Valizlerini
hazırladılar, telefonlarını meşgul olmasın diye az görüşme yapıyorlar ve her
hafta sonu lig maçlarının ardından teklifin gelmesini bekliyorlar. Mart ayıyla
beraber Superman teknik direktörler mevsimini de merhaba demiş oluyoruz.
Avrupa’nın en çok teknik adam öğüten ülkesiyiz ve kimin kaç takım çalıştırdığı
hesabı artık yorumcularda değil istatistikçilerin dosyalarında. Superman
hocalar, ligin bitimine 10-12 hafta kala sahneye çıkıyorlar, devraldıkları
takım küme düşmezse bir günlüğüne kahraman oluyorlar ve yeni sezonu da
muhtemelen yine televizyon karşısında açıyorlar. Türk futbolunda teknik adamlık
eski futbolcu olmayı gerektiriyor. Kramponlarını astığında, UEFA lisanslı
kurslarda diplomanı alıyor ve teknik direktör oluyorsun. Antrenman bilimine,
insan yönetimine, taktiklere ne kadar hakimsin, karakterin yoğun baskı altında
ne kadar dayanıklı bunu sorgulayan yok. Sorgulanınca da ağırlarına gidiyor,
eski futbolculara göre futbolu onlardan daha iyi bilen yok… Fakat büyük resime
baktığımızda da başarısızlığın bu kadar ödüllendirildiği, koltuğunu kaybeden bu
kadar çabuk yeni koltuk bulduğu bir başka meslek yok…
Evet, konuyu
“teknik adam olmak için futbol oynamış olmak gerekir mi?” getiriyorum elbette.
O çok bilindik Jose Mourinho örneğini pas geçiyorum. 24 yıl öncesine gidelim,
Baggio’nun topu bulutlara gönderdiği Dünya Kupası finaline. 11 yıl sonra
Fenerbahçe’yi güzel futbol oynatıp şampiyon yapan Carlos Alberto Parreira,
Brezilya’nın teknik direktörü. Karşısında ise bir zamanlar ayakkabı satan ve gençlik
günlerinde amatör futbol oynamaktan öteye gitmeyen ama tarihin en iyi 10 teknik
adamın biri kabul edilen İtalyanların efsane teknik adamı Arrigo Sacchi vardı.
Sacchi’nin ellerinde büyüyen Milan ve oynadığı futbol, tarihin en iyilerinden
biri olarak kabul ediliyor. Fransa’da Auxerre’i amatöre kümeden en tepeye
taşıyan ve kült bir kulüp haline getiren Guy Roux 44 yıl aynı takımı çalıştırdı
ama kimse ona sen nerede futbol oynadın demedi.
Kimilerinin kaderinde ise
profesyonel futbolcu olamadan yaşadıkları kazalar, sakatlıklar var. Chelsea’ye
Şampiyonlar Ligi finali oynatan ve ülkesinde bir ömür teknik adamlık yapan
Avram Grant, 17 yaşında geçirdiği motor kazası sonrasında teknik adamlığa
yöneldi ve sıkı durun tam 14 yıl alt yapılarda çalıştı. Arjantin ile Dünya
Kupası’na gelecek olan Jorge Sampaoli günümüzün en büyük taktisyenlerinden biri
olarak kabul ediliyor. 19 yaşında ayağı kırıldığında profesyonel kontrat bile
imzalamamıştı. Şili’yi 2015 yılında Güney Amerika şampiyonu yapan bu futbol
tutkunu Arjantinli’nin oyuna dair yazılmış kitap ve eski maçlar arşivi dillere
destan… Mourinho tercümandan fazlasıydı, Lizbon’da spor akademisinde okumuş ve
oyuna her zaman bilimsel yaklaşmış Portekizli’nin yanında rakip takımları
analiz ederek yetişen Andre Villas Boas aynı yoldan gitti. Porto’a kupalar
kazandırırken, Chelsea’yi çalıştırırken kimse bu genç adam bir zamanlar nerede
oynamış diye sorgulamadı. Liste uzar gider ama sona gelirken bir bankacıyı
anmadan olmaz. Futbolda son 10 yılda devrim yapan 5 teknik adam say deseniz ben
Guardiola’nın ardından onu iki numaraya yazarım. “Maradona”sız Napoli’ye çağ da
sınıf da atlatan Maurizo Sarri, Avrupa’nın vitrinine çıkabilmek için 25 yıl
çabaladı, bankacılığı bıraktı ve bugün 59 yaşında…
Elbette ki
çimin kokusunu, tekmenin acısını, golün sevincini en iyi eski futbolcular bilir
ama bu adamların da ortak noktaları futbol tutkuları, çok çalışmaları ve
vazgeçmemeleri. Bir gün bizde de
bakarsınız bir bankacı, bir mühendis teknik adam çıkar bir takımı şampiyon
yapar. Bizim gazetecilik yapmak için mutlaka iletişim fakültesi mezunu
olmamızın gerekmediği gibi… “Nasıl olur?” diye soran olursa, önce kendimi ihbar
edeyim…
2 yorum:
bugün üniversiteden mezun olup bu işi yapmak için çırpınan biri direkt olarak futbol antrenörlüğü bölümünden dahi mezun olsa Tff C lisansa layık görülüyor. Onca antrenman bilimi vb bilginin karşılığı olarak hiç bir profesyonel takımın hiç bir biriminde çalışma yetkisi olmayan amatör bir lisans.
mourinho son 2 yılda manuya 350 milyon avro bonservisle transfer harcaması yaptırıyor.sevilla maçının ilk 11 ine bakın hocam.sağda lingard solda rashford forvet lukaku orta saha fellaini.
öyle tahmin ediyorum ki mourinho manager ilişkileri ile yapılan transfer harcamaları.bu bonservis harcamasına rağmen düz vasat bir kadro kurulmasının başka ne sebebi olabilir.
çelsideyken giden oyunculara bakın.debruyne salah
bide mourinho nun büyük takım hocası olduğunu düşünmüyorum.orta düzey takımı bazen büyük hedeflere ulaştırabilir.lakin büyük top 10 takımlarla işi oldukça zor.
Yorum Gönder