Sahne, takılıp kaldığım bir filmden, Los Lunes Al Sol... Soruyla başlayalım o zaman. Galatasaray’ın 10 milyo Euro’su, Bayern Münih için kaç milyon Euro’dur? Sadece sponsorluk ve ürün satışından senede 175 milyon Euro kazanan bir kulüpten bahsediyoruz... Galatasaray’ın 10 milyonu, Bayern Münih için bence 2.5’dur... Shaqiri transferinin altında yatan gerçek de bu... Almanlar, Galatasaray ile yaklaşık aynı rakamı teklif etmiş olabilirler ama Galatasaray ölçeğinde 10 milyon Euro büyük para... Hikayeyi başa sarıyorum o zaman...
Galatasaray, teknik kadrosu için sürpriz bir kararla elindeki en değerli adamı, kaptanını 12 milyon Euro’ya Atletico Madrid’e satıyor. Daha yükseğe de verebilmesi mümkün değil... Transferi son dakikada yapıyor ve 3 milyon bonservis ve 3X3 milyon ücretle, Arda’nın bonservisi kadar rakama Riera’yı kadrosuna katıyor... O günlerde Shaqiri’den bahseden yok. Doğrusu ben de yetenek avcısı falan değilim, bir futbolsever olarak benim bildiğim bir futbolcu değil. Ama bu yetenekleri keşfetmek birilerinin işi. Mesela Galatasaray scout ekibinin...
Olması gerekeni şu olabilir mi?: Galatasaray, Arda’yı 12 milyona sattığı günün ertesi günü, Basel’in kapısını çalar, elinde Shaqiri hakkında scout ekibinin raporu vardır... Devre arasında oluşan fiyattan yola çıkıyorum, 5-6 milyon Euro verir ve alabilirdi.. Shaqiri, Şampiyonlar Ligi oynayıp bir de Manchester United gibi reytingi yüksek bir takım karşısında radara yakalanınca doğal olarak Basel de fiyatını uçurdu Ocak ayında..
Olması gerekeni yapan kim peki? Porto... Lucho’yu 3-4 milyona alıp Marsilya’ya 20+ milyona satan Porto.. Lucho’yu 31 yaşında 3 milyona geri alanlar da onlar. Hulk için 100 milyon bonservis belirleyip, kapıya bir 60 milyonun olduğu valizle dayansa verecek olanlar da onlar. Peki Falcao’yu satan kulüp Hulk’u ilk gelene verir mi? Janko’yu alıp tedbirini alırsa, verir.. Sezon sonunda verecek de...Galatasaray sezon başında Shaqiri’den haberdar mıydı, sanmıyorum, öyle olsa bir şekilde medyaya yansırdı. Shaqiri için Avrupa’da ilk manşete çıkan takım Atletico Madrid’di... Onlar Reyes’in gideceğini hesaplayıp Ekim ayından itibaren oyuncuyu takibe aldılar. 7-8 milyon bir bonservisten bahsediliyordu... Ne oldu da çekildiler? Teknik adam değişti ve bu transfer rafa kalktı. Sezon başında gelmek istemeyen Reyes’i de devre arasında Terim istemeyince bir anda Shaqiri ismi çıktı piyasaya... Ortaya bir sürü kulüp adı atıldı. Napoli yalandı, yüklü transfer yapmışlardı, Zenit, 12 milyon dendi ses çıkmadı... Fiorentina’nın zaten parası yetmezdi...
Galatasaray bir ay boyunca manşetlerde tuttu Shaqiri’yi. Shaqiri aşağı, Shaqiri yukarı... 8 milyondan açtılar, kapıyı 10 milyon artı 2 milyon bonusa kadar yürüdü hikaye... O dönemde borsaya görüşmeler başladı diye de bildirmediler, prestij kaybı elbette ki Kap’a görüşme başladı deyip ertesi gün defteri kapadık diye açıklama göndermek...
O arada Shaqiri, yeni Messi mertebesine ulaştı tabii. Gelse takımı uçurur, 30 metreden vurur, 10 atar, 20 attırır... Eğrisi doğrusunu buldu. Galatasaray’daki taht oyunları yüzünden Shaqiri transferi gerçekleşmedi ve Bayern Münih yaklaşık aynı rakama işi bitirdi. Yeri geldiğinde 30 milyona da futbolcu alabilen Bayern Münih için sıradan bir transfer hamlesi Shaqiri.. Tarlaya ekecekleri bir tohum... Ribery’de bunu başaramamışlar, Galatasaray ile-tesadüfe bak aktörler aynı- aralarına Marsilya kariyeri girince 26 milyon ödemek zorunda kalmışlardı...
Müşteri ilişkileri yönetiminin kralı sokaktadır. Öyle Amazon’da bunu alan şunu da aldının en renklisini sokakta görürsün. Balık tezgahına geldiğinde satıcı seni bir süzer ya; “Güzel kalkan var abi” der ya da “İstavrit taze” ile kesekağıtlık olursun.. Yan tezgahtaki yeşillik satan da, eğer kalkana dadanmışsan, sana kıvırcık değil, göbek, salata, marul satmaya çalışıyor, limonu, turpu, rokayı da iki katına ekler hesaba..
13 milyon Euro satın alma opsiyonu olan Melo için Juventus’un kapısını Galatasaray çaldığında, İtalyanların devre arasında Shaqiri için 12milyon vermiş Türklere çekeceği fiyat da (bkz: futbol piyasasında Chelsea fiyatı) bu müşteri ilişkileri yönetiminin bir parçası... Kalkan almışsan, sana marul verirler. Ya da bir daha tezgaha yanaştığında balıkçı "Barbun var irisinden" der...
10 yorum:
Kisaca kacan balik buyuk olurmus:)
BÜYÜK balık küçük balığı yer de denebilir sanki
abi 2 yazı çaktın kendime geldim :) ellerin dert görmesin..
porto olayına yaklaşsak bile iyi diyorum. neden bu kadar zor bu işi yapmak onu da anlamış değilimde.
Geleceği parlak oyuncuların türkiyeyi seçişlerine hiç anlam veremiyorum ben. Türkiyenin havasındanmı suyundanmı nedir buraya gelen diğer futbolcu arkadaşlarını görüp 1 2 hafta çabalıyor sonra etrafındaki futbolcuların umursamaz tavırlarını görünce oda onlara uyuyor ve yatışa geçiyor ve hem futbolu köreliyor hemde değerini kaybediyor.
Bu gözle baktığımda shaqirinin galatasaraya gelmesi olasılığına hiç anlam verememiştim. olmadıda zaten. hele KAPa bildirilince tammadır olmayacak bu iş dedirtmişti.
Mesela Fenerbahçedeki santrfor laneti bir tez konusudur bana göre. hemde çok iyi irdelenmesi gereken.
Porto olayı tamamen kulüp kaynaklı teknik adamlar değişir fakat transfer mantığı değişmez Türkiye'de öyle mi bir sistem bile yok..
Porto kadar kurumsallaşamayacağımıza göre bize yeni Arda'lar çıkarıp 5-15 milyon bandında satmak düşüyor. Her yıl 2-3 futbolcu çıkarıp bir tane satabilirsek döndürebiliriz çarkı.
Bir de kötü yönetilmemek lazım kulüpler her yıl kötü yönetildikleri için daha fazla zarar ediyorlar her yıl 3 senede 1 satış kurtaramayabilir belki de..
Porto (Daha doğrusu Portekiz) Avrupa'nın diğer klüplerinden farklı. Çünkü Brezilya'lı oyuncular AB vatandaşı sayılıyorlar ve bu nedenle Portekiz'deki tüm takımların Brezilya hakkındaki oyuncu bilgileri çok yüksek.
Aslında Türkiye'de de haksızlık yaptığımız takımlar var bence. İBB'nin yabancıları takımın geri kalanına göre çok daha ucuza alınmış fakat son derece etkili oyuncular. Doka ve Tom Litexten geldi. Hemde toplam 1milyon Euro etmeden. Webo Mallorca'da 1. sınıf bir oyuncu değildi. Ancak Türkiye'de gayet iyi oynuyor.
Buna Gaziantep (Hala ligde nasıl oluyorda küme düşmemeye oynuyorlar anlamış değilim.), Gençlerbirliği, Orduspor'u da eklemek lazım. Tabii ki bu takımlardan Porto olmalarını beklemek çok komik ve bayaa haksızlık olur. Ancak 3 Büyüklerin transferdeki genel başarısızlıklarını düşününce helal olsun dememiz de lazım. Samsunspor'un yarı sezon içinde olsa Gekas'ı getirmesi başarı değil midir?
Galatasaraya gelince. "Arda fazlasını eder miydi etmez miydi, Scoutlar nerde?" sorularını kenara bırakmamız lazım. Biz değil miydik Carrusca'ya kapuska diyen, Kingson'la dalga geçen, yurt dışından genç bulcağınıza kendi altyapınıza bakın diyen... Carrusca belki başarılı bir transfer olmadı (Arjantine değil de bir Anadolu klübüne kiralasak belki de az da olsa zararından kurtulacaktık.) ancak yönetim politikası olarak son derece doğruydu. Eğer bu takımda şu anda 1. sınıf kanat oyuncusu olarak gösterilen Ribery'de oynamışsa burda oyuncu bulamamaktan çok yönetim yanlışları ve en kötüsü taraftar yanlışları var diye düşünüyorum.
Bu arada Bülent Bey (içimden niyeyse abi demek geliyor neyse:) İşinizin yoğunluğundan fırsat bulduğunuz zaman Türkiyedeki Anadolu takımları hakkında çok değil 3-5 cümlelik yorum yazmanızı isterdim. Sadece ne düşündüğünüzü bilmek için.
Scout ekibinin senin gibi danışmanlara ihtiyacı var abi.
" Transferi son dakikada yapıyor ve 3 milyon bonservis ve 3X3 milyon ücretle, Arda’nın bonservisi kadar rakama Riera’yı kadrosuna katıyor..." Buram buram 1980 Milliyet gazeteciliği kokan bir yorum.Bir oyuncunun bedeli hesaplanırken,iyi olanın yalnızca bonservisi,kötü olanın ise bonservisi ARTI 4 yıllık alacağı. Bence size bir scout ekibi lazım :)
Yorum Gönder