Agnelli Ailesi’nin her zaman çok parası olmuştu. Onlar sayesinde Juventus’un da. Euro neydi ki? İtalya dediğin canım liretlerdi. 18 Mayıs 1990 günü öğle saatlerinde –elbette internet sitesi de yoktu kulübün- Fiorentina, İtalyan medyasına bir açıklama yaptı: Roberto Baggio, 25 milyon liret karşılığında Juventus’a satılmıştı. Rekordu. Floransa ayağa kalktı ve uzun saatler boyunca da oturmadı. Kulüp binası taşlandı, çıkan olaylarda onlarca insan yaralandı. Torino’nun zengin çocukları, Floransa’nın esas oğlanını kaçırmıştı.İtalya’nın ev sahipliğini yaptığı 90 Dünya Kupası işte bu transferin gölgesinde start aldı. Baggio’nun hasmı ya da ondan hoşlanmayan Vialli idi. İlk maçın onbirinde kazanan Vialli idi. İşi bitiren ise Baggio. Sonraki maçlarda mucize adam Schillaci ile mükemmel ikili oldular. Yarı finalde Vialli, teknik direktörü yine kafaladı. Vicini formayı bir kez daha Vialli’ye verdi. Yedek kulübesindeki Baggio’nun sonradan oyuna girdiği maç 1-1’in ardından penaltılara gitti. 94’te kaçıran adamın 90’da penaltıyı attığını ancak fil hafızalılar hatırlar! Donadoni ve Serena’nın kaçırdığı seride Arjantin 4 penaltıyı da gole çevirdi ve İtalya’yı kupa dışına itti o meşhur Maradona’nın Napoli halkına San Paolo’da İtalya’yı değil bizi destekleyin çağrısı yaptığı yarı finalde. Onların da ipini finalde Brehme çekecek, Almanya kupayı kaldıracaktı.Juventus formasıyla Floransa’ya deplasmana gittiği ilk maçta kazanılan penaltıyı atmayı kabul etmedi. Dedim ya penaltı Baggio’nun kaderiydi. Maçın ardından tribünden atılan Fiorentina atkısını boynuna takıp sahayı terk etti. Torino’nun züppe çocuklarına bu çok koydu. Baggio’yu kabullenemediler. Baggio’ya direnmek mümkün değildi. Milan’ın ambargo koyduğu yıllarda UEFA Kupası’nı kaldırdı. Kaptanlığa yükseldi. 1993 yılında Rivera ve Rossi’den sonra France Football’ın en iyi futbolcu ödülünü alan 3. İtalyan futbolcu oldu.
94 ABD’de gruptan galibiyet almadan çıktılar. Nijerya maçında beraberlik golünü de atan oydu, 10 kişi kalan takımını uzatma dakikalarında ayakta tutan ve iki kez parçalanan sağ ayağıyla penaltıyı atan da. İspanya’yı ve yarı finalde Bulgaristan’ı geçerken Baggio yine assolistti. İspanyollar bir, Bulgarlara iki gol attı. 98’deki Ronaldo gibi 94 finali öncesinde de Baggio’nun finalde oynayıp oynamayacağı belli değildi. Adalesi çekiyordu ve son kararı ona bıraktılar. Sakat sakat maça çıktı. Uzatmalarda Brezilya kalesinde iki net fırsat yakaladı ama olmadı. 1994’de kaybeden İtalya’nın üzgün karesinde Baggio tek başınadır. Bir tek o mu kaçırmıştı 17 Temmuz 1994 günü Pasadena’da? Bir önceki finalde penaltıyı atan Baresi ilk penaltıyı dışarı vurdu. Brezilyalılar da Santos ile yıkıldılar. Albertini ve Evani kaleyi buldu. Sambacılar Romario, Branco ve bugünün teknik direktörü Dunga ile sektirmediler. İtalya’da Massaro kaçırdı ve o finalin hazin anında Taffarel’in olduğu kalenin 11 metre uzağına topu diken Baggio, üstten auta attı.1995’de Juventus’tan ayrıldı. Bütün büyükleri dolaşacaktı. Sıra Milan’daydı. İki sezonda 12 gol attı ama iz bırakmadı. 1992’de Avrupa Şampiyonası’nda İtalya yoktu, 96’da İtalya varken de Baggio. Kariyerine Avrupa Şampiyonası’nda oynadı yazdıramadı.
Del Piero’nun parlamasıyla Juventus’tan kopan, en verimli yıllarında Milan’da teknik adamların kafayı taktığı adam olan Baggio huzuru 98 Dünya Kupası öncesi sezonda Bologna’da buldu. İkinci bahar dedikleri işte. 30 yaşında geldiği Bologna’da amerikan traşlı kafalı Baggio 30 maçta 22 gol attı. 98 Dünya Kupası’nda çeyrek finalde 8 yıl sonra finalde karşılaşacaklarını elbette ki bilmedikleri Fransa karşısına çıktılar. 0-0 biten maçın ardından 94 finali gibi yine penaltı noktasına yürüdüler. Bir kez kaçırdığıyla hatırlanan Baggio o gün de kaçırmadı penaltıyı. Costacurta ve Vieri attılar. Albertini ve Di Biagio takımı yaktılar. Fransa serüveninde yolun sonuydu.Massimo Moratti için zor yıllardı İnter’de. Takım 9 yıldır şampiyon olamıyordu. Fiorentina günlerinden beri hayran olduğu Baggio’ya bir gün mutlaka Inter forması giydirecekti. Baggio, 3 yıl aradan sonra Milano’nun öteki tarafıyla San Siro’ya adım attı. Inter kariyeri boyunca Lippi ile yıldızı barışmadı. Avrupa Şampiyonları’na gitmesi sanki yasaktı. Euro 2000’de de Zoff kadroya almadı onu. Yıllar sonra aynı tartışmalar Juventus’ta yerini dolduran Del Piero için yapılacaktı.99-2000 sezonuna girilirken Inter’den ayrılmaya karar verdi. Bir transfer teklifini otobiyografisinde (Una Porta ne Cielo) detaylı olarak anlattı. Avrupa’dan çok teklifler alıyordu. Onu ikna eden ya da ikna ettiğini sanan Galatasaray’dı. Baggio, Galatasaray’a evet demişti. Ne olduysa bir akşamda oldu. Futbol dünyasından uzak yakın arkadaşlarıyla her zaman akşam yemeklerinde buluştuğu restoranda çevresindekilerinin ısrarıyla ülkeden ayrılmamaya karar verdi. Hagi’li Galatasaray o sezon UEFA Kupası’na doğru yürürken Baggio o takıma gelseydi ve “kaderi penaltılar olan adam” oldu ki Parken’de bu kez sırtını Taffarel’e verip kaçırsaydı?...Budizmi seçtiği için ( Inter yıllarında Fransız kaleci Frey'i etkiledi -o da milli takımına hep uzak kaldı, ne garip!-) İtalya’da Vatikan’ın tepkisini çektiği ve milli takım kariyerine bu yüzden neşter atıldığı hep söylendi. Huzuru turuncular içinde bulan Baggio, ihtiyar Mazzone yönetimindeki Brescia’ya gitti ve her sezonun ligin dibinde can çekişen takımını 4 sezon boyunca hep ligde tuttu.
Çocukken Interliydi, Fiorentina’yı çok sevdi sonra bir gün Boca Juniors’lu oldu en güzel at kuyruklu adam. Nasıl mı? “Bir gün Arjantin’den maç özetleri izliyordum. Skor 4-0 idi. Futbolcular ve tribün maçın ardından galibiyeti kutluyordu. Ya da ben öyle sanmıştım. Maçı kazanan değil kaybeden Boca Juniors’tu ve çılgınlar gibi futbolculara tezahürat yapıyorlardı. O gün Boca’lı oldum. (26/2/2010 La Gazzetta Dello Sport röportajı) Arjantin sevdası da böyle başladı Baggio’nun. Geçen sezon eski takım arkadaşı Guardiola’yı ziyaret ettiğinde Barça tesislerinde ayakta karşılandı. Bugün 43 yaşında. Futbolu bırakalı 6 yıl oldu. Kramponlarını asıp hemen eşofmanlarını giyen eski futbolculara benzemedi o. Teknik adamlıktan uzak durdu yıllar boyunca. 2010’da verdiği bir röportajda “Belki” diye açık kapı bıraktı. Kendini yardım kampanyalarına adadı. Çok sonraları “Neden sen çok iyiydin?” sorusuna bir tek cevap verdi: “Ben önce düşünürdüm.” Credit: Una Porta Nel Cielo, La Gazzetta/ Baggio röportajı 2010, Serie A ve Dünya Kupası tarihiDel Piero’nun parlamasıyla Juventus’tan kopan, en verimli yıllarında Milan’da teknik adamların kafayı taktığı adam olan Baggio huzuru 98 Dünya Kupası öncesi sezonda Bologna’da buldu. İkinci bahar dedikleri işte. 30 yaşında geldiği Bologna’da amerikan traşlı kafalı Baggio 30 maçta 22 gol attı. 98 Dünya Kupası’nda çeyrek finalde 8 yıl sonra finalde karşılaşacaklarını elbette ki bilmedikleri Fransa karşısına çıktılar. 0-0 biten maçın ardından 94 finali gibi yine penaltı noktasına yürüdüler. Bir kez kaçırdığıyla hatırlanan Baggio o gün de kaçırmadı penaltıyı. Costacurta ve Vieri attılar. Albertini ve Di Biagio takımı yaktılar. Fransa serüveninde yolun sonuydu.Massimo Moratti için zor yıllardı İnter’de. Takım 9 yıldır şampiyon olamıyordu. Fiorentina günlerinden beri hayran olduğu Baggio’ya bir gün mutlaka Inter forması giydirecekti. Baggio, 3 yıl aradan sonra Milano’nun öteki tarafıyla San Siro’ya adım attı. Inter kariyeri boyunca Lippi ile yıldızı barışmadı. Avrupa Şampiyonları’na gitmesi sanki yasaktı. Euro 2000’de de Zoff kadroya almadı onu. Yıllar sonra aynı tartışmalar Juventus’ta yerini dolduran Del Piero için yapılacaktı.99-2000 sezonuna girilirken Inter’den ayrılmaya karar verdi. Bir transfer teklifini otobiyografisinde (Una Porta ne Cielo) detaylı olarak anlattı. Avrupa’dan çok teklifler alıyordu. Onu ikna eden ya da ikna ettiğini sanan Galatasaray’dı. Baggio, Galatasaray’a evet demişti. Ne olduysa bir akşamda oldu. Futbol dünyasından uzak yakın arkadaşlarıyla her zaman akşam yemeklerinde buluştuğu restoranda çevresindekilerinin ısrarıyla ülkeden ayrılmamaya karar verdi. Hagi’li Galatasaray o sezon UEFA Kupası’na doğru yürürken Baggio o takıma gelseydi ve “kaderi penaltılar olan adam” oldu ki Parken’de bu kez sırtını Taffarel’e verip kaçırsaydı?...Budizmi seçtiği için ( Inter yıllarında Fransız kaleci Frey'i etkiledi -o da milli takımına hep uzak kaldı, ne garip!-) İtalya’da Vatikan’ın tepkisini çektiği ve milli takım kariyerine bu yüzden neşter atıldığı hep söylendi. Huzuru turuncular içinde bulan Baggio, ihtiyar Mazzone yönetimindeki Brescia’ya gitti ve her sezonun ligin dibinde can çekişen takımını 4 sezon boyunca hep ligde tuttu.
o penaltı... http://www.footballove.com/2010/06/04/o-penalti/
YanıtlaSilçok büyüktü baggio çok... gece gece keyif verdin abi eline sağlık
Bulent Bey yazi icin cok tesekkurler. Elinize saglik buyuk bir keyifle okudum.Ne zamandir roberto baggio ile ilgili boyle bir yazi okumak istiyordum baggio benim de en begendigim oyuncularin basinda gelir.tekrar tesekkurler...
YanıtlaSilduvara asılacak bir yazı. sağolasın abi.
YanıtlaSilBulent Abi sen de vurgu yapmissin baggio gibi bir adam adam attiklariyla degil kacirdigi bir penaltiyla hatirlaniyor.onun son donemlerini izledigim icin cok sansliyim.baggio tartismasiz bir numaradir.. eline saglik abi cok guzel yazmissin baggio hakkinda yine birseyler yazarsan cok sevinirim....
YanıtlaSilKendi açımdan özellikle size çok teşekkür ederim. Çünkü Roberto Baggio benim hayatım boyunca en sevdiğim futbolcu hala da öyle. Roberto Baggio bana İtalya'yı sevdiren adamdır. Onun yüzünden haftalarca o zaman İtalya Ligi'ni yayınlayan Cine5 ve Supersport ekranlarında Brescia maçı yayınlanmasını beklerdim. Futbol tarihinin en karizmatik, en yetenekli ve belki de en şanssız futbolcularından biriydi Baggio ama en önemlisi mükemmel bir sporcu ve harika bir kişilik.
YanıtlaSilFutbolu bıraktı ondan sonra para peşinde koşup hemen bir takıma teknik direktör olmadı. Yardım kampanyalarına katıldı, yardım maçlarında oynadı, birçok insani organizasyonun içinde yer aldı. Onun yüzünden hala İtalya'yı tutar, İtalya Ligi'nden vazgeçmem. O benim idolüm, en sevdiğim futbolcu. O kutsal at kuyruk Roberto Baggio.
Baggio futbolu sevdirendir, benim için en büyüktür.. 94'teki penaltıya neden bu kadar takıldığını insanların da hiç anlamam.. Atsa bile Brezilya yazdığı anda eleniyordu zaten İtalya, neden fatura Baggio'ya çıktı ilginç olaydır..
YanıtlaSilonu sadece o penaltıyla hatırlayanlar yüzeysel adamlardır, öylelerin hiç bi önemi de yoktur, baggio nun büyüklüğünü bilen bilir. kutsal at kuyruğu..
YanıtlaSil98 de fransa maçında stresin tavan yaptığı anda ilk penaltıyı atmıştı hem de ters köşe.. şili maçında da puanla başlamasını sağlamıştı ülkesinin. "o gün"de kalmadığını daha nası ispat edecekti.. çeyrek finalde esas şunu atsa kahraman olacaktı ya neyse http://www.youtube.com/watch?v=VM3ISYmCgv4 1.58
yalnız abi 93 olacak ballon d'or. son olarak marcel desailly den gelsin, başarısız geçen milan dönemi için dahi diyor ki "milan da beraber oynadığımız zaman maldini ve baresi dahil başka hiç bir oyuncu onun kadar popüler değildi".
Çocukluğumun kahramanı.Benim için Maradona falan değil sadece Baggio vardı.Juve'deki son yılında(Del Piero'nun parladığı yıllar) klasörümün içine(evet o zamanlar okula klasörle gidiliyordu) bi dergiden kestiğim şu sözü yapıştırmıştım.''BAGGIO'NUN YEDEĞİ OLMAK ŞEREFTİR'' Del Piero .
YanıtlaSilmest ettin bizi ...
YanıtlaSilkeşke galatasaray'a gelseydi de, 1 tane penaltı kaçırsaydı. neyse eline sağlık abi, çok güzel yazı olmuş.
YanıtlaSilo penaltı yüzünden çok kavga ettim arkadaşlarla ama anlamıyorlardı sanki inatlarına...atsada yetmicekti ama neyse ya yine üzüldüm şimdi...ama bu güzel yazı için çok tşk abi...ellerine sağlık
YanıtlaSilbeni tüm turnuvalarda İtalyan yapan adam FORZA R.BAGGİO
galatasaray'a gelmis ve hasbelkader buralari sevmis, hatta istanbul'a yerlesmeye karar vermis olsaydi, galatasaray ve turk futbolu simdi nice olurdu diye ara ara efkara dalmisimdir. benzeri bir dusunceye sevk operasyonu yaratan yaziniz icin cok tesekkurler. Yalniz ufak bir duzeltme, detaylarin dogrulugu hassasiyetiniz baglaminda: 94 Dunya Kupasi'nda Italya gruplarda Norvec'e karsi 1-0 galip gelmisti. Golu de galiba - o vakitler Roberto'nun amcaoglu olduguna inandigim - Dino Baggio atmisti uzaklardan.
YanıtlaSilSırf o lanet olası penaltı yüzünden "kaybedenler" listesinde alınır Baggio'nun ismi hep. Halbuki 90'ların başında Avrupa'nın en yetenekli yıldızıdır kendisi. İtalya'yı da tek başına finale çıkartmıştır 94'te..ama bir şeyi de not etmek lazımdır: kendisinin de dediği gibi "penaltıları sadece atma cesaretini gösterenler kaçırır"..
YanıtlaSilBaggio'nun futbolu bırakmasından hemen sonraki sene Brescia'nın küme düştüğünü de hatırlatalım ki bu adamın 4 sene boyunca nasıl önemli bir iş başardığı atlanmasın.
Kariyerinin son maçında San Siro'da oyundan çıkarken tribünlerin ve sahadki futbolcuların alkışları ise tüyleri diken diken eder, gözleri doldurur...
fenomen...
YanıtlaSiladamım benim 90 dünya kupasını hiç unutmam en güzel kupadır ve en güzeli baggio dur. Galatsaaya gelseydi hagiyle neler yaparlardı arkalarındaki o ısıran orta saha ile keske gorebilseydik
YanıtlaSilHastasıyım
YanıtlaSilişte italya ve ispanyayı bu adamlar yüzünden severim. akdeniz ülkeleri olmaları da bi nebze etkilemiştir..
YanıtlaSil"98 Dünya Kupası’nda çeyrek finalde 12 yıl sonra finalde karşılaşacaklarını elbette ki bilmedikleri Fransa karşısına çıktılar."
YanıtlaSilAbi bu cümlede bir yanlış mı var, bana mı öyle geldi?
klasik eser gibi muhteşem bir yazı olmuş...
YanıtlaSilSüper yazı tesekkürler :)
YanıtlaSil'94 ilk hatırladığım Dünya Kupası. Gök Mavileri sevdiren adamların başında RB. Süper bir yazı, özel hayatsız kavgasız net.
YanıtlaSilcCc üşüyoruz Baggio reis cCc
YanıtlaSilsüper yazı...
YanıtlaSilEnfes bir yazı olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilNerde o eski günler yav, iyi bir nostalji olmuş.
YanıtlaSilÇocukken mahalle maçlarında hep zorla penaltıları ben kullanır ve topu bilerek dağlara taşlara vururdum. Küfürler havada uçuşurken ben elimi belime koyar, hafifçe yere bakardım. Hepsi Baggio karizması yüzünden. Buna rağmen her penaltıyı zorla atar ve bu sahneyi tekrarlardım.
YanıtlaSilÇocukken hasta ruhluydum.
roberto baggio
YanıtlaSilbenim de efsanelerim arasındadır.hele o trt den yayınlanan maçlarda spikerin görüntü de italyadan roberto baggio demesi beni hep bitirmiştir..farklı bi karizması vardı hep.fakat yazıyı baştan aşağıya bir kere daha okuyunca şunu düşündüm.herkesin efsanesi olabilmiş adamların kariyerleri o kadar da başarılı değilmiş.insan böle büyük saygı duyduğu adamların kariyerini yıllar sonra okurken müthiş icraatlar bekliyo bazen tek başına olmadık takımı şampiyon yaptı gol rekoru kırdı falan filan...taptığım adam george Hagide de bunu hissetmiştim..Galiba efsane olabilmek başka başarılı sporcu olarak kalmak başka olay..
ellerine sağlık abi,amma keyifli yazıyon ya,helal olsun
YanıtlaSilFutbolu sevdiren adam. Samiyen'de izleseydik gittiği gün kafayı yerdik sanırım. Onu izlediğim için çok şanslıyım.
YanıtlaSilOrta saha özellikli teknik forvet oyuncularının öncüsüdür, en iyisidir.
YanıtlaSilYazanın eline, yazdıranın ayağına sağlık.
Baggio, asil bir adam; gerçek yıldız, Kewell için bir Ali Ece yazmıştı galiba, ya da GS li bir arkadaşım, ona vurduklarında benim canım acıyor diye...
YanıtlaSilBaggio da uzaklardan canımızı acıtan az sayıdaki adamdan biriydi.