El Clasico'nun iki yakasında her dönemde tribünlerin nefret ettiği adam eksik olmaz ama onlar başkaydı. Luis Enrique ve Figo. Biri haindi, para kazandırdı ama sattı, gitti. Luis Enrique ise Real Madrid kariyerine travmalarla dolu sezonlarla başlamıştı. İki Tenerife kazası, Cruyff'un Dream Team yılları ardından Valdano ile çıkış, sağ kanatta parladığı zamanlar sonra yine dip ve Atletico Madrid'in iki kupayla kapadığı sezon dökülüp karışan Real Madrid'den firar.Katalan diyen de duydum. Doğru Katalan'dan ötedir ama Katalan değildir. David Villa'nın memleketlisidir, Gijon'dan çıkmadır. Barcelona ile son 15 yılda özdeşleşmiş 3 has adam say deseler, yazarım aralarına. Yetenekli, lider, kaptan, kanat oyuncusu, santrfor, forvet arkası. Barça'nın 2000'lerin ilk yarısında Rijkaard'ın ilk senesi de dahil can çekişip ayağa kalkmaya çalışırken de çileyi çeken adamdı. Figo öteki yakaya gitmişti o da her el clasico'da yakasına yapışan adamdı. 2004'de kramponları astığından 2008 yılına kadar futbol dünyasından uzak durduğu kesin, bu döneme ait bilgim yok. Rijkaard'ın gidip, Guardiola'nın geldiği sezonda da gelenek işledi ve onu göreve çağırdılar, Barcelona B takımına.. Bir parantez açalım, Barcelona alt yapısının Xavi, İniesta, Messi, Puyol kalibresinde yeni yetenekler çıkarmadığını iddia edenler de var, bu mükemmel kadro yüzünden gençlerin kendilerini kanıtlama fırsatı bulamadıklarını söyleyenler de. Herkes haklı! Barça B takımının bu sezon ligi yıkan santrforu Soriano'nun 25 yaşında olduğunun altını çizmek lazım. Barcelona B'de Luis Enrique kimi yetiştirmiştirden daha çok konuşulması gereken, Guardiola'nın hayat bilgisi derslerini devam ettirmisidir. Bu midesine düşkün, keyif adamının bütün o gençleri toplayıp restoran restoran dolandığı bilinir.
Mourinho ile başlayan Guardiola ile tavan yapan, Villa Boas ile kreması konulan bir genç teknik adam modası var hızla yayılan. Luis Enrique de artık otobana çıkmaya karar verdiğinde kendisine ilk talip olan Atletico Madrid'di. Teklifi kabul etmedi. Etseydi önümüzdeki sezon Madrid derbilerinde kan gövdeyi götürürdü kuvvetle muhtemel. Tecrübesi kıt hatta A takım görmemiş adamların şampiyonluk yarışı veren kulüplerin başına geçmesi her seferinde güzel sonla bitmiyor elbette. Kurtlar, kuzuları yiyor da. Milan'da yapamayan Leonardo gibi.. Ya da emanetçi olarak getirilen Montella'nın Roma'da koltuğu Luis Enrique'ye bırakmış olması gibi...
Başarılı olan genç teknik adamların ortak noktası denize kendi memlekette atlamış olmaları. Takım iletişiminden daha önemli olan medya savaşlarında kendi dilinle savunma önemlidir. Leonardo için bu sözkonusu değildi ama Luis Enrique, İspanyol aşısının pek de tutmadığı, açık rekabetin olduğu bir ülkeye, İtalya'ya gidiyor. Yardımcıları İspanya'dan getirecek. Barcelona B'den de adam alacağı söyleniyor. Roma yeni patronajıyla, Ancelotti gibi eski bir Romalı boşa çıkmışken, zor bir tercih yaptı. Totti ağanın olduğu Roma'da bıçkın Luis Enrique nasıl başlayacak, sonunu nasıl getirecek, bekleyeceğiz ve göreceğiz...
Kafamda matematiğini bir türlü oturtamadiğım bir seçim. Merak ediyorum sonu nasıl olacak.
YanıtlaSilDeğişmeyen tek şey Totti'ydi Roma ileri ki yıllarda kendi evladı olarak onu düşünebilir.
YanıtlaSilLuis Enrique umarım başarılı olur..
roma-milan maçlarında maç öncesi veya sonrası milan yardımcı antrenörünün elini sıkmayacağı kesin.
YanıtlaSilil derby della capitale ye ayrı bir hava getirecek.
YanıtlaSil