Bir transfer dönemi daha geride kaldı. Patlayan bombalar, duyumcular, son dakikaya kadar çıkmayan candan umut kesilmez diye beklenenler. Gelin futbol ve spor medyası tarihinin en garip transfer haberini hatırlayalım önce... 19 yıl önce bir gazete "Söz kestim" diye bir manşet atar, söz kesen Galatasaray defansında forma giyen Fatih Akyel'dir. Şöyle konuşur Fatih: "İspanyol kulübünün teklifi karşısında mutlu old
Arşivlerden çıkıp bugüne gelelim o zaman. Mehmet Kodro, Yugoslavya dağılırken ailesiyle birlikte İspanya'ya göç etti. Bask bölgesinde San Sabestian şehrine geldiler ve Mehmet, Real Sociedad forması giymeye başladı. Bizim Nihat Kahveci'den önce Sociedad'ın 129 maçta 73 gol atan bir Mehmet'i vardı, ona "Meho" diyorlardı şehirde. Mehmet, 1995'de Cruyff'un çalıştırdığı Barcelona'ya transfer olduğunda oğlu Kenan, 2 yaşındaydı. Bosnalı Mehmet, Barcelona'da bir yılda 9 gol atıp Kanarya Adaları'na futbol oynamaya gitti. Futbolu İsrail'de bıraktı. Oğlu Kenan, San Sebastian'da doğmuştu, Real Sociedad'ın altyapısında yetişti, Bask bölgesinin bir başka takımı Osasuna'da da oynadı, Almanya ve Danimarka'da da ama babası gibi Real Sociedad A takımı formasını giymek kısmet olmadı. İki gün önce transfer kapanırken, Athletic Bilbao, Mehmet'in oğlu Bask bölgesi doğumlu Kenan'ı kadrosuna kattı.
NE VEREYİM ABİME?
Kulüplerde futbolcu izleme-keşfetme departmanlarının yılda iki sınavı vardır. Yaz ve kış transfer döneminde takımın başındaki teknik adam eğer bu ekibin fikirlerine değer veriyorsa ihtiyacı olan futbolcular için 'scout' şefini odasına çağırır. Galatasaray'da Fatih Terim döneminde işlerin böyle yürüdüğünü ve Emre Utkucan yönetimindeki ekibin listesinin transferde çok işe yaradığı ortada. Avrupa'da bu işi en iyi yapan elbette ki önce Sevilla'da şimdi de Roma'da transfer operasyonunu yöneten sportif direktör İspanyol Monchi. Taraftar her zaman scout departmanından harikalar yaratmasını ve 2-3 milyona Sergio Ramos, Luis Suarez gibi adamlar bulmasın ister. Hayatın pratiği elbette ki öyle değil. Geçen hafta bu köşede Piatek'in hikayesini okumuştunuz. Genoa sezon başında 4.5 milyon euro'ya aldığı Polonyalı santrforu 10 gün önce Milan'a 35 milyona satmıştı. Piatek dört gün önce İtalya Kupası'nda Napoli'yi iki golle yıkarken yine akıllara o soru geldi: Kim keşfetti bu Piatek'i? Ben de bu sorunun peşine düştüm ve İtalyan spor medyasının arşivlerinde aradığımı buldum. Piatek'i keşfeden Genoa kulübünün izleme komitesi değil. Oyuncak sektöründe büyük marka olan Enrico Preziosi, İtalyan futbolunda yeteneğin kokusunu en iyi alan başkanlardan. Geçen mayıs ayında İbiza'daki evinde bir misafir ağırlıyor Genoa Başkanı. Menajer Gabriele Giuffrida, dizüstü bilgisayarını açıyor ve Preziosi'ye bir santrfor izletiyor. Preziosi, eylül ayında La Gazzetta dello Sport'a verdiği röportajda o günü şöyle anlatıyor: "Normalde bir maçını izleyip futbolcu almam ama bu çocuk bir başkaydı. Menajer Giuffrida beni iyi tanır, alacağım futbolcuyu çok araştırırım ama Piatek sağıyla, soluyla, kafasıyla vuruyor, ceza sahasında golü kokluyordu. beş dakikada karar verdim ve yöneticimi aradım. Polonya'ya ertesi gün "Ne kadar istiyorsunuz" diye sorduk ve istedikleri rakamı hemen verdik. Piatek, Genoa'da ne kadar kalır bilmiyorum ama çok değerleneceğini biliyorum." Hikaye gördüğünüz gibi biraz "Ne vereyim ağabeyime" hikayesi... Preziosi haklı çıktı, Piatek ona altı ayda 30 milyon Euro net kazandırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder