"Beni basın odasına götürdüler. Orada Zanetti ile karşılaştım. Bana ismimim yazılı olduğu bir forma hediye etti ve Bologna maçında çok kötü oynadıkları için özür diledi. Ondan maç kazanmalarını istedim. Zanetti de bana Inter’in hep kazandığı bir dönemde doğduğum için mutlu olmam gerektğini söyledi. Ben de ona “Ama kazanmaya alıştım. Aksini kabullenemiyorum” dedim. Sonra Ranocchia ile karşılaştım. Di Vaio’nun golünde yaptığı hata için o da benden özür diledi. Ona üzülmemesini, sahada böyle şeylerin olabileceğini söyledim Pazzini’yi de gördüm, çok sempatikti... Nagatomo da bana imzalı bir fotoğrafını verdi. Ranieri elimi sıktı ona da “Artık kazanmalısınız” dedim. Ona bir soru sormak istedim ama soramadım. Sorum şuydu: “Neden futbolcuların az şut çekiyor? Eğer az şut çekersek nasıl kazanabiliriz ki!” Okulda benimle dalga geçenler çoğunlukla Juventuslu. Milanlılar daha az... Bu pankart da böyle geldi aklıma…"
20 Şubat 2012
Filippo
Calciopoli skandalına gelen kadar Inter’in 90’lardan beri süren karanlık yılları için yazılmış bir kitaptır “Basta Perdere” (Kaybettiğimiz Yeter) İki kuşak çok çekti Inter’den… Eli kalem tutan taraftarların bir araya gelip yazdığı, doğrusu benim de sonunu getiremediğim sıkıcı bir kitaptı Basta Perdere… Sonra arka arkaya gelen şampiyonluklar, bir sezon da 3 kupa birden derken, bu sezon yaşanan çöküş. 9 yaşındaki Filippo’nun kitap yazacak kadar acısı birikmemiş ama bir pankart yapıp gitmiş San Siro’ya Navaro mağlubiyetinin ardından o da tahmin etmemiştir Bologna’nın gelip Milano’da 3 atacağını… Pankartta “Kazanabilir misiniz? Kazanmadığınızda okulda benimle kafa buluyorlar. Teşekkürler. Filippo” yazıyor pankartta.. Kısa ve naif, çocuk elinden çıkma işte… Sonra ne oluyor. Filippo’yu Inter kulübü tesislerine davet ediyor. Bundan sonrasını onun ağzından dinleyelim…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Burada pankart yasağı varken orada bir pankart sonucu bu iletişim ne kadar kıskandırıyor insanı.
Asla gerçek anlamda futbol ülkesi olamayacağız.Belki değil asla!
Bülent Abi ben bu çocukta gerçekten geçmişimi gördüm :) Biz ortaokuldayken dönemin futbol şube sorumlusu adnan polat'a mektup yazmıştık beş arkadaş "yenildiğimiz maçın ertesi okula gitmek zor oluyor, sınıfta sadece beş galatasaraylıyız, fenerliler dalga geçiyor, bir şey yapın, takım iyi oynasın lütfen" diye. Mektup Adnan Polat'ın eline ulaştı mı hiç bilmiyorum ama bir kopyası aramızdan birinde duruyor. Filippo çok daha yaratıcı ve daha özgür davranmış, çok takdir ettim, e zamane tabii :)
1999-2000 sezonunda, galatasaray macında halilagiç'in geri pası ve fevzi'nin yediği gol sonrası okula gidememiştim, o zamanlar 12 yaşındaydım çok koymuştu. 8-0'dan bile daha fazla..
dostum, senin bilmen gerekir, inter'li bir çocuk asla san siro'ya gidemez onun için o stad guseppa meazza'dır, san siro'ya milan'lı taraftarlar gider. sevgiler
Futbol sadace futbol değildir. Italyanlar bunun en güzel örneğini gösteriyor dünyaya, olayın sportif boyutundan cok sosyal etkilemeleriyle ilgileniyorlar.Belkide bu yüzden Avrupanin 1 numaralı futbol ülkesidir. her ne kadar şike skadanlının üzerine bocalama dönemi, tessera ilede ultraslar büyük yarada alsa, Futbol,tribün ve diğer etkilemler.Italyada güzel. Filippoya selamlar. Biz ne yapalım Çocukluktan beri Atalantalıyız. bir düşüyor bir çıkıyoruz.
hikayenin devamı da varmış :)) :
http://d1203.hizliresim.com/v/1/34rpw.jpg
hikayenin devamı da varmış :)) :
http://d1203.hizliresim.com/v/1/34rpw.jpg
Yorum Gönder