10 Ekim 2019

Lost'un Finali

Barcelona'nın dillere destan altyapısı  onun döneminde kurulmuş, Cruyff'un dört yıl arka arkaya şampiyon olan, Wembley'de Şampiyonlar Kulüpler Kupası'nı kazanan kadrosu onun çocukları gibi olmuştu. Gel gelelim iki yıl  şampiyon olunca, Cruyff ile güç savaşına girdi, başkandı, teknik adamını kovabilirdi ve öyle de yaptı. Nunez, Katalan kulübünün efsane başkanıydı ama gün geldi kulüpteki genç nesil onu seçimde sandıktan çıkarmadı. , Real Madrid başkanlığına aday olduğunda çılgın bir vaatte bulundu: Başkan olursa Barça kaptanı Luis Figo'yu alacak, alamazsa Santiago Bernabeu'daki 80 bin kombinenin bedelini sahiplerine ödeyecekti. Elbette Figo daha pahalıydı ama Perez sözünü tuttu. Yetmedi, Zidane, Ronaldo, Beckham, Owen ile akıllara ziyan bir kadro kurdu. Ama "çirkin, forması satmaz" diye almadığı Ronaldinho ve La Masia'nın gençleri Barcelona'yı uçurunca Florentino Perez, Real Madrid kongresinde ağır bir mağlubiyet alıp bir sonraki dönem gelene kadar evinin yolunu tuttu. Kaba inşaatı sekiz yıl önce biten stadına çivi çakamayan, 300 milyon euro borç altında ezilen  gün geldi bir Uzakdoğulu patronun kontrolüne geçti. Akıl hocası menajer  olan yeni patron , bu yaz transfer döneminde takımın golcüsü Rodrigo'ya 60 milyon euro teklif gelince, "Bu güzel ticaret" deyip satmaya kalktı ve kulüp karıştı. Geçen sezon yıllar sonra 'nı kazanan teknik direktör Marcelo'nun bir günde ipini çeken Peter Lim için şimdi Valencia tribünlerinde "Kulübü sat" pankartları asılı... 'ya özel televizyonculuğu getiren ve bir medya imparatorluğu kuran  kendisini İtalya'nın zirvesine taşıyan yolların taşlarını Milan ile kazandığı kupalarla döşedi ama gün geldi Çizme'nin efsane kulübü önce Uzakdoğu sermayesinin ardından ABD'li patronun eline geçti. Babası da eski kulüp patronu olan Massimo Moratti, Inter'i sattığında cebinden 1.5 milyar euro harcamıştı 20 yılda. Parmalat ile Avrupa'yı süte boğan Tanzi Ailesi, vergi ödemeyi "unutunca" Parma kulübü sahipsiz kaldı, alt liglere gittiğinde kahrolan taraftarı oldu.
***
 dünyasında üç tür başkanlık modeli var. Biri bizde de olduğu gibi kulüp üyelerinin oylarıyla seçilenler. Bir diğeri ülkelerinde büyük sermaye sahibi olan ve futbol aşkıyla tutuşan patronların, parası neyse verip satın aldıkları kulüpler, kısaca İtalyan kulüpleri. Üçüncü model ise Rus oligarklarla başlayan, Amerikalı sermaye gruplarıyla devam eden ve Uzakdoğu'nun artık o kadar da uzak olmadığını Avrupalılara kanıtlayan ve İngiliz, İtalyan ve Fransız kulüplerini satın alan Çinli, Tayvanlı, Endonezyalı patronlar... Başkanlık seçimle de olsa koltuğa oturanın kulübün sahibiymiş gibi davrandığı bir futbol iklimimiz var bizim. Son dönemde 'un verdiği azımsanamayacak rakamları bir kenara koyarsak, kimsenin parasının kulüpte kalmadığı, başkanların kasa kolaylığı sağladığı bir yönetim modeli... 15 kişiye varan yönetim kurullarında görev alanların isminin bile zor hatırlandığı, son sözü başkanların söylediği, dolayısıyla başarıda da başarısızlıkta da manşete çıkanın başkan olduğu yönetim modeli... Vodafone Park'ın inşaatı, sponsorlarla akıl dolu kontratlar, Come To  ile dahice iletişim hamleleri, sonuçsuz kalsa da Uzakdoğu projeleri, kazanılan iki şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi'nde yenilgisiz gruptan çıkma, Mario Gomez'den Pepe'ye klas yıldızlar, çıtayı yükseğe koymak isterken çıtanın altında kalan ve "Gidiyorum" diyen bir başkan: . Geride kalan haftada derbi kadar Beşiktaş başkanının "Bırakıyorum" kararını da konuştu Türkiye... Yedi yıl artık futbolda uzun bir süre. Sosyal medyanın her gün birini yediği, binlerce sahte hesapla itibar suikastlarının yapıldığı ortam efsane başkan  döneminde olsaydı rahmetli Seba kaç yıl oturabilirdi ki o koltukta? Ya da  kaç yıl önce futbolu bırakırdı?

***
Bu hayatı çözen şirket, emin olun Netflix. Artık kimse 10 bölümlük diziyi 10 haftada izlemek istemiyor. Kimsenin sabrı yok, iyiyse 10 bölümü birden yüklenmiş diziyi bir günde bitiriyor, beğenmiyorsanız ilk bölümün 10. dakikasında kapatıyorsunuz... İlk iki sezonu iyiydi ama sonra senaristler de tıkandı dediğiniz kaç dizi var hayatta? Ezcümle, Fikret Orman Bey'in başkanlığının sonu Lost'un finali gibi görünebilir ama kabul edelim Lost da iyi diziydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder