Bilirsiniz
Hollanda bir ekoldür futbol dünyasında, Rinus Michels ve Johan Cruyff’un oyunun
taktik tarafındaki eşsiz dehalarına, ülkenin muhteşem alt yapı düzeni eşlik
eder. Ajax alt yapısı da 40 yıldır Avrupa’da birçok kulübün rol modeli
olmuştur, kimi başardı kimi yarı yolda bıraktı ama 20 yıl önce Newcastle
United’ın Amsterdam’a yolladığı antrenörün aldığı cevap çok şeyi anlatır. Ajax
alt yapısındaki hocaya “Siz nasıl bu kadar çok santrfor yetiştirebiliyorsunuz”
diye sorduğunda İngilizin aldığı cevap “Kek tarifi olsa da versem” idi…
Ben de kek
tarifini almak için gitmedim elbette Madrid’e… İspanya’nın başkentine 15 km
uzaklıktaki Fuenlabrada’da düzenlenen 17 yaş altı Dünya Kulüpler
Şampiyonası’nda bizim memleketin şampiyon çocukları da vardı. Bir tarafta
Brezilya’dan Palmeiras, Santos, İspanya’dan Barcelona, Real Madrid, Atletico
Madrid, Fransa’dan O. Marsilya ve Japonya’dan Jef United ve bir tarafta da
bizim çocuklar, Altınordu. 10-11 yaşında girdikleri alt yapıda basamakları
birer birer ve ağır ağır çıkarken sadece iyi futbolcu olmak için aynı zamana
iyi birer birey ve iyi vatandaş olmak üzere de eğitilen bizim çocukları sadece
sahada değil, uçağa binerken, yemek yerken, otobüste maça giderken de
gözlemledim. Pırlanta ustası gibidir alt yapıda görev yapan teknik adamlar.
Altınordu U17 Takımı’nın teknik direktörü Hasan Fırat’ın 80 dakikalık maçlarda
her dakika yaptığı taktik uyarılardan daha çok beni etkileyen, maçlar
bittiğinde oyuncularından yedek kulübesini ve soyunma odasını temizlemelerimi
istemeseydi. Onlarla yaptığı toplantılar, gencecik çocukları yüreklendiren
cümleleri ve 11 fidandan bir takım yapabilmek çabalarını uzaktan sessizce
alkışladım içimden. İlk maçta karşılarında Avrupa’da alt yapı denince akla
gelen ilk kulübün gençleri vardı. Pique, Messi, Xavi, Iniesta’nın ve
onlarcasının yetiştiği Barcelona’nın gençleri karşısında çocuk yaştan beri
oynadıkları 4-2-3-1’den vazgeçmeden büyük bir disiplinle oynadılar. Kim daha
yetenekli peşinde değildim, sahaya nasıl yayılıyorlar, hücuma nasıl çıkıyorlar,
Hasan hocaları kenardan uyarıda bulunduğunda hatalarını nasıl düzeltiyorlar,
bunu görmek istedim. Barcelona’yı 2-1 devirdiklerinde yaşadıkları sevince,
gurura, mutluluğa ortak oldum. Bir taraftan eğitim hayatlarına devam eden ama
kulübün sporcusu olarak kitap okumak, ondan özet çıkartmak, sosyal aktivitelere
katılmak gibi birçok yükümlülükleri olan bu gençlerin, Brezilya’nın efsane
kulüplerinden Santos’un alt yapısı karşısında geçtiği büyük teste şahit oldum.
Sadece futbolu düşünen bizim efendi çocuklarımız, karşılarında oyunu
çirkinleştiren, yere yatıp vakit geçiren, sert fauller yapan yaşıtları
karşısında psikolojik olarak nasıl ayakta kalabildiklerini ve onların diliyle
konuşmak yerine kendi dilleri kendi öğrendikleriyle cevap verdiklerini gördüm.
Santos’a kaybettiler ama tabela mühim değildi. Altınordu Başkanı ve bu ülkenin
gururu haline gelen bu alt yapının mimarı Seyit Mehmet Özkan hayallerini
gerçekleştiren bir güzel memleket insanı. Altınordu alt yapısında 10-19 yaş
aralığında 260 genç futbolu ve hayatı öğreniyor. 105 merkezde ise 7200 çocuk,
Altınordu’nun vizyonu altındaki futbol okullarında gelecekte tribünlerin
karşısına çıkmayı hayal ediyor. 17 yaş
takımı Madrid’de, 13 yaş takımı Almanya’da Stuttgart’ta turnuvada, 14 yaş
takımı bu hafta Madrid’e turnuvaya gidiyor… 12 yaş takımı da bayramda Berlin’deki
turnuvada olacak. 17 yaş turnuvasının organizatörü Real Madrid’in efsane Akbaba
Beşlisi’nin üyesi ve kaptanı Manolo
Sanchis ile bizim çocuklar sahadayken geleceğin futbolunu konuştuk tribünde…
“Ben böyle organize bir takım beklemiyordum. Artık sistemli oynuyorsunuz,
Türklerin problemi hep buydu” dedi.. Sağ olasın Sanchis ve yolunuz açık olsun
çocuklar…