Paris Saint
Germain karşısında yaşadıkları hezimet gözlerinin önünden gitmiyordu. Aslında
sezon başında almıştı ayrılık kararını ama artık açıklama vaktiydi. Üstelik
işler tam da yolunu girmişken. Şampiyonluk artık çok zor denilen günlerde Real
Madrid, erteleme maçında Valencia’ya kaybetmiş, onun takımı Atletico Madrid’i
deplasmanda devirmişti. Doğduğu şehrin, alt yapısında yetiştiği kulübü farklı
mağlup ettikleri bir maçın ardından “Gidiyorum” demek tesadüf müydü? O ne
Cruyff gibi Katalanlaşmış bir Hollandalı ne de Barcelona alt yapısından çıkmış
Guardiola idi. Austrias bölgesinde Gijon’da doğmuş üstelik bir zamanlar El
Clasico’larda Real Madrid formasıyla Barcelonalı futbolcuların üzerine yürüyen
Luis Enrique idi. Barcelona ona B takımını teslim ettiğinde bir geleneğin parçası
olduğun söylediler. Futbolu bıraktığı kulübün taraftarı için o artık “Bizim
Luis Enrique” idi. Guardiola da futbolculuk günlerinde kulüpte kalbini
kırdıklarında soluğu İtalya’da almıştı. Luis Enrique de baktı kendine sıra
gelmeyecek Roma’ya evet dedi. Gereksiz cesurdu. Bugün belki evet ama altı yıl
önce Totti’yi kulübeye mahkum etmek Roma hukukuna (!) bile aykırıydı o şehirde.
Ertesi yıl memleket dönüp Celta Vigo’da yeniden doğduğunda, Real Madrid’i
şampiyonluktan eden galibiyeti almış, Barcelona için doğru zamanda doğru insan
olmayı başarmıştı. Onu öneren eski arkadaşı Andoni Zubizarreta artık
Barcelona’da değil ve O.Marsilya için çalışıyor. Sonun başlangıcı da onun
gidişiydi zaten. “Mezarlıkta yatan en zengin adam olmak istemiyorum” diyordu
Luis Enrique. Arda Turan transferi için yönetimin karşısına tek başına dikilen,
bin günde 8 kupa kazanan ama üç yılda 10 yaş yaşlanan Luis Enrique, Katalan
medyasının büyük baskısı karşısında pes etmeyi tercih etti. Önünde
kazanabileceği bir şampiyonluk, oynayacağı bir Kral Kupası finali varken.
“Gelecek sezon yokum” diyen Guardiola gibi o da kulübün önünü açtı. Pep
Guardiola, Barça’daki 4 yılın ardından New York’ta bir yıl kendini dinlemiş ve
futboldan uzak kalmıştı. Luis Enrique de kendini nadasa çekip iç hesaplaşmasını
yapacak mı, zaman gösterecek. Şimdi Barcelona’nın yeni hocası için fallar
açılıyor. En büyük hayali Barcelona’yı çalıştırmak olan ve bu yüzden Avrupa’da
ilk teknik adamlık tecrübesini İspanya’da yaşamak isteyen Jorge Sampaoli, belki
de Barcelona için doğru zamanda doğru insandır…
GUARDIOLA'NIN BARÇA'DAKİ DÖRT YILI
Dünyanın en
büyük kulüplerinde çalışmanın kariyere yazdırdığı kupalar, banka hesaplarına
getirdikleri kadar insan hayatından da götürdükleri de var. Luis Enrique bu
fiziksel çöküşü yaşayan ilk teknik adam değil. 37 yaşında, alt yapıda takım
çalıştırmaktan başka bir tecrübesi olmayan Pep Guardiola’nın Barcelona’nın
başına geçip, dört yıl sonra ayrıldığında yüzünde oluşan çizgiler, kazandığı
onca kupadan daha fazlaydı. Süper starlarla dolu bir soyunma odasını yönetmek,
sürekli kazanma baskısı altında olmak, her dakikanı her kelimeni takip eden bir
medyanın gölgesinde yaşamak. Bayern Münih yılları ve bu sezon Manchester
City’deki Pep Guardiola ile 10 yıl önceki adam arasında dağlar kadar fark var.
Değişen sadece futbol değil, insanlar da. Daha öfkeli, daha kibirli, daha az
uzlaşmacı ve daha az tolerans sahibi yapıyor insanı baskı altında geçen yıllar.
MOURINHO'NUN REAL MADRİD'DE ÜÇ YILI
Yılların
acımazsızca davrandığı bir diğer isim de Jose Mourinho. Porto’dan Chelsea’ye
geldiğinde “Özel biri” diye kendini tanıtan adamdan mütevazi olmasını kimse
beklemiyordu elbette. Inter ile üç kupa kazanıp geldiği Real Madrid’de Guti ve
Raul gibi iki ikon ismin ipini çeken Mourinho üç yıl kaldığı Real Madrid’de,
Guardiola ve Luis Enrique gibi çöktü. Sergio Ramos ve Casillas’ı karşısına
almanın bedeli sadece koltuğunu kaybettirmedi, saçları beyazlayan Portekizli,
Madrid medyasının keskin kılıçları karşısında gün geldi kendini kaybetti.
Muteber bir adam kabul edildiği Londra’ya dönüşü de orada kazandığı
şampiyonluğun ardından bir sezon sonra oyuncuları tarafından dışlanmış olması
ve koltuğunu kaybetmesi de yüzündeki çizgilerin romanı... Bir şarkının nakaratı
Luis Enrique’nin, Pep Guardiola’nın ve Jose Mourinho’nun ortak hikayesi: Ben
yoruldum hayat / Gelme üstüme…
hocam o değilde simione de hiçbi değişiklik yok.demekki duygularını dışa vurdun mu fazla sıkıntı olmuyor bünyede :)
YanıtlaSiladamlar çok yorulmuş gitmesin hayat onların üzerine :D.
YanıtlaSil:) bence umarım omuzlarında ki yük azalır teşekkürler admin