11 Ağustos 2011

6 Ligde Kim Şampiyon Olur?

Avrupa'nın 6 liginde kim şampiyon olur? Türkiye, İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa sırasıyla tahminlerinizi kulüp adı yazarak yorum bölümüne bırakın. Altı ligin de şampiyonunu bilen ilk 3 kişiye sezon sonunda birer şişe Aceto Balsamico, birer Futbol t-shirtü ve istediği bir futbol kitabı.... Buyrun top sizde...

9 Ağustos 2011

Arda'lı Hikayenin Sonu


İyi yönetilen kulüplerde yıldız oyuncuların kontratları uzun vadeli tutulur. Sözleşmesinin son senesine giren oyuncuya kan kokusu almış gibi üşüşür rakipler. İki yıllık sözleşmesi varsa, sezon başlamadan onu 5 yıllık vadeye uzatman gerekir ki tek yıla düştüğünde oyuncunun değeri komik rakamlara düşmesin. Buna en sıcak örnek de Mesut Özil ve Nuri Şahin’dir herhalde. Arda da bir yıl daha kalsa aynı duruma düşecekti.

Bir yıllık bir hikayeye bu akşam son nokta konuldu. Geçen sezon Arda’yı bir türlü Avrupa’ya satmayı beceremeyen menajer Ahmet Bulut, Beşiktaş’ın transferlerinde aracılık ettiği Jorge Mendes’in himayesine girince hikayenin ilk cümlesi kuruldu. 30 Ağustos 2010’da Atletico Madrid’in geçtiği teklifte de Mendes’in parmağı vardı. Bu akşam atılan imzada da.

Nisan’da borsaya bildirilen görüşmeler neden bu kadar uzadı? Atletico Madrid, Agüero’yu satmayı düşünmüyordu. Arjantinli’nin isyanı, büyük ortak Gil’in babasından kalan tazminat davası için nakit arayışı, teknik adam değişimi derken iki ay kafalarını kaldıramadılar. Bu dönemde Malaga ve PSG’nin de piyasayı ne hale getirdiği ortada. Bir yıldır listelerinde olan, 2 kez teklif getirdikleri Arda için bir kez daha atak yaptılar ve işi bitirdiler.

Arda’nın yeni stat, yeni başkan ve Fatih Terim faktörüyle moral bulduğu kesindi ama bu çok zaman önce verdiği ayrılık kararından geri adım attırmadı. İnsan kafasına koyduğunu da yapmalı zaten. Bir yılı sakatlık yüzünden heba olan bir oyuncunun Avrupa’da da boy gösteremeyeceği bir sezonun ardından transfer ihtimali çok daha zayıf olacaktı. Üstelik Milli Takım için 2012 yolu taşlı iken. Arda’nın ayrılık kararında para birinci faktör değil. Takım içi dengelerden bahsedenlerin Avrupa’nın üst düzey kulüplerinde ödenen rakamlardan haberi yok ki yıllardır aynı hikayeleri anlatıp duruyorlar. Tabii, Galatasaray’ın yeni kurduğu kadroda en yüksek ücreti bugün itibariyle bir ön liberoya ödüyor olmasının da pek örneği yok!

Fatih Terim, Arda’nın kalmasını istedi. Ünal Aysal ise gitmek isteyen Arda’ya 'kal' demedi. Hatta ayrılmasının kulüp açısından daha hayırlı olacağı yorumlarına da kulak kabarttığı ortada. Galatasaray'ın son şampiyonluğunda da büyük payı olan Arda’nın geride kalan 3 sezonda kendisine biçilen yerli Beckham kostümü içinde daraldığı da bilinen bir gerçek. Özel hayatı beni ilgilendirmez. Sosyal hayatında ne kadar keyifli ve adam gibi adam olduğunu bilirim, bu da bana yeter.

Galatasaray taraftarı, Bülent Korkmaz sonrasında takımının bayrak adamını ne yazık ki pamuklara saramadı. En büyük yarayı onlar açtılar. Kalmasını istediklerini sanmıyorum. Gelen adamı havaalanında bin kişiyle karşılıyorsan, kalmasını istediğin kaptanın için de sezon açılışında 5 bin kişi gidersin Florya'ya... Adnan Polat da gereksiz makam atamalarıyla genç yaşta büyük sorumluluklar yükledi Arda’nın omuzlarına... Çok zamandır yüzü gülmeyen Arda’nın Calderon’da yüzünün gülmesini diliyorum. Bir fotoğraf yollayacak; arkasında sadece “Mutluyum” yazacak...

7 Ağustos 2011

Milan: 2 Inter: 1

Tüm İtalya, Ağustos ayında tatil yaparken Süper Kupa finalini ülke dışında oynatmak hiç fena fikir değil. ABD'de başlamıştı 20 yıl önce bu uygulama. Düzenli olmadı. Ardından, Kaddafi'nin fanatik Juventuslu oğlu bir finali ülkesine getirdi, parası neyse veririm diyerek. Verdiği para da 1 milyondu. O sezon Japonlar 2 milyon vermiş ama İtalyanlar, Libya'yı tercih etmişti. İki yıl önce de Lazio-Inter finaliyle Çin pazarına açıldılar. Inter zaten uzun yıllardır gözünü bu pazara dikmiş durumda. İngilizler, Uzak Doğu pazarında önde, İspanyollar da iki kıtayı birden sallarak ürün satışında hep en geride kalan İtalyanlar için dün 70 bin kişinin doldurduğu stadyumda orijinal ya da çakma binlerce Inter ve Milan formasını Pekinlilerin üzerinde görmek iyi gelmiştir.

Milan son Süper Kupa'yı aldığından beri her finale çıkan takım Inter'di. 7 final arka arkaya. Birinde Roma'ya, iki yıl önce de 2-1 ile Lazio'ya kaybetmişlerdi. Pekin, Inter'i sevmemiş olacak ki dün de Milan geriden gelip aynı skorla devirdi ezeli rakibini. İtalyan futbol tarihinde Süper Kupa çok genç bir kupa. Ancak seneye çeyrek asırı devirecek. İki Milanolu 5'er kupayla gelmişlerdi, Milan 6 yaptı gitti. Yapması da bekleniyordu zaten. Copa America'da forma giyenleri tatilden çağırmışlardı. Inter'de ise Zanetti ve kaleci Cesar dışında kalan Güney Amerikalılar hala plajdaydı. Gasperini'nin üçlü defansı çok tartışılacak. Bu formasyonla kendini kanıtlamış bir teknik adam ama Inter bu sisteme alışana kadar hocasının kellesini de alabilir. Dün beklenenden iyi başladılar, frikikle istediklerini de aldılar ama sonrası yok. Sneijder muhtemelen son maçında frikik dışında sahada yokları oynadı. Kalabalık orta saha ile oyun bozdular ama ayağına top yakışan adam sayısı üçü geçmeyince Milan savunmasını çok da terletemediler. Allegri ilk yarıda rakip kaleye uzak tuttuğu Seedorf'u ikinci yarı forvetin arkasına atınca Milan kendine geldi. İlk golde nefis çevirdi Seedorf. Ibrahimoviç bugüne kadar final maçlarında sadece bir gol atabilmiş bir adamdı. İkiyi buldu sonunda. İkinci golde İnter'in 3 stoperinin de refakat ettiği Pato'ya vurdurmaları yeterli bir intihar sebebiydi. Milan hala Kaka gibi bir adamı arıyor. Pastore en çok onların işine yarardı ama futbolun da ekseni kaydı. Inter'de ise Sneijder gidince yerini kim dolduracak, büyük soru işareti. Maicon, Cambiasso ile başka bir takım oldukları kesin ama Mourinho'lu günleri çok ararlar...