Baştan söyleyeyim ben orta sahada bu adamla ikili mücadeleye girmem, ara pası atacağım diye kendimi heba etmem, al kardeşim sen kapma ben kaptırmış olayım der giderim. Didier Zokora, Saint Etienne'den Tottenham'a giderken Galatasaray için de adı geçmişti. O gelmedi, milli takımdan arkadaşı Kader Keita geldi. Arkadaşın fiziği budur. Arkada kuma oturmuş olan da Diego Capel. Sevilla, Keita ve Poulsen sonrasında dolmayan boşluk için iyi transfer yaptı. Zokora 29 yaşında. Bonservisine 30 milyonu veren alır yazmışlar. Hele bir Sevilla'da oynasın önce. Sevilla'da dişe dokunur tek transfer de o. Maresca'yı Olympiakos'a sattılar. Javi Navarro da futbolu bıraktı.
18 Temmuz 2009
Eto'o'nun Fiyatı #2
Dünkü Eto'o'nun fiyatı başlıklı postun devamı. Ibrahimovic karşılığında Inter'e teklif edilen Eto'o'nun bonservisi ne kadar sorusunun cevabı İspanyollara göre 35 milyon euro. Ibrahimovic'in "şimdi İspanyolca öğrenme vakti" diyerek transferi kabul ettiğini yazıyorlar. Katalanlar bozulur şimdi buna. Messi, Iniesta, Xavi ve Puyol ile çok sempatik duran Barcelona'ya sinir bozucu bir yıldız geliyor.
Florentino Perez vs. Abramovich
Eminim bu karşılaştırmayı çok kişi merak ediyordur. Marca bugün harika bir grafikle vermiş, paylaşmak lazım. Real Madrid başkanı Florentino Perez ve Chelsea'nin patronu Roman Abramovich'in transfer harcamaları karşı karşıya. Kazanan Florentino Perez. 647.5 milyon Euro'ya karşı Rus'un harcadığı para 623 milyon euro. Perez'in 6+1'lik, Abramovich'den 7 yıllık performansı. Bu sezon -şimdilik- harcadığı 210 milyon euro ile solladı Perez, Abramovich'i. Chelsea'da kemerlerin nasıl sıkıldığını da çok güzel anlatıyor tablo. Bir de Perez, az ve özle kalitatif takılmış. Roman Abramovich ise tabloyu kırmızıya boyayıp; kantitatif. Transfer edilen isimleri ve ödenen bonservisleri de merak edenler elde büyüteç buyursun...
Real Madrid'in Yolcuları
Real Madrid'de yolcular ve satış bedelleri. Pazarlık payı vardır elbette. 3 Hollandalı için içim sızladı vallahi. Ne kısmetsiz adamlarmış bunlar. Robben'de 11 milyon, Huntelaar'da 7 milyon kaybı olur bu fiyata satarsa Real Madrid. Van der Vaart bu parayı gelmişti zaten. Heinze ve yanındaki 10 milyon biraz ayıp olmuş tabii.
17 Temmuz 2009
Eto'o'nun Fiyatı
Bugün patlayan İbrahimovic'in Barcelona transferi haberinde Eto'o'nun durumu iyi bir tartışma konusuydu. Özetlersem, İbra karşılığında Eto'o, kiralık olarak Hleb ve 40 milyon euro (45 yazan da var) veren Barcelona, Eto'o için ne değer biçmişti? Ya da en iyi adamını satan Eto'o'nun bedeli olarak ne hesaplamıştı. Eto'o 28 yaşına geçti. Sezon bittiğinden beri sözleşme yenilemiyor. Başlayacak olan sezon da kontratının son senesi. Transfer yönetmeliğine göre 28 yaşını geçen sözleşmenin son senesinde kazandığı rakamı bildiğim milyon euro alıyor Barça'da) bonservis olarak öder ve gider maddesi yok muydu? Kafamı karıştıran budur. İngiliz kulüplerinin teklifine 25 milyon euro çeken bir Barcelona var ortada. İspanya'da kontratlarda yazan serbest kalma bedeli kontratının sonuna yaklaştıkça kademeli olarak düşer. Barcelona belki de bu şartları uyguluyor. Eto'o için bir kulüpten kafalarına göre 40-50 milyon istemeye hakları yok yani. Ben işin içinden çıkamadım. Eto'o'nun fiyatı üzerine yeni bir açılım getiren buyursun yorumlasın...
Inter ve Barcelona transfer için anlaştı. İki futbolcunun onayı bekleniyor. İbrahimovic Serie A'nın en çok kazanan futbolcusuydu. İkna olması için en az Cristiano Ronaldo kadar ister: 13 milyon euro. Eto'o'nun Ibra'ya verdiğinizi verin diyecektir. Barça'nın 4-3-3'ü, 4-1-4-1'e gider...
Inter ve Barcelona transfer için anlaştı. İki futbolcunun onayı bekleniyor. İbrahimovic Serie A'nın en çok kazanan futbolcusuydu. İkna olması için en az Cristiano Ronaldo kadar ister: 13 milyon euro. Eto'o'nun Ibra'ya verdiğinizi verin diyecektir. Barça'nın 4-3-3'ü, 4-1-4-1'e gider...
Sabri ve Oleguer
Gerets, Feldkamp, Skibbe, Rijkaard... Mourinho ya da Alex Ferguson gelse de farketmez. Galatasaray'da bir şey değişmiyor! Serbest vuruş kazandıklarında topun başına o geliyor. Ya dağlara taşlara atıyor, ya da kısa kesip rakibe kontrarak şansı veriyor. Vurduğu her toptan sonra surat ifadesi şudur: "Aslında ben iyi vururum ama bu kez ayağıma oturmadı. " Hafif kafasını yana sallıyor, ilk kez seyrediyorsan sanırsın ki aslında bu adamın iki vurduğundan biri gol, bu kez ayağı çimene takıldı. Orijni sağ bek değil, sağ açık. Liverpool deplasmanındaki iki ortası dışında iyi ortasını hatırlayanlar otistik miyim diye soruyor kendine. Tobol maçının özeti de budur. Sabri bu sezon da vuruyor. Kulübede Rijkaard olunca eski takımından bir adam geldi aklıma. Sabri ile aynı mevkiden. Oleguer. Sabri gibi alt yapıdan yetişme. Katalan milliyetçiliğinin, vasatın iktidarının temsilcisi. Şampiyonlar Ligi 2006 finaline bile onbirde başlamıştı. Klasik madara olduğu maçlardan biriydi, yerine giren Belletti kupayı getirdi. Bir Sevilla maçı vardır ki akıllara ziyan!.. Adamın tek şansı Barcelona alt yapısında yetişmesiydi ve Katalan olması elbette. Oleguer, Katalan milliyetçisi, çıkar ters ters konuşur, Madrid hükümetini çıldırtır, milli formayı giymez. Hadi bir duruşu vardır dersin. Sabri de onun takipçisi! Kutlamalarda amigo olur, sonra taraftarın kafasına kramponu çakar. Klasik savunma cümlesi: Sinirlerime hakim olamadım'dır. Bu da duruştur (!) Oleguer'e dönelim. En sonunda dayanamadılar, kankaları Ajax'ı arayıp takımsız bırakmadılar. Rijkaard, Galatasaray'a 4-4-3 (!) sistemini oturtmak istiyorsa bence önce buradan başlamalı! Sabri'nin yeni takımı, Rijkaard profesörü kesilenlerin ağzından düşürmediği Sparta Rotterdam olmalı mesela (!)
Alex Ferguson İnanırsa
Alex Ferguson, Ruud Van Nistelrooy'dan diz bağlarından geçirdiği operasyona rağmen vazgeçmemiş, Hollandalı da bu güvenin karşılığını fazlasıyla vermişti. Benzer bir transfer var şimdi. Adam bir kez inandı mı; sakatlık falan dinlemiyor. Bordeaux'dan aldıkları Obertan sakat(mış). En az 3 ay sahalardan uzak kalacak. Ferguson "Biliyordum, sorun yok" diyor. 2 yıldır takip ettiği Senagalli golcüyü de aldı . Molde'e 60 maçta 30 gol atan 22 yaşındaki Mame Biram Diouf. Ocak ayına kadar bu kulüpte kiralık olarak bırakıyorlar. Premier Lig'in tüm sezonlarını beraber geçirdiği Ryan Giggs'i gidip evinde annesinden isteyen bir teknik adamdan bahsediyoruz sonuçta.
Ibrahimovic Barcelona'ya?
"Inter'de Şampiyonlar Ligi kazanamam" diyen ve 'kalıyorum'un ağzından çıkması için kırk dereden su getirten Ibrahimovic için Inter taraftarı anketlerde çoğunlukla satılsın diyor. Deco+Carvalho ve 55 milyon euro teklifi yaptığı söylenen Chelsea cephesinde bir gelişme yok. Barcelona başkanı Laporta Milano'ya gelince iki ülke medyasının aklına başka bir transfer gelmiyor tabii. Maxwell transferiyle başlayan Inter-Barcelona yakınlaşmasında ikinci perde Ibrahimovic. Barcelona'da Eto'o gidici. Hleb'i Guardiola gözden çıkartmış. David Villa ve Forlan'da bir sonuca varamamışlar. Bu resmi bir teklif değil ancak Katalan medyası Barcelona'nın Ibrahimovic için Inter'e bonservisiyle Eto'o'yu, kiralık olarak Hleb'i ve üstüne 40 milyon euro teklif ettiğini iddia ediyor. Bu transfer, Serie A'daki dengeleri sarsar ve şampiyonluk yarışı daha keyifli hale gelir.
16 Temmuz 2009
Baba&Oğul ve Libertadores
Baba, oğul ve Libertadores. Bazıları şampiyon doğuyor işte. Juan Sebastian Veron, babası Juan Ramon Veron'dan 39 yıl sonra Copa Libertadores'i kaldırdı. Gelenek sürüyor Estudiantes'de. Babası 3 kez kazanmıştı. Sabah 04:00'deki maçı izleyemedim, İtalyanlardan takip ettim şimdi. Arjantin'deki 0-0'ın rövanşında çoğunluğun favorisi Cruzeiro idi. Bir Arjantin takımının bu skorla Brezilya'ya final rövanşına gidip kupa alması için iyi bir takıma, evsahibi takımın 40 bin taraftarı önünde öne geçtikte sonra maçı çevirip alması için ise bir fenomene ihtiyacı vardı. Veron, fazlasıyla böyle bir adam işte... Maçın ikinci yarısında sazı ele almış. Estudiantes, 0-1'den maçı 2-1'e getirip kupaya uzandı.
15 Temmuz 2009
İtalya'da Yeni Yayın İhalesi
İtalya'da yeni naklen yayın ihalesi yapılacak. Bırakın İngiltere ve İspanya'yı, Almanya'nın da gerisine düşen bir lig artık Serie A. Yıldızların kaçtığı, Milan gibi kulübün Kaka'yı satmışken bile kılını kıpırdatmadığı bir lig. Başlayacak olan sezon eski ihaleye dahil. Vereceğim rakam 2010-11 ve 2011-12 sezonları için Serie A'nın yayıncı kuruluşlardan istediği minumum rakamlar. Uyduda (dijital platform) yayıncı kuruluş Sky Italia. İstenen rakam yıllık 570 milyon €. Bizde olmayan dijital karasal yayın için 2 ayrı ihale var. İlk 12 takım için onun da başlangıç rakamı 210 milyon €. Uydudan özet görüntü hakları için 14 milyon € isteniyor. Açık kanallarda özet hakkı için 28 milyon € değer biçilmiş. Dijital karasal yayında diğer 8 takım için ise rakam 70 milyon €. Radyodan naklen yayın için istenen rakam 3.8 milyon €. 2010-2011 sezonu için hedeflenen minumum rakam 896, bir sonraki sezon için ise 927 milyon euro. Yeni yayın mecraları da var. Internet ve 3G hakları da ayrı pazarlanacak ancak bunun için teklifin yayıncılardan gelmesini bekliyorlar. Genel kanı İtalya'da Sky İtalia ve Conte Tv arasında uydu yayın haklarını almak için büyük kapışma yaşanacağı ancak minimum fiyatların çok da üzerine çıkılmayacağı. Avrupa Birliği'nin anti-tekel yasası gereği Serie A'nın tüm maçlarını bir yayıncı kuruluşun alması mümkün değil. Buradaki gelişmelerin ucunu açık bırakayım ve maç saatlerine geleyim. Farklı yayın kuruluşu demek maç saatlerini varolandan daha fazla güne, saate dağıtmayı gerektiriyor. Mümkün olduğu kadar yayınların çakışmaması lazım. Yeni planda Serie A'da ilk maç (Türkiye saatiyle) Cumartesi 19:00'da, ikinci maç 21:30'da. Pazar günü yenilik var. Saat 13:30'da bir maç oynanacak. Pazar klasiği, 16:00 devam ediyor. Kapanış maçı ise saat 21:45'de. Pazartesi geceleri Serie B ile dönüşümlü olarak yayın ihtimali de var. Gelelim yayınlardaki yeniliklere. Milyar euroya yakın para vermek zorunda olan yayıncı kuruluşların da talepleri var. Ligin marka değerinin artması ve yayın kalitesinin yükselmesi için ayrıcalıklar talep ediyorlar. Maçın başlamasına 30 dakika kala teknik adam ya da futbolculardan biriyla kısa röportaj. Soyunma odasında sabit kamera ve mikrofon. Taktik konuşması öncesinde kayıttan çıkacaklar. Çıksınlar yani (!) Bu görüntüler 30 saniye ile kısıtlı. Devre arasındaki yeni uygulamayı TRT 20 yıl önce yapıyordu. Sahaya dalan spiker! Bir futbolcu ya da teknik adam 30 saniye konuşacak, devreyi yorumlayacak. Maç sonrasında ise teknik adam ve bir futbolcu 30 dakikasını yayıncı kuruluşa ayıracak.
Barça Bombayı Patlattı(!)
Barcelona durdu durdu ve bombayı patlattı. Değil tabii. Real Madrid'in bombaları karşısında gayet cool oturan Katalanlar, David Villa ve Mascherano dışında transferde hiç burunlarını dışarı uzatmadılar. Bugün yaptıkları transfer, kadro derinliği için. Inter'den Maxwell'i 4 milyon euroya aldılar. Gelecek sezon kontratı bittiği için fiyatı makuldu. Oyuncunun kendisine de yıllık 4 milyon euro ödeyecekler. Bu da düşük maliyetin yıllık ücrete katkısı. Inter'de gencecik Santon'a formayı kaptıran Maxwell, Barça'da Abidal'dan formayı nasıl kapacak.? İki kanadın da bekinde oynabilen Zambrotta'nın gidişi sonrasında, 35'lik Sylvinho da yolcu olunca Guardiola'nın kulübeyi zenginleştirme hamlesi oldu bu. Barcelona'nın en zayıf noktası buydu, bence olmaya da devam ediyor. İdeal onbir o kadar muhteşem ki; sakatlık ya da cezalı olduğunda kenardan gelenler güdük kaldığından mutlaka pati çekiyorlar. Maxwell transferi için de "ne alaka" diyecektir herkes... Gecenin dedikodusu Flamengo'ya giden eski Inter'li Adriano'ya Milan'ın talip olduğu. Inter başkanı Massimo Moratti'nin yüreğine iner vallahi...
İngiliz Kaleci Manuel Almunia
İngiliz Milli Takımı'nın kalesinde Manuel Almunia oynar mı? David James dizinde battaniye ile oturan bir adam. Ben Foster iyi kaleci ama Man. United'da 3. isim. Paul Robinson var, Carsson var ama yetmiyor işte. Fabio Capello, Almunia'yı milli takıma çağırabilir. İspanyol kaleci ülkesi milli takımında hiç oynamadı. Londra'da 5 yıldır futbol oynadığından pasaport alma hakkın sahip artık. İngilizlerin de muhafazakarlığı tarihte kaldı. Milli takımın teknik direktörü bir zamanlarİsveçli idi şimdi İtalyan... Kalecisi de İspanyol olsa ne olur...
Rodrigo Palacio Genoa'ya
Arjantin'den bugün batan geminin malları etiketli transfer haberleri yağıyor. Radamel Falcao üç kuruş paraya Porto'ya gitti. Boca Juniors da Rodrigo Palacio'yu Genoa'ya veriyor. Son iki yılda Barcelona başta olmak üzere büyüklere adı geçiyordu. Genoa müthiş akıllı transferler yapıyor. Palacio için ödeyecekleri rakam komik. Sadece 5 milyon euro. Bir başka kulübe satılması halinde %20'sini Boca'ya vermek üzere anlaştılar. Ferrari'nin rakamlarını aklınıza getirin demek istemiyorum ama Palacio'nun Boca'da aldığı ve Genoa'nın şimdi anlaştığı rakamı görünce el insaf diyor insan. Palacio, Boca Juniors'da 1.1 milyon dolar alıyordu yıllık. Oyuncakçı başkan Enrico Fabrizio Preziosi sadece 1.3 milyon dolar ödeyecek Arjantinli forvete.. (27 yaşında, 4 yılda 111 maçta forma giydi 49 golü var)
Adebayor Manchester City'de
Milan'ın 2 yıldır yapamadığını Manchester City 2 günde yaptı. Parası olan düdüğü çalar. Arsenal'dan Adebayor'u da aldılar. Carlos Tevez transferinden iki gün sonra bir bomba daha. 30 milyon euro bonservis yazılıyor. Arsenal ona 4 milyon euro bonservis ödemişti. Londra'da yılda 1.750 kazanıyordu 2008'de. Bu sezonun piyasasında Adebayor için 30 milyon normal bir rakam. Arsene Wenger yerini kimle doldurur bilmem, bildiğim Arsenal ilk üçe giremez.
Radamel Falcao Porto'da
Adamın bir kere güzel ismi var. Bu isme sahip adam kötü futbolcu olur mu? Radamel Falcao. Porto transfer şovu yapmaya başladı. River Plate'in yıldızlarını toplamaya başladı. Eski River Plate'li Belluschi'yi Olympiakos'tan almışlardı. Bu kez Kolombiyalı geliyor. 1.5 yıl önce bu adam için 12 milyon euro fiyat biçiyorlardı. Bonservisinin %60'ına 4 milyon euro ödemişler. Sudan ucuz gibi duruyor. Lisandro Lopez ve Lucho Gonzalez'i 42 milyon euroya satan Porto bu iki adamı 10 milyon euroya kapattı. Falcao da Kaka'nın başını çektiği İsa'nın Atletleri üyesi.
Barcelona Mafyası
Bu manşeti Türkiye'de bir spor gazetesinde bir kulüp yönetimi için atamazsın. İspanya'da atarlar. Her bölgenin kendi spor gazetesi olunca sahada olduğu gibi manşetlerde de maç yapıyorlar. Eto'o'nun bıktırdığı Barcelona, David Villa'nın peşini bırakmıyor. Super Deporte de Valencia'nın gayrı resmi yayın organı. Barça'nın sempatik üçlüsüne Mafia diye kafadan dalmış. Oyuncuyu ayartmakla suçluyor gazete Tixi-Laporta ve Guardiola'yı. Valencia da müstakbel damada kan kusturan kız babası gibi. David Villa'nın Real Madrid'e transferi Raul faktörüyle iptal oldu büyük ihtimalle. Barça için de iki isim var. Bir David Villa diğeri Diego Forlan. Valencia 50 milyon euro para istiyor. Barça da bu paratı ödemem diyor. Her zaman diyorum ya önce futbolcuyu ikna edeceksin. David Villa gidiyorum restine çekerse Valencia da görmek zorunda. Bu da Güiza'ya ekmek kapısı açabilir ülkesinde...
Ekranda 3 Başkan
Akşam Uğur Dündar'ın programında üç başkanı izledim. Yıldırım Demirören'in gelmeme sebebi Mehmet Topuz transferinde yaşanan gerilim ya da x değilmiş. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde; programa davetli olan 3 başkanın kulübü de UEFA Avrupa Ligi'nde. Neden Uğur Dündar, neden Arena diye sormanın manası mı var. Bunun bir gazetecilik başarısı falan olmadığı dakika bir anlaşıldı. Uğur Dündar programı D Smart promosyonu ile açtı. Başkanlar da bu davete icap etmek zorunda kalmışlar. Sadri Şener'in sempatikliği dışında kayda değer bir şey yoktu programda. Bir de artık baygınlık veren Arda atışması. Gelecek Ocak ayında yayın ihalesinde rakamın 400 milyonun üstünde olması konuşuldu. Olsun 600 de olsun da; o parayı veren aylık yayın paketini kaça satacak futbolsevere, başkanlar bir de onu söylesin. Herkes geleceğini bu ihaleye bağlamış. Transferde milyon eurolar boşuna uçmuyor. Ben taraftarı ilgilendiren kısmıyla bitireyim: 3 takımın UEFA Avrupa Ligi maçları D-Smart'ta. 2 yıldır bu decoderı alanların maçları ekstra bir ücret ödemeden maçları izleyecekleri söyleniyordu. Artık tüm ön eleme ve grup maçları Spor paketi içinde ve fiyatı da yıllık 200 TL.
Kazakistan'daki Tobol-Galatasaray maçını NTV naklen yayınlayacak. (19:30)
Kazakistan'daki Tobol-Galatasaray maçını NTV naklen yayınlayacak. (19:30)
14 Temmuz 2009
Mourinho-Scolari-Moggi
"Chelsea teknik direktörü olduğumda kulübün tesisleri dedikleri yer bir lisenin futbol sahasıydı. Tesisler, takım çalışırken Chelsea'nindi. Takım gidince asıl sahibi lise öğrencileri gelir, o sahada ders yapalar, bizim futbolcuların soyunma odasına kullanırdı. " Jose Mourinho
"Brezilyalılar Tanrı vergisi yetenekleri ve disiplinsiz karakteriyle dünyaya geliyor. Antrenman sabah 10:00'da dediğim bir Brezilyalı, saat 10:05'de gelirse onu idmana almazsam umurunda bile olmaz. Arabasına atlar ve gidip uyumaya devam eder. Yataktan 10:02'de kalktığında nasıl olsa geç kaldım deyip yine uyumaya devam eder." Jose Mourinho
" Chelsea'de çözemediğim, Drogba, Ballack ve Cech'in benim antrenman metodlarımı kabul etmemeleriydi" Felipe Scolari
"Ne yaptıysam İtalyan futbolu için yaptım" Luciano Moggi
"Roma'da Şampiyonlar Ligi finaline ilk onbirde çıkmam lazımdı. Ben bu takıma geldiğimden beri bir kez final kaybettik onda da oynamadım." Carlos Tevez
"Brezilyalılar Tanrı vergisi yetenekleri ve disiplinsiz karakteriyle dünyaya geliyor. Antrenman sabah 10:00'da dediğim bir Brezilyalı, saat 10:05'de gelirse onu idmana almazsam umurunda bile olmaz. Arabasına atlar ve gidip uyumaya devam eder. Yataktan 10:02'de kalktığında nasıl olsa geç kaldım deyip yine uyumaya devam eder." Jose Mourinho
" Chelsea'de çözemediğim, Drogba, Ballack ve Cech'in benim antrenman metodlarımı kabul etmemeleriydi" Felipe Scolari
"Ne yaptıysam İtalyan futbolu için yaptım" Luciano Moggi
"Roma'da Şampiyonlar Ligi finaline ilk onbirde çıkmam lazımdı. Ben bu takıma geldiğimden beri bir kez final kaybettik onda da oynamadım." Carlos Tevez
13 Temmuz 2009
Carlos Tevez
Mart 2005'de yazdığım Kızıl Samba başlıklı yazının Mascherano ile figüranlarından biridir Carlos Tevez. Oligark sermayesinin Güney Amerika pazarının girişi bu iki futbolcuyla olmuştur. 3 pasaportlu karanlık adamlar, Arjantin'den Brezilya'ya transfer, İngiltere'ye gittikten sonra geride bıraktıkları Corinthians'ın küme düşmesi. Oyunun çamura battığı bir hikayedir. Cristiano Ronaldo'nun gidişi sonrası Alex Ferguson'un onu kadroda tutmama tercihi anlamlı. 30 milyon euroya yaklaşan ve bir kulüpte değil bir adamın elinde olan bonservisi ödemek istemedi. Boca Juniors'lu günleri daha dün gibi bu adamın ve daha sadece 25 yaşında. Manchester City, Arap sermayesini sırtına dayamış ama her teklif getirdiği yıldızda "olamam seninle" cevabı almış bir kulüp. Son olarak Eto'o süründürdü onları. Carlos Tevez için hava değil forma değişikliği. Manchester'ın öteki tarafına gitti. Tevez'i de tutmayıp bedavaya Owen'ı alan Alex Ferguson ne yapıyor peki Valencia transferi sonrasında? Gremio'da "Yeni Ronaldinho" denilen Douglas Costa'yı 7 milyon sterlin artı bonusu bitirmeye çalışıyor. İskoç kanı işte...
Real Madrid'de Son Tablo
Spalletti&Roma ve 4-2-4
4-6-0'ın hakkını veren iki teknik adam var(dı). Biri Alex Ferguson diğeri Spalletti. Biri diğerine 7 atmıştı 2 sezon önce. Cristiano Ronaldo'nun gidişi sonrasında Man. United, 4-4-2'ye döner mi acaba? Neyse ben Roma'dan devam edeyim. Spalletti bu sezon kararlı. Takımı 4-2-4 ile sahaya sürecek. İdeal onbirlerinden bir dizelim sahaya. Kalede Doni, geri dörtlü Motta, Mexes, Juan, Riise, orta alanda De Rossi ve Pizarro, ileride Taddei, Totti, Vucinic ve Menez. 4-2-4 sonuçta futbol tarihinin tozlu sayfalarına karışmış bir diziliş. Serie A'da en son uygulayan kulüp Chievo. Del Neri ile 2001 yılında 4-2-4 oynamışlar. 4-2-4 deyince akla gelen takım ise 1958 Dünya Kupası'nı kazanan Brezilya. Kalede Gilmar, Santos, Bellini, Orlando, N.Santos defansta, ortada Zito, Gerson, ileride Garrincha, Vava, Pele, Zagalo. Spalletti'nin sevdiğim tarafı bu. Adam kendini de takımını da yenilemek için kafa patlatıyor. Bu onbire bakınca yaptığının pek de akıl karı olduğunu söyleyebiliriz tabii. Hücum hattı janjanlı görünse de orta alanı De Rossi ve Pizarro ile tutabilmek pek mümkün görünmüyor. Defans dörtlüsünün ise çakılı kalacağı aşikar. Bakalım 4-2-4, bugünün futbolunda 6-0-4 mi olacak?
12 Temmuz 2009
Matteo Ferrari
Matteo Ferrari transferini iki perdede değerlendirmek lazım. Birbirine karıştırmadan. Bonservisi, aldığı ücret ve kariyeri/yeteneği... Bugünlerde artık ezbere girmeye başladı bu laf: "O parayı vermezsen zaten Türkiye'ye gelmez". Evet doğrudur. Bizim transfer piyasamızda ödenen bonservis rakamları ve yıllık ücretlerden sadece biz haberdar değiliz. Avrupalı menajerler de; medya da, futbolcular da Türkiye'de dönen rakamları ağızlarını şapırtadarak bakıyorlar. Ferrari'nin Beşiktaş'a transferi de bir menajerlik başarısı. Türk menajeri -Ali Egesel- tebrik ediyorum. İtalyanların 5.6, Beşiktaş'ın 4.5 milyon euro olarak açıkladığı bir maliyeti var Ferrari'nin. Aynı paraya geçen sezon gelen Zapo' ya bakınca; ucuza mal edildiğini söyleyebiliriz(!) Ferrari geçen sezon herkesi şaşırtıp Serie A'da zirvenin eteklerini zorlamış Genoa'da banko oynamış bir savunmacı sonuçta. Aldığı yıllık ücret de 2.5 milyon euro. Genoa'da bu rakamı geçen sezon bırakın onu; takımın golcüsü -bugün Inter'de olan- Milito bile kazanmıyordu. Ferrari'nin aldığı rakam 1.1 milyon euro idi. 30 yaşında yurt dışına giden bir İtalyan futbolcu; hele ki milli takımında oynamıyorsa bu rakam kariyerinin en büyük piyangosudur. Para konuşmak eninde sonunda sıkar insanı. Demirören'in hesaplarının muhasebesini de biz tutmuyoruz neticede. Meşhur takım içi dengelere gelirsek; sistemi, onbiri kurmak, çalıştırmak teknik adam maharetiyse, ücret dengesi de -yıldızlar hariç- yönetimin işidir. Yıldırım Demirören, dünya futbolunda ilginç bir model başlattı. Takımın en çok para kazanan oyuncuları artık bir ön libero ve stoper. (Bunlara rakama açıklandığı zaman Nihat da eklenecek.)
"Stoper Serie A'dan olsun; taştan olsun" diye not düşmüştüm Ferrari transferi dedikodu olmaktan çıktığında. İlk milli maçına Türkiye'ye karşı oynaması bir rastlantı elbette Ferrari'nin. Geçen sezon transferde adı geçen Legrottaglie'den daha az futbolcu değildir Ferrari. Kariyer dediğin biraz da talih meselesidir. Yıllar önce Serie A'nın bidonu seçilmiş Legrottaglie bugün Juventus'tan İtalyan milli takımına yükselmişse, oturup bakmak lazım o defanstan kimler gitmiş; kimler futbolu bırakmış,;kimler ağır sakatlık geçirmiş? Kariyer talihi dediğim Inter'de oynamak mesela. O çarkın içinde forma şansı bulamaması çok anormal değil. Parma döneminde iyi performansı var. Cannavaro sonrası takıma alınmıştı. Roma'da ilk onbirin stoperleri sakatlandığı forma şansı bulmuştu. Sırasını beklerken önündeki adamların Chivu ve Mexes olduğunu belirtelim de; fasulyeden defans sayılmasın. Chivu gittikten sonra ilk onbir şansını da Spalletti'nin Juan transferiyle kaybettiğini düşündü ve geçen sezon başında Genoa'nın yolunu tuttu. Aynı ligden Beşiktaş'a gelen Zago'dan iyi bir adam değil elbette, iyimser tahminle bir gömlek aşağısı. 3 büyüklerin tüm stoperleri arasında Servet'ten sonra ikinci sıraya da yazarım Lugano'nun gidişi sonrasında. İtalyan bir baba ve Gineli bir annenin oğlu. Aida Yespica ile uzun yıllardır İtalya'nın Şamdan, Hafta Sonu muadili dergilerinde bol bol boy gösterir. Aida hep büyük şehirde yaşamak ister, Matteo kariyerine bakar, sonra kavga ederler. Her daim çıkan haberleri budur. Beşiktaş'a gelirken de Aida Yespica yine arıza çıkardı. Ferrari'nin iyi transfer olduğunu Aida referansıyla görmek lazım (!) İtalya'da şov dünyasının afetleri boş topçuya gönül vermezler! Bu kazan-kazan politikasıdır. Inzaghi, Vieri çok ekmeğini yemiştir bu win-win'in! Ferrari Beşiktaş'a hayırlı olsun...
Son bir not; Manchester, Roma'ya 7 gol attığında Ferrari yedek kulübesindeydi, kimse günahını almasın...
"Stoper Serie A'dan olsun; taştan olsun" diye not düşmüştüm Ferrari transferi dedikodu olmaktan çıktığında. İlk milli maçına Türkiye'ye karşı oynaması bir rastlantı elbette Ferrari'nin. Geçen sezon transferde adı geçen Legrottaglie'den daha az futbolcu değildir Ferrari. Kariyer dediğin biraz da talih meselesidir. Yıllar önce Serie A'nın bidonu seçilmiş Legrottaglie bugün Juventus'tan İtalyan milli takımına yükselmişse, oturup bakmak lazım o defanstan kimler gitmiş; kimler futbolu bırakmış,;kimler ağır sakatlık geçirmiş? Kariyer talihi dediğim Inter'de oynamak mesela. O çarkın içinde forma şansı bulamaması çok anormal değil. Parma döneminde iyi performansı var. Cannavaro sonrası takıma alınmıştı. Roma'da ilk onbirin stoperleri sakatlandığı forma şansı bulmuştu. Sırasını beklerken önündeki adamların Chivu ve Mexes olduğunu belirtelim de; fasulyeden defans sayılmasın. Chivu gittikten sonra ilk onbir şansını da Spalletti'nin Juan transferiyle kaybettiğini düşündü ve geçen sezon başında Genoa'nın yolunu tuttu. Aynı ligden Beşiktaş'a gelen Zago'dan iyi bir adam değil elbette, iyimser tahminle bir gömlek aşağısı. 3 büyüklerin tüm stoperleri arasında Servet'ten sonra ikinci sıraya da yazarım Lugano'nun gidişi sonrasında. İtalyan bir baba ve Gineli bir annenin oğlu. Aida Yespica ile uzun yıllardır İtalya'nın Şamdan, Hafta Sonu muadili dergilerinde bol bol boy gösterir. Aida hep büyük şehirde yaşamak ister, Matteo kariyerine bakar, sonra kavga ederler. Her daim çıkan haberleri budur. Beşiktaş'a gelirken de Aida Yespica yine arıza çıkardı. Ferrari'nin iyi transfer olduğunu Aida referansıyla görmek lazım (!) İtalya'da şov dünyasının afetleri boş topçuya gönül vermezler! Bu kazan-kazan politikasıdır. Inzaghi, Vieri çok ekmeğini yemiştir bu win-win'in! Ferrari Beşiktaş'a hayırlı olsun...
Son bir not; Manchester, Roma'ya 7 gol attığında Ferrari yedek kulübesindeydi, kimse günahını almasın...
Barça
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)