Bugünlerde yaşadıklarının bir benzeri ama bugünden bağımsız. 6.5 yıl önce Barcelona ve Rijkaard. Sezonu Valencia'nın ardından ikinci kapattığı ilk sezonun sancılı başlayan ilk yarısı ve... Ocak 2004'te Rijkaard için bugünlerde benzeri atılan sırat köprüsü manşetleri. "İki maçı kazanamazsa gider" alt başlıkları, oyuncularla iletişimde sıkıntı var yorumları, ideal onbiri belirleyemedi, Ağustos'tan beri farklı kadrolar sahaya çıkardı" (Tablolarda görüldüğü üzere bol miktarda planı vardı ama A planını oturtmayı başarmıştı) eleştirileri. Ocak 2004'ün başında Racing deplasmanında Rüştü'nün takımı yaktığı ve 3-0 kaybettikleri maçın ardından Barselona medyasında ipi çekilmişti Rijkaard'ın. Sonra Davids'in katkısıyla toparladılar, sahasındaki Atletico Madrid galibiyetiyle de sol şeride geçtiler. O sezon yaşanan kaosta sabredemeyip ayrılanlar da oldu. Biri de bugün Beşiktaş forması giyiyor: Ricardo Quaresma...
Athletic maçı defansı ilginç geldi bana. Cocu tamam da; aynı maçta Reiziger'in ortada, Puyol'un sağda oynatıldığını bilmiyordum.
YanıtlaSilO dönem Puyol'u sağ bek oynatabilen Rijkaard, şimdi Neill'ı o bölge için neden düşünmez acaba?
YanıtlaSilelinde xavi, cocu, ronaldinho, puyol, van bronckhorst, l. enrique, iniesta, saviola falan varsa her sistemi denersin tabi. şimdi rijkaard sistem denemiyor ayrıca, bir 4-3-3 sevdasına kapılmış gidiyor. tavuk etinden iskender yapmaya çaışıyor ama olmaz. iskender kırmızı etle olur. oruç oruç yazınca her konu bi şekilde iskendere gidiyo yahu.
YanıtlaSilBarcelona'da rotasyon içerisinde değişmemiş yada en az değişmiş adam Xavi, diğer tarafta M.Sarp.
YanıtlaSilBu yüzden hala ümitsiz GS taraftarı.
Geçen seneki bi Aceto yazısında ortasahaya transfer konusu anlatılmıştı. Sanıyorumki Dos Santos ve Jo'nun transferleriyle eş zamanlıydı.
Emre Bölezoğlu, Ernst, Colman'ı geçtim. Ozamanlarda Ivan Ergiç bile alınmış olsaydı. Bugün hepimiz bir başka Galatasaray'ı konuşuyor olacaktık. Sadece tek bir transfer ile.
Yinede hala BJK'dende TS'den de iyidir Galatasaray'ın elindeki kadrosu.
Rijkaard'ın elindeki futbolcuların çoğu kendi sisteminin adamı değil. Mesela Lucescu olsa, bu takıma iş yaptırır; fakat, biz mentaliteyi kapmak istiyoruz ya hani, sabırlıyız ya, o yüzden bekliyoruz. Bana kalırsa Rijkaard Barca'daki kadar şanslı olamayabilir bizde. Kahretmek istiyorum
YanıtlaSilFR 'nin ne/neler yaptığı/denediği önemli değil...Sizin bu dokümanı "futbolsever" GS'lılara sunmanız müthiş...Teşekkürler.
YanıtlaSilbelki "neden galatasaray'da olmuyor" sorusunun cevabı aşağıdaki Mourinho röportajında saklı...
YanıtlaSilRijkaard'ın saçları o zamandan bu zamana sadece yılların yorgunluğundan mı beyazladı acaba?Yoksa Ednan Broların kırpa kırpa aslandan kediye döndürdükleri bu takım yüzünden mi?
YanıtlaSilRijkaardın da hataları var tabiki ama bir de adamın elindeki malzemeye bakmak lazım. Geçen sezon kaliteli bir kadrosu vardı belki ama ne kadar verim alabildi sakatlıklardan dolayı. bu sezonki kadro ise tam bir fiyasko.
YanıtlaSil@ yU.Key "Yinede hala BJK'dende TS'den de iyidir Galatasaray'ın elindeki kadrosu." :)))
YanıtlaSiljustice
YanıtlaSiloyuncuyu medya önünde eleştirmek ile soyunma odasında eleştirmek çok başka şeylerdir.
Bülent TULUN:Florya'da antremanı seyrdicem.Antreman başlamasına 1 saat var.Hagi Popescu,Taffarel sahada.Hagi koşuyor.Taffarel çoçukları ile oynuyor.Popescu ise mekik çekiyor.Saymaya başladım 400'den sonra bıraktım saymayı.'
YanıtlaSilİŞTE GALATASARAY'IN YABANCILARI BÖYLE OYUNCULARDI. Hagi GS'a geldiğinde yanlış hatırlamıyorsam ilk hafta kilitlenmiş Van maçında frikikten bir tane olmak üzere 2 gol atmıştı.Daha sonra yine kilitlenen Trabzon maçında frikikten bir gol atıp GS'ın sezona iyi bir başlangıç yapmasını sağlamıştı.Bu maçlar hep deplasmandı ve alınan yabancı oyuncular deplasmanda da kalitelerini sahaya yansıtıyorlardı.Sonraki yıllarda Bilbao ,Dortmund,Milan... inanılmaz maçlar kazandırdı Hagi.Yetenekli idi ama bir o kadar hırslı ve işine sayglı idi.Hagi'nin ve Popescu'nun o döneme göre gayet vasat sayılan Tempra araba kullandıklarını ayrıca antremandan 2 saat önce Florya'ya gelip 2 saat sonra çıktıklarını unutmamak gerekir.Bunları neden anlatıyorum?Son dönemde klişeleşmiş bir laf var.Bir tane HAGİ bir tane Popescu var.Tabi ki bir tane Hagi var. Bir tane Popescu var.Ancak onlar gibi profesyonel olup klüplerine sadık olan yüzlerce oyuncu var,onların kalitesine yakın olan.Misal Van Hooijdonk.2003-2004 sezonunda FB'nin kadrosu tam 17 kişi idi.Yeni genç bir takım oluşturulmuş ve bu takıma tecrübe oalrak Hooijdonk getirilmişti.FB sezonun ilk maçında İstanbulspor'a 0-3 gibi bir skorla yenilirken bir hafta sonra Trabzon deplasmanında Hooijdonk'un golüyle sıkışan maçı FB çevirdi.Diğer maçı ondan sonraki maçı da çevirmeyi başardılar Hooijdonk'un oyun zekasında birleşerek.Hooijdonk'unda antremanlardan sonra 2 saat frikik çalışması yaptığını hepimiz özel getirilen mankenler saysesinde öğrenmiştik.Bir tane Popescu olmasına rağmen ülkeye getirilemeyen Rafael Marquez'de takımına çok şey kazandırabilecek bir oyuncuydu.Üstün oyun zekasının yanında lider oluşu bana her defasında Popescu'yu hatırlatıyor.Keza Juninho.GS'ın kapısından dönen bir yıldız.2007-2008 sezonu başlarken Vodafone ile yapılan anlaşma bozulunca Juninho transferide bir başka bahara kalıyordu ve onun yerine Lincoln GS'a geliyordu.Juninho'da iş disiplini oyun zekası frikleri ile bana her zaman Hagi'yi hatırlatmıştır. GALATSARAY'ın elinde 1996-2000 yılı örnek modeli var.Alınacak yabancı oyuncular yukarıda saydığımız kriterleri içermelidir.Bir tane Hagi bir tane Popescu var klişesi, bir kenara bırakılıp bu oyuncuların yapılarına(kalite,çalışkanlık,iş disiplini,Türkiye'yi benimseme...) benzer oyuncular çok titiz araştırmalardan sonra klübe kazandırılmalıdır.Sıradn bir Avrupa takımı olan Wolfsburg'un gözden çıkardığı oyuncu yerine,Real Madrid'in,Barcelona'nın,Chelsea'nin gözden çıkardığı oyunculara yönelmeli ayrıca Avrupa'da hiç bir önemli takımla adı bile geçmeyen İspanya 2.lig'inde oynayan oyuncuları direkt as takımınıza koymamalısınız.Bu tip oyuncular sizin kenarda kadronuzu genişletmek için aldığınız alternatif oyuncularınız olmalıdır.
bir adamı alıp getiriyorsunuz... yapmak istediginiz söylediginize göre "devrim"... eline de bir takım veriyorsunuz... simdi yapmanız gereken nedir?... devrim yapması icin getirdiginiz adamın arkasında durmak ve ona destek olmak degil mi?... peki gecen sene devre arasında getirdiginiz adam diyor ki... bunlarla bu is olmaz... takımı yavas yavas degistirmek gerek... size birkac ismi veriyor yollayın diye... yollamıyorsunuz... size birkac isim veriyor gelsin diye... gelmesine ragmen elinizde tutmuyorsunuz... sene sonu size 7 isim veriyor bunlarla yolu ayırın diye... ama su anda hepsi takımda... 16 isim veriyor bunların arasından gerekli isimleri alın diye... almıyorsunuz... ee siz devrim lafının ne manaya geldigini bilmiyorsunuz bile... o zaman kimse rijkaard'a laf söylemesin... yada tarzının ne oldugunu bildiginiz bir adamı alıp türkiyeye gelmesin...
YanıtlaSilVerdiğiniz veriler, Rijkaard'ın felsefesini de, barcelona'nın geldiği noktayı da çok iyi özetliyor.Gelgelelim, Türkiye'de işler günlük yürüyor,geleceği yaratmak-büyük hedefler peşinde koşmak-yeni bir futbol kültürü yerleştirmek kavramları laftan öteye gitmiyor. Futbol kültürümüz değişmedikçe -ki modern kültür bir bütündür hangi alanda modernleşmeyi tamamlamışızki futbolumuz evrimleşsin- korkarım ağustos ayında Avrupa defterini kapatmak kanıksanır bir olgu olacak.Açıkçası Rijkaard'ın yüzünde kültürel uçuruma duyduğu şaşkınlık ve hayreti net bir biçimde görüyorum artık.
YanıtlaSil