kupası’nı aldıkları sezon... Zubizarreta, Koeman, Bakero, Laudrup, Amor, Stoichkov, Begiristain’lı kadro.
Gelelim ertesi sezona. Fotoğraftaki Real Madrid’li Michel... Son hafta yine Tenerife deplasmanı. Zamorano da var kadroda genç İsmail Urzaiz de. Hagi ise Brescia’ya gitmiş. 57 puanda kalıyorlar o sezon. Cruyff’un Dream Team’i ise aynı kadro. Tenerife’in hocası ise eski Real Madrid’li Valdano. Bir zaman sonra Redondo ile birlikte Madrid’in yolunu tutacaklar. Barcelona 58 puan topladı o sezon şampiyon olurken. Yine ellerinden tutan Tenerife’ydi. Gol kralı ise 28 golle Deportivo La Coruna’dan Bebeto.
Bir sezon sonrasına gidelim... Yine iki puanlık sistem. Barcelona son hafta evinde Sevilla ile oynuyor ve 5 atıyor. La Coruna’da maç 0-0. Dakika 86, La Coruna penaltı kazanıyor. Romario’nun 27 golle gol kralı olduğu sezonda 16 gol atan Bebeto kaçıyor, atmıyor. Djukic de kaçırıyor penaltıyı. Kazansalar bir puan farkla şampiyon olacaklar. 56 puanlı iki takımdan Barcelona averajla şampiyon oluyor!
Bu sezonun yıkıp geçen Barcelona’sı öncesinde Arrigo Sacchi’nin Milan’ıyla en iyi takım olarak kabul edilen Cruyff’un Dream Team’i 4 yıl arka arkaya şampiyonluğu üçünü işte böyle kazanıyor. Burun farkı mı diyelim yoksa foto finiş mi?
Filmi geriye saralım. 87-88 sezonunda iki hoca çalıştırıyor Barcelona’yı. Önce Aragones ardından Venables. Victor Munoz, Schuster, Lineker’li kadro. 6. sırada bitiriyorlar ligi. Akbaba Beşlisi’ne sahip Real Madrid’den 23 puan fark yiyorlar. Ertesi sezon Cruyff geliyor. Başkan Nunez. Bu kez zorluyorlar Real Madrid’i ama yetmiyor. 57 puanla 5 puan geride 2. sırada bitiriyorlar. Cruyff’un ikinci sezonunda Real Madrid uçuyor. 62 puanla şampiyon. Barcelona 11 puan fark yerken 38 maçta 10 kez sahadan yenik ayrılıyor. Cruyff 3. sezonunda başarıyor. Barcelona 57 puanla şampiyon. İkinci Atletico Madrid’e 10, 3. Real Madrid’e 11 puan fark atıyorlar. Ardından işte o foto finişle gelen 3 şampiyonluk geliyor. Son iki sezonunda Real Madrid ve Atletico Madrid’in şampiyonluğunu seyreden Cruyff hiç kupa kazanamıyor. Başkan Nunez de hayatının hatasını yapıyor ve ona kapıyı gösteriyor. Katalanlar Nunez’i bir daha kolay kolay affetmiyor...
Dream Team'in pamuk ipliğine bağlı hikayesidir bu. Oynadıkları futbolun güzelliği değil kazandıkları kupalar onların bugün bu sıfatla anılmalarını sağlıyor. O günlerin şahidi olmayanlar ya da arşive girip bakmayanlar eminim Barcelona’nın uzak ara şampiyonluklar aldığını da hayal etmiştir. Michel’in avuçlarından kaçıp giden şampiyonluğa bu bakışı diyor ki, bu oyunda bir gol, bir penaltı, bir direkten dönen top vezir de eder adamı rezil de…

Beşiktaş:4 Fenerbahçe:2

****

Bank Asya 1. Lig Play-Off?

Bank Asya 1. Lig'de play-off maçları neden bu hafta sonu, neden Ankara'da? Federasyonun bin tane saçmalığı 1001 olmuş, çok mu? Geçen sezon play-off'larda Eskişehir'i tutuyordum. Bu sezon Karşıyaka gelsin istiyorum Süper Lig'e.

12 Mayıs 2009

Xavi Iniesta Barcelona

Bir futbol kulübünün tarihinden çıkarımlar yapması kadar doğal birşey olamaz, tarihini yazarak yaşayan kaç kulüp kaldı ki ?
Yazdıklarını dönüp okuyan, okuduklarını anlayıp, yaşadıkları çağa göre yeniden yazan ?
Onlardan biridir Barcelona...
Yazmak, çizmek meselesini “gereksiz paperwork” olarak görenlere sözüm yok. Önünüzdeki pizzalara bakabilirsiniz.

Futbolu bıraktıktan sonra, belgesel yapımcılarının gözdelerinden biriydi. Politik olmadan açık konuşmasıyla bilinen; şehir ve kulüpten kopmamış bir adamdı Stoickhov...
O gün Porto Olimpico’da çekimi yapacakları tekneye doğru yürürken kendisine sorulacak sorulara en doğru cevabı nasıl vereceğini düşünüyordu.
Kulüp, ülkenin zenginleşmesiyle birlikte gelirlerini daha çok artırmasına karşın, yatırımlarını sadece dış alımlara değil, kendi felsefeleri doğrultusunda iç üretimlere yöneltmeye başlamıştı.
Her geçen yıl alt yapı takımlarına gelen yeteneklerin sayısının arttığını görüyor, onların kariyer basamaklarını nasıl tırmandıklarına şahit oluyordu.
Gary Lineker’e yüzlerce yeternek avcısının varlığından sözetti.
Kulüp, geleceği okuyabiliyordu Stoickhov’a göre, hatta söz dolaşıp Ferguson’a geldi.
Manchester’ın, Barcelona için en iyi örnek olup olmadığını sordu Lineeker’e...
İki eski Barcelona’lı bugünün yazısını yazıyorlardı futbol dilinde..
Ve ben 1998’deki bu röportajı hiç unutmadım......
Nou Camp’ta Cruyf döneminin yıldızıydı Romario. Barcelona, o yıllarda tıpkı bugün olduğu gibi dünya futbol izleyicisinin keyif aldığı ilk takımdı.
Müthiş stili, Stoickhov ile kurduğu telepati, Amor ve Beguiristain’dan aldığı enerji ve Guardiola Koeman, Bakero birlikteliği Barcelona’yı taşıyordu.
Bir taraftan da Brezilya’lı karakteri Romario’nun dünya yıldızlığını kaldırmasına yardım etmiyordu.
Ülkesine yaptığı küçük kaçamaklar takım içindeki vazgeçilmezliğiyle birlikte idare edilme sınırını zorluyordu.
Takım içinde güven ve saygı sorunu yaşanmaya başladı.
1994 Şampiyonlar Ligi finalinde favori olmalarına karşın eksik Milan karşısındaki hezimetin ardından Cruyff tarafından üstü çizildi. Sonraki sezon yolu bir daha Barcelona’ya düşmemek üzere ayrıldı.
Yaklaşık on yıl sonra takımın yeni oyun lideri, yıldızı Ronaldinho olmuştu.Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir süre sonra topluluk psikolojisine verdiği zarar, takımın gerilemesine neden olmaya başladı.
Sitges’de Messi, Xavi, İniesta tarafından tesis edilen müthiş bağlılık ve takıma adanmışlıktan uzaklaşmaya başladı. Etoo ile partnerlik yapma hissiyatı hasar vericiydi.
Bunu en iyi açıklayan ise, bir kuzeyli mantığı ile takıma geldikten sonra herşeye pozitif bakabilen Gudjohnsen oldu.
Ronaldinho ile takımın uyum sorunu yaşamaya başladığını ilk farkedenlerden biridir İzlandalı.Bir röportajında bunu üstü kapalı olarak eleştirir.
“Saha dışında işler her zaman iyi gitmeyebilir. Herşeye rağmen içeride takım olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.Halkalardan birisi koparsa herşey biter..”
Hikayesi uzun, kısa geçiyorum; Teknik direktör Guardiola ve Sportif direktör Beguiristain’ın fikirbirliği ile Ronaldinho gönderilir.
Puyol, Valdes, İniesta, Xavi, Messi, Bojan’ın iskelet olduğu yeni bir dönem başlar.
Xavi İniesta Barcelona dönemi..
Teknik direktör ile sportif direktör 1993-1995 arasında Romario ile yaşananların en yakın şahididir.
Kulüp sadece ekonomik gücü, üyelik profili ve bilinirliğiyle değil, insan davranışları, ego yönetimi ve kariyer planlama konularındaki tecrübelerini de kullanmakta mahir olduğunu gösterir.
Xavi İniesta ve diğerleri kazandıkları paranın altında ezilmeden yaşamayı, yaşamdan ve oyundan keyif almayı bilerek büyüyorlar.
Barcelona yarattığı adamların mesailerini değil, tecrübelerini satın almayı bildiği gibi onlardan bir gelenek oluşturmayı başarıyor.

Beguiristain, iki sene önce bir futbol magazin programında, masasında yüzlerce yazışmadan dünyanın dört bir yanındaki yetenek avcılarından gelen raporlardan bahseder. Kısa konuşmasında en çok kullandığı kelime “Paperwork’ kelimesidir.
Kulüpte sadece maç seyreden adam değildir. Başkana rapor veren, teknik kadro ile koordineli çalışan adamdır.
Ronaldinho’nun gidişi Henry’nin yükselişini sağlar. Henry Highbury’de genç adamlarla nasıl çalışılması gerektiğini Wenger’den öğrenmiştir.
Bu Samuel Etoo’nun geri dönüşünü hızlandırır..
Pep’in itiraf ettiği gibi, bu takıma nasıl oynaması gerektiğini anlatmaya gerek yoktur.
Ama takımın böyle olması için Pep ile Tixi’nin tecrübelerine her zaman ihtiyaç duyulacaktır.
“Xavi İniesta Barcelona” başlığında takımın başarısına sadece günübirlik, haftalık yada başkanına, teknik adamına bakmadan eğilmek istiyorum.
Bu çağın diğerlerinden farkı bedeli ödenmiş tecrübelerden pay çıkarılmış olmasıdır.
Ne Romario ne Ronaldinho futbolu seven bizlerin gözünde geçimsiz ve hain değillerdir.
Stoickhov geleceği gören kahin, Gudjohnsen teşhis koyma guru’su olamazlar..
Mesele’nin özünde “Paperwork” vardır “Papermoon” değil..
OKAY KARACAN

Real Madrid'in 107 Golü

Barcelona'nın Real Madrid'in rekorunu kırmak için 5 gole ihtiyacı var. 1989-90 sezonunda Toschack yönetiminde 107 gol atan Real Madrid'in tüm golleri aşağıdaki videolarında. Toplam 14 dakika. O sezon Barcelona, Real Madrid'i evinde 3-1 mağlup etmiş, Santiago Bernabeu'da 3-2 mağlup olmuştu. 38 maç ve 107 golün dökümü ise bu linkte...

Leo Franco&Galatasaray

Leo Franco'nun Galatasaray'a transferi için "bitti" diyebilirim. Tek eksik imza. Yedek bekleyen iki kaleci de yolcu. Aykut ve Orkun 'dan birinin gelecek sezon kalması sürpriz olur. İkinci kaleci için aday Manisalı Ufuk. Leo Franco'ya yıllık bir milyon euro teklif eden Atletico Madrid, aynı zamanda gelecek sezon ikinci kaleci olacağının sinyalini verdi. Valladolid'den Sergio Asenjo'yu birinci kaleci yapacaklar.
Sezon başında O.Lyon'dan gelen ve Madrid havası almak dışında bir şey yapmayan Coupet de sezon sonunda ayrılıyor. Barcelona deplasmanında yediği 6 golün faturasına en çok ona kestiler. Bu sezon ligde sadece 6 maçta forma giyebildi.
Leo Franco ve Rubinho

Hafta İçi Futbol

12 Mayıs Salı
21:00 Bayern Münih-B.Leverkusen Kanal 24
22.00 Lyon - Nantes (KANAL A)
13 Mayıs Çarşamba
20.00 Beşiktaş - Fenerbahçe (LİG TV-SHOW TV)
20.00 Nice - Marsilya (KANAL A)
21:00 Schalke 04-Stuttgart Kanal 24
22.00 Valenciennes - Bordeaux (KANAL A)
23.00 Barcelona - A.Bilabo (Kral Kupası) (TRT)

Altta Kalanın Canı Çıksın

Ölüm kalım mücadelesiydi ve taraftarını arkasına alan kazandı. Bu maç M.Brough'un sahasında olsaydı eminim onlar kazanırdı. Tuncay'ın sus dediği Newcastle tribünleri susmadılar. Bu takımların ligin dibinde olması bir şeyi değiştirmiyor. Premier Lig'in artık alameti farikası olmuş bir temposu var. İkinci yarının ilk 20'sinde o tempoyu da zorladılar. M.Brough'da Alves'in sakatlığı oyunu etkiledi. Bir torba da gol kaçırdılar. Kenardan gelen Martins işi bitirdi. M. Brough'un kalan maçları sıkı takımlarla. Aston Villa ve West Ham. Deplasmanda 11 maç arka arkaya kaybetmenin faturasını ödeyecekler bir de Southgate'de anlamsız ısrarlarının. Newcastle United'sız Premier Lig mi olur? Olmasın da...

Hugo Sanchez

11 Mayıs 2009

Rize'li Iniesta

Boyu posu ve seyrelmiş saçlarıyla klasik Çaykur Rizespor futbolcu tipi Iniesta. Bu durumda Angulo da dayısının oğlu olabilir (!) Koray, Murat Hacıoğlu, Altan'ın yanında hiç sırıtmaz. Dün harbiden nazara gelmişti. Barselona şehri son dakikada kaçan şampiyonluk kutlamasından çok onun sakatlık haberiyle dağıldı. Bugün iyi haber geldi. Şampiyonlar Ligi finalinde oynayabilecek. Aziz Jordi iş başında yani... Barcelona'nın bu sezon onun sakat olduğu dönemde teklemişti. Alternatifi yok gibi... Dün attıkları 3 golle kulüp tarihinin rekorunu kırdılar. Bobby Robson yönetiminde Ronaldo'lu kadro 96-97 sezonunda 102 gol atmıştı. Ligin rekoru ise Toshack yönetiminde 89-90 sezonunda 107 gol atan Real Madrid'de. Barcelona'nın bu sezon oynadığı resmi maç sayısı 57 (o kadar oldu mu yahu). Attığı gol sayısı 150...

Paul Breitner

O da kürkçü dükkanına dönenlerden. Aynı zamanda eski tüfeklerden... Bayern Münih'de başladığı kariyerini yine aynı kulüpte bitirdi. 1974 Dünya Kupası sonrasında Real Madrid'e gitti. Fotoğrafta o yıllardan. Basit işte! Penye üstü logo.. 3 yıl Madrid'de kaldı, Bayern Münih'e dönüp 5 sezon daha oynadı. 78 Arjantin'i protesto ettiği için gitmediği söylenir Cruyff gibi (Onun da ölüm tehditleri yüzünden gitmediği ortaya çıktı 30 yıl sonra) ama milli takımı 74 sonrası bırakmıştı zaten. İki Dünya Kupası finalinde birden gol atan ender futbolculardan. 1974 ve 1982'de oynadı. 58 yaşında. Bugünlerde ne yaptığını Almanya'dan Borges bildirir bize....

Brezilya Serie A

Credit

10 Mayıs 2009

Villarreal Limon Sıktı

Hafta sonu eklerini dalmaşım. Barça 3-1 önde. Milan-Juventus maçı başlamış, 2. dakika. Nasıl olsa Barça şampiyon deyip bir daha açmadım kanalı. Devre arasında iki satır not düşmek için bakındım ve... Hayda.... Bu oyun adamı deli eder. 100 bin kişi şampiyonluk kutlaması için gelmiş. Şehir sabaha kadar uyumayacak. Llorente son dakikada atmış. (3-3) Iniesta'nın uzatmadaki golünden sonra ne hikaye ama... Iniesta da nazara geldi. Sakatlandı ve Çarşamba günü kupa finalinde yok. Roma'daki final için de şüheli, Henry'nin de Man. United finaline yetişmeme ihtimali var. Milan-Juventus saçma sapan maç oluyor ama Güntekin Onay'ın anlatımıyla keyiflli. 600. maçında Del Piero'yu yedek bırakan Ranieri de ruh hastası (!) Chelsea, Arsenal'in ağzını burnunu dağıtmış deplasmanda (1-4). Manchester derbisinde de City yine kaderine razı oldu. Ronaldo da kendisini oyundan alan Alex Ferguson'a yanlış yapmış. Muhtemelen hafta içinde kaşı bantlı dolaşır. Bundesliga'da Hamburg mağlup. İki hafta önceden belliydi, fikstür Bayern Münih lehine akıyor, her zaman kısmetli takımlardır zaten. Bu arada Adanalı Gattuso sahalara geri döndü, en azından kulübedeki varlığı yeter... 2 dakikada 2 gol yiyen Atletico Madrid defansına selam ediyorum... Evet kalede Leo Franco var... Milano'daki maça salladım, 3 dakikada 2 gol oldu, öyle de bitti. Del Piero 6o0. maçına kulübeden geldi... Forlan&Aguero AŞ yine defansını ipte aldı. Perea'nın 38'de atıldığı maçı ikinci yarıda çevirip 3-2 (Forlan(2), Aguero) kazandılar. Şampiyonlar Ligi için şansları devam ediyor. Bu sezon manyak maçlar sezonu...

Türkiye Kupası Finali?

Kim Bunlar?


16:00/ Martin Vazquez-Manuel Sanchis Martinez

Son Gülen İyi Güler

- Dk.91: Arda oyundan çıkarken Kewell oyuna giriyor. Son giren, pardon, son gülen iyi güler...