Futbol,
güzel çalımların, unutulmaz gollerin oyunu olduğu kadar acımasız tekmelerin,
dirseklerin de, sevinçler kadar acıların da oyunu. İtalyanca’da karşılığı
“Calcio”, bir anlamı da tekme zaten “Calcio”nun. Futbol dünyası eşsiz
yeteneklerini daha uzun yıllar sahalarda sergilemesi beklenen onca yıldızı ağır
sakatlıklar yüzünden erken emekli etti, kimi de kariyerinin yarısını ameliyat
masalarında, rehabilitasyon merkezlerinde ve tribünde geçirdi. Giyemedikleri
formaya, vuramadıkları topa bakıp yutkundular. Hayat bir gün onlara “Kramponunu
as”dan başka çare bırakmadı. Rıdvan Dilmen, Frank Pingel ve Tobias Linderoth
gibi.. Kimi de Beşiktaşlı Atiba gibi üç kez diz operasyonu geçirip kariyerinin
sonbaharında mevkisinde parmakla gösterilir oldu Avrupa’da…
Ben bu
satırları yazarken Santi Cazorla, 19 Ekim 2016’da sakatlandığı günden bu yana 9.
Operasyonu için ameliyat masasında yatıyor. 2014’te İspanya-Şili maçında yediği
tekmeden bu yana da çekiyor Arsenal’in ele avuca sığmaz futbolcusu. “Çocuğunla
bahçede oynayabilirsen şükret” ile “Tekrar Arsenal formasını giyeceğim”
arasında gidip geliyor hayatı. İspanyol Marca Gazetesi, geçtiğimiz ay spor
gazeteciliğinin tarihi birinci sayfalarından birine imza attı ve Cazorla’nın
“Ameliyat masaları aşil tendonumun 8 santimini yedi” dediği sakat ayağının
fotoğrafını kapak yaptı. Cazorla hala futbol oynamayı hayal ediyor ama gelin
hayallerine neşter vurulan yıldızları hatırlayalım…
“Harbi” Ronaldo, hani
Brezilyalı olan, Barcelona’dan Inter’e geldiğinde İtalya ayağa kalkmıştı ama
Milano kulübünün şampiyonluk hasreti çektiği yıllarda “Fenomen” yıkıldı kaldı sahada,
Kasım 99’du, Nisan ayında sahalara döndüğünde Lazio maçında kendine has vücut
çalımını yaparken dizi bir kez daha onu yalnız bıraktı. O gün ağlayan sadece
Ronaldo değildi, Laziolu futbolcular da gözyaşlarını tutamadılar. Real Madrid
sonra Milan, 2008’de bu kez sol diz bağları koptu, sonrası flu günler… Tarihin
en iyi golcülerinden biri olan Marco Van Basten, ayak bileğine Ajax günlerinde
yediği tekme kariyeri boyunca kapanmaz bir kılıç yarası gibi taşıdı. Rivayet
odur ki Milan forması giyerken, rakip savunmacılar onun zayıf karnına, bileğine
bileğine vururlardı, Hollandalı da kalecilerin uzanamayacağı köşeye… Bir diz
sakatlığını atlattı, 92’de ayak bileğinden sakatlandığında 27 yaşındaydı,
olmadı, 3 yıl direndi, 30 yaşında futbolu bıraktı.
Real Madrid’de Başkan
Florentino Perez, “Los Galacticos” operasyonunu Figo ile başlatırken Milan’a
satılan Fernando Redondo için Madrid Barajas Havaalanı’nda cam çerveve indi
aşağıya, kadife bilekli Arjantinli’nin satışına isyan eden taraftarlar onu
uğurlarken gözyaşlarına boğuldular. Milan’da daha sezonun başında sağ diz
bağları koptu Redondo’nun, üç ameliyat oldu, tekrar sahalara döndüğünde aradan
iki yıl geçmişti. Olmadı, Redondo da yapamadı, San Siro ona doyamadan futbolu
bıraktı.
Giuseppe Rossi son 10 yılda İtalyanların yetiştirdiği en parlak
golcülerden biriydi ama 2011’de Real Madrid maçında Villarreal formasıyla
yığıldı kaldı sahada, sağ diz yan bağları parçalanmıştı, pes etmedi döndü ama
diz bir kez daha ihanet etti ona. Üçüncü ameliyatı olurken takımı ligden
düşmüştü. Fiorentina’ya gitti, bir kez daha aynı sakatlık. Yine hava
değişimi, bu kez İspanya’da Celta Vigo,
yine diz bağları… Rossi 30 yaşına geldi şimdi Genoa formasıyla geçmişini
arıyor…
Barcelona alt yapısından yetişen ve Pep Guardiola ile sudan ucuz
bonservis bedeline Bayern Münih’in yolunu tutan Thiago Alcantara’nın 2014 Dünya
Kupası kadrosunda yeri hazırdı. 29 Mart
2014’te dizinin bağları “Brezilya’ya gitmiyorsun” dedi. Ekim ayında döndüğünde
sağ dizi bir kez ameliyat masasına yatırıldı. Sordular, “Ne diyebilirim ki… Ne
olursa olsun bırakmayacağım futbolu” dedi sadece…
Hayallerine
çok neşter yiyen bir büyük yıldızla son vereyim. Roberto Baggio, Vicenza
formasıyla ayağına topu aldığında İtalya genç yeteneğin bir büyük takıma
transferini bekliyordu. 1985’de 18 yaşındayken dizinden operasyon geçirdi. Bir
yıl oynamadı. 90’ların ortasında Serie A’da herkes Baggio’ya tekme atıyordu, o
yılmıyordu, dizinden, bileğinden sakatlıklar. 1994 Dünya Kupası finalinde
penaltıyı kaçıran Baggio’nun hayali 2002 Dünya Kupası’na gitmekti. Takımı
Brescia küme düşme hattındaydı, bir mucize gibi diz ameliyatından 77 gün sonra
sahalara döndü ama milli takım teknik direktörü Trapattoni onu finallere giden
kadroya almadı. Baggio o günleri şöyle anlatmıştı: “Brescia’da maçtan sonra iki
gün zor yürüyordum. İdmandan eve döndüğümde arabamdan zor inerdim, önce bir
ayağımı çıkartır, kapıyı tutunur diğer ayağımı çekerdim dışarıya. Bir ağrı
kesici hayatımın parçası olmuştu. Arabadan zor çıkar ama her hafta sonu da
Brescia formasıyla sahaya çıkardım…”
YanıtlaSilŞöhretler geçidinde güzel bir nostalji olmuş!
https://sukruozgur1923.blogspot.com.tr/
Santi Cazorla dün akşam Real Madrid'e 2 tane çaktı. Selam olsun!
YanıtlaSil