34 haftalık Süper Lig, 8 Ağustos'ta başlıyor, 38 haftalık İspanya La Liga ise 31 Ağustos'ta. Nasıl oluyor? 4 haftayı çarşamba oynuyorlar. İspanya'da fikstür çekildi. Elbette ki merak edilen El Clasico'nun tarihi. Ligin ilk yarısında 12. haftada Real Madrid gidiyor Nou Camp'a. 29 Kasım'da. Rövanşı 11 Nisan'da Santiago Bernabeu'da. İspanya'da lig 16 Mayıs'ta bitecek. Sezonun finali 26 Mayıs 2010'da Kral Kupası finali. Barcelona ilk hafta sahasında Sporting ile oynuyor. Real Madrid de evinde Deportivo La Coruna ile...Barcelona-Real Madrid: 29 Kasım
Real Madrid-Barcelona: 11 Nisan
AtleticoMadrid-Real Madrid: 8 Kasım
Real Madrid-Atletico Madrid: 28 Mart
Barcelona-Atletico Madrid: 20Eylül
Atletico Madrid-Barcelona: 14 Şubat
10 Temmuz 2009
Lorik Cana
Benzema, Keita ve Juninho'nun gittiği O.Lyon, Lisandro Lopez dışında transfer yapmadı. Son şampiyon Bordeaux, Diawara'yı Marsilya'ya verdi. Obertan'ı Man. United'a sattılar. En önemli transferleri Toulouse'dan gelen kaleci Carrasso. Peki Marsilya ne yapıyor? Kaptanını satıyor. Lucho Gonzales için 18 milyon, Diawara için 6.5 milyon euro ödediler. Cisse'nin Pana'ya satışından 8 milyon, Ziani'den 7 milyon euro kazandılar. Gelenler arasında maliyeti olmayan Beşiktaşlı Cisse de var. Aynı pozisyonda oynayan ve bu kulüpte en beğendiğim adam olan Lorik Cana firar ediyor. Adam takımın delikanlısı, kaptanı, ruhu işte... Rennes'den M'bia imzayı attığında; Lorik Cana da kirişi kıracak. Ziani gibi onun da Deschamps ile papaz olduğu kesin. Hamburg 7 milyon euro veriyor Arnavut kaptana. Fenerbahçe, 40 gündür Poulsen'in peşinden koşacağına aynı rakama bu adamı ikna etmeye çalışsaydı mesela...
2009-10 Deplasman Formaları
Mondragon ve Leo Franco
Mondragon eski takımı izlemeye gelmiş Almanya'da. Leo Franco ile aynı kıtanın, aynı dilin ve aynı mevkinin adamı olmak dışında bir kesiştikleri nokta daha var. Galatasaray'ın eski ve yeni kalecisi daha önce aynı takımda oynadı. Mondragon, 1994'de Arjantin'e Independiente'ye geldiğinde 23 yaşındaydı. 4 sezon kaldı. Leo Franco, Independiente alt yapısından yetişti ve Mondragon'un 2. sezonunda 1995'de A takıma çıktı ve Mondragon takımda 1. kaleciyken 2 sezon birlikte aynı formayı giydiler. Evet rahatlıkla "Leo Franco imza öncesinde Mondragon'a Galatasaray'ı sordu" denilebilir (!)
9 Temmuz 2009
De Sanctis'ten Leo Franco'ya
Galatasaray ile adı anıldığında De Sanctis için iyi kaleci demiştim. Bir sezonun ardından Galatasaray'daki performansını -futbol bu- beğenen de var; beğenmeyen de. Ben önündeki istikrarsız ve olmadık isimlerden oluşan defans dörtlüsüyle bireysel olarak iyi bir sezon geçirdiğini düşünenlerdenim. Adam düşük profil çizdiğinden ve dil problemi olduğundan pek de hoşuna gitmedi bizim medyadaki bazı arkadaşların. Bonservisi alınabilir miydi? Sevilla ile Udinese arasındaki bonservis problemi yüzünden bu işin içinden çıkılamayacağı havası yaratıldı. Aslınd hiç de zor değilmiş, Napoli 2 günde çözdü bu problemi. 1.5 milyon ödeyip aldılar bonservisi, 1 milyon civarında da kaleciye verdiler. De Sanctis, top kaleci klasmanının 2 altındaki grupta yer alan adamdır. Türkiye Ligi'nde adam beğenme çıtasını Casillas diye koyarsa; (Ferrari transferi için de aynı yanılgı mevcut) ne De Sanctis ile iflah olur taraftar ne de Leo Franco ile. . Liverpool'lu Reina'nın babası Miguel Reina kadar önemli bir kaleci olarak kabul ediliyor kulüp tarihinde. Kalmak istiyordu. Gözünü Asenjo'ya diken A. Madrid yönetimi Leo Franco'yu da Coupet'yi de elden çıkardı. Valdes de Barça ile sözleşme yenileyince A. Madrid muradına erdi ve Asenjo'yu birinci kaleci yaptı. O.Lyon efsanesi Coupet de, bir önceki sezon gelen Abbiati de Leo Franco'dan memnun olmayan teknik kadroların acil planıydı. İtalyan'ın sezonunda uzun sakatlık yaşadı Leo Franco. Abbiati bu yüzden fazla süre aldı. Bu sezon da Coupet 1. kaleci olmayı başaramadı. Atletico Madrid'in en zayıf halkası, o rezil defans hattının arkasında oynamak kolay değildi. Bunu geçen sezon La Liga'yı takip edenler iyi bilirler. De Sanctis, Aykut ise; Leo Franco, Orkun'dur tanımı yapacağım. Birinci grup düz kalecidir, maç kurtarmasını beklemezsin, kalelerinde devleşmez, düz adamlardır. Orkun ve Leo Franco ise deli kaleci. Seni olmadık deplasmandan çıkartır; sonra da olmadık dakikada yakarlar. Leo Franco çizgi kalecisi değil, bu yüzden yıllar boyunca altı pas dışına çıktığı için bol bol aşırtma goller yedi. Direk diplerine sağlam plonjonları vardır ama. Galatasaray'ın transfer politikasında De Sanctis'e bonservis ödemek yerine Leo Franco'yu bedavaya almak, karşılığında İtalyanın aldığının 1.5 katını vermek bir tercih meselesidir. La Liga'nın baş altı takımlarından birinin kalecisini getirmek başarıdır Türk futbolu adına. Son olarak "De Sanctis mi; Leo Franco mu?" sorusu Cevap basit. "Önünde kim oynuyor?"
Huntelaar ve Benzema
Devre arasında Real Madrid bir santrfor almak için düğmeye bastığında takım içindeki Portakalların mutlaka etkisi olmuştur Huntelaar transferinde. Artık Ajax'ta satılma vakti çoktan gelmiş geçen bir adamdı Huntelaar. Satın alan kulüp Real Madrid olunca, balıkçıda adamın ensesine göre "kalkan, levrek var abi" ya da "istavrit, mercan şiş var" diyen bizim garson Ali geldi aklıma. Real Madrid bu, istavrit yiyecek hali yok ya, deniz levreğine 27 milyon euro ödediler. Bu akşam 35 milyon euro ödedikleri külde pişmiş kalkan Benzema için stada 15 bin taraftar gelmiş. 30 bin bekliyorduk olmadı, Albiol kadar kalabalık topladı. Tu kaka olan deniz levreği de haraç mezat satılıyor şimdi. Mario Gomez'i 30 milyon euroya Bayern Munih'e satan Stuttgart, 20 milyon euro ile tezgahın önünde bekliyor. Hollandalı kıyımının ilk kurbanı Huntelaar evet derse transfer bitecek.
Lütfen
Show TV spor spikeri Orhan Şengürbüz’ün eşi Neslihan Şengürbüz lösemi tedavisi görmektedir, Neslihan hanım için acil olarak B RH (+) pozitif kan trombisiti gerekiyor.Kan verebileceklerin erkek olması öncelikli şart çünkü genetik yapı dolayısıyla erkek kanındaki trombosit daha fazla Kan trombositi verebilecek olanlar lütfen aşağıdaki adrese mail atın.
ugur@ugurcan.org
ugur@ugurcan.org
8 Temmuz 2009
Transfer Notları #5
* Leo Franco ve Coupet’yi gönderen Atletico Madrid kaleyi Sergio Asenjo’ya teslim etti. 5 milyon euro artı Diego Costa kiralık
* Didier Zokora beklenildiği üzere Sevilla’ya imza attı. Kontratına 30 milyon euroya serbest kalır yazdılar.
* Real Betis’li Emana kapanın elinde kalacak. 9 milyon veren alır. Adaylar Valencia, Fenerbahçe, Werder Bremen, PSG
* “Foquinha” Kerlon’u Inter, Brezilya’dan getirip yabancı kontenjanı problemi olduğundan Chievo’ya kiralamışlardı. Kerlon artık Milano’da.
* Gabriel Obertan, Manchester United’da (bkz: Man. United’ın Fransızları)
* Karim Ziani, 7 milyon euroya Marsilya’dan Wolfsburg’a geçti.
* G.Saray'lı Keita için Lille'dan O.Lyon'a geçerken ödenen rakam tartışmalı. 18 milyon euro olarak yazılıyor ama Fransızlar Bodmer ile paket transferinde Lille'in Bodmer'in eski kulübü Caen'in az ödeme yapması için O.Lyon'un kağıt üzerinde Keita'yı yüksek gösterdiğini yazıyorlar.
* Tuncay Şanlı sanki Aston Villa'ya gidecek.
* Trabzonspor, Hugo Broos öncesinde Arjantin'den teknik direktör "El Turco" Antonio Mohamed ile görüştü ama anlaşamadı.
* Real Madrid'in Hollandalıları Ribery transferini (takas) bekliyor. Yüksek ücretlerinden dolayı İtalya'da taliplileri yok.
* Didier Zokora beklenildiği üzere Sevilla’ya imza attı. Kontratına 30 milyon euroya serbest kalır yazdılar.
* Real Betis’li Emana kapanın elinde kalacak. 9 milyon veren alır. Adaylar Valencia, Fenerbahçe, Werder Bremen, PSG
* “Foquinha” Kerlon’u Inter, Brezilya’dan getirip yabancı kontenjanı problemi olduğundan Chievo’ya kiralamışlardı. Kerlon artık Milano’da.
* Gabriel Obertan, Manchester United’da (bkz: Man. United’ın Fransızları)
* Karim Ziani, 7 milyon euroya Marsilya’dan Wolfsburg’a geçti.
* G.Saray'lı Keita için Lille'dan O.Lyon'a geçerken ödenen rakam tartışmalı. 18 milyon euro olarak yazılıyor ama Fransızlar Bodmer ile paket transferinde Lille'in Bodmer'in eski kulübü Caen'in az ödeme yapması için O.Lyon'un kağıt üzerinde Keita'yı yüksek gösterdiğini yazıyorlar.
* Tuncay Şanlı sanki Aston Villa'ya gidecek.
* Trabzonspor, Hugo Broos öncesinde Arjantin'den teknik direktör "El Turco" Antonio Mohamed ile görüştü ama anlaşamadı.
* Real Madrid'in Hollandalıları Ribery transferini (takas) bekliyor. Yüksek ücretlerinden dolayı İtalya'da taliplileri yok.
Veron Jr. ve Copa Libertadores
Copa Libertadores'de finalin ilk ayağı bugün (03:50 Meltem TV). Cruzeiro, Estudiantes, deplasmanına gidiyor. Rövanş gelecek hafta Çarşamba. Estudiantes, yarı finalde Uruguay'dan Nacional, Cruzeiro da kendi vatanından Gremio'yu eleyip geldi finale. Estudiantes demek o Avrupa'dan döndüğünden beri Veron ve arkadaşları demek... Babası Juan Ramon Veron, Copa Libertadores'u 68-69 ve 70 yıllarında aynı formayla kazandı. Sıra oğluna geldi.
Melo&Poulsen ve Juventus
Dün O.Lyon'un garip transfer hamlelerinden bahsetmiştim (Benzema/L.Lopez). Bugün de Juventus'a bakalım. Bu kulüp Luciano Moggi döneminde Cannavaro Inter'de oynarken "sen git arıza çıkar, gerisine karışma" diyen kulüptür. Bonservissiz adam kovalar, transferde pazarlığın alasını yapar. O devir bitmiş artık. Poulsen ve Tiago'dan sağlam kazık yediler. Taraftar uyardı fayda etmedi. Melo, Fiorentina ile sözleşme yeniledi ve arkasından Juventus hala talip olduğunu açıkladı. Eski Juventus, Melo'yu paketleyip getirmişti bile Torino'ya. Hikayenin sonu. Fiorentina kasasına 20 milyon; bir de gönülsüz gelen Marchionni'yi koydu kadrosuna. Bu kulübün ön libero için maksimum vereceği para bu. Geçen sezon da Xabi Alonso için bu rakamı teklif etmişler, sonra da gidip 10 milyona Poulsen'i almak zorunda kalmışlardı. Melo'nun Juventus'a gelmesi Poulsen'in kendisine talip olan Fenerbahçe dahil kulüplerle olan pazarlığında elini zayıflattı. Sezon hazırlıkları başlıyor, bu saatten sonra kimse eşim istemiyor, çocuğun okulu, kızın kepek problemi dinlemez...
Manchester United'ın Fransızları
Alex Ferguson çok isteği Benzema'yı Real Madrid'e kaptırmasa Real Madrid'in Fransızları yazısını Manchester United'ın Fransızları olarak da yazabilirdim. Olsun, imzası atılmadı ama Gabriel Obertan için yazalım onu da. Bordeaux kadrosunda yer bulamayan Obertan sağlam bir kanat oyuncusu ama kiralık gittiği Lorient de işler iyi gitmedi. Ligin ikinci yarısında sadece 6 maçta forma giydi. Buna rağmen Ferguson onu istiyor. Adam Sir, bir bildiği vardır elbet. Manchester United'da Fransız devrimini başlatan da ta kendisi. Kulüp tarihinin ilk Fransızı, gelenlerin, gidenlerin, geleceklerin, gideceklerin en iyisi. Eric Cantona. Başka kime yakışır ki o yakaları kalkık forma! 185 maçta 82 gol. Bir futbolcudan ötesi.. İkinci sırada komik bir transfer var. William Prunier. 95-95 sezonunun ortası, Man United defansı sakatlıktan çökmüş. Acil transfer lazım. Cantona kefil oluyor. Auxerre'den tanıdığı William Prunier geliyor, Tottenham deplasmanında dörtlük oluyorlar, bu arkadaş takımı yakıyor, sonra gören yok zaten. Silvestre takımda en uzun forma giyen Fransız. 1999-2008 yılları arasında 361 maça çıktı. Sonra da Arsenal'e gitti. Bordeaux'nun hocası Laurent Blanc düşük konçlarıyla 2001-2003 yılları arasında forma giydi Man. United defansında. "Yağlı parmak" Fabien Barthez, 139 maçın hadi biraz abartayım yarısında takımı yaktı. 2-3 maç da kurtarmıştır ama. David Bellion en büyük fiyasko. 3 sezonda sadece 40 maç. Louis Saha da kulübeden gelen adam. 2004-2008 yılları arasında 124 maç. Gol istatistiği ise hiç fena değil. 42 gol. Ve 8. Fransız. Patrice Evra, 2006 yılında beri forma giyiyor, Avrupa'nın en iyi 3-4 sol bekinden biri... Barça-Real Madrid salça olmazsa 6-7 yıl daha oynar...
Roma'yı Kurtaran Adam
Roma patronu Franco Sensi öbür dünyaya gittiğinden beri satılacak. Kulübe Amerikalılar, Ruslar, Araplar talip oldu. Kızı ve patronluğu yürüten Rosella Sensi satmam diyor. Bu başarının getirdiği talipliler değil elbette. Kulüp borç batağında. Acil nakite ihtiyacı var. Totti hadi gönülden bağlı kulübe sözleşme yeniledi, kariyeri feda etti ama bugünlerde adam gibi santrfor bile alamıyorlar. İmdatlarına yetişen yine futbol dünyasından biri oldu. Üstelik gelecek sezon 3-4 için kapışacakları bir kulübün başkanı Enrico Preziosi. Genoa Başkanı, Sensi ailesinin yakın dostuymuş. 200 milyon euroluk kredi açmış Rosella Sensi'ye. Genoa kulübünün hesaplarıyla ilgisi yok tabii bu paranın. İtalyanlar da böyle incelikler var. Yıllar önce Milan ile özel maçta Buffon sakatlanınca, Berlusconi anındaa Abbiati'yi Juventus'a kiralık yollamıştı...
Real Madrid'in Fransızları
Kaka'nın imza töreninde 50 bin, Albiol'unkinden 15 bin, Ronaldo'da ise 85 bin taraftar vardı Santiago Bernabeu'da. Şimdi sırada bir Fransız var: Benzema. Real Madrid'e gelen son vatandaşı Faubert idi. 70 kişi, yarım sezonluk performansına bakınca fazlaymış bile gibi geliyor. Benzema için de tahminim 30 bin kişi deyip pası uzun atayım: Real Madrid'deki Fransızlar: Benzema, Real Madrid tarihindeki 15. Fransız futbolcu olacak. Yaşımızın yetmediği isimleri sıralayıp geçeyim: Parages, Faurie, Juan Petit, Rene Petit, Juan Luciano, Louis Hon, Lucien Muller ve Raymond Kopa. Aralarında adı benim için bir şey ifade eden Raymond Kopa var. Santiago Bernabeu'nun efsane başkanlığında yenilmez armada olan Puskas, Di Stefano'lu Real Madrid en has adamlarından biri. Biraz daha günümüze gelelim, yüzümüz, gönlümüz açılsın. Christian Karembeu. 1997-2000 yılları arasında forma giydi. Bir önceki kuşak Fransa Milli Takımı'nın da değişilmez adamı. Onu dünyanın en uzun bacaklı mankeni ile evli olan futbolcu diye hatırlamayı tercih edenler de vardır. 1999-2000 sezonunda Real Madrid forması giyen Anelka. Kulüp içinde Raul ve arkadaşları tarafından yüzüne bir kezzap atılmadığı kalmıştı. Çete tarafından dışlandı, duvarlara konuştu ve gitti.
Sırada Makelele var. Yanındaki Noemie Lenoir insan değildir. Los Galacticos döneminin en hatalı hamlesi onun satılmasıydı. Makelele'nin! 3 yıl oynadı. Real Madrid, o gittikten sonra ön libero deneye deneye bir hal oldu. Gravesen bile Real Madrid forması giydi. Ve Zidane. Bugün Di Stefano'nun ardından Real Madrid tarihinin en iyi ikinci yabancısı kabul ediliyor. 5 sezon oynadı, kupalara çoğuna uzaktan baktı. Bugün Florentino Perez'in danışmanlığını yapıyor. Lassana Diarra geçen sezon devre arasında Porstmouth'dan geldi. Adaşı sakatlanmasa kimsenin aklına bu transfer gelmezdi. Bugün onbire ön liberoda onun adı yazılıyor. Julien Faubert için yıllar sonra bir Real Madrid'de oynadı derse adamın kendisi de inanmayacaktır. Niye geldi kimse bilmiyor. Giderken kapı komşusu bile uğurlamadı. Ve 15. adam Benzema. Huntelaar ve Van Nistelrooy onun yüzünden kendilerine kulüp bulmak zorunda. Madrid medyası Raul için tek ön liberolu onbirler yazmasa Kaka ve Ronaldo ile ileri üçlüde olacak. Onun gibi çifte vatandaşlığı olan -Arjantin/Fransa- Higuain de Recaro koltukların sefasını sürecek...
7 Temmuz 2009
Lisandro Lopez O.Lyon'da
O.Lyon, Benzema, Juninho ve Keita'nın gidişi sonrasında ilk flaş transferini yaptı ve kulüp rekorunu 24 milyon euroya çıkardı. Porto da O.Lyon kadar bu işi biliyor, çatır çatır adam satıyorlar. Lisandro Lopez için 24 milyon artı 4 milyon bonus alacaklar. Kaka ve Ronaldo ile çıldıran rakamlar tezahürü bu. Lopez 26 yaşında, geçen sezon 28 maçta 10 golü var. Benzema'yı 35'e satıp Lopez'e 24 milyon vermek O.Lyon başkanı Aulas'ın şanına yakışmadı. Bir gariplik de geçen sezon 8 milyon euroya Nice'e sattıkları Loic Remy için şimdi 16 milyon euro artı Mounier'yi önermeleri. O.Lyon arka arkaya gelen şampiyonluklar sonrasında Fransa Ligi ortalamasının üzerine çıkan futbolcu ücretlerini düşürmek için yıldızlarını elden çıkardı açıklaması bile bu iki transferin doğruluğunu ortaya koymuyor. Bir ilginç transfer hamlesi de Man. United'dan. Blanc'ın geçen sezon Bordeaux'dan sürgüne yolladığı Obertan'a Alex Ferguson talip...
Süper Lig 2009-2010 Fikstürü
Şimdi bu sıcakta bir teknik adama gidip desen ki "Hocam fikstürü değerlendirir misiniz?". Ben verecekleri cevabı yazayım buraya: "Her takımla iki kere oynuyoruz. Avantajı, dezavantajı olmaz." Öyle işte...
***
Bir de transfer notu: Fenerbahçe için adı geçen ABD'li Onyewu'yu Milan transfer etti. Belçika pasaportu ve bonservisi elinde olunca kaçırmamışlar...
***
Bir de transfer notu: Fenerbahçe için adı geçen ABD'li Onyewu'yu Milan transfer etti. Belçika pasaportu ve bonservisi elinde olunca kaçırmamışlar...
1. Hafta:
(7-9 Ağustos)
Gaziantepspor-Galatasaray
Antalyaspor-Ankaraspor
İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Beşiktaş
Gençlerbirliği-Kayserispor
Bursaspor-Kasımpaşa
Manisaspor-Eskişehirspor
Diyarbakırspor-Ankaragücü
Sivasspor-Trabzonspor
Denizlispor-Fenerbahçe
Derbiler:
5.HAFTA GALATASARAY-BEŞİKTAŞ
9.HAFTA GALATASARAY-TRABZONSPOR
10.HAFTA FENERBAHÇE-GALATASARAY
12.HAFTA TRABZONSPOR-BEŞİKTAŞ
13.HAFTA BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE
17.HAFTA TRABZONSPOR-FENERBAHÇE
(7-9 Ağustos)
Gaziantepspor-Galatasaray
Antalyaspor-Ankaraspor
İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Beşiktaş
Gençlerbirliği-Kayserispor
Bursaspor-Kasımpaşa
Manisaspor-Eskişehirspor
Diyarbakırspor-Ankaragücü
Sivasspor-Trabzonspor
Denizlispor-Fenerbahçe
Derbiler:
5.HAFTA GALATASARAY-BEŞİKTAŞ
9.HAFTA GALATASARAY-TRABZONSPOR
10.HAFTA FENERBAHÇE-GALATASARAY
12.HAFTA TRABZONSPOR-BEŞİKTAŞ
13.HAFTA BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE
17.HAFTA TRABZONSPOR-FENERBAHÇE
Bellushi Porto'da
Kafayı taktığım adamdır River Plate günlerinden beri. Yakınımıza da geldi. Olympiakos transfer etmişti onu. İtalya ya da İspanya'ya gitmesini bekliyordum. Onbirden çokça kesik yedi. Belluschi artık Porto forması giyecek. Bonservisinin %50 hakkı için 5 milyon euro ödediler. Lucho Gonzalez'i Marsilya'ya 18 milyon euroya sattıktan sonra akıllı hamle. Belki de önceden planlamışlardır...
6 Temmuz 2009
Ronaldo için 85 Bin Kişi
Maradona için 80 bin kişi koşmuştu stada. Bu akşam Madrid'de 85 bin taraftarın Santiago Bernabeu'da olduğu söyleniyor. Üstelik biletler 200 euroydu. Şaka tabii. Girişler bedavaydı, stada gelenlerin hepsine Real Madrid taraftarı ya da futbolsever dememek lazım. Günün galibi Nike mı Adidas mı? Nike, adamını Madrid'e bu tişörtle yollamış, Adidas da akşam bu formayı giydirdi. 2 yıldır süren bir transfer hikayesiydi bu. En kısa zamanda bu transferin kronolojisini yazmak lazım bloga...
Milanello'da Sezon Açılışı
Şu arkada meşale dumanı altında kalan sopalı pankartlar da olmasa U2 konseri desem kimin itirazı olur bu fotoya. Curva Sud'un güneş gözlüğü kuşanmış tayfası Milan ile birlikte bugün sezonu açtı Milanello'da. Geride kalan sezonu Maldini'ye yaptıkları giderle tamamlamışlardı. Galliani'den nefret ediyorlar. Kaka'nın satılması bardağı taşırdı tabii. Ortada adam gibi transfer yok. Maldini bıraktı diye takımın yaş ortalaması düştü diye mi seviniyor nedir yönetim. Huntelaar için Real Madrid'in kapısında bekliyorlar, Dzeko yılan hikayesi oldu. Pato'yu Chelsea'ye satmadılar, satsalar cam çerçeve inecek. Pirlo için Chelsea ve Atletico Madrid kapıda. Adebayor, Fabregas... tonla isim yazılıyor. Milano'un öteki tarafında Milito-Motta gelmiş.
Servet'in Dil Problemi
Ya Diawara ya Servet demiştim Marsilya için. Bordeaux'nun stoperini aldıktan sonra Servet'i de kadrolarına katmaları çok zordu. Açıklama Deschamps'dan gelmiş: "Diawara ile benzer bir kalitede ama sadece Türkçe konuşabiliyor. Defansın göbeğinde dil engeli problemdir" diyeyim kısaca. Servet-Marsilya defteri kapanmıştır...
Cetin s'est éloigné considérablement. "C'est un joueur étranger, avec des qualités plus ou moins similaires, mais qui ne parle que le turc. Quand on évolue en défense centrale, la barrière de la langue est compliquée", explique "DD".
Cetin s'est éloigné considérablement. "C'est un joueur étranger, avec des qualités plus ou moins similaires, mais qui ne parle que le turc. Quand on évolue en défense centrale, la barrière de la langue est compliquée", explique "DD".
Yuri Zhirkov Chelsea'de
2008'de bölgesinin en iyi adamıydı. Bir yıl gecikmeli geliyor büyük lige. Abramovich'in bir takımından diğerine... Yuri Zhirkov CSKA Moskova'dan ayrıldı ve Chelsea'ye gitti. 21 milyon euro bonservisten bahsediyorlar da kimin parasını kime veriyorlar ki! Ancelotti ile adam gibi bir transfer yapamamışlardı. Kaleci Ross Turnbull nedir ki! Zhirkov kral transfer oldu...
CR9 Santiago Bernabeu'da
Real Madrid'de Ramon Calderon döneminin son transferi Faubert'in imza törenine gelen taraftar sayısı 70. Perez döneminde Kaka için Santiago Bernabeu'ya gelen taraftar sayısı 50 bin. Bu akşam da Cristiano Ronaldo sahne alıyor. Tribünlerde 80 bin taraftarın olacağını tahmin ediyorlar. Bu bir rekor mu? Kapıda bilet kesilmediği için kesin rakamlara kimse sahip değil ama 5 Temmuz 1984 günü Napoli'de Sao Paolo Stadı'nda Maradona'ya hoşgeldin diyen 80 bin taraftar vardı.
Faubert'in imza töreni
4-4-3'ün Oyun Kurucusu(!)
Rijkaard'ın bu sezon Galatasaray'da işi çok zor. Dün akşam bir futbol yorumcusu "4-3-3'de Galatasaray'ın bir oyun kurucuya ihtiyacı var. Lincoln'ü gönderiyorlar, yerine birini almaları lazım"dedi. Bu diziliş eğer "4-4-3(!)" ise evet bir 10 numaraya ihtiyacı var Rijkaard'ın!.. Acilen bir 4-3-3 konferansı düzenlenmesi lazım TSYD'nin. Barcelona'da kimmiş oyun kurucu(!) Rijkaard zamanında birileri çıkar anlatır artık...
Haşmet Babaoğlu
Medya patronlarının fanatik takım taraftarı olması tuhafınıza gidiyor mu hiç?
Hayır.
Forma giyip pozlar vermeleri veya tuttukları kulübün yöneticileriyle fazla içli dışlı olmaları sizde rahatsızlık uyandırıyor mu?
Hayır.
Hepimiz takım taraftarıyız...
Aynı kültürü paylaşıyoruz. Hep birlikte ipin ucunu kaçırıp dünyayı tuttuğumuz takımın renklerinden ibaret sanıyoruz.
Medya patronları da bizim gibi bir insan nihayetinde!
Hatta belki içinizden şöyle diyorsunuz...
Bizim canımız can da, medya patronlarının ki, patlıcan mı?
İyi de...
Bir de şöyle düşünün...
Hangi kulüp başkanı objektif yorum ve habercilikten hoşlanıyor.
Hatta bazıları bundan nefret ediyor. Koşullar el verse gazetelere, televizyonlara baskın yapacaklar.
Onlara göre...
Medya sadece kendilerinin istediği ve izin verdiği haberleri yapmalı!
Futbol yorumcuları da yağdanlık olmalı!
Şimdi söyleyin bakalım...
Bu başkanlar takımlarının "hastası" medya patronlarını etkilemezler mi?
O formalı medya patronları da bir yıl, iki yıl direnseler bile, onca tazyik karşısında eninde sonunda pes edip başkanların isteklerine boyun eğmezler mi? Ne demek bu şimdi, diyeceksiniz...
Şu demek...
Önümüzdeki Süper Lig sezonu kıran kırana geçecek!
Görüyorsunuz, büyük kulüpler krizi falan umursamadan çılgıncasına para harcıyor.
Ne için?
Ne pahasına olursa olsun, şampiyon olmak için!..
Bu durumda, kulüp yöneticilerinin kendi takımlarının fanatik taraftarı olan medya patronlarını, hatta reklam verenleri "göreve çağırmaları" ihtimalini yabana atmamalıyız.
Yani demem o ki...
Önümüzdeki sezon başlamadan önce medyada çok kirli bir "temizlik operasyonu" başlayabilir.
Kimsenin günahını almak istemem!
Ancak içimde tatsız bir his var
Haşmet Babaoğlu/Sabah
Hayır.
Forma giyip pozlar vermeleri veya tuttukları kulübün yöneticileriyle fazla içli dışlı olmaları sizde rahatsızlık uyandırıyor mu?
Hayır.
Hepimiz takım taraftarıyız...
Aynı kültürü paylaşıyoruz. Hep birlikte ipin ucunu kaçırıp dünyayı tuttuğumuz takımın renklerinden ibaret sanıyoruz.
Medya patronları da bizim gibi bir insan nihayetinde!
Hatta belki içinizden şöyle diyorsunuz...
Bizim canımız can da, medya patronlarının ki, patlıcan mı?
İyi de...
Bir de şöyle düşünün...
Hangi kulüp başkanı objektif yorum ve habercilikten hoşlanıyor.
Hatta bazıları bundan nefret ediyor. Koşullar el verse gazetelere, televizyonlara baskın yapacaklar.
Onlara göre...
Medya sadece kendilerinin istediği ve izin verdiği haberleri yapmalı!
Futbol yorumcuları da yağdanlık olmalı!
Şimdi söyleyin bakalım...
Bu başkanlar takımlarının "hastası" medya patronlarını etkilemezler mi?
O formalı medya patronları da bir yıl, iki yıl direnseler bile, onca tazyik karşısında eninde sonunda pes edip başkanların isteklerine boyun eğmezler mi? Ne demek bu şimdi, diyeceksiniz...
Şu demek...
Önümüzdeki Süper Lig sezonu kıran kırana geçecek!
Görüyorsunuz, büyük kulüpler krizi falan umursamadan çılgıncasına para harcıyor.
Ne için?
Ne pahasına olursa olsun, şampiyon olmak için!..
Bu durumda, kulüp yöneticilerinin kendi takımlarının fanatik taraftarı olan medya patronlarını, hatta reklam verenleri "göreve çağırmaları" ihtimalini yabana atmamalıyız.
Yani demem o ki...
Önümüzdeki sezon başlamadan önce medyada çok kirli bir "temizlik operasyonu" başlayabilir.
Kimsenin günahını almak istemem!
Ancak içimde tatsız bir his var
Haşmet Babaoğlu/Sabah
Velez Sarsfield Şampiyon
Huracan'e beraberlik yetiyordu. Velez tartışmalı bir gol attı ve şampiyonluğu kaptı. 83'de gelen golden sonra Huracan teknik direktörü ekrana geldikçe efkar bastı beni de. Angel Cappa ne hüzünlü bakıyordu öyle. "Gel be abi açalım bir büyük yanına kavun, beyaz peynir"dedirtti. 90+12'deki o karambolde top girmedi işte. Girseydi de Cappa'nın sevincini görseydik... Yağan dolu, itişmeler, didişmeleriyle bitmesi gereken saatten 65 dakika sonra sona erdi Arjantin'de ligin finali.
5 Temmuz 2009
Tatil
Avrupa Ligi ön eleme(ler)sinin faturası budur işte. 20 ile 30 gün fark var Avrupa ile aramızda sezon açılışı tarihi olarak. Türkiye'de futbolcular doğru dürüst tatil yapamadı bu sezon. Geçen sezon Euro 2008'in faturası Galatasaray ve Fenerbahçe'ye çıktı. Şimdi bu iki kulüp Avrupa Ligi ön elemeleri yüzünden oyuncularına en fazla 3 hafta izin verebildiler. Gitmeyi zaten kafasına koyan Güiza ne işim var Almanya kampında diyor. Üstelik bu sezonun sonunda Dünya Kupası var. Ambrosini ve Inzaghi de Toscana'da Forte dei Marmi'de keyif sürüyor.
Real Madrid'in 9 Numarası
Cristiano Ronaldo, Real Madrid'de 9 giyecek. Bir yıl öncesinden CR9 markasının İspanya'da tescil ettiren biri için sürpriz bir karar değil elbette. Raul'un 7 numaralı formasını dokunamazdı elbette. 7 olmadı 17 olsun demiş ama o da Nistelrooy'a ait. 9 numarayı geçen sezon Saviola giyiyordu. Bu forma Real Madrid tarihinin en iyi yabancısı kabul edilen, onursal başkan Di Stefano'nun forması aynı zamanda. 1953-64 yılları arasında forma giyen efsane sırtındaki numaranın hakkını vermiş tabii. 396 maçta 307 gol. 0.78 ortalama. Gol ortalamasında onu geçebilen tek isim var. 48-53 yılları arasında 144 maçta 124 gol atan Pahino. Eski zamanlar tabii bunlar. 9 numarayı giyen diğer büyük isimlere gelelim. Ben önce Santillana diyorum. 1971-88 yıllarında arasında 291 gol. Ardından Hugo Sanchez, 7 yılda 239 gol. 90'lı yıllarda ise sırasıyla Zamorano, Suker ve Morientes. Saviola öncesinde de Ronaldo...
Robert Louis Dreyfuss
Marsilya'nın son şampiyonluğundan bugüne kadar olan dönemi, transferleri yazdım dün. Bu dönemin en üzgün adamı Robert Louis Dreyfuss'dur elbette. Yüzünden belli değil mi?1996'dan beri Marsilya'nın en büyük hissedarıydı. Transfere 200 milyon euro -çeşmesi Adidas- para yatırdı. Şampiyonluk göremedi. 1999'da Parma'ya 2004'de ise Valencia'ya UEFA Kupası'nı kaybetti. Çok tartışılan bir adamdır. Ya da adamdı. Robert Louis Dreyfuss bugün öldü. 63 yaşında. Servet'in de ne kısmeti varmış! Adam bir Avrupa'ya gideyim dedi, Marsilya başkanı değişti, kulübün sahibi öldü. Yarın da Almanya işgal eder Fransa'yı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)