O eski güzel zamanların derbisi:
Roma-Lazio… Via del Corso’dan Flaminio’ya… Ultras Romani’den Irrudicibile’ye...
Biraz Gabriele; biraz “Totti’yi çıkarsana, golü atmış Lamela çıkar mı hiç?”
hikayesi… Tevere kıyısında dört renk, tek tutku…
Roma’da bir
Pazar sabahı… Piero, altmışlarında, taksici. Az önce Via del Corso’dan aldı
beni. “St. Pietro, Vatikan” diyorum.
Futbol muhabbeti açmanın en basit yolu elbette ki: “Hangi
takımı tutuyorsun?” “Roma
ama 30 yıl önce bıraktım futbolu”
diyor: “82 Dünya Kupası’nı kazandık, sonrası bana tad vermedi. 2001’deki
şampiyonluğa sevindim tabii. Eski futbol yok artık.” İhtiyar taksiciler hep böyle.
Barselona’daki Katalan ihtiyar da Piero gibiydi: “Franco dönemini özlüyorum, şimdi
sokakta içki yasak,restoranda sigara yasak, o eski güzel kadınlar da yok; hayatın
tadı kalmadı” demişti. Bizde yakalarsanız böylesini; kravatla çıkılan
Beyoğlu’na anlatırlar size, ama onlar da azaldı işte memlekette. Radyoda hararetli
bir sohbet var; konu Roma derbisi. “Roma’nın bu defansla işi zor” diyor bir
yorumcu, diğeri de “Lazio, Panathinaikos maçı yorgunu, şanslar eşit.” Çok
klişesiniz be kardeşim! Piero, “Bol şans
ama dikkat et stadın orada” diye sesleniyor arkamdan. “Forza Roma” diyorum,
elini kalbine götürüyor. Meydanda bir Japon’a yanaşıyorum, otuzlarında. “Roma derbisi, Lazio-Roma” diyorum en
ortak dille. Bir Japon klasiği, dediğimi tekrarlıyor (!) Biri, futboldan
soğuyan İtalyan; diğeri futbolla alakası olmayan, Nakata’yı bile tanımayan
Japon. Evet, havada derbi kokusu var ama toprağa inmemiş demek ki erken saatte.
Derbiden iki
gün önce... Ingazio, 50’lerinde. Pantheon yolu üzerinde Roma Store’dayım. İki
katlı mağazanın üst katında bilet satıyorlar derbiye. “Pasaport” diyor Ingazio, Ev sahibi takım Lazio. Roma Curva Sud
tribünü kombinelilerle dolu olduğundan, numaralı tribün diyelim biz ona “Monte
Mario” tribününden (110 Euro) başka şansımız kalmıyor. Stadın en pahalı bileti,
Şeref tribün çevresi 160 Euro. Bilet isminize
yazılı veriliyor. “Köşe tribünlerdeki (Distinti)
biletlerden (25 Euro) dün gelseydin bulurdun” diyor Ingazio ve ekliyor: “Pasaportun olmadan stada gitme, sadece
bilet yetmez.” İtalyanlar maçta forma giymeyi sevmiyor, çok satılan
ürünler, atkı, bayrak bir de belli ki çocuk kreasyonu. Şaka değil, şehirde
Lazio Store yok. Açılmasına pek imkan da yok! Ufak tefek mağazaların vitrininde
Lazio formasına (80 Euro) rastlarsanız ne ala...
Derbiye üç
saat kala... Roma’da yağmur çiseliyor. Şehir merkezinden tramvayla bitmek
bilmeyen Flaminio Caddesi üzerinden
Olimpiyat Stadı’na gitmek mümkün. Diyelim yürüdük demeyin çünkü maç çıkışında
mutlaka yürüyeceksiniz Flaiminio’da, o da bir saat. Tevere nehri kıyısındaki
Olimpiyat Stadı’na farklı köprülerden geçerek geliyor iki takım taraftarı.
Polis ve jandarma iş başında. Lazio ve Romalılar arasında şimdilik sıfır temas
var. Nicolo 30’larında. 10 Euro’ya atkı ve tişörtlerin satıldığı tezgahın
yanındaki büfede bizim memlekette bir şehir efsanesi olan klişe mi klişeyi kökünden
kazıma zamanı(!) “Siz Romalılar solcu musunuz?” diyorum; hani Lazio’lular sağcı;
bu da sağ-sol derbisi ya güya! Gülüyor, en hasından bir küfür sallıyor, “Baksana etrafına” diyor. Sağımız,
solumuz, Curva Sud’un müdavimleriyle dolu. “Bizde
eskisi gibi gruplar kalmadı ama eskiden sadece ufak grup olan Fedayn’in üyeleri solcudur, Roma Boys, Ultras Roma, Ultras Romani hepsi sağcıdır bu grupların. Bir de
bizden sonraki kuşakların pek de politikayla alakası yok ki” diye ekliyor. “Gruplar ne oldu peki?” diyorum. “Son
3 yılda çıkan fişleme uygulaması nedeniyle artık biletin yanında kimlik
gösterme zorunluluğu var. Polis, jandarma her yerde, her şeyi kayıt altına
alıyorlar. Eskisi gibi tribünde grupların pankartlarını göremezsin”
diyor Nicolo. Lazio tarafına geçebilmek için polis barikatını aşmak lazım. Derbiye
iki saat var ve Curva Sud’ün önündeki meydan doluyor. “Onlarda da Irriducibili kendini
fesh etti, ufak mahalle gruplarıyla idare ediyorlar, yine de derbi günü
başkadır, eskiler maça gelir ve havamızı buluruz, sıkı maç seçmişsin”
dediğinde Nicolo; sağdaki uzak köprünün oradan bir hareketlenme başlıyor:
Laziolular! Kalabalık bir grupla koşarak Curva
Sud grubunun üzerine doğru geliyorlar. Ses bombaları patlıyor, kısa süreli
bir meydan savaşı... Romalılar, Lazioluları püskürttüğünde cephe gerisinde
kalan Lazioluların hali yaman demeye kalmadan sirenler ötmeye başlıyor ve
canını seven kaçsın koşusu... Üniversite bahçesine doğru sağlam deparlarla uzarken
bir anda meydanı jandarma ve polisin zırhlı araçları dolduruyor. Sert çocuklar
en önde. Yüzleri kapalı ve molotof kokteyli yağdırıyorlar, şişeler havada
uçuşuyor, yağmur sağnağa çeviriyor ve ortalık yarım saatte ancak yatışıyor. Günün meydan raporu için La Gazzetta dello
Sport, biri ağır ikisi hafif üç Romalı’nın yaralandığını yazıyor ertesi gün.
Derbiye bir
saat kala... Üniversite bahçesinden Monte Mario tribününe açılan kapıdayım.
Önce bilet ve pasaport kontrol. Sonra
bir kontrol noktası daha. Elektronik turnikeler dışında her şey eski... Yürüdüğün
aşınmış yol, paslanmış tabela, Tevere’nin neminden yosun tutmuş duvarlar.
Giannini, Veron, Batistuta, Crespo olacak sahada deseler inanırsın. Zaman 20
yıl önce durmuş burada. Monte Mario
tribünün büfesinde Andrea ile laflarken fiyatlara bakıyorum. Bizim köfte ekmek
gibisi yok, burada da İspanya’da olduğu gibi sandviç, pizza ve hot dog. Bir
sandviç, bir içecek 7 Euro. Andrea 40’larında. “Nedir bu Roma’yı paylaşamamanız Lazio’lularla” diye başlıyorum. Lazio’lular “Roma bizimdir” der; Romalılar
da “Roma
tarihtir, Lazio ise coğrafya.” “Şehrin
çocukları biziz” diyor Andrea: “Onlar
Roma dışından geliyorlar, şehirde bile oturduğumuz mahalleler farklıdır.” Yüzyıllar
boyunca sınıf kavgası yapmış; farklı krallıkların hüküm sürdüğü bu topraklarda
paylaşılamayan tek şehir Roma olmadığından fazla üstelemiyorum. “Juventus”
dediğimde “Moggi” diye cevap veren
ilk İtalyan değil Andrea hayatımda tanıdığım: “Kuzeylilerde para var bizde yürek ama sahada para işliyor. Onlar kaç
şampiyonluğu nasıl kazandıklarını iyi bilirler.” Milenyum’da arka arkaya
şampiyon olan iki Roma takımının taraftarı da; Milan, Juventus ve Inter’den
ölesiye nefret ediyor.
Olimpiyat
Stadı tıklım tıklım değil ne yazık ki... Maraton tribünü dersek eğer Tevere’ye;
ev sahibi Lazio’lular yarısını boş bırakmış. Yan yana üç pankart güzel Tevere’de:
“Babalarımızın,
bizim ve çocuklarımızın renkleri” Bir takıma başka türlü sevdalanmanın
gereksizliğini ne güzel anlatıyor. İki kale arkası da hıncahınç dolu.
Laziolular, üç gün önce Roma’ya deplasmana gelen Panathinaikos’un taraftarına
şehirde arka çıkan, Roma’ya “Hoş
geldiniz Yunanlılar” pankartıyla sataşıyor. Sonrası aşıkların atışması
gibi... Koridorda sıcağı sıcağına pankart yazsalar, bu kadar olur! Roma’dan
cevap geliyor: “Arnavutlar, Roma’ya hoş
geldiniz.” İki takım da ısınmaya
çıktığında kıyamet kopuyor. Ses bombaları bir İtalya klasiği. Bir de uzun
sopalarla sallanan büyük nefis bayraklar. Takım geri de düşse sahada, o
bayraklar inmiyor aşağıya tribünde. Bu derbi, tarihi itibariyle özel bir derbi.
Gabriele Sandri, Lazio taraftarı, 11 Kasım 2007 tarihinde Arezzo otobanında bir
benzincide çıkan olayda polisin hatalı kurşunuyla hayatını kaybetmişti. Tam beş
yıl sonra Gabriele’yi ölüm yıldönümünde anmak için Lazio Başkanı Lotito da
iniyor sahaya. Bütün stadyum ayakta. Gianna Nannini’nin nefis şarkısı “Meravigliosa Creatura”* yükseliyor
stadın hoparlörlerinden. Gabriele’nin ağabeyi Cristiano, kucağında 3.5 yaşında
bir çocuk… Lazio Curva Nord tribününe doğru yürüyor. 1981 doğumlu Gabriele’nin
81 numaralı forması ağabeyi Cristiano’nun onun ölümünden birbuçuk yıl sonra
doğan oğlu Gabriele’nin üzerinde. Sağnak yağmur yağıyor, “Gabriele hasta olacak” diyorum içimden. Curva Nord’un ilk
sırasından eller uzanıyor minik Gabriele’ye, stadın dev ekranında çocuğun
korktuğunu ve babasının boynuna sarıldığını izliyorum. Roma tribünleri de en az 10 dakika boyunca ayakta alkışlıyorlar
Gabriele’nin hatırasına... Sonra herkes taraf olduğunu hatırlıyor ve karşılıklı
tezahüratlar...
Şimdi derbi
zamanı... İyi başlıyor Roma oyuna ama on dakika sonra gök deliniyor ve saha
ağırlaşmaya başlıyor ve sonra da stadın elektrikleri kesiliyor, hakem 2-3
dakika tınlamıyor ve devam ettiriyor maçı ama olacak gibi değil. Roma
tribünlerinden Lazio Başkanı Lotito’ya “Elektrik faturasını ödesene Lotito”
tezahüratı yükseliyor. “Aman derbi yarıda kalmasın” duamız kabul görüyor,
ışıklar tekrar yanıyor ve Roma, sezonun şık çocuğu Lamela ile golü buluyor.
Curva Sud de golle beraber yıkılıyor. Lazio, Hernanes ile orta sahada oyunu
dengeliyor ve Candreva’nın devrenin bitimine on dakika kala frikikten bazukası
Roma’nın duvarlarını paramparça ediyor. Soyunma odasına da oynadığı iki derbiyi
de kazandıran Klose’nin golüyle 2-1 önde gidiyorlar. Roma defansı yine dökülüyor, üstüne bir de
Lazio kaptanına dirseği çakan De Rossi kırmızıyı görüp oyundan atılmış . Yarım
saatte Olimpiyat Stadı’nda dünya tersine dönüyor. Balzaretti’nin hatırını (!)
soruyor hemen önümde oturan ellilerindeki Roberto. Kaptan Totti için ise bir
Alex de Souza efekti var: Ne onunla, ne onsuz işte. Montella’yı neden
gönderdiklerini, Luis Enrique’nin boş yere para harcattığını, Osvaldo’nun Roma
topçusu olmadığını kendi dilinin en güzel sinkaflarıyla süsleyip bitiriyor
devre arasını. 10 kişi kalan Roma’da Zeman, ikinci yarıya Lamela’ya kenara alıp
Tachsidis’i oyuna alınca Roberto çileden çıkıyor. “Çıkarsana Totti’yi, golü atmış
Lamela mı çıkar!” diye haykırıyor. Zeman’ı anti-Juventus bir futbol
adamı olduğu için çok seviyorlar ama derbi günü Zeman da alıyor payını skordan
dolayı. Dirseği yemiş ama ayakta kalmış
kaptan Mauri, Roma defansının hediyesini affetmiyor ve daha ikinci yarının
başında yayın ordan fişi çekiyor. İki fark Lazio için yeter. Samsun’da tefe
koyduğumuz Petkoviç, takımını çıkartmıyor rakip sahaya. Totti’nin yerine
70’lerden sonra oyuna giren Pjanic yağmurdan ağırlaşan zeminde derbi hatrına
ayakta kalan takım arkadaşlarını bitime 4 dakika kala attığı nefis frikikle
umutlandırıyor. Gol sevincini de gidip Zeman’a kendisini oyuna geç kaldığı için
hesap sorarak alıyor. Roma tribünü takımla birlikte yükleniyor ama +94’de sol
çaprazda “bizim” Roberto’yu haklı çıkartan bir vuruşla auta atıyor Osvaldo...
Derbi Lazio’nun...
Derbinin
ertesi sabahı.. Cinzio, altmışlarında. Taksisinden sıkı Roma taraftarı olduğu
belli. “Lazio kazanmış,maçla canını
sıkmayayım” diyorum kendi kendime.
Roberto Benigni’nin filmden emanet bir soru
soruyorum: “La vita e bella oggi a Roma?” (Hayat güzel mi bugün Roma’da? )
“Bugün değil” diyor ve ardından “Yarın başka bir gün” ile topu doksana takıyor.
Taksiden inerken dayanamıyorum; o meşhur pankart geliyor aklıma ve takılıyorum
Cinzio’ya: “No Totti No Party” (Totti
yoksa parti de yok) “Grande Capitano
Totti” (Büyük kaptan Totti) diye sesleniyor arkamdan...(FourFour Two /Aralık 2012)
9 yorum:
eline yüreğine sağlık abi. müthiş olmuş.
Yazı biraz uzundu ama hiç sıkılmadan okudum harika olmuş, gazetecilik okumamda ki en büyük sebeblerden birisiniz, bu harika yazın için çok teşekkürler :)
abi elinize sağlık bu yaz roma gitmiştik bir kaç arkadaş ve 19.07.2012 günü romanın sezon açılışı varmış haberimiz yoktu ama yılın sürprizi olmuştu bize stada giderken motor kullanmıştık elimizde harita ve yazında bahsi geçen caddeler stad civarı gözümün önüne geldi tekrar tekrar yaşadım o günü. curva sud dolmuştu sanırım maraton tribundeydik ortam süperdi teşekkür ederim tekrar bu duyguyu anımsattığın için. saygılar
yazıyı görüp uzunmuş,çok da işim var oysa dedim.başlayınca bırakamadım,işten geç çıkacağım bu yüzden ama olsun:) bu mükemmel yazı için teşekkürler.
bir günde olsa romada oldum maça gittim eğlendim sohbet ettim oranın havası da pek ilginçmiş.yazının sonunda 'güzelmiş lan roma' dedim ya artık tamamdır bir gün mutlaka bu şehre bu derbiye gideceğim.eline yüreğine sağlık.
siz Lazio'yu mu tutuyorsunuz?
Elline sağlık ağabey
Keske serie a'da bu harika yazi kadar zevkli olsaydi
Roma Olimpico Stadio..bu maçın üzerinden ne kadar geçti bilmem ama inanın yurtdışında gördüğüm ilk futbol stadıydı..ama benim bu ziyaretim konser nedeniyle gerçekleşti..Tiziano Ferro'nun ''L'amore e una cosa semplice'' albümünün konser ayağından biri de Temmuz 14 de bu stadda 50.000 kişiyi ağırlamıştı 2009 yılında da yine konser ayağıydı oradaki atmosferi kaçırmış olmak 2012 yazında kaçirmamak için bütün herseyımı seferber etmiştim..:) inşallah önümüzde en kısa süre içerisinde bir ROMA-LAZIO derbisi izleyerek bu stadda ki anılarımı sürdürürüm...
Yorum Gönder