Barcelona, 10 üzerinden 10 ise Atletico Madrid geçen sezon 5'lik bir takımdı. Bu sezon 7'lik olduklarını söyleyebiliriz ama daha sert rakip görmediler. Ne orta saha ne de defansı sallayabilecek bir takım çıkmadı. Buna evinde kötü oynayan Valencia da dahil. Atletico Madrid uzun yıllardır yapmadığını yaptı ve maçı kaybetmesine rağmen Valencia deplasmanında rakibi ikinci yarıda kendi yarı alanından çıkarmadı. Avrupa Ligi ve Lig'de 9 günde 3 maç ve atılan 10 gol... Falcao'nun iyi başlamasına kimse şaşırmamıştır ama bu kadarını kimse beklemiyordu. Kolombiyalı artık gol krallığında en az Ronaldo ve Messi kadar şanslı... Arda son 2 lig maçında sahada 90 dakika kaldı. Diego'nun sakatlığı yüzünden rotasyona girme şansı olmadı. Bu gece de Diego maç kadrosunda olmasına rağmen onbir çıkmazsa oyun kurucu pozisyonu Arda'ya kalacak. Orta sahaya artı bir adam için ikinci yarıda Arda çıkar Diego girer de bir yöntem...
Barcelona'da sakatlıklar can sıkıcı. Alexis Sanchez'den sonra Iniesta gitmişti. Valencia maçının sonrasındaki idmanda da Afellay sakatlandı ve sezonu kapattı. Pique ve Puyol uzun zaman sonra birlikte maç kadrosunda. Guardiola'nın 3-4-3'ü, Valencia deplasmanında ilk yarıda patladı. Soldado o inanılmazı başarmasa Valencia maçı kopartacaktı ama dörtlüye geçip geri döndüler. Valencia uzun bir zaman sonra Barça'yı topla oynamada %55'e çeken takım oldu. Barça-Atletico Madrid maçlarında her zaman çok gol olur. Herkese iyi seyirler...
24 Eylül 2011
Bir Numara
23 Eylül 2011
Hafta Sonu Futbol
23 Eylül 2011 Cuma
19:30 Karşıyaka - Elazığspor /TRT 3
20:00 Kayserispor - Fenerbahçe /Ligtv
21:30 Stuttgart - Hamburg /TRT HD
24 Eylül 2011 Cumartesi
14:45 Manchester City - Everton /Ligtv 3
15:30 Giresunspor - Gaziantep Belediye /TRT 6
16:00 Mersin İY - Gaziantepspor /Ligtv 2
16:30 Mainz 05 - Borussia Dortmund /TRT HD
17:00 Arsenal - Bolton /Ligtv 3
19:00 Sevilla- Valencia /Ntv
19:30 Stoke City - Man. United /Ligtv 3
19:30 Bayern Münih - Bayer Leverkusen /TRT HD
20:00 Manisaspor - İstanbul Belediye /Ligtv 2
20:00 Trabzonspor - Karabükspor /Ligtv
20:30 Rizespor - Göztepe /TRT 3
21:00 Real Madrid - Rayo Vallecano /Ntvspor
23:00 Barcelona - Atletico Madrid /Ntvspor
25 Eylül 2011 Pazar
00:00 Flamengo - America Mineiro /Ligtv 3
13:00 Mallorca - Real Sociedad /Ntvspor
15:30 Güngören Belediye - Adanaspor /TRT 6
17:30 Sivasspor - Bursaspor /Ligtv
17:30 Orduspor - Samsunspor /Ligtv 2
18:00 QPR - Aston Villa /Ligtv 3
18:30 Sakaryaspor - Bucaspor /TRT 3
20:00 Beşiktaş - Antalyaspor /Ligtv
20:30 Denizlispor - Kasımpaşa /TRT 3
20:00 Gençlerbirliği - Ankaragücü /Ligtv 2
22:00 Botafogo - Sao Paulo /Ligtv 3
23:00 Real Zaragoza - Malaga /Ntvspor
26 Eylül 2011 Pazartesi
20:00 Galatasaray - Eskişehirspor /Ligtv
20:30 Konyaspor - Tavşanlı Linyitspor /TRT 3
22:00 Norwich City - Sunderland /Ligtv 3
22 Eylül 2011
Metin Oktay ve Fethi Heper
Öyküyü yıllar önce Attila Gökçe’den dinlemiştim:
1968 yazı olmalı. Metin Oktay 32 yaşında. Artık Galatasaray’da son demleri… Sarı-Kırmızılı yöneticiler, Kral’a bir veliaht aramakla meşgul. Metin ile yıldızı o günlerde yeni yeni parlamakta olan Eskişehirli Fethi arasında uzaktan da olsa bir akrabalık bağı var. Metin bu yakınlığı kullanarak Fethi’yi Galatasaraylı yöneticilerle görüşmeye ikna ediyor. Olay gazetelere yansıyor. Bu arada Fethi, kulübü Eskişehirspor’la yaptığı ilk görüşmede anlaşamıyor ve.. sırra kadem basıyor! Muhabirler, Galatasaraylılar, Eskişehirsporlular, herkes Fethi’nin peşinde ama o, ortada yok.Öykümüzün burasında sözü o günlerin çiçeği burnunda muhabiri Attila Gökçe’ye bırakayım…
“Fethi’nin Erdek’te olduğunu duyduk. O zamanın deyimiyle istihbar ettik. Tankut’la (Antikacıoğlu) ben, yanımıza Metin Oktay’ı da alarak Erdek’e gittik. Fethi’yi bulursak halef ile selefi bir araya getirmiş olacağız. Haberin manşetteki yeri hazır.
Bir-iki günlük bir araştırmadan sonra Fethi’yi bir pansiyonda bulduk. Kapıyı çaldık, odasına daldık. Yatağında sırtüstü uzanmış, tavana bakarak düşünen bir genç adam… ‘Kalk Fethi’ dedim, ‘Metin Oktay aşağıda seni bekliyor.’
Heyecanlandı. ‘Metin Abi burada mı?’ diye bir daha sordu. Bizden ‘Evet’ cevabı alınca, banyoya yöneldi: ‘Hemen tıraş olayım…’ (Bugünün futbolcularıyla kıyaslayınca ne tuhaf bir tepki!)
Biz iki golcüyü baş başa bıraktık. Bir süre sahilde yürüdüler, sohbet ettiler. Sonra Metin Oktay yanımıza geldi, ‘Haydi çocuklar İstanbul’a dönüyoruz’ dedi.
‘Aman Abi, bizim iş ne olacak? Sizin yan yana fotoğraflarınızı çekmemiz lazım. Transferin detaylarını öğrenmemiz lazım’ diyecek olduk, buz gibi bir cevap aldık: ‘Transfer mransfer yok!’
Dönüş yolunda öğrendik ki, Metin Oktay, Fethi’ye ‘Kardeşim, gel Galatasaraylı ol. Sana en iyi maddi olanakları sağlamak için elinden geleni yaparım’ demiş. Fethi şu cevabı vermiş: ‘Abi, ben kulübümle konuştum, anlaşamadım ama tekrar görüşürüz sözünü verdim. Şimdi onlarla bir kez daha konuşmadan size gelirsem ayıp olmaz mı? Sen Galatasaray’la parada anlaşamamış olsaydın, onlara bir görüşme fırsatı daha tanımadan bir başka kulübün kapısını çalar mıydın?’
Metin Oktay, koskoca gol kralı utanmış, sıkılmış, başını omuzlarının arasına çekmiş ve ‘Çalmazdım’ diye fısıldamış. Sonra da Fethi’ye ‘Haklısın kardeşim. Sen en iyisi kulübünde kal’ nasihatını vermiş.”
Bu hafta Galatasaray ile Eskişehirspor oynuyor. Mekânı cennet olsun, Metin Oktay 20 yıldır maçları bulutların üzerinden seyrediyor. Fethi Heper, hayatı boyunca hep Eskişehir’de kaldı, 1988’de Anadolu Üniversitesi’nde mali hukuk profesörü oldu. Yüzlerce, binlerce öğrenci yetiştirdi.
İstedim ki, 26 Ocak 1997’de yazdığım ve ‘Hatice’ye Mektuplar’ kitabımda da ‘Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum’ adıyla yer alan bu minik öykü kaybolup gitmesin. Aramızda olmayan kahramanı rahmetle, diğerlerini şükranla analım… / YİĞİTER ULUĞ
1968 yazı olmalı. Metin Oktay 32 yaşında. Artık Galatasaray’da son demleri… Sarı-Kırmızılı yöneticiler, Kral’a bir veliaht aramakla meşgul. Metin ile yıldızı o günlerde yeni yeni parlamakta olan Eskişehirli Fethi arasında uzaktan da olsa bir akrabalık bağı var. Metin bu yakınlığı kullanarak Fethi’yi Galatasaraylı yöneticilerle görüşmeye ikna ediyor. Olay gazetelere yansıyor. Bu arada Fethi, kulübü Eskişehirspor’la yaptığı ilk görüşmede anlaşamıyor ve.. sırra kadem basıyor! Muhabirler, Galatasaraylılar, Eskişehirsporlular, herkes Fethi’nin peşinde ama o, ortada yok.Öykümüzün burasında sözü o günlerin çiçeği burnunda muhabiri Attila Gökçe’ye bırakayım…
“Fethi’nin Erdek’te olduğunu duyduk. O zamanın deyimiyle istihbar ettik. Tankut’la (Antikacıoğlu) ben, yanımıza Metin Oktay’ı da alarak Erdek’e gittik. Fethi’yi bulursak halef ile selefi bir araya getirmiş olacağız. Haberin manşetteki yeri hazır.
Bir-iki günlük bir araştırmadan sonra Fethi’yi bir pansiyonda bulduk. Kapıyı çaldık, odasına daldık. Yatağında sırtüstü uzanmış, tavana bakarak düşünen bir genç adam… ‘Kalk Fethi’ dedim, ‘Metin Oktay aşağıda seni bekliyor.’
Heyecanlandı. ‘Metin Abi burada mı?’ diye bir daha sordu. Bizden ‘Evet’ cevabı alınca, banyoya yöneldi: ‘Hemen tıraş olayım…’ (Bugünün futbolcularıyla kıyaslayınca ne tuhaf bir tepki!)
Biz iki golcüyü baş başa bıraktık. Bir süre sahilde yürüdüler, sohbet ettiler. Sonra Metin Oktay yanımıza geldi, ‘Haydi çocuklar İstanbul’a dönüyoruz’ dedi.
‘Aman Abi, bizim iş ne olacak? Sizin yan yana fotoğraflarınızı çekmemiz lazım. Transferin detaylarını öğrenmemiz lazım’ diyecek olduk, buz gibi bir cevap aldık: ‘Transfer mransfer yok!’
Dönüş yolunda öğrendik ki, Metin Oktay, Fethi’ye ‘Kardeşim, gel Galatasaraylı ol. Sana en iyi maddi olanakları sağlamak için elinden geleni yaparım’ demiş. Fethi şu cevabı vermiş: ‘Abi, ben kulübümle konuştum, anlaşamadım ama tekrar görüşürüz sözünü verdim. Şimdi onlarla bir kez daha konuşmadan size gelirsem ayıp olmaz mı? Sen Galatasaray’la parada anlaşamamış olsaydın, onlara bir görüşme fırsatı daha tanımadan bir başka kulübün kapısını çalar mıydın?’
Metin Oktay, koskoca gol kralı utanmış, sıkılmış, başını omuzlarının arasına çekmiş ve ‘Çalmazdım’ diye fısıldamış. Sonra da Fethi’ye ‘Haklısın kardeşim. Sen en iyisi kulübünde kal’ nasihatını vermiş.”
Bu hafta Galatasaray ile Eskişehirspor oynuyor. Mekânı cennet olsun, Metin Oktay 20 yıldır maçları bulutların üzerinden seyrediyor. Fethi Heper, hayatı boyunca hep Eskişehir’de kaldı, 1988’de Anadolu Üniversitesi’nde mali hukuk profesörü oldu. Yüzlerce, binlerce öğrenci yetiştirdi.
İstedim ki, 26 Ocak 1997’de yazdığım ve ‘Hatice’ye Mektuplar’ kitabımda da ‘Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum’ adıyla yer alan bu minik öykü kaybolup gitmesin. Aramızda olmayan kahramanı rahmetle, diğerlerini şükranla analım… / YİĞİTER ULUĞ
Moratti-Inter-Ranieri
İnter’in doğuş sebebi zaten yabancı futbolcular. Tutucu olan taraf bir asır önce Milan’dı. Palermo deplasmanında sahaya çıkan takımda 9 Güney Amerikalı, bir Japon bir de Sırp vardı. Her ülkede takımın temelini yerli futbolcuların oluşturduğu onbirlerin başarılı olduğu bir gerçek. Real Madrid de bunu tartışıyor. Mancini döneminin ardından Inter, üç yabancı teknik adamla çalıştı. Jose Mourinho her şeyi kazandı, Rafael Benitez büyük hoca ama o da duvara tosladı ve karşı yakadan Leonardo da para tatlı gelince soluğu Paris Saint Germain’de aldı. Gasperini büyük takımda denenmesi gereken bir teknik adamdı ama eldeki kadroya uygun sistem yerine sistemine göre takımda diretince sadece 5 maç kalabildi takımın başında. Inter, Hakan Şükür’ün de forma giydiği sezona Lippi gibi bir efsane hocayı ikinci haftada yollamış bir kulüptür sonuçta. Moratti’nin 16 yıllık patronajında, 17 teknik adamla çalıştı. Calciopoli olmasa bu rakam 20’yi de geçmişti.
Claudio Ranieri düşük profilli bir teknik adam. 25 yıllık kariyerinde şampiyonluk olmaması rağmen çalıştığı takımların listesi onun Inter’deki koltuğu oturabilmesi için yeterli bir referans. Napoli, Fiorentina, Valencia, Atletico Madrid, Chelsea, Juventus ve Roma. Mourinho ile iki kulüpte çakışmış oluyorlar böylece… İtalya’da kazandığı tek kupa 15 yıl önce Fiorentina’nın başında kaldırdığı İtalya Süper Kupası. Bardağın boş tarafından bakınca geçen sezon Luigi Delneri-Juventus beraberliği geliyor akla… Şampiyon olmamış ama saçları ağırmış teknik adamların büyük takımların yıldızlarla dolu kadrolarına soyunma odasında hakim olamamaları… Leonardo, San Siro’da Napoli ile başlamıştı, şık da bir galibiyet almıştı geçen sezon Inter… Ranieri de evinde Napoli ile başlayacak… Bana emanetçi hoca gibi geliyor şimdilik… Mourinho mu geri döner, bir başkası mı olur, bilinmez…
Claudio Ranieri düşük profilli bir teknik adam. 25 yıllık kariyerinde şampiyonluk olmaması rağmen çalıştığı takımların listesi onun Inter’deki koltuğu oturabilmesi için yeterli bir referans. Napoli, Fiorentina, Valencia, Atletico Madrid, Chelsea, Juventus ve Roma. Mourinho ile iki kulüpte çakışmış oluyorlar böylece… İtalya’da kazandığı tek kupa 15 yıl önce Fiorentina’nın başında kaldırdığı İtalya Süper Kupası. Bardağın boş tarafından bakınca geçen sezon Luigi Delneri-Juventus beraberliği geliyor akla… Şampiyon olmamış ama saçları ağırmış teknik adamların büyük takımların yıldızlarla dolu kadrolarına soyunma odasında hakim olamamaları… Leonardo, San Siro’da Napoli ile başlamıştı, şık da bir galibiyet almıştı geçen sezon Inter… Ranieri de evinde Napoli ile başlayacak… Bana emanetçi hoca gibi geliyor şimdilik… Mourinho mu geri döner, bir başkası mı olur, bilinmez…
Real Madrid'in Hali
21 Eylül 2011
Sıradaki Gelsin
Silvio Berlusconi de karışır Milan onbirine, Cecchi Gori de karışıyordu Fiorentina'ya... Lazio'da da Lotito yapıyor transferleri... Palermo'da Zamparini taraftarı dinlemiyor, iyi parayı buldu mu satıyor yıldızlarını, Roma'da Rosella Sensi, Totti'nin ağzına bakardı... Inter'de de Massimo Moratti, Benitez'in ardından Leonardo'yu takımın başına getirdiği zaman çatlak seslere kulak asmamıştı. Adamlar kulübün sahibi, işine gelirse... Taraftar ortalığı yıkar kötü zamanda, en fazla teknik adamın kellesi alınır. Kolay kolay kulüpleri elden çıkarmaz bu adamlar...
Gasperini de dün gece bitmedi Inter'de. Palermo'da 4-3 kaybettikten sonra bitti. İki aydır üçlü defans çalıştırdığı takımı başkan dörtlü defans oynayın deyince Trabzonspor karşısına patronun dediği olur onbirini sürdü... İtalyan medyasının gözünden düştüğü gün o gündür, saygınlığını yitirdi. Dün akşam ligin yenisi Novara'ya 3-1 yenildiler. İkinci yarısını biraz izledim. Çekilir gibi değildi İnter. Saha suni çimdi, etkilendiler, bunlar hikaye... Moratti maçın ardından şık konuştu: "Takım, Gasperinin kontrolünde değil gibi..." Inter yeni bir hocayla yola devam edecek, bu kesin artık... En ilginci Forlan'ın Atletico Madrid'de papaz olduğu Flores olur galiba...
19:00: Inter'in yeni teknik direktörü büyük bir ihtimalle Ranieri...
19:00: Inter'in yeni teknik direktörü büyük bir ihtimalle Ranieri...
Real Madrid Çetesi
Real Madrid tarihi boyunca sempatik bir takım olmadı. Cici bici takımlar genelde beklenmedik başarılar kazanan bütçesi düşük -ufak deyince alınan oluyor- kulüplerdir. Fakat Jose Mourinho yönetiminde iyiden iyiye gıcık bir görüntü vermeye başladılar. İyi futbol oynadıkları zaman tadından yenmiyor ama işler yolunda gitmediğinde olanları tek bir kelime anlatır galiba: Çirkefleşiyorlar... Rakibe dalaşanlar, tekme atanlar ve kırmızı kartlar. Bir hafta içinde önce Marcelo ardından Khedira atıldı Real Madrid'den iki maçta. Pepe'nin de Levante maçında atılması lazımdı. Jose Mourinho yönetimindeki 65 maçta Real Madrid 16 kırmızı kart gördü... Bir de eleştirilen tarafa kulak vermek lazım. İspanya-Şili maçında saha karışmış, İspanyol futbolcular kabadayılık yapmıştı. Mourinho bunu hatırlatmış... İspanya Milli Takımı yapınca iyi, Real Madrid yapınca bizim adımız çete oluyor diyor... O da haklı... Siz de haklısınız. Onlar da haklı... Herkes haklı....
20 Eylül 2011
Naklen Yayınlar
20 Eylül 2011 Salı
20:00 Gaziantepspor - Kayserispor (Ligtv 2)
20:00 Fenerbahçe - Manisaspor (Ligtv)
20:00 İstanbul BŞB - Orduspor (Ligtv 3)
21:00 Osasuna - Sevilla (Ntvspor)
21:45 Leeds United - Manchester United (Skyturk)
23:00 Villarreal -Mallorca (Ntvspor)
21 Eylül 2011 Çarşamba
18:45 Karabükspor - Galatasaray (Ligtv)
21:15 Samsunspor - Trabzonspor (Ligtv)
20:00 Eskişehirspor - Gençlerbirliğ (Ligtv 2)
21:00 Atletico Madrid - Sporting Gijon (Ntv)
21:00 Racing Santander - Real Madrid (Ntvspor)
23:00 Valencia - Barcelona (Ntvspor)
22 Eylül 2011 Perşembe
20:00 Ankaragücü - Sivasspor (Ligtv 2)
20:00 Bursaspor - Beşiktaş (Ligtv)
21:00 Espanyol - Getafe (Ntvspor)
20:00 Gaziantepspor - Kayserispor (Ligtv 2)
20:00 Fenerbahçe - Manisaspor (Ligtv)
20:00 İstanbul BŞB - Orduspor (Ligtv 3)
21:00 Osasuna - Sevilla (Ntvspor)
21:45 Leeds United - Manchester United (Skyturk)
23:00 Villarreal -Mallorca (Ntvspor)
21 Eylül 2011 Çarşamba
18:45 Karabükspor - Galatasaray (Ligtv)
21:15 Samsunspor - Trabzonspor (Ligtv)
20:00 Eskişehirspor - Gençlerbirliğ (Ligtv 2)
21:00 Atletico Madrid - Sporting Gijon (Ntv)
21:00 Racing Santander - Real Madrid (Ntvspor)
23:00 Valencia - Barcelona (Ntvspor)
22 Eylül 2011 Perşembe
20:00 Ankaragücü - Sivasspor (Ligtv 2)
20:00 Bursaspor - Beşiktaş (Ligtv)
21:00 Espanyol - Getafe (Ntvspor)
A.Madrid'in 3 Silahşörü
Agüero-Forlan sonrası bütün transferlerini neredeyse forvet hattını yapan Atletico Madrid onbiride forma giyeceğine emindim ama bu kadar çabuk takımın parçası olmasını beklemiyordum. Ağustos ayını idman yapmadan geçirdiğinden dolayı formayı kaptırabilirdi. İspanya'da şansı ilk günden itibaren yaver gitti Arda'nın. Ligin ertelenmesi sayesinde ekstra bir hafta idman yapma şansı yakaladı. Atletico Madrid geçen sezonun neredeyse tamamında oynadığı güzel futbol dakikasını 4 maça sığdırdı. Pazar öğle saatinde başladıkları ilk lig maçında da iyiydiler, tek eksik goldü, Falcao o gün sahada olabilse o gün de kazanırlardı. Ardından Valencia deplasmanında kaybederken bilinen kimliklerinin dışına çıktılar. Taraftar 3 puan gittiğine üzülmedi bu kez. Deplasmanda Valencia'yı ikinci yarıda sahalarına kitlediler. Oyunu rakip sahaya yıkmak Atletico Madrid'in futbolu değildi... Celtic maçıyla 3 silahşörler devreye girdi. Arda-Diego ve Falcao... Son güne kadar kovaladıkları Diego'yu kiralık da olsa kadrolarına katabilmiş olmaları büyük iş. Takımı bir basamak yukarı taşıdı Brezilyalı, belki de burada düşen kariyerini toparlayacak. Arda'yı sağ kanatta başlatan hocası idmanlarda tanıdıkça ona gereken serbestliği verdi. Santander maçında rakibi dağıttılar. Arda her golün aktörü oldu. İlk golde atapğı başlattı, 3 ve 4. gollerde ise al da at dedi.. Basit asistler değil bunlar... Çarşamba akşamı yine fark yapabilirler. Sporting Gijon ile oynuyorlar. Hafta sonunda ise Camp Nou'ya gidecekler. İyi hücum eden takımın forvetlerinin ne kadar savunma yapabildiklerini Barcelona maçında göreceğiz. Bugün basın toplantısında söyledikleri yarın en az yarım sayfayı kaplar İspanyol medyasında. İmzası sonrasında ona soğuk bakan Atletico Madrid taraftarı, Calderon'da maçın sonunda stadı Arda diye inletti. Bir Türk futbolcunun kendisini kabul ettirebilmesi zordur Avrupa'da. Bu ilk basamaktır, gerisi yine onun elinde...
19 Eylül 2011
Fatih Terim'in Puzzle'ı
Bir takımda kadro mühendisliğinden bahsedeceksen o takımı uzun yıllar aynı teknik adamın kontrolü altında tutmalısın. Birinin gelip bir diğerinin valiz toplarken o sonradan gelenin de bir sonraki sezon olmayacağını bildiğin bir futbol aklına sahipse o kulüp varolan kadronun üstüne koymak, eksikleri tamamlamak, mevkisinin daha iyisini almaktan bahsetmek masaldan öteye gitmez. Galatasaray'da taraftarın yüzünü bile görmeye tahammülünün kalmadığı adamlar başta olmak üzere beklenildiği üzere kadro boşaltıldı. Fatih Terim'in omurgayı yeniden kurarken stoper dışında kaliteli tercihler yaptığı ortada. Muslera-Melo-Selçuk-Elmander bu ülkenin futbol standartlarının üzerinde bir omurga...
İlk hafta kaybeden ikinci hafta daha Süper Lig'e geldiğinden bihaber Samsunspor'u deviren Galatasaray, Terim'in elinde 1000 parçalı bir puzzle gibi. Geçen seneden devraldığı tablo, parçaları birleştirilemeyecek kadar renksiz ve sıradandı. Şimdi transferler sonrasında açtığı paketten puzzle'ın parçalarını ayıklayan Terim'in mahareti sadece bu parçaları birleştirmekle sınırlı olsa Galatasaray'ın işi kolay olurdu. Lakin bu puzzle'dan benzer parçalar var ve tablonun altıyla üstü arasında yine ton farkı var. Terim sezon başından beri Sabri'ye iki maçtır da Eboue parçalarının doğru yerini arıyor ve bulamıyor. Tablonun hangi köşesine koysa parça oturmuyor yerine. Ortadaki kallavi kılavuz parça Melo'nun etrafında örmeye başlayacak takımı... Paketten çift çıkanların işi zor... Kadroda yer bulmakta zorlanacaklar.
Ujfalusi'nin iyi bindirme yapan bir sağ bek olduğu gerçeği ortadayken, iki yerli -sallanan- stoperle yola çıkan Galatasaray'da Eboue transferi şimdilik kağıt üzerinde lüks duruyor. Onun yerinde sağ iç oynayacak ve takımın ilerideki futbol aklı olacak bir transfer çok daha iyi iş yapabilirdi. Lakin bu kez enkaz edebiyatı dalında Nobel alacak bir takım teslim alan Terim'e eksik parçaları sipariş verebilmesi için en az bir transfer dönemi daha lazım... Parçalar tamamladığında tutkalını vurmak zaten onun en iyi yaptığı iştir...
En Zayıf Halka
İlk golde olması gerektiği yerdeydi. Onun için basit vuruştu. İkinci golde korneri atan adamdı. İki saniyede ceza sahasının içinde bitti ve bu ligden ondan başka 2-3 adamın vuracağı klasta vurdu yakın direk dibine. Geçen sezon 28 gol atarken de daha öncesinde de duran topların, kornerlerin başında olan isim yine oydu. O topların ortası başkasından gelse gol sayısı kaça yükselirdi bilinmez. Fenerbahçe'nin en iyisi yıllardır Alex ama bu oyuna bazen tersten bakmak lazım. Takımları starlarıyla değil de en zayıf halkalarıyla değerlendirmek lazım. Bunu bir okurun sorusu sonrasında düşündüm. Barça'da Valdes, Busquets'i sen olsan oynatır mısın? diye soruyordu. Bu mevkilerde elbette ki daha iyi isimler var dünyada ama bu oyun böyle dünya karmasıyla oynanmıyor. Barcelona'nın en zayıf halkaları takımın kalitesini de ortaya koyuyor. Kim bu zayıf halka Fenerbahçe'de. Bilica ya da Bekir. İkincisinin ideal onbir oyuncusu olmadığını düşünürsek ve hatta Serdar Kesimal'ın dönüşü sonrası Bilica'nın da onbirden düşeceğini not edersek başka birini aramamız lazım (Mesela Cristian) ama biz Bilica ile devam edelim. Fenerbahçe ikide iki yaparken en zayıf halka Bilica en az giden Lugano kadar performans koydu ortaya. Ziegler ve Bienvenue'nün de takımdan ayrılan Santos ve Niang'ı aratmadığı ortada. Emre ve Gökhan Gönül'süz Antep'ten çıkmak ve kağıt üzerinde kuvvetli bir kadroyu 2.5 ay önce sezon açtığı için düşerken yakalamak ve yine iyi başlayamayan Kayseri'de 10 gün sonra deplasmanda oynamak sezon başı talihi...