Tek kelime İngilizce bilmiyorsunuz, Arjantinlisiniz, kıtanın en güzel şehirlerinden birinde, Barselona'da çalışıyorsunuz ve Falkland'la, "Maradona'nın eli" ile büyüyen kuşakların sizi değil pasaportunuzu sevmeyen İngilizlerden bir teklif alıyorsunuz... Bunun için galiba biraz deli olmak lazım ya da sizi bu hayata iten deliyi bulmak lazım hayatınızda... Arjantin'de Santa Feyakınlarında 3 bin nüfuslu Murphy kasabasında yaşayan Amelia-Hector çiftinin evinin kapısı 1985 yılının bir yaz gecesi çalındı. Saat 2'ydi ve kasabadan tanıdıkları Jorge Griffa'nın yanında bir 'deli' vardı: Arjantin'de 'El Loco' lakabıyla tanınan teknik direktör Marcelo Bielsa. Arkadaşı Griffa'dan "Yetenekli bir çocuk var" mesajını alan Bielsa, arabasına atlayıp hemen kasabaya gelmişti. O gece yatağında uyuyan 13 yaşındaki çocuğun ayaklarına bakıp "Bu çocuktan futbolcu olur" diyen Bielsa, çiftçi ailesinin yanında çalışan Mauricio'nun hayatını değiştirdi. Çocuk yaştan itibaren tarlalarda zor şartlarda çalışan Mauricio'nun futbol karakterini belirleyen de o kasaba günleri oldu. Önce Newell's Old Boys ardından dil problemi yaşamayacağı İspanya'da Espanyol... İki yıl Paris, bir yıl Bordeaux havası ve ardından da kürkçü dükkanı Espanyol'da kramponlarını astı Mauricio. Çok büyük yetenek değildi, çok hızlı değildi ama iyi futbolcuydu, tipik Arjantinli defans oyuncusuydu. 2002 Dünya Kupası'ndan Arjantin büyük hayal kırıklığıyla dönerken Mauricio, İngiliz Owen'ı düşürüp penaltıya sebep olan adam olarak kaldı ülkesi Arjantin'de...
Futbolu bıraktıktan sonra Barselona'da üniversitede okumaya karar verdi ve işletme diploması aldı, kadın futbol takımı çalıştırdı ve bir gün Espanyol ona "Sana ihtiyacımız var" dedi. 2009 yılında küme düşme hattında gezinen Espanyol'un başına geçtiğinde işi zordu ama imkansızı başardı. İlk galibiyetini derbide üstelik de Camp Nou'da Barcelona'yı devirerek aldı. O sezonun Şampiyonlar Ligi şampiyonu, tarihin en iyi kadrolarından birine sahip Barcelona'nın başındaki Pep Guardiola'ya 10 yıl sonra bir ağır darbe daha vuracağından haberi yoktu elbette. Espanyol o sezon ligde kaldı, ertesi sezon çıkışa geçti. 2013'te işte o teklif geldi. İngiltere'den Southampton, Arjantinli hocaya "Gel" dedi. Eşi ve çocukları basit İngilizce kelimeleri bir kağıda yazıp uğurladılar onu. M. City, Liverpool, Chelsea, herkesi devirdi o sezon, Britanya basını ayağa kalktı. Ertesi sezon Tottenham projesi onu bekliyordu. Spurs onunla çıkışa geçti, önce beşincilik, ardından üçüncülük yetmezdi. Bir ikinciliğin ardından Spurs, geçen sezonu da üçüncü sırada bitirdi. Bu sezonun ligde en 'anlamlı' maçı ise Everton deplasmanıydı. Eşi Karina'ya 26. evlilik yıldönümünde çok özel bir hediye verdi. O gün Tottenham, Everton'ı deplasmanda 2-6 mağlup etti. Günde iki idman yaptıran, oyuncularından futbol endüstrisinde birer beyaz yakalı olmak yerine çocukluk günlerinin tutkusu olan topun peşinden koşmalarını isteyen, oyuncularının her antrenmandan sonra nefret ettiği, çalıştırdığı iki İngiliz takımından İngiliz Milli Takımı'na 14 futbolcu gönderen çiftçinin oğlu Mauricio, 10 yıl önce mat ettiği Guardiola'yı bir kez daha üzdü. M. City'yi eleyen Tottenham, gençlik fırtınası Ajax karşısında bir futbol mucizesine imza attı ve Şampiyonlar Ligi finaline yükseldi.
"İki yaşında ayağımın altında poz verdiğim top benim en büyük hazinemdi. Her şeyi onun sayesinde kazandım" diyen Maurico Pochettino 47 yaşında. Southampton'da spor bilimi mezunu olan oğlu Sebastiano 23 yaşında ve babasının yanında çalışıyor. Ufak oğlu Maurizio 18 yaşında ve Tottenham altyapısında. Eşi Karina ona hâlâ çok sevdiği tatlı olan Dulche de Leche (süt tatlısı) yapmaya devam ediyor. Şampiyonlar Ligi finalinde iki Arjantinli, Hector Cuper ve Diego Simeone ikişer kez kaybettiler. Bakalım bir delinin keşfi, çiftçinin oğlu Mauricio ne yapacak?
Kimin ileride ne olacağı belli olmuyor.
YanıtlaSil2008 yılına gittim :') abi bol bol yaz lütfen
YanıtlaSil