Napoli’nin
son hafta Şampiyonlar Ligi biletini elinin tersiyle itmesi onun sonunu
hazırlamıştı. Menajeri ise onun çalışacağı yeni kulüp için elini çabuk
tutmuştu. Fiorentina ile anlaşması uzun sürmedi. Milan ve İtalyan Milli
Takımı’nın orta sahasında marka futbolculuktan sonra teknik adamlık kariyerine
İsviçre’de Sion’da başlamış, Yunanistan’da çalışırken basın toplantılarında
ortalığı birbirine katmış ve memleketine döndüğünde ilk olarak Pisa’nın başına
geçmişti. Gennaro Gattuso bir gün Milan’a dönecekti, öyle de oldu. 19 yaş
takımını çalıştırırken sürekli hoca değiştiren A takımda onu da denemeye karar verdiler. Onu sahadan
tanıyanlar ne kadar hırslı ve yerinde duramayan bir adam olduğunu bilirler,
taktik zekası çok mu parlaktı, hayır ama iyi bir menajeri vardı. Avrupa
futbolunda ipleri elinde tutan 2-3 adamdan biri onun kariyerini yönetiyordu:
Jorge Mendes. Portekizli menajer her mayıs ayında büyük operasyonlar için üç cep
telefonunu elinden düşürmezdi. Önce bir Portekizlinin sportif direktörlük
koltuğunda oturduğu Roma’ya Jose Mourinho’yu yerleştirdi. “Özel biri”
Tottenham’da da tutunamamış, Premier Lig defterini kapatmış ve bir zamanlar
Inter’e bir sezonda 3 kupa kazandırdığı İtalya’ya dönmüştü. Mourinho’nun
ardından Gattuso’nun da Fiorentina ile anlaştığı duyuruldu. Sonra ne olduysa 20
gün içinde oldu. Canlı bir “Sopranos” karakteri olan İtalyan asıllı Amerikalı
milyarder Rocco Commisso, Fiorentina’yı satın aldıktan sonra takıma yıldızlar
kazandıracağı sözü vermiş ama şehir giden yıldızların ardından el sallamıştı.
Commisso bu kez kararlıydı, flaş transferler yapacaktı ama yeni hocası
Gattuso’nun önüne koyduğu transfer listesine dikkatli baktığında çileden çıktı.
Gattuso’nun istediği futbolcular menajeri Jorge Mendes’in menajerlik şirketine
bağlıydı.
Futbolda
uzun yıllardır tartışma konusudur. Kulüpler, menajerlerin elinde oyuncak mı
oldular? Buna direnenler olduğu gibi bir menajerin oyuncu havuzundan beslenen,
takımı menajerlere kurduranlar da var. Jorge Mendes, Portekiz kulüplerini
kaynak olarak kullanıyor, vitrinde ise Atletico Madrid, Valencia, Wolverhampton
ile çalışıyordu, bir dönem Beşiktaş ile de yoğun mesaisi olmuştu.
Fiorentina’nın patronu Rocco Commisso, teknik direktör ve menajeri kıskacında
kalacak adam değilmiş ki Gattuso’nun Floransa’daki günleri kısa sürdü. Takım
daha sezonu açmadan yollarını ayırmak zorunda kaldı.
Jorge Mendes yine telefonuna sarıldı. Has adamı Mourinho’yu Roma’ya getirirken onun boşalttığı Tottenham teknik direktörlük koltuğuna Gennaro Gattuso’yu oturtmak istedi. İtalyan teknik adamın Premier Lig’de üst sıralar için mücadele eden bir takımın hocalığı için yeterli olmadığını savunanlar haklıydı ama Gattuso asıl golü futbol sahası dışında yedi. Milan’da futbol oynadığı yıllarda patron Berlusconi’nin kızının yönetime girmesi sonrasında “Kadınları futbolda görmeye dayanamıyorum. Bunu söylemek hoşuma gitmese de gerçek olan bu” sözü arşivlerdeydi. Cinsiyet ayrımcılığı siciline işlemişti. İtalya’nın ırkçı tezahüratlarla savaştığı günlerde bunun büyük bir problem olmadığını “Ben de ıslıklanıyorum, ne var bunda” diyerek ortaya çıkmış siciline ikinci lekeyi eklemişti. Tottenham taraftarı daha teknik adamlığını konuşmadan Gattuso’ya “Sen gelme” mesajını yolladı. Futbolculuk kariyerinin ilk günlerinde G. Rangers forması giyen Gattuso’ya hocalık yıllarında Londra kapısı kapanmıştı…
Jorge Mendes, Tottenham için B planını devreye soktu. Roma’ya Mourinho’yu getirdiğinde bir başka Portekizli teknik adam Paulo Fonseca boşa çıkmıştı ve adı Tottenham ile anılıyordu. Fenerbahçe’nin de gündeminde olan Fonseca’ya Tottenham kapılarının açılması için zorlu bir virajı aşması gerekiyordu çünkü Mozambik asıllı Portekizli teknik adam, Jorge Mendes ile çalışmıyordu. 9 yıl önce çalıştırdığı Desportivo Aves kulübünde tanıştığı Marco Abreu o dönem genç bir sportif direktördü ve Fonseca onun menajerliğinde yükseldiğinden eski dostundan vazgeçmemişti ama Abreu, Jorge Mendes ile ringe çıkacak adam değildi. Menajerlik yapmaya karar verdiğinde ilk sattığı futbolcu Nuno Esprito Santo idi. Çeyrek asır önce Santo’yu 2.5 milyon Euro’ya İspanyol kulübü Deportivo La Coruna’ya satmış ve kaleci Santo bir zaman sonra Mendes’in kontrol ettiği Porto’ya transfer olmuştu. Teknik direktör kimdi derseniz? Elbette ki Jose Mourinho… Nuno Esprito Santo, Mendes’in ilk göz ağrısı olmanın ödülünü teknik adamlık kariyerinde “süper” menajerin kontrol ettiği kulüplerde çalışarak aldı. Valencia, Porto ve Wolverhampton… Gattuso olmayınca Tottenham teknik direktörlüğüne Santo’yu getirmek isteyen Mendes’in aradığı isim kimdi peki? Mendes’in bir numaralı starı Cristiano Ronaldo’nun Juventus’a transferinde kilit rol oynayan ve kulüpten geçen ay ayrıldıktan sonra Tottenham’da çalışmaya başlayan sportif direktör Fabio Paratici… Evet, Tottenham’ın yeni hocası Nuno Esprito Santo’ydu artık, Mendes şimdi Gattuso’ya yeni kulüp bulmalıydı, telefonu eline aldı ve…
"Canlı bir “Sopranos” karakteri olan İtalyan asıllı Amerikalı milyarder Rocco Commisso." Ahahah müthiş sentaks, sevgiler abi.
YanıtlaSil