18 Şubat 2018

İçinden Futbol Geçen İnsan Hikayeleri



Yıllar önce futbolcularla yaptığım röportajlarda çocukluk günlerinden çıkıp formayı giydikleri son maça kadar bir dizi sorar hepsi birbirinden farklı hayat hikayelerini aktarırken sayfanın bir köşesini kısa sorulara ayırırdım. Bu insanların posterlerini duvara asan gençler onların okuduğu son kitabı, en sevdiği şarkıyı, annesinin elinden çıkma en favori yemeği, hayranı oldukları aktör-aktristleri unutamadıkları filmleri merak ediyorlardı. Bütün futbolcuların cüzdanlarının ve otomobillerinin torpido gözlerini boşaltmalarını istiyor bir masaya yayılmış kartlar, fotolardan, müzik albümlerinden bir başka hikaye çıkıyordu.
Dünyanın en yerinde böyledir. Sevdiğiniz futbolcunun favori 10 şarkısının listesini merak edersiniz, uğurlu rakamını, ağzına sürmediği yemeği, fobilerini, hobilerini… Bu güzel oyunun aktörleri sadece krampon giydikleri 90 dakikalarda birer gladyatördür. Hayatın geri kalanında ise gelecek kaygısı olan bir genç bir zaman sonra da çocuğu ateşlendiği için aklı onda idmana çıkan bir babadırlar. Bu duyguları bize hiçbir maç vermez, veremez. Sahnenin arkasında kostümsüz hayatta neler olduğunu çoğu zaman röportajlar ve belgeseller ışık tutar…
Lafı bugünlerde tüm dünyada yankı yaratan üç projeye getireceğim. Taze fırından çıkanı, Netflix tarafından 190 ülkede aynı anda yayınlanmaya başlayan Juventus belgeseli. İtalya’nın en başarılı kulübü olabilirsiniz belki de dünyada yüz milyonlarca genç 11’inizi ezbere sayabilir ama tarihinizi anlatan bir belgeseli yeryüzünün her köşesine nasıl taşıyabilirsiniz ki! Spor yayıncılığında, dijital platformların üstlendiği yeni misyon budur. ESPN’in o çok meşhur “30 for 30” spor belgesellerini duymamış olabilir misiniz?


İkinci proje Barcelona’ya ait. Gerçekten de Barça’nın artık kendini tanıtmaya ve anlatmaya ihtiyacı var mı diyebilirsiniz ama Katalan kulübünün yönetimi öyle düşünmüyor. Konunun bir numarası Pixar ile Barcelona’yı anlatan bir animasyonun son görüşmelerini yapıyorlar. Japonların sadece kendi çocuklarına değil bir zaman sonra tüm dünyaya futbolu sevdiren Kaptan Tsubasa çizgi filmini izlememiş olan var mı peki? Basketbolu, Beyaz Gölge dizisiyle daha çok seven kaç jenerasyon var sizce bizde?
Üçüncü proje, son yılların flaş ekiplerinden Manchester City’e ait. Bu sezonun hikayesi ilk haftadan beri kayıt altına alınıyor. İngiliz kulübünün soyunma odası Amazon Prime ekibine kapılarını sonuna kadar açtı. Manchester City’i bu belgesel projesine sokan son ise son çeyrek aşırın en büyük futbol endüstrisi gurularından eski Barcelona profesyoneli Ferran Soriano.  Pep Guardiola ve takımının bir yıllık serüveni önümüzdeki yıl Amazon Prime aracılığıyla 200 ülkeye ulaşacak…

 40’a yakın kamerayla çekilen maçlar, 360 derece teknolojisiyle kocaman bir dünya olan o goller, sadece bir teknik adamı ya da futbolcuyu çeken kameralar, ultra ultra yüksek çözünürlüklü yayınlar ve onları izlediğimiz dev ekranlar, pas sayıları, koşu mesafeleri, koca bir tarihi bir anda önünüze getiren istatistikler… Bunların hepsi güzel ama oyunu sevenler insan hikayesi de izlemek istiyor. O teknik adam ve futbolcuların da kendileri gibi olduğunu görmek huzur veriyor insanlara… Sadece güldüklerini değil ağladıklarını, acı çektiklerini, korkuları olduğunu görüyorsun o belgesellerde… İşte o zaman onlar kadar bir futbol sahasında koşamazsan da daha fazla sevmeyi ve en önemlisi saygı duymayı öğreniyorsun… Daha çok futbol belgeselinin çekildiği ve tüm dünyada yayınlandığı bir Türkiye’ye itirazı olan?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder