Bir çocuğu
forma aldığınızda ve topu önüne yuvarladığınızda kendini hayran olduğu futbolcu
sanır. Kimi Messi olur, kimi Ronaldo kimi Metin kimi de Selçuk, Mehmet, Gökhan…
O formayla yatağa girer, topa sarılarak uyur. Küçükken futbolcu olmayı hayal
etmeyen kaç çocuk vardır ki! Sonrası hayat, kimi yeteneklidir, az çalışır,
kiminin ailesi “Oku” der, futbol kariyeri başlamadan biter. Büyüyen bedenler
artık o çocukluk formalarını sığmaz, yeni alınan formalarla ver elini halı
sahalar hadi en fazlası amatör takımlar. Bütün bunlar içinden masumiyet geçen
hayatlar. Ya peki biri formayı sırtına geçirip kendini sosyal medyada futbolcu
olarak tanıtırsa… Modern zamanların en büyük tehlikesi bu. Çift kişilik
hayatlar var artık bir bedende. Kendi kimliğini saklayan ve mahlas altında
yarattığı bir başka kimlikle hayatta olamadığı kadar kötü olmayı sanal dünyada
başaran ve kendi hayatında yolunda gitmeyen ne varsa bunun hesabını sosyal
medyada kötü olarak rövanşını alanlar.
Dionicio
Farid Fernandes, sosyal medyada eğer insanları kandırmak bir kötülükse kötü
olanlardan. 19 yaşındaki Meksikalı, kendini İtalya’da Juventus kulübünün alt
yapısında oynayan bir futbolcu olarak tanıttı sosyal medyada. İtalyan kulübünün
alt yapısında forma giyen bir oyuncunun yerini kendini montajladı
fotoğraflarda. Juventus forması giyip, Meksikalı genç hayranlarına imza
dağıttı. Meksika medyası onunla röportaj bile yaptı: “Dionicio Farid Fernandes,
Juventus formasıyla Şampiyonlar Ligi’nde ter dökecekti.” 16 bin takipçiye
ulaşan Fernandes’in hikayesi bir yerde sona erecekti. Öyle de oldu. Oysa ki
futbol dünyasında ondan fazlasını yapan biri vardı geçmişte… O günlerde ne
sosyal medyası, internet bile yoktu…
Beckenbauer'e benzediği için Brezilya'da
'Kaiser' lakabıyla anılan Carlos Henrique Raposo, 70'lerin sonunda adını
duyurdu. Dönemin meşhur futbolcuları Carlos Alberto, Ricardo Rocha ve Gaucho
yakın arkadaşıydı ve onlar sayesinde transfer yapmaya başladı. Carlos,
Botofogo'ya imza attı, "Kondisyon problemim var" deyip takımla idmana
çıkmadı. "Hadi çift kale maça" dediler, "Adalem ağrıyor"
dedi. O dönem ileri tetkikler yaygın değildi. Carlos benzer numaraları gittiği
her kulüpte yaptı, ya boğazı ağrıyor ya da adalesi çekiyordu. Brezilyalı
gazetecilerden de yakın olduğu isimler sürekli onun ne büyük golcü olduğunu
yazıyorlardı. 1986'da Fransa'da Ajaccio takımına transfer olduğunda elbette ki
tek bir görüntü yoktu hakkında. Formayı giydi, armayı öptü, önüne konulan bütün
toplara bütün yeteneksizliğini ortaya koyup vurdu. Brezilya'ya döndü, önce
Fluminense sonra Vasco de Gama'ya imza attı. Carlos Henrique Raposo'nun 10 yıl
süren futbol kariyeri 1989'da sona erdi. Kariyerinde tek bir maça çıkmadı.
Bırakın bir maç videosunu, tek kare fotoğrafı bile yoktu. Yıllar sonra 20-30
maçta oynadığını, bir gol attığını anlatıyordu ama dinleyeni yoktu.